Armutlu’nun Yiğit Kızı Dilek Binlerle Uğurlandı…
“Kırdılar çiçekli dallarımızı
tükürdüler içine ekmeğimizin
ağrıttılar ağrımızı
ağrıttılar dünya dünya
ağrıttılar vatan vatan”
18 Ekim sabahını kana buladı polisler, IŞİD’e yönelik diye başlayan baskınlarda Küçükarmutlu’da Dilek Doğan’ı göğsüne sıkılan tek kurşunla vurdu polisler. Dilek’in 8 gün süren yaşam direnişine binler ortak oldu, hastane önünde yeni bir mevzi kuruldu.
Halk Cepheliler, TAYAD’lılar bu kaçıncı evladımız faşizmin katletmeye çalıştığı diyerek sahiplendi Dilek’i, ve çoğaldılar her geçen gün. Göğsünde bir nefes olmak için akın etti halk hastane önüne…
Acılarını, hesaba dönüştürdü Halk Cepheliler, Emrah Doğan’la beraber başladılar açlık grevine, Dilek’i vuranlar yargılansın diye…
25 Ekim günü ise öfke daha da büyüdü, öğrenildi, bir ceylan yumdu gözünü dünyaya. Başında cellatları ve mengele artıkları kaçırdılar Dilek’i ölüm haberini ailesine saatler sonra vererek, öfkeyi bir kat daha arttırdılar. Dilek’in ölüm haberini alır almaz akın etti halk hastaneye. 3 saat sonra haberi geldi ailesine, avukatlarına, yoldaşlarına, DİLEK ŞEHİT DÜŞTÜ…
Dilek’in kaçırılarak Adli Tıpa götürülmesi üzerine herkes oraya gitti bu kez, cenazeyi alıp ailenin istediği biçimde defnedebilmek için. Adalet için, Şafak, Bahtiyar, Elif, Günay, şimdi de Dilek için “yoğun güvenlik önlemlerine” karşı Halk Cepheliler direniyor, ölümsüzdür pankartı ve hesap soran sloganlarıyla.
Dilek’i kaçıran alçaklar, otopsiye avukatlarını almadı, iki Dev-Genç’liyle başlayan oturma eylemi de büyüdü gittikçe. Sorulacak hesap büyüdü, sloganlara her dakika yeni bir ses daha eklendi, “Elif Şafak Bahtiyar, Yıkılacak Saraylar…
Halk Cepheliler Adli Tıp önünde, halkın avukatları ve ailesi bahçede bekledi Dilek’in. Emrah Doğan Halk Cepheliler’in yanına geldi daha sonra, dik duruşuyla, sloganlarıyla karşıladı Halk Cephelileri…
Dilek’i katleden polislerin karşısında, Berkince, Şafakça çoğaldı Halk Cepheliler, adalet için toplandılar, geceyi aydınlatacak, adaleti halkın savaşçıları sağlayacak diye…
Gece saat 02.00 olduğunda ise Dilek yoldaşlarına kavuştu, Armutlu’dan gelen cenaze aracının arkasındaki konvoyla gidildi mahalleye.
Armutlu halkı zılgıtlarla karşıladı, bağrına bastı kızını. Kortejler oluşturulup Cemevine gidildi. Armutlu halkı düşmanın saldırısını bir kez daha boşa çıkardı Dilek’in cenazesini sahiplenmekle. Halkı ölümlerle, katliamlarla teslim almaya çalışan düşman umduğunu elde edemedi. Cemevinin bahçesine gelindiğinde Dilek’in annesinin feryatları yırttı gecenin karanlığını…
Dilek’in cenazesi morga yerleştirildikten sonra cemevinin bahçesinde nöbet tutulmaya başlandı. Ateş yakılıp Dilek için türküler söylendi… Nöbet tutanlar için yemek hazırlanırken bir yandan da ertesi güne hazırlık yapılmaya başlandı.
