Kamu Emekçileri Cephesi Açıklama
AKP Faşizminin Kollayıcısı, Kapı Kulu, Ajanı, Muhbiri Değil Mezar Kazıcısı Olacağız
Yöneteme krizi ve siyasi tükenişi her geçen gün biraz daha boyutlanan oligarşi ve faşist AKP iktidarı, yaşadığı kriz ve tükenişe paralel olarak, halkın tüm kesimlerine karşı saldırganlığını da arttırmaktadır.
AKP faşizmi, tüm halkı teslim almak istemekte ve bunun için halkı baskı, terör ve katliamlarla sindirme yolunu izlemektedir. Kamu emekçileri de bu politikanın hedefindedir.
Ve elbette her halk kesimi, her alan gibi kamu emekçileri de, memur alanı da faşizmin bu saldırgan teslim alma politikasının memur alanına özgü biçimlenişleriyle de karşı karşıya kalmaktadır.
28.01.2016 tarihli Birgün gazetesinde “İstanbul Emniyeti’ndeki Sır Gibi Saklanan Personel Talebi” başlığıyla yayınlanan Serbay MANSUROĞLU imzalı haber bunun bir örneğidir.
“İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul il genelinde bulunan kamu kurumlarından toplam 1160 gönüllü arıyor. Emniyet Müdürlüğü’nden İstanbul Valiliği aracılığıyla ilçelere gönderilen yazıda her ilçeden 30 kişi istendi. Okullara da gönderilen ve öğretmenlerin isimlerinin istendiği yazıda öncelik gönüllülere verildi. Gönüllü çıkmaması durumunda ise görevlendirme yapılacağı belirtildi.
Sayısı 1160’ı bulan personelin ise ne iş yapacağı sır gibi saklandı. BirGün’ün ulaştığı İstanbul Valiliği Basın ve Hakla İlişkiler Müdürlüğü yetkilileri yazıdan haberdar olmadıklarını belirtti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Medya ve Halkla İlişkiler -Protokol Daire Başkanlığı yetkilileri ise konuyla ilgili açıklama yapılmayacağını ifade etti.
Haberde “Sayısı 1160’ı bulan personelin ise ne iş yapacağı sır gibi saklandı.” deniyorsa da ortada bir bilinmezlik, bir sır yoktur. Polis, valilik ve diğer tüm devlet kurumları halk düşmanı kurumlardır. Kurumsal faşizmin organlarıdırlar ve özellikle de polis, faşizmin halka karşı savaşında en öndedir. Katildir, işkencecidir, ahlaksızdır…
AKP faşizmi halka karşı savaşında kamu emekçilerini de kullanmaya çalışmaktadır kuşkusuz. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün İstanbul Valiliği aracılığıyla kamu kurumlarına gönderdiği yazı bunu açıkça itiraf eder niteliktedir
Ve fakat AKP faşizminin bu saldırıyla amacı tek yönlü değildir. Faşizmin halka dönük saldırıları biçimlenişi nasıl olursa olsun tek