
Sosyalizmin tarihsel deneyimleri, sosyalizmin tarihi bunun kanıtıdır. Bunun için sadece Ekim devrimi öncesi Çarlık Rusya’sında ve devrimden sonra SSCB’de kadınların haklarına, hayatın her alanındaki durumlarına ve aradaki farka bakmak yeterlidir. Yine bugün Küba’da kadınların Sosyalizm ile birlikte elde ettikleri kazanımlara ve devrim öncesi Batista diktatörlüğü dönemindeki yaşamlarına bakmak gerekir.
Daha devrimin ilk yıllarında Lenin ” kadını köleleştiren yasalardan geriye taş üstünde taş kalmamıştır” diyordu. Çünkü, kadını yasal olarak evde babasının ya da kocasının kontrolüne bırakan, kadınlara yüksek eğitimi yasaklayan, kadına kamu alanında çalışmayı yasaklayan Çarlık Rusya’sının aksine; Sovyetlerde kadın hakları büyük bir sıçrama yaşamış, süreç içerisinde sosyal alandan eğitime, kamusal alandan ülke yönetimine katılıma kadar kadınlar birçok alanda bugün dahi en “modern” ülkelerde yaşayan kadınların ancak imrenerek bakabilecekleri bir statüye kavuşmuşlardı.
Küba’da bugün Halk Gücü Ulusal Meclisi’nin yarısı kadınlardan oluşmaktadır. Kamu sektöründe çalışanların %48’i, Ülke genelinde üniversite mezunlarının %60’ı kadınlardan oluşmaktadır. Daha birçok alanda kadınların çok büyük bir parçası oldukları devrimci savaş sonrası gelen sosyalizmin iktidarında elde ettikleri kazanımları sayabiliriz. Bugün dünyanın hiçbir ülkesinde bu hakların ya esamesi bile bulunmamakta ya da her şey kâğıt üzerinde kalmaktadır.
Ülkemiz ve dünyada kadınların maruz kaldığı ayrımcılık, yaşadıkları sömürü ve şiddet tamamen sınıfsaldır ve iktidarda olan sınıfın halka ve kadınlara bakış açısından bağımsız değildir.
Bütün dünyada emperyalist sömürü ve savaşlar beraberinde kadınlar için açlık, yoksulluk, cinsel sömürü ve aile içi şiddeti getirmektedir. Ülkemizde kadın cinayetlerin aile içi şiddetin, tecavüzlerin sorumlusu iktidarın ta kendisidir.
Bugün dahi dünyanın “en gelişmiş” ülkelerinde kadının fiziksel, psikolojik ve cinsel sömürüsü artarak devam etmektedir. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde bir şekilde şiddete maruz kalmış kadınların oranı %30’lar civarındadır. Burjuvazinin kadına istediği özgürlük kadının metalaştırılmasıdır. Kadına kendi bedenini satma özgürlüğü, az ücrete erkekle aynı işi yapma özgürlüğü vermiştir burjuvazi. Yapısı itibari ile, kadınların yaşadığı tüm sorunların kaynağı kapitalizmdir, üretim araçlarını elinde tutan burjuvazidir. Yaşadığımız Avusturya’da her yıl binlerce kadın, kadın sığınma evlerine başvurmaktadır. Avusturya’da Sadece 2021 yılının ilk iki ayında altı (6) kadın cinayete kurban gitmiştir. Faşizmle yönetilen ülkelerde ise bu çelişki ve dolayısıyla kadınların maruz bırakıldığı sömürü ve şiddet daha da büyüktür. AKP faşizmi kadınların da düşmanıdır. Kadın katillerinin, tecavüzcülerin korumalığını yapmaktadır. Kadın cinayetlerinde Dünya’da ilk sıralarda olması, AKP iktidarının katillere ve tecavüzcülere cezasızlık politikasının sonucudur.
Peki Çözüm Nedir?
En başında dile getirdiğimiz gibi, kadının özgürlüğü sosyalizmde, devrimci halk iktidarındadır. Kadın özgürlüğü devrim için savaşmaktadır. Sabo gibi, Sevgi, Çiğdem, Helin ve Ebru gibi emperyalizme, işbirlikçi faşizme karşı savaşmaktan geçer. Çözüm diye sunulan düzen içi reformlar, sözleşmeler “hiç yoktan iyidir”ci, sorunu sınıfsal niteliğinden yoksun değerlendirenlerin korkaklığı, kadınların köleliğini uzatmaktan, bu alçak düzeni meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır, yaramayacaktır. Bu anlayışın kadınların emekçi kimliğine dahi saygıları yoktur. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dahi onlar için sadece “Kadınlar Günü”dür. Kadınların sınıfsal ezilmişliğinin, katledilen 121 kadın dokuma işçisinin, sosyalist kadınların 8 Mart’ı yaratan tarihsel mücadelesinin inkarında düzenle aynı yerde saf tutmaktadırlar.
Devrimci kadınların ellerindeki meşale, kadınların özgürlüğe giden yolunu aydınlatıyor. Sabo’dan Helin’e, Ebru’ya kadar, devrim için şehit düşen kadınlarımız kurtuluş yolunu gösteriyor. Onlar, kavgaya girdikleri ilk andan verdikleri son nefese kadar özgür yaşadılar.
Kurtuluş Ellerimizde!
Selam Olsun Sabo’nun Kızlarına!
Selam Olsun Yedi Notanın Komutanı Helin Bölek’e!
Selam Olsun Adalet Savaşçısı Ebru Timtik’e!
Selam Olsun 8 Mart’ı Yaratanlara!
Avusturya Halk Cephesi