Dilek’i memleketine uğurladık…
Kırdılar dalımızı Dilek, senin o gülen yüzünü, o kara kirpiklerini çaldılar bizden, elbet bizim de günümüz gelecek Dilek… İyi tanır bizi düşman, bir şafak vakti çıkar geliriz karanlıkta, gecekondulardan geliriz ve aydınlatırız geceyi…
Armutlu’yu bilenler Dilek’i de bilirler; asidir Dilek, cesurdur, kimseye boyun eğmez, kanında vardır Dilek’in, yüreğinde vardır zalimin zorbalığına direnmek… Daha küçüklüğünden tanıdığı devrimcilerden almıştır bu ruhu, Sultanlardan, İpeklerden, İbrahim Çuhadarlar’dan almıştır bu ruhu. Asidir Kürt kızı onun için önce onuru gelir, ölür de baş eğmez düşmana, yine öyle oldu boyun eğmedi Dilek ve ömrünün baharında düştü toprağa, katil polis aldı onu elimizden…
Armutlu alışkındır gece yarıları yapılan polis baskınlarına, Dilek de tanık oldu defalarca kez bu baskınlara. Kim bilir kaç kez uykusunu kirletti katil sürüleri, ilk değildi bu, nedeni malum “sabıkalı konduların” “olağan şüpheli” kızıydı dilek. Suçu belliydi, katillere evimi böyle kirletemezsiniz, canınızın istediği gibi dağıtamazsınız dediği için vurdular onu. Annesi diyor ki : “insan değil bunlar korkaklar, insan olan bir ceylanı uykusunda vurur mu?” bir ceylan gibi güzeldi dilek ve bir şafak vakti hiç hesapta yokken kıydılar ceylanımıza, babası ona bakmaya kıyamazken katil sürüleri aldılar onu. 26 Ekim sabahı Küçükarmutlu Mahallesi Cemevinde Dilek’i son yolculuğuna uğurlamak için toplandı bu kez… Binlerce insan ve Dilek’in hesabının sorulacağına dair kararlılık vardı gözlerde.
Sabahın erken saatlerinden itibaren insanlar İstanbul’un farklı ilçelerinden gelmeye başladılar. Saat 12 sıralarında başladı anma töreni, önce ailesi Dilek’i görmek için morga girdi, morgtan ağıt sesleri yükseldi. Sonra Cemevi bahçesine çıkartılarak kızıllar ve çiçekler içinde halkın ziyaretine çıktı Dilek. Tek tek selamladı arkadaşları, yoldaşları emekçi armutlu halkı Dilek’i. Armutlu’dan slogan ve marş sesleri yükseldi, “katil devlet hesap verecek” sloganı bir tokat gibi çarpıyordu Armutlu Karakolunun duvarlarına… Korkudan burunlarını çıkaramıyorlardı katil sürüleri.
Selamlamanın ardından bir basın açıklaması gerçekleştirildi, Av. Oya Arslan hukuki süreci ve dosyaya ilişkin hukuksuzlukları anlattı. Sonra Dilek’in annesi Aysel ve abisi Emrah Doğan katillerin peşini bırakmayacaklarını vurguladılar. Halk Cephesi adına İleri Kızılaltun söz alarak Dilek’in artık direniş ve boyun eğmeme sembolü olduğunu, katil polislerin evlerimize, mahallelerimize rahat rahat giremeyeceklerini, seçimlerin çare olmadığını belirterek tüm ezilen halklara direnme çağrısı yaptı.
Açıklamanın ardından cemevinde yemek verildi ve helallik alınmak için kızıl bayraklarla Dilek’in evine doğru yürüyüş başladı. Dilek, her sabah adımladığı yoksul sokaklarını bu kez eller üstünde, kızıllar çiçekler içinde geçti… Dilek’in evinin önünde helallik alındı ve kitle yine aynı öfke ve kararlılıkla Dilek’i Maraş’a uğurlamak üzere meydana doğru yürüyüşe geçti. Meydanda Grup Yorum ve sanatçılar halkla beraber kavga türkülerini seslendirdiler. ve Dilek alkışlarla, zılgıtlarla cenaze aracına konuldu. Maraş’a gidecekler otobüsteki yerlerini alarak yola çıktılar.
“öleceğiz el etek öpmektense
ölümün gül dudaklarından öpeceğiz
hem de pervasız asi bir tebessümle…”
Böyle diyordu Dilek, namertlere boyun eğmektense ölümün gül dudaklarından öperim diyordu ve bir Şafak vakti ölümün gül dudaklarından öptü… Biz de senin gülen yüzünden öperiz Dilek, senin göğsünü deler bir kızıl karanfil, tüm ezilen halkların yüreğine ekilen bir fidansın. Yeşerip çoğalacaksın… Gözün arkada kalmasın Dilek, bir Şafak vakti soracağız hesabını…