MÜVEKKİLLERİMİZİN HAYATI RİSK ALTINDADIR.
MÜVEKKİLLERİMİZ DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR.
20 Aralık 2015 günü, Şişli’deki Cevahir AVM önünde, Yürüyüş dergisinin 500. sayısını halka dağıtmak isterken gözaltına alınan müvekkillerimiz gözaltına alındıkları andan itibaren polisin yoğun biçimde işkencesine maruz kalmışlardır. Gözaltına alınan 24 müvekkilimizden yaşları 18’den büyük olan 19’u halen Vatan’daki siyasi şubede tutulmaktadır.
Halen siyasi şubede işkence altında tutulan müvekkillerimizle bugün yaptığımız görüşmede bize aktardıkları bir kısmının anlatımlarını yayınlıyoruz.
İLERİ KIZILALTUN:
“Saat 14.20 sıralarında, dergi dağıtımı yaptığımız sırada polisin keyfi kimlik kontrolü dayatması ile karşılaştık. Gözaltına almak için geldikleri belliydi. Bahane arıyorlardı. Biz bu keyfiliği kabul etmeyeceğimizi söyleyip birbirimize kenetlendik ve oturmaya başladık.
Bu sırada saldırmaya başladılar. Kafamı yere bastırıp üstüne bastılar. Sırtımda tepindiler. Yerde yatar vaziyetteyken kafamı kaldırıp suratıma tekme vurdular. Kafamı devamlı asfalta vurup kaldırdılar. bu sırada çenemde yırtık oluştu, hastanede buraya dört dikiş atıldı. Başımı yerden her kaldırışta da suratıma tekme atıyorlardı. Ayrıca gözüme defalarca yumruk attılar. Parmaklarını gözümün içine sokmaya çalıştılar. Bunun nedeni de yeni göz ameliyatı olmuş olmamdı. Ameliyat nedeniyle gözüm çok hassastı ve enfeksiyon riski vardı. bunu bildikleri için özel olarak gözüme yoğunlaştılar.
Gözaltına alındıktan sonra dört kişi ayrı bir çevik otobüsüne bindirildik. Bu otobüste altı saat boyunca işkence gördük. Kafalarımızı sağa sola vurdular. Montlarımızın, hırkalarımızın kapüşonlarını yüzümüzü kapatacak şekilde öne doğru çekip uzun süre nefessiz bıraktılar. Atkı ve fularlarımızla da yüzümüzü kapatıp, boğazımızı sıkıp nefessiz bırakıyorlardı. Bir yandan da tekme ve yumruklarla sürekli vurdular. Özellikle kafamıza vuruyorlardı. O kadar yoğun işkence yaptılar ki, bir süre sonra hepimiz kusmaya başladık. Bir kadın arkadaşımız işkenceden kaynaklı uzun süre baygınlık geçirdi, sürekli kustu.
Hastanede doktor nöroloji, göz ve acil cerrahiye sevk etti ama ameliyat var denilerek saatlerce bekletildik, bunu da işkenceye çevirdikleri için muayene olamadık.
Gözaltında tutulduğumuz süre boyunca, hastaneye gidiş gelişler dahil her adım işkenceye çevrildi. Evlerimize çapraz kelepçe taktılar. Bacaklarımıza tekme attılar, kollarımı büktüler, vurdular, (anlatıma uygun şekilde kollarda yoğun morarma ve şişlik olduğu tarafınıza gözlenmiş ve bu durum fotoğrafla kayıt altına alınmıştır. İlgili fotoğraflar açıklamamız ekinde mevcuttur.) Enseme botlarıyla bastılar. Göğsüme ve karın boşluğuma yumruk ve tekne attılar, elleriyle karın boşluğuna bastırdılar.
Elleriyle boğazımızı sıkıp boğmaya çalıştılar. göz ameliyatı olduğum için ilaç kullanmam gerekiyor ama vermiyorlar. ”
ELİF ERSOY:
“Gözaltına alırken yere yatırıp ayaklarıyla başımıza bastılar. kollarımızı büktüler. şubede parmak izi alma bahanesiyle darp edildik. Şişli karakolunda çeneme tekme attılar. Ayaklarımıza ve kaval kemiğimize basarak kırmaya çalıştılar. Boğazımızı sıkarak, boynumuzun değişik bölgelerine baskı uygulayarak nefessiz bırakmaya çalıştılar. Şişli karakolunda ışıkları söndürüp karanlıkta işkence yaptılar. Belimde, boynumda, sırtımda, omuzlarımda yoğun ağrı var.”
EYLEM YÜCEL:
“4 kişi diğer arkadaşlardan ayrı olarak bir çevik otobüsüne bindirildik. bu otobüste 6 saat boyunca işkence yaptılar. Kafamızı sağa sola vurdular. Ağzımızı fular ve kapüşonla kapayıp nefessiz bıraktılar. Bileklerimizi büktüler, kelepçeyle sıktılar. Kollarımda morarma ve şişlik var. Kadınlara özel olarak saldırıp küfür, hakaret ve taciz ettiler.”
NECMİYE BİRKOÇ:
“Gözaltına alırken ağızlarımızın içine biber gazı sıktılar. Karakolda kaba dayak işkencesine maruz kaldık. Hastaneden dönüşte otobüste işkence yaptılar. sürekli tekme ve yumrukla darp ettiler. kafalarımızı sağa sola vurdular. Karakolda ışıkları söndürüp işkence yaptılar. Karakolun merdivenlerinden sürükleyerek ve tekmeleyerek indirdiler. Kafamda 3-4 yerde şişlik var. Bileklerde yoğun kızarıklık ve morarma var.”
KADİR DURUKAN ADIYAN:
“Gözaltına alındığımız andan itibaren tüm aşamalarda işkenceye maruz kaldık. Alınırken yere yatırıp tekmelediler. Burnum kanadı. Şubede parmak izi alımı sırasında yere yatırıp kafama vurdular, kafamı yere bastırdılar. Kafamda şişlik, yüzümde şişlik ve morarma var. Dudağım patladı, gözüme parmak sokmaya çalıştılar. Boğazımı sıkıp nefessiz bıraktılar. ”
DİLAN POYRAZ:
” Derginin dağıtımına yeni başlamıştık. Başlar başlamaz gözaltı işlemi başladı. Gözaltına alındığımızda bizi diğer gruptan ayırdılar. Ben, İleri, Aziz, Eylem ayrı bir araçta konulduk. Alır almaz yere yatırdılar, bacaklarımı açıp arama yapmaya çalıştılar. Bu aramada taciz edildim. Kötü oldum. Bu nedenle bir süre ağrı da çektim ve yürüyemedim. Beni zorla kaldırdılar, kalkmayınca kafama copla vurdular, bayıldım. Bayıldığım için beni Şişli Etfal Hastanesine götürdüler. Tomografi çektiler, doktor biraz beklesin dedi.. Mide bunaltısı var dediğim halde bir şey olmaz diyerek beni hastaneden çıkarttılar. Yolda kusmaya devam ettim. Hala midem bunaltısı yaşıyorum…
Yanımdaki arkadaşlarım slogan attığı için sürekli darp edildiler. Üzerlerinde bulunan önlükleri çıkartıp ağızlarını bağladılar, nefessiz bıraktılar onları. Kafalarını cama, demire, koltuk demirliğine vuruyorlardı.
Ben darbelerden kısa bir hafıza kaybı yaşadım. Kafama vuranı teşhis edebilirim. Darbe aldığım bölgelerim ağırıyor, karın bölgemde ağrı var, ağrıdan gece boyunca uyuyamadım.
Sol diz kapağımda bağlantı noktasında kopukluk var, sol kolumda lenf bezlerinde kopukluk var. doktor ameliyat gerekebilir dedi. sol kolumu kaldıramıyorum. Saçlarımda ağrı var, çevik arabasının içinde ölümüne dayak yedik. Dayak 6-7 saat boyunca sürdü… ”
ÇAĞRI AVCI:
“Ben gittiğimde gözaltı yapmışlardı. Beni sivil polislerden birisi tanıdı ve gözaltına alınmamı istedi. Bir anda çevremi siviller sardı, beni arabaya atmaya çalıştılar. Bu esnada başka kişilerde beni görünce, polisin aracından almaya çalıştılar. Bu esnada onları da gözaltına aldılar. Hiç bir şey söyleden doğrudan vurmaya başladılar. Hiç diyalog kurmuyorlardı. Sadece vuruyorlardı. Arkada olanlara özellikle vurmaya başladılar.
Bizi önce Haseki hastanesine götürdüler. Doktor kontrolünden sonra bizi arkadan kelepçelemek istediler. Ben kelepçelenmeyi kabul etmediğim için yere yatırılıp dövüldüm.
Yolda giderken sürekli vuruyorlardı. Özellikle bir yerimizi kırmak için vuruyorlardı.
Başıma vurdular sonra kulağımın içinden kan gelmeye başladı.
Hastaneden sonra önce bizi Şişli ilçe emniyet müdürlüğüne götürdüler. Orada üst araması yapıldı. Orada da darp ve küfürler yedik. Şişli Emniyet Müdürlüğünden sonra Vatan Emniyet müdürlüğüne getirildik. 2-3 saat boyunca arkadan kelepçeli bir biçimde orada tutulduk. Sürekli dayat yedik.
İnerken, parmak izi alınırken, üst araması yapılırken darp edildik… ”
ERCAN GÜNEŞ:
“Arabada yumruk yedim, hakaret ve küfür yedim. Kadın arkadaşlara ağza alınmayacak hakaretler ettiler. Psikolojik işkence yaptılar. Sürekli kendi marşlarını açıyorlardı. Taciz ettiler. İmkân verseler hepimizin kafasına sıkarız dediler. ”
ABDULLAHMAN AZİZ ARSLAN:
“İlk önce diğer arkadaşlarla aynı arabada idik. Sonra bizi ayırdılar. İleri isimli arkadaşı arabaya alamadılar. Sonra onu alamayınca bizi de onun olduğu araca koydular. Dilan arabaya alındıktan 4-5 dakika sonra bayıldı. Onu önce Şişli Etfal hastanesine götürdüler sonra bizi Haseki hastanesine götürdüler. Yol boyunca dövüldük. Slogan atıyorduk. Daha çok vuruyorlardı. Ağzımızı bağladılar önlüklerle, kafamızı yere yatırdılar. Ayakları ile sürekli vuruyorlardı. Kafamızı cama vuruyorlardı. Yolda “trafik var, yol uzun sürekli sizinle birlikteyiz” diyerek tehdit ediyorlardı.
Benim burnumda et var, burnumu sıktılar. Nefessiz kaldım, bayılacaktım. Kendi ararında bak nefessiz kaldı diye dalga geçiyorlardı. Doktora gittiğimde konuşamıyordum. On dakika dinlendim, öyle kendime geldim. En yoğun işkenceyi hastaneden şişli emniyet müdürlüğüne kadar giden süreçte yaşadık. Hastaneden öncede sonrada dayat yedik.
Çevik ekibi boynumu çok sıktı. Şu an hareket ettiremiyorum. Ne yöne döndürsem ağrıyor. Sağ bileğim büktüler. Sırtüstü yatamıyorum. Kafamın arkası ağrıyor. Kafamın her yerinde şişlik var.
Beni kulak , burun ve boğaz bölümü ile Nöroşirurjiye sevk etti doktor. Ama Nöroşirurjiye götürmediler. ”
BURAK DEMİRCİ:
“Bize saldırıp gözaltına aldılar. Sürükleyerek arabaya attılar. Arabaya alınca onlarla tartıştık. Kelepçeyi sökmelerini istedik. Bizim bulunduğumuz araçta kelepçeyi söktürdük sonra bizi. Arabada bir şey yapmadılar. Araçtan indirirken ve bindirirken darp edildik. Diğer araçlarda bulunan arkadaşlara işkence yaptıklarını görüyorduk. Gördüğümüzde slogan atıyorduk, camlara vuruyorduk. Bir ara karşı araçtaki işkenceyi kestiler. Muayeneden sonra kelepçe takmak istediler. İzin vermeyince işkence başladı. Ters kelepçe yaptılar. Haseki Hastanesinden sonra Şişli Emniyet Müdürlüğüne gidiş ve vatan emniyete götürülmeye kadar işkence devam etti.”
ZEYNEL DANACI:
“Ben Çağrı’nın gözaltına alınmasını görünce gittim. Yardım etmeye çalıştım. Benide aldılar. Arabaya alır almaz vurmaya başladılar. Suratımıza kafamıza her tarafımıza vuruyorlardı. Şişli Emniyet Müdürlüğünde bir saat kaldık. Bizi nezarethaneye sürükleyerek, torba gibi attılar. Emniyetten hastaneye, hastaneden emniyete giderken sürekli sürüklendik. darp edildik. Marş açıyorlardı yolda giderken. Gece saat 10.00 dan sonra Vatan Emniyet Müdürlüğüne getirildik. Araçlarda ters kelepçe olarak saat 12.30 kadar tutuldum. Bu süre boyunca sürekli darp edildim. Parmak izi almak ve üst araması yarım saat sürdü. o da işkenceyle yapıldı. Parmak izi alırken montumun kapçonu ile ağzımı kapatmaya çalıştılar.
Sağ kulağımın arkasında 3 cm yara var. Kafamda yaralar var, ellerimde yaralar var. Kafada şişlikler var. Boynumda sıkmadan ötürü izler var… ”
GÖKHAN YILDIRIM:
“Arkadaşlarının anlattıklarının benzerlerini anlattı Ek olarak, siyasi şube polisi onu görünce özel davranmış, her gören polis “ooo Gökhan gelmiş” diyerek tekme atığını, “seni tutuklayacağız, o ifadeleri görünce görüşeceğiz seninle” diyerek tutuklanacağı konusunda tehdit ettiklerini anlattı. Vatan emniyete getirildiğinde arabadan adını seslenip indirmişler. İfaden var demişler. Bir polis ayakkabısını ağzına sokmuş. Zorla araçtan indirmiş.”