Sürgünler Durdurulsun!
Hatice Yüksel katıldığı basın açıklamasından dolayı açığa alınmış ardından yaptığı direniş sonucu işine geri dönmüştü. Ancak bunu hazmedemeyen Milli Eğitim Bakanlığı kendisini Trabzon’a sürdü. Hatice Yüksel bu saldırıyı kabul etmeyerek direnişe kaldığı yerden devam etti. Trabzon’da da imza masası açtı.
Bugün de Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı.
Kamu Emekçileri Cephesi olarak yapılan açıklamada “Hatice Yüksel Yalnız Değildir, Baskılar Bizi Yıldıramaz, Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız” sloganları atıldı… Açıklamanın ardından Yüksel Caddesine 24 saatlik oturma eylemine geçildi..
Eylemde okunan açıklamanın metni:
“SÜRGÜNLER DURDURULSUN!
Basın açıklamasına katıldığım için hakkımda yürütülen soruşturma sonucu Eskişehir’den, Trabzon’un Araklı ilçesine sürgün edileli tam dört buçuk ay oldu ve bu süre içerisinde hukuki girişimlerimden adalet kırıntısı taşıyan bir sonuç almış değilim.
1 Nisan 2015’te haksız yere gözaltına alınan arkadaşlarımın serbest bırakılması için katıldığım basın açıklaması sonucu, hakkımda yürütülen soruşturmanın güvenliği bahanesiyle görevimden uzaklaştırılmış, aylarca mücadele vererek yeniden görevime iade edilmiştim. Bu mücadelenin zaferle sonuçlanmasının ardından, tam 1000 km uzaklıktaki bir ilçeye sürülerek cezalandırılmaya çalışılıyorum. “Hizmetin Gereği” denilerek Eskişehir’den Trabzon’a gönderilmem hizmetin değil, adalet talebine duyulan öfkenin sonucudur. İktidar ve yandaşları kamu emekçilerinin her türlü hakkına saldırarak kendine muhalif olan herkesi tehdit ediyor, adeta benim memurum olmazsanız başınıza gelecek her şeye razı olun diyor. İş güvencemizi kaldırmaya yönelik çalışmalarla bizlere reva gördükleri kölelik koşullarını bir kez daha göstermiş oldular. Üstelik sadece geçtiğimiz yıl benimle birlikte yaklaşık 1000 kamu emekçisini açığa alarak veya sürgün ederek bu saldırıyı çoktan hayata geçirdiklerini de görmüş olduk.
Sürgün edilmeme karşı açtığım davanın yürütmeyi durdurma talebi geçtiğimiz ay reddedildi. Reddedilme gerekçesi olarak aile bütünlüğü bozulması, ekonomik zarar ve kamu hizmetinin aksaması şartlarının olmadığını ileri sürdüler. Bu keyfi ve yanlı bir karardır ve adaletin mahkemelerden ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.
Gerçekte bu şartların hepsi gerçekleşmiş ancak bunlar değerlendirmeye dahi alınmadan kağıt üstünde sırf bir bahane bulmak için yazılmıştır. Elbette bundan daha önemlisi, bir öğretmenin suç işlemediği halde, yalnızca meşru demokratik haklarını kullandığı için çeşitli şekillerde cezalandırılmaya çalışılmasının ve meslek onurunun zedelenmesi tartışma konusu bile olmamıştır. Hepimizin cevabını çok iyi bildiği bir soruyu buradan bir kez daha yineliyorum; Hukuk sistemi kime hizmet etmektedir? Mahkemelerin amacı adaleti sağlamak değilse, faşizmin yasalaştığı, uygulamalarını kılıfına uydurduğu yerler haline geldiğinde mücadele etmekten başka bir seçenek yok demektir.
Biz bu sürgünlerin neye hizmet ettiğini, kendi yandaşlarının meslek etiğine aykırı durumlarda ödüllendirilirken devrimci demokrat kamu emekçilerinin baskılarla, soruşturmalarla, sürgünlerle nasıl cezalandırılmaya çalışıldığını çok iyi biliyoruz. Bu sürgünün amacı beni tecrit ederek mücadelemden vazgeçirmek, adalet arayan herkese korku salmaktır. Ancak hesap edemedikleri bir şey var ki, o da zulmün olduğu her yerde direnişin büyüyeceğidir. Nerede olursak olalım adalet talebimizden vazgeçmeyecek, baskılar son bulana kadar haklılığımızdan ve meşruluğumuzdan aldığımız güçle mücadelemizi sürdüreceğiz.
Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız
Hatice Yüksel”