AÇIKLAMA NO:532
KÜRT HALKIMIZA YÖNELİK İNKÂR İMHA ASİMİLASYON POLİTİKALARI
NUSAYBİN’DEKİ ABLUKA İLE DEVAM EDİYOR
KÜRT HALKIMIZI, ZULMEDEREK İŞKENCE EDEREK KATLEDEREK TESLİM ALAMAZSINIZ!
Mardin Valiliği’nce 11 Şubat 2017 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağından bu yana, Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy (Xerabê Bava) köyünde, tüm köy halkına karşı işkence ve zulüm yapıldığı, köylülerin susuzluktan, açlıktan ölüme terk edildiği haberleri geliyor. Ancak durumun tespiti için köye giden heyetlerin geçişine “operasyon var” gerekçesiyle izin verilmiyor. Bu haberlerin gerçek olmadığını gösterecek tek bir kanıt da ortaya konulmuyor.
Askeri ablukanın başladığı günden bugüne 39 kişinin gözaltına alındığı, 3 kişinin öldürüldüğü, 2 kişinin kayıp olduğu söyleniyor. Ayrıca evlerin yakıldığı ve işkence iddiaları, gerek köy halkından insanların aktardıkları bilgiler gerekse de hastaneye gidebilme imkanı bulan insanlarımızın fotoğraflarıyla gözler önünde.
‘SUSUZLUKTAN ÖLDÜK, AÇLIĞA DAYANIYORUZ, AMA ÇOCUKLARIMIZ, YAŞLILARIMIZ, HASTALARIMIZ VAR… BİZ İÇERDE MAHSURUZ, DIŞARI ÇIKAMIYORUZ, HAYVANLARIMIZ ÖLDÜ’
Durum hakkında bilgi almak isteyen heyetin içinde olan DTK Eş Başkanı Leyla Güven, köyden çıkmayı başaran bir köylü ile görüşmesini ise şöyle anlatıyor;
“Yaşadıklarını bize anlatırken dahi titriyordu. Görgü tanığı köylü, bize 90’ları yaşamasına rağmen böyle bir olay yaşamadığını, dışarıdan getirilen komando birliklerinin olduğunu, sürekli olarak ‘Dışarıya çıkmayacaksınız, pencereden dahi bakmayacaksınız, vur emri var’ şeklinde anonslar yapıldığını aktardı. Yine Koruköy’de yaşayan bir kadınla telefon üzerinden bağlantı kurabildik. Konuştuğumuz kadın bizlere ‘Susuzluktan öldük, açlığa dayanıyoruz, ama çocuklarımız, yaşlılarımız, hastalarımız var… Biz içerde mahsuruz, dışarı çıkamıyoruz, hayvanlarımız öldü’ dedi. Evlerin yakıldığına dair duyumlar aldık, durum gerçekten çok vahim.,.İstihbarat olduğu söyleniyor. Fakat sivil halka dönük ciddi iddialar var. Evler rastgele basılıyor, köylüler meydanda toplanıp hakaretlere maruz kalıyor, yanı sıra ‘Hadi bize de ekmek, onlara veriyorsunuz’ gibi tahrik edici sözlere maruz kalıyorlar” şeklinde bilgiler aktarmaktadır.
Mardin Valiliği’nin açıklamasına göre;
“İlimiz Nusaybin İlçesine bağlı Koruköy Mahallesinde Faaliyet Yürüten BTÖ mensuplarını etkisiz hale getirmek ve BTÖ mensupları tarafından kullanıldığı değerlendirilen sığınak ve barınaklarını bularak tahrip etmek, şüpheli görülen şahısların ikametgâhlarında C.Savcılığı ile koordineli bir şekilde arama yapmak maksadıyla… bölgede yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla… sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir”
Yukarıdaki anlatımlar ve sosyal medyada jöh, pöh gibi hesaplardan paylaşılan fotoğraflar birlikte düşünüldüğünde,
- Halkın canı ve malı nasıl korunmuş olmaktadır?
- Kimdir “BTÖ mensupları”?
- Madem ki bir Cumhuriyet Savcılığı denetimi ve organizesi ile yapılan hukuki bir işlem icrasından bahsedilmektedir, bölge neden gözlemci heyetlere kapatılmıştır?
- Neden ortada bu kadar çok yaşam hakkı ihlali, işkence, cana ve mala kast iddiası varken, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığının ispatı yerine, işkence yapılmış insan fotoğrafları servis edilmektedir?
Sorduğumuz bu sorular tarihsel ve siyasal olarak tarafımızdan cevaplanabilir durumdadır. Bu ülkenin kuruluşundan bu yana, Kürt halkımıza yönelik devam eden tek politika, Kürt halkının varlığını, ulusal hak ve özgürlüklerini İNKÂR, kültürünü, değerlerini ASİMİLE ETME, yetmediği yerde de İMHA ederek yok etmedir.
Kurtuluş savaşı, yüzyıllardan beri Anadolu ve Mezopotamya toprakları üzerinde yaşayan, bu toprakları yurt belleyen, emeğiyle, kanıyla canıyla değer katan Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkez, Ermeni.. halklarının birlikte mücadelesiyle kazanılmıştır. İlk TBMM tutanaklarına bakıldığında da, Lazistan’dan, Kürdistan’dan Laz milletvekillerinden, Kürt mebuslarından bahseder.. O kadar geriye gitmeye de gerek yok, günün politikaları öyle gerektirdiği için, Türkleştirilen Kürt köylerini gerçek isimleriyle söyleyen, 1938 Dersim Katliamı’na adlı adınca hitap eden bugünün cumhurbaşkanı dönemin başbakanı R.Tayyip Erdoğan’dır. AKP, “Kürt açılımı” adıyla Kürt siyasi hareketini tasfiye etmeye çalışırken, bir yandan da bu gerçekleri ifade etmek zorunda kalıyordu. Peki, ne oldu şimdi?
Açıktır ki AKP politikalarının uygulayıcısı valiliğin açıklamasında “terör örgütü” denilen, AKP’li olmayan bütün bir Kürt halkıdır. Kürt halkı neden terörist? Neden bölücü? Neden soyu kurutulmalı? Çünkü Kürt halkı;
Kendi kaderini özgürce belirleme hakkını istemektedir. Siyasi hak ve özgürlüklerini hiçbir engelle karşılaşmadan kullanmak istemektedir. Anadilinde eğitim görmek istemektedir. Kültürünü, varlığını, değerlerini geliştirme imkânı bulmak istemektedir. Ve size göre, bir halkın anasının ak sütü gibi helal olan bu haklarını istemesi nankörlüktür, bölücülüktür, teröristliktir…
Ancak tarih ve toplum bilim böyle söylemiyor. Halklar er ya da geç, meşru direnme haklarını kullanarak, mücadele ederek onurlu yaşam haklarını kazanacaklardır.
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ VE BİRLİKTE MÜCADELESİ!
KÜRT HALKIMIZ YALNIZ DEĞİLDİR.
KÜRT HALKININ TERÖRİST DENİLEREK KATLEDİLMESİNE GÖZ YUMMAYACAĞIZ!
KÜRT HALKIMIZ ÜZERİNDEKİ İNKÂR, İMHA, ASİMİLASYON POLİTİKALARINA SON!
HALKIN HUKUK BÜROSU
Gürsel Mah. Kumlu Sk. No:13/10 Kağıthane/ İstanbul
Tel/Faks: 0212 296 31 59