19- 22 ARALIK 2000 HAPİSHANELER KATLİAMININ 15. YILDÖNÜMÜNDE
DİRENİŞ DESTANLARI YAZAN MÜVEKKİLLERİMİZİ SAYGI VE BAĞLILIKLA ANIYORUZ!
KATLEDENLERİ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!
ADALET İSTİYORUZ!
“Fedakârlığımız bilinçlidir
Yarattığımız özgürlüğün bedelidir”
Che
Bugün on beş yıl önce 20 hapishaneye aynı anda başlatılan katliam saldırısını ve devrimci tutsakların yarattıkları destansı direnişi çok daha iyi anlıyoruz.
Neden böylesine büyük ve kanlı bir saldırı planı hazırladılar?
Ve neden tutsaklar ölümüne direndi?
“..Şafakları ben balığa çıkarım
Akan akmayan sularda
Benim bütün tezgâhlarda paydosa giden
Bir bahar akşamı dünyada
Ben dört duvar arasında değilim
Pirinçte, pamukta ve tütündeyim
Karacadağ, Çukurova ve Cibali’de…”
Onlar dört duvar arasında değildiler.. Bu nedenle 19 Aralık sabahının şafağında korkunç sesleriyle nazlı seher sabah uykularını bölenler “ teslim olun” diyorlardı! “Teslim mi olacaksınız yoksa ölecek misiniz?”
“Direneceğiz, öleceğiz ama asla teslim olmayacağız” dı cevapları… Öldüler tam 122 kez..
20 Ekim 2000’de başlayan büyük ölüm orucu direnişi tam 7 yıl.. 79 ay.. 316 hafta.. 2280 gün… ve 25 mevsim sürdü.. Neden? İnat mıydı? Ölümü çok mu seviyorlardı?
Devrimci, kendi yazgısını, halkına kader diye çizilene kendi elleriyle bağlar. O kaderi parçalamak için gülüşünü, acısını, açlığını, kederini, yokluğunu sevdasını halkıyla yaşar. Ve tam da bu sebepten bir devrimcinin teslim olması halkın teslim alınmasıdır.
Neden böylesine büyük ve kanlı bir saldırı planı hazırladılar?
1990’larda SSCB’nin yıkılmasıyla “elveda proleterya.. sosyalizm öldü..tarihin sonu” safsataları sardı ortalığı. Bir bir çekildi teslim bayrakları. Emperyalizm Sovyetlerin yıkılmasıyla sosyalizm düşüncesini yeryüzünden silmek istiyordu. Bunun için topladıkları zirvelerde “ ya düşünce değişikliği, ya ölüm” kararı aldılar.
Bunu dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun: “bu proje yapılacak. Biz bu ülkede bir düşünceyi yok etmek istiyoruz. Ne pahasına olursa olsun bu düşünceyi yok edeceğiz.” şeklinde ifade ediyordu.
Dünyanın Türkiyesi’nde ise sosyalizm için ölen, açlıklara yatan ve inançlarını duvara kanla yazan bir devrimci damar vardı. Bu damarı kesmek istediler asıl olarak halkın hayatını çalmak için.
19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı’nın emperyalizmin emri ile tüm halka gözdağı amacıyla yapıldığı, dönemin başbakanı tarafından da itiraf edilmiştir.
Katliamın başbakanı Bülent Ecevit; “ hapishaneler sorunu çözülmeden İMF politikalarını hayata geçiremeyiz” “.. Devletle başedilemeyeceğini anlamış olmalıdırlar” diyerek tehdidin yeterince anlaşılır olup olmadığını test ediyordu.
Ve neden tutsaklar ölümüne direndi?
Çünkü “aslolan halkın hayatıdır.”
Çünkü “devrimden başka bir hayat yoktur” diye düşünür devrimciler. Düşüncelerinden soyundurulmayı, inançlarını teslim etmeyi dayatan bir politikayı hiç bir koşulda kabul etmeyeceklerini ilan etmeliydiler. Bu ilanı “Bir kefen giymek gerekirse eğer, bu asla düşmanın bize biçtiği kefenler olmayacaktır. Devrim eğer canlarımıza ihtiyaç duyuyorsa, kızıl bantlarla, kızıl bayraklarla süslenecek kefenleri giymekte tereddütümüz olmayacaktır.” diyerek ifade ettiler.
F tipi hapishaneleri, sadece mimari, tıbbi yanıyla ele aldıkları için karşı çıkmadılar. bu mücadele, F tipi hapishaneler emperyalizmin beyinleri teslim alma yani ideolojiyi tasfiye amacı ile açılmış hapishaneler olduğu için esas olarak, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesidir.
İnsanlığa karşı işlenen bir işkence suçu olan tecrite karşı yapıldığı için insan kalma mücadelesidir.
Ve Katliamla teslim Alma saldırısına cevap olduğu için devrimci bir görevdi direnmek ve gerektiğinde ölmek.
Bugün Kürdistan’da, Suruç’ta, Ankara’da yaşanan büyük katliamlar ve bu katliamların cevapsız kalması halkta korku ve umutsuzluğu büyütüyor. 19-22 Aralık katliamı karşısında büyütülen direniş ve savaş bu korku ve umutsuzluk rüzgârını tersine çevirmiş, onur, adalet, umut olmuştur.
- yılında katliamı ve büyük direnişi bir kez daha sevgi, saygı ve bağlılıkla anıyor; halkın hayatı için kendi hayatından geçen müvekkillerimizi, devrimcileri asla unutmayacağımızı, onların katillerini asla affetmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Onlara bize gösterdikleri yol için minnettarız ve o yola bağlı kalacağız..
19-22 ARALIK KATLİAMININ KATİLLERİNE CEZA İSTİYORUZ!
UNUTMADIK AFFETMEYECEĞİZ!
19-22 ARALIK DİRENİŞ KAHRAMANLARI ÖLÜMSÜZDÜR!
HALKIN HUKUK BÜROSU
19.12.2015
Gürsel Mah. Kumlu Sok. No:13/10
Kâğıthane/İSTANBUL
Tel/Faks 0212 296 31 5