AVRUPA’DAKİ “ADALETE VE İNSAN HAKLARINA” HAYRAN OLANLAR İBRETLE OKUYUN
Ülkemiz aydınları, burjuva siyasetçileri, her şeyi özellikle “Batı” ya göre yorumlar, değerlendirirler. “Batı” onlar için Kâbe gibi kutsal bir mekandır. Adalettir. İnsan haklarıdır. Refahtır…
Batı dedikleri Avrupa’dır. En başta da Almanya’dır. Fransa’dır.
Batıcılar buralardaki düzene öylesine hayrandırlar ki, eğer bir şey oralarda varsa veya gündeme gelmişse, bizim ülkemizde olmasının da her türlü meşruiyeti vardır. Onu tartışmak bile gereksizdir.
Halbuki batı dedikleri, kapitalizmden, emperyalizmden başka bir şey değildir. Yani işçi sınıfı ve halk için, özellikle de halkın davasının sözcüleri ve öncüleri devrimciler için, diktatörlükten başka bir şey değildir. Ama bizim batı hayranları batının bu yüzünü hiç görmezler ya da görmezden gelirler. Orada refahtan söz ederken, sokaklarda yaşayan binlerce insanı, toplumun önemli bir kesiminin uyuşturucu batağında alabildiğine çürütüldüğünü de görmezler.
Bu açıklamamızda, bunların ibretle okuyacağı üç olaydan bahsedeceğiz. Bunlar kısa süre önce yaşanan ama devrimciler söz konusu olduğunda Avrupa’da da hiç eksik olmayan olaylardandır.
1- ERDAL GÖKOĞLU OLAYI: Erdal Gökoğlu, Türkiye’deyken Hapishanelerdeki Ölüm Orucu direnişine katılmış, Bu direniş içinde zorla müdahale sonucu Wernicke Korsakof hastası olmuş bir devrim gazisidir. Tedavi olmak için Avrupa’ya çıkmıştır.
24 Ocak 2016’da Polonya sınırında faşist Türkiye Devleti hakkında kırmızı bülten çıkardı diye gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Tutuklandığı andan itibaren kendisine Tek Tip Elbise dayatılmış, tecrit hücresine atılmış ve ayaklarına pranga vurulmuştur. Ayrıca çeşitli baskılara maruz kalmıştır.
Erdal Gökoğlu bunun üzerine tutuklandığı günde başlayarak 13 Şubat’a kadar açlık grevi yapmıştır. Açlık grevi yaptığı sürece hayati ihtiyaçları olan tuz, B-1 Vitamini gibi ihtiyaçları verilmemiştir.
13 Şubat 2016’da taleplerinin kısmen kabul edilmesi ve tutuklu bulunduğu Galeniov hapishanesinden şartları daha iyi olan Szchecin Hapishanesi’ne nakledilmesi sonucu açlık grevi direnişine ara vermiştir.
Ama kapitalizmin sözüne sadakati, namusu yoktur. Bu nedenle kısa süre sonra Erdal Gökoğlu’na yeniden baskı başlatmışlardır. Hem de ahlaksızca bir yöntemle…
Erdal, 24 Şubat günü duş almaya çıkmışken, gardiyanlar birer hırsız gibi hücresine girmiş, bütün eşyalarını alarak sadece Tek Tip Elbise bırakıp çıkmışlardır.
Hücresine döndüğünde bu manzara ile karşılaşan Erdal da tekrar açlık grevine başlamıştır.
Polonya hapishaneler idaresinin yaptığı bu namussuzluklar yetmiyormuş gibi, Erdal açlık grevine başlar başlamaz, onu şartları daha ağır olan Golenov Hapishanesi’ne geri götürüp ayaklarına yeniden pranga vurmuşlardır.
SORUYORUZ: BU HANGİ İNSAN HAKLARINA SIĞMAKTADIR! HANGİ ADALETTE BÖYLE BİR UYGULAMA VARDIR?
2- NAZİF ESKİ OLAYI: Nazif Eski Fransa’da tutukluyken 1 Ağustos 2013’de
Akut Küme Baş ağrısı Krizi hastalığı nedeniyle tahliye edilmiştir. Ama 23 Şubat 2016’da tedavisi mümkün olmayan hastalığı hala devam ederken, eşkiyalar gibi yolunu kesen Fransız polisi tarafından eşinin ve çocuğunun yanından yeniden gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Bu hastalığın tedavisi hapishane şartlarında hepten imkansızdır. Tam aksine hapishane şartları tetikleyici olmaktadır. Daha da önemlisi baş ağrısı tuttuğunda hiç bir ilaç tesir etmemekte ve ağrıdan kendine zarar verebilmektedir.
SORUYORUZ: BU HASTALIK NEDENİ İLE TUTUKLULUĞU KALDIRILAN BÖYLESİ BİR HASTAYI YENİDEN TUTUKLAMAYI HANGİ VİCDAN VE ADALET ÖLÇÜLERİ İLE İZAH EDEBİLİRSİNİZ?
3- ZEHRA KURTAY OLAYI: Zehra Kurtay da Türkiye’de tutsakken Ölüm Orucu direnişine katılmış ve Wernicke Korsakof hastası olmuş bir başka gazidir. Hastalığı raporlarla sabittir.
Fransa’da 2008’de devrimcilere yönelik bir gözdağı operasyonunda gözaltına alınmıştır. 20 Aralık 2013’de ise hastalığına rağmen tutuklanmıştır. O günden 26 Şubat 2016’ya kadar, kendisinin, yoldaşlarının ve çeşitli insan hakları kuruluşlarının tüm girişimleri reddedilerek tutsaklığı sürdürülmüştür. Yıllar sonra 26 Şubat 2016’da tahliye edilmiştir.
SORUYORUZ: TÜRKİYE’DEKİ FAŞİST DEVLETİN BİLE SALMAK ZORUNDA KALDIĞI BÖYLE BİR HASTAYI BU KADAR YIL TUTSAK ETMEK HANGİ İNSAN HAKLARINA VE ADALET ÖLÇÜSÜNE SIĞAR?..
Bu üç olayın da bize gösterdiği tek şey vardır: Batıcıların hayranlığının aksine Avrupa’da da adalet ve demokrasi göstermeliktir. Göz boyamadır. Batıcı aydınlar da halkın aldatılmasından ve gözünün boyanmasından birinci dereceden sorumludurlar.
Sanmayınız ki, bu insanlar herhangi bir suç işlemiş ve o yüzden bunlar başlarına gelmiştir. Hayır burjuva normlar içinde dahi hiç bir suç işlememişlerdir. Avrupa’da tutuklanan ve halen bir kısmı yıllara varan cezalandırmalar nedeniyle tutuklu bulunan onlarca devrimci gibi, onların da tek suçu: düşüncelerini savunmak ve Türkiye’deki faşizmi, katliamları, baskı ve işkenceleri dünya halklarına anlatmak ve teşhir mücadelesi yürütmektir.
İşte, sözüm ona düşünce özgürlüğü şampiyonu geçinen emperyalistlerin, işine gelmeyen budur. Çünkü onlar ülkemizdeki işkenceci, katliamcı, faşist devletin yaratıcısı ve hamisidirler. Türkiye’deki faşist devlet ülkemizde onların sömürü çıkarlarının bekçiliğini yapmaktadır. Faşizmle bu kadar pervasız işbirliğine girmelerinin nedeni budur.
Bunlar da göstermektedir ki, bugün dünyanın her yerinde adalet için mücadele temel sorunlardan biri haline gelmiştir. Ve kapitalist emperyalist sistem yıkılmadan da gerçek adaleti bulmamız mümkün değildir!…
EMPERYALİZME VE FAŞİZME KARŞI ADALET MÜCADELEMİZİ YÜKSELTELİM!
ERDAL GÖKOĞLU ÜZERİNDEKİ BASKILARA SON!
ERDAL GÖKOĞLU VE NEZİF ESKİ DERHAL SERBEST BIRAKILSIN!
ZEHRA KURTAY ONURUMUZDUR!
HALKIN HUKUK VE YARDIMLAŞMA MERKEZİ (HHYM)