Dört duvar arasında tutsak alınmış devrimcilere saldırmak için aylarca hazırlık yaptılar. Bir tarafta görüşmeler yapıp tutsak taleplerini incelediklerini söylerken gizlice, korkakça katlıma hazırlandılar.
F tipi tecrit hapishanelerini inşa edip bitirdiler.
19 Aralık 2000 yılı gece yarısıydı.
Ülkenin 20 hapishanesinde aynı anda binlerce asker ve jandarma ile saldırıyı başlattılar. .
Teslim olun diye bağırıyorlardı.
Devletin elinde zaten tutsak olan devrimcilere “teslim olun” demenin anlamı açıktı.
Düşüncelerinizi terkedin!
Özgürlük, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm demekten vazgeçin!
Kendi halkına saldırmaktan başka geleneği olmayan ve sadece halkını susturmak için örgütlenmiş olan devletin eli kanlı köpekleri saldırıya geçtiler.
Tutsak devrimcileri teslim alırlarsa tüm halkı da teslim alacaklarını düşünüyorlardı.
“Siz bizim teslim olduğumuzu nerede gördünüz” dedi devrimciler. Direnmek yaşamaktır.
Değilmi ki yola çıkılmıştı bir kez halkımız için, yürünecekti Pir Sultanlar gibi… Şeyh Bedrettinlerden öğrenmiştik “dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” demeyi.
Mahirlerden, Sabolardan, Sibellerden bugüne getirmiştik direnme geleneğimizi…
Ve tutsak devrimcilerin komutanlarından Ahmet İbili atıldı öne ve dedi ki;
“Bir canım var halkıma feda olsun”
Direniş ateşi feda ile büyüdü. Düşman kurşunlarına karşı bedenleriyle direndi devrimciler. Gelecek güzel günlere olan özlemlerimiz ve inançlarımızdı direnişimizin mayası.
Ölüm orucu direniş neferlerinden Osman Osmanağaoğlu, saldırıyı “umudumuzu koruyarak püskürttük” dedi.
28 devrimci katledildi. Yüzlercesi yaralandı. Ama devrimciler teslim olmadılar. Ülkemiz mücadele tarihine yeni bir direniş geleneği eklediler.
Yıllar sonra açılan katliam davalarında devlet adına görev yaptıklarını söyleyenler, yüzlerini isimlerini gizlemek için hamamböcekleri gibi kaçacak delik aradılar. Yaptıklarını savunmak yerine “bilmiyoruz, duymadık, emri uyguladık” diye sorumluluktan kaçtılar.
Bugün de faşist AKP hükümeti yine saldırıyor. İktidarını sürdürebilmek için halkı susturarak ayakta kalmaya çalışıyor. Berkin ve Hasan Feritleri, Günay ve Dilek Doğanları kurşunlayarak, Somada Ermenek’te işçilere, Suruç’ta, Anakarada yürüyüşçülere, Sur’da Cizre’de Kürt halkına saldırarak, katliamcı geleneğini sürdürüyor.
Faşist AKP hükümeti emperyalizmin bölge politikalarını uygulamak için ve Suudi gericiliğine sarılarak ülkemizi karanlık bir geleceğe sürüklemeye çalışıyor.
Bu politikalar karşısında direnişi büyütmekten başka yol yoktur. Ne seçimler, ne parlamento grupları, ne de sözde barış süreci AKP faşizmini durduramaz. AKP faşizmine karşı tek yol halkın direnişini büyütmektir.
İnancı olan her şeye göğüs germesini bilir. Faşizmin saldırılarına karşı inançlarımızla direneceğiz. Bugün 19-22 Aralık direnişinin bize öğrettiği budur. Ve direniş şehitlerini anarken bir kez daha haykırıyoruz:
19- 22 ARALIK ŞEHİTLERİNİN HESABINI SORACAĞIZ!
YAŞASIN BAĞIMSIZLIK, DEMOKRASİ VE SOSYALİZM MÜCADELEMİZ!
İSVİÇRE HALK CEPHESİ