



Direnmeyen Çürür Savaşmayan Ölür
Büyük Direnişin ardından “Direnmeyen Çürür Savaşmayan Ölür” demiştik.
Tutsaklık, devrimciliğin sınandığı okuldur. Mevcut koşullarda direnmemek suçtur!
84’te Dört Kızıl Karanfil, 96’da Feda Kuşağının Kahramanları olduk.
2000-2007’de “Ya düşünce değişikliği ya ölüm” dayatmalarına karşı 122 kez öldük ve teslim olmadık. Zaferi şehitlerle kazandık… 2020’de, “Adalet için” bedenlerimizi enstrüman, canımızı cüppe yaparak direndik. Türkiye ve dünya halklarını direnişimiz ve zaferimiz etrafında birleştirdik.
Yıl 2022! Bugün direnmek ve savaşmak için çok daha fazla nedenimiz var. Halkın Öğretmeni Sibel ve Mahallenin Şahanı Gökhan “Dilimiz Bedenimizdir” diyerek direniyorlar ve tarihsel sorumluluklarını yerine getiriyorlar. KAZANACAĞIZ. Çünkü YENİLMEYEN TEK KOMUTAN DİRENİŞTİR.
Direniyoruz Kazanacağız
Emperyalizm ve oligarşi, devrimcileri katledebilir, işkencelerden geçirip tutsak edebilir; iftiracı itirafçıların yalan beyanları ve iktidarın emrindeki yargı yoluyla onlarca, binlerce yıl cezalar verip; tip tip, çeşit çeşit yaptıkları tecrit hapishanelerine kapatabilir…
Ama asla; her koşul ve şartta direnmeye kararlı, halkına ve vatanına sevdalı, tarihsel ve siyasal haklılığının bilincinde olan ve ölümüne direnen devrimcileri bitiremez. Biz bir ölür, bin doğarız. Ölürüz ama asla teslim olmayız. Ve mutlaka kazanacağız…
Ya Zafer Ya Ölüm
Direnme karar olmak, zafere atılan ilk adımdır. Zafer, savaşa dair bir olgudur. Hiç kimse durduğu yerde, bedelleri göze almadan, savaşmadan zafer kazanamaz. Zafer direnişin çocuğudur. Gün gün, hücre hücre, can ve kan bedeli büyütüyoruz zaferimizi…
Hayatta kalmanın, daha az bedel ödemenin yolu DİRENMEMEK değildir.
Direnmemek, daha büyük saldırı ve katliamların habercisidir.
DİRENMEMEK SUÇ, DİRENMEYENLER SUÇLUDUR!