
301 MADENCİNİN AİLELERİNE…
Size 432 yetimin yürek acısıyla yazıyorum. Size mezarımız olan madene gömülen 301 kardeşimin, abimin, dostumun canımın ahıyla yazıyorum. Size çocuğunun cenazesine katılmış, oğlunu kaybetme korkusuyla mide kanserine katılmış ve 30 kilo kalarak ölmüş anaların öfkesiyle yazıyorum. Bir oğlunuz, kardeşiniz ve arkadaşınız olarak yazıyorum.
Yargıtay kararı açıklandı, mahkemeye atanan 3 hakimin oylarıyla patrona verilen ceza bozuldu. Bu sonuçla Patron Can Gürkan yeniden hapse bile girmeyecek. Hapse girse bile ne olacaktı? Adalet sağlanmış olacak mıydı? Tabi ki hayır. Çünkü bu katliamı yaratan sömürü sistemi mahkum edilmedi. Şirketlere destek veren, bu kadar pervasız olmalarını sağlayan siyasi iktidar hesap vermedi. Fakat bunlar bir yana patronların göstermelik cezalar almasına bile engel oldular. Göster göstere mahkemeye hakimler atayıp kararı bozdurdular. Peki halkın yüreğinde de bu kararı bozdurabilirler mi? Rantiyecilerin 301 insanımızı daha çok kâr etmek için mezara koymalarını unutturabilirler mi? işçilerin etini yiyen, kanını içen patronlara duyulan öfkeyi dindirebilirler mi? 432 yetimin ciğer acısını geçirebilirler mi?
Asla! Anadolu yaşananları asla unutmayacak! 301 insanımızı öldürenleri halkın yüreği lanetlemeye devam edecek. Şimdiden halkı, sizleri adaletsizliğe mahkum etmek isteyenler, yüreklerde mahkum edilmiştir. Ve inanın, su içtiğinize inanır gibi inanın, hayatın içinde de mahkum edileceklerdir.
Yedi yıldır sizleri mahkeme kapılarında süründürmeye çalıştılar. Yılmadan takip ettiniz. Yürüdünüz. Adaletsizlik dağıtan kurumların önünde gaz yediniz. Haykırmaya devam ettiniz. Her zaman yanınızdaydık. Duruşma salonlarında sizin adınıza söz aldık. Hakkınızı savunduk.
Gayya kuyularına kapatmak istediler. Sesimizi kısmaya çalıştılar. Anayasa Mahkemesi Kararlarına uymayan hakimleriyle 159 yıl ceza yağdırdılar. Yılmadık. Haykırmaya devam ettiler. Tıpkı Soma dosyası gibi davamızı Yargıtay’da hallettiler(!) Cübbelerimizi elimizden aldılar. Canlarımızı cübbe yaptık ve sizi savunmaya devam ettik. Avukat Ebru Timtik’i toprağa verdik. Adil Yargılanma Hakkı için Soma için Adalet için…
Artık Soma’nın bir de avukat şehidi var. Ayaklarım sakatlandı, yaralandı. Sizin için. Canımız kanımız feda olsun. Bizi yaşatanlara, kömür karası yüzleriyle hayatımızı ısıtanlara, ekmeğini taştan çıkaranlara bu can bin kez feda olsun.
Ve daha bitmedi. Bu karar bir son değil. Bir başlangıç. Bizim için karamsarlık nedeni değil. Suçluların itiraf belgesi. Ve nasıl Somalı işçiler tazminatlarını söke söke aldılarsa, öyle direneceğiz. Tüm dünyaya duyuracağız. 83 milyonda Soma için adalet bilinci yaratacağız. Babalarımızın, abilerimizin, kardeşlerimizin, oğullarımızın, canlarımızın hesabını soracağız. Ekmeğimiz için, adalet için, yeni katliamları engellemek için. Kanımızı kaynatan öfkemizle bu adaletsizliği boğacağız.
Şimdi F Tipi hücresindeyim. Yaralıyım. Ayaklarım ağrıyor. Ama şimdi ciğerimdeki bu yara her türlü acıyı bana unutturuyor. Can acıtan bir öfke bu. Öfkemin ateşiyle sarıyorum gönüllerimizi. Hepinizi çok seviyorum.
Avukatınız Aytaç
38 yıl. OTUZ SEKİZ!
Bir ömür mü? Ne ömrü? Bu yazıyı okuyan arkadaşlarımın büyük çoğunluğu daha bu yaşlara bile ulaşmadılar.
Şimdi düşünün 38 yılınızı dört duvar arasında hapishanede geçirdiğinizi. Sevdiğiniz onlarca insanı yıllarca göremediğinizi. Kaybettiğiniz anne babanızın cenazesine katılamadığınızı. Ve daha bir çok şey. Zor mu? İşte bu zorluğu kolaylaştırmış bir insandan bahsedeceğim şimdi.
27 yıl kesintisiz toplam 38 yıldır, hapishanede olan müvekkilim Ali Osman Köse. 1994 yılından beri demir parmaklık arkasında. Avukatlık ruhsatımı aldığımda ilk ziyaret ettiğim müvekkillerim arasındaydı. Avukatlığımı kutlamak için yazdığı tebrik hala ajandamda duruyor.
Ve şimdi hasta. Hem de çok. Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olduğu için tek başına kalırken fenalaştı. Bilincini kaybetti. Acilen hastaneye kaldırıldı. Tansiyon gibi bir çok kronik rahatsızlığı da var. Ve fakat onun için “hapishanede kalabilir” kararı verdiler. En azından tek kalmamalı dendi. “Tek başına da kalabilir” cevabı geldi.
Tek başına evin odasında iki gün kalamayacak olanlar bu kararı verdiler. Hakkımda Yargıtay’ın “infaz erteleme” kararı ve Adli Tıp Kurumunun “hapishanede kalamaz” raporuna rağmen beni de hala hapishanede tutanlar bu kararı verdi.
Hücremde öğrendim bu haberi. Sağlığım kötü olduğu için savunamayız sandılar belki, hücrelerdeyiz diye hakkını arayamayız diye düşündüler. Fakat yanıldılar. Her koşul ve şart altında müvekkillerimiz savunmaya devam edeceğiz.
Siz De Bu Haksızlığa Karşı Susmayın, Durmayın Haykırın:
Ali Osman Köse Serbest Bırakılmalıdır!
Aytaç Ünsal