14 Ocak günü Antakya Köprübaşında Hatay Kamu Emekçileri Meclisi olarak “Köle Değil Emekçiyiz İş Güvencemizi İstiyoruz Alacağız! ” şiarıyla basın açıklaması yapılarak kampanyanın başladığının duyurusu yapıldı. Okunan açıklama metni:
BASINA VE KAMUOYUNA
KÖLE DEĞİL EMEKÇİYİZ! İŞ GÜVENCEMİZİ VERMEYECEĞİZ!
Bizler sayıları iki milyon 750 bini bulan kamu emekçisiyiz. Her birimiz farklı kurumlarda birimlerde çalışıyor olsak da, emekçi yanımız ortak, sorunlarımız ortak. Mesleğe başlamamızdan itibaren aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Dünden bugüne gasp edilen haklarımızla bizim olan, tek tek elimizden alınıyor. Başımızı koyabilecek bir evimiz olması için on yılımızı ipotek altına alıyoruz. Bankalar evimizden önce uğradığımız yerler haline gelmiş durumda. Kredi kartları artık bizlerin ayrılmaz parçası oldu. Çocuklarımızı gelecek kaygısıyla yetiştiriyoruz. Hangi okulda nasıl bir eğitim alacak endişesi içindeyiz. Okulda, hastanede işyerlerimizde angarya işler sırtımıza binmiş durumda. Fazla nöbetler tutuyoruz ama nöbet sonrasında dinlenemiyoruz. Esnek çalışmayla, kendi branşımız dışında ihtiyaç söylemi altında farklı birimlerde zorla çalıştırılıyoruz. Performansa dayalı çalışma meslektaşlarımız arasında rekabet yaratılarak dayanışma kültürü ortadan kaldırılıyor. Çalışıyoruz ama emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Maaşlarımız hala yüzdelik üzerinden tartışılıyor. Maaşlarımızın miktarını belirlemede bizlerin söz hakkı yokken maaşları bizimkinin 10-15 katı olan bakanlar karar veriyor. Kendilerine gelince oldukça cömert olanlar sıra bizlere, emekçilere gelince ceplerinde akrep varmış gibi davranıyorlar. Sonrasında da zaten kesintiler ve her şeye yapılan zamlarla verdikleri üç kuruşluk parada kuş olup avuçlarımızdan uçup gidiyor. Yasalarla güvence altına almış haklarımızı kullandığımızda bile sürgün ve cezalarla karşı karşıya kalıyoruz. İktidarın istediği sendikaya üye olmamamız çalıştığımız işyerinde idareyle sorun yaşamamız anlamına geliyor.
Ve bugün elimizden alınmak istenen işimiz yani geleceğimiz. İş güvencemiz bugün dünden çok daha tehlikede. AKP hükümeti “2023 vizyonunda” kamu personel sisteminin yönetim yapısını kökten değiştirmek için çalışmalara başladı. Çalışma bakanlığı tarafından yapılan hazırlıklar ile 657 sayılı devlet memurları kanununda yer alan memur tanımının değiştirilmesi, kamuda iş güvencesinin istisna olduğu, esnek ve performansa dayalı bir sistem yaratılacağının ve iş güvencemizin kalmayacağını gösteriyor. Öyle ki yeri geldiğinde valinin iki dudağı arasında yeri geldiğinde mahkemelerin bir kararıyla bizler artık işsiz kalmayla karşı karşıyayız. Açığa alınmak artık sıradan bir olaya dönüşmüş durumda. Sanal ortamda paylaştığın bir düşünce ya da katıldığın bir basın açıklaması sonucunda açığa alınıyor memurluktan atılıyoruz. İçinde bulunduğumuz koşullarda bugün başımıza gelenler bunlardır. Bizler hangi dine inanca kültüre sahip olursak olalım hepimiz bugün iş güvencemizin olmadığı bir ortamda çalışıyoruz. Yarınımızın ne olacağı kaygısı içindeyiz. Yıllardır emek verdiğimiz dişimiz tırnağımızla kazandığımız mesleğimizi bugün yapamamayla karşı karşıyayız.
PEKİ NEDİR TALEPLERİMİZ?
Gelecek kaygısı korkusu içinde yaşamak istemiyoruz. İş güvencesi İSTİYORUZ!
İnsanca yaşam sürdürmeye yetecek kadar maaşlarımızın olmasını İSTİYORUZ!
Tüm ek ödemelerin emekli aylığına yansıtılmasını İSTİYORUZ!
Vergi dilimi artışı adaletsizliğine son verilmesini İSTİYORUZ!
Ek gösterge adaletsizliğin kalkmasını İSTİYORUZ!
Sendikal örgütlülük üzerindeki baskılara son verilmesini İSTİYORUZ!
Performansa göre ücretlendirilmeye son verilmesini İSTİYORUZ!
Emeğimizle çalışmanın karşılığında hakaret aşağılanmak değil, onurumuzla çalışmak İSTİYORUZ!
Kendimizi geliştirebileceğimiz eğitebileceğimiz, yaratıcılığımızı sunabileceğimiz alanlar, olanaklar İSTİYORUZ!
Mesleki yabancılaşmaya karşı mücadelemizi dayanışma içinde yürütmek İSTİYORUZ!
Angarya iş yüküne karşı adil iş koşulları İSTİYORUZ!
Çalışma hayatımızda ADALET İSTİYORUZ!
Evet, bizler bunları istiyoruz. Bunlar bir lütuf değil, bizlerin en temel hakkı. Bu hakkın bizlere ait olduğu bilincinde olmamız bu haklara sahip olmamız anlamına gelir. Hepimiz biliyoruz ki kazanılan hiç bir hak bizlere altın bir tepsiyle sunulmadı. Bizlerin haklı mücadelesi ve bedeller ödenerek kazanıldı.
19 ŞUBAT KOMPLOSU ÇÖKMÜŞTÜR!
19 ŞUBAT 2013 yılında Türkiye genelinde “şafak operasyonu” adı altında KESK ve KESK’e bağlı sendikalarda üye ve yönetici olan kamu emekçilerine yönelik operasyon yapılmış 78 arkadaşımız tutuklanmıştı. 16 ay tutuklu kalan kamu emekçilerinin yanı sıra Hatay’da 9 arkadaşımız gözaltına alınmış, 3 arkadaşımız 4 buçuk ay F tipi hapishanelerde tutuklu kalmıştı. Arkadaşlarımız parasız eğitim parasız sağlık istedikleri için, iş güvencemize sahip çıktıkları için, 4+4+4’e karşı çıktıkları için, Suriye’ye emperyalist müdahaleye hayır! Dedikleri için ve demokratik hakları olan basın açıklamalarına ve yasal mitinglere katıldıkları için yargılanıyorlardı. Bu davayla ilgili karar duruşması Hatay 1. Ağır ceza mahkemesinde 28 Aralık 2015’te görüldü ve yargılanan kamu emekçileri, iddianamede zikredilen ve “suç” varsayılan eylem ve etkinliklerin tamamının demokratik-sendikal hak ve eylemler olduğu ve bu nedenle suç sayılamayacağı, iddianamede yer alan “delillerin” inandırıcı ve kesin olmadığı kanaatiyle beraat ettiler. Haklılığımız ve meşruluğumuz bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu süreçte yanımızda olan, desteğini bizlerden esirgemeyen ailelerimize, tüm sendika üye-yönetici ve dostlarımıza, emekten ve demokrasiden yana siyasi parti, demokratik kitle örgütü üye ve temsilcilerine teşekkürü bir borç biliyor mücadelemizin bir arada devam edeceğini ilan ediyoruz.
İçinde bulunduğumuz yaşam koşullarında artık can güvenliğimizin bile kalmadığını görüyoruz. Tesadüfen hayatta kalırken bizler, iş güvencemizle ilgili kampanyamızın başladığını ilan ederek bu süreçte tüm kamu çalışanlarını, halkımızı birlikte mücadele etmeye çağıyoruz.
EMEKÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
HATAY KAMU EMEKÇİLERİ MECLİSİ
14.01.2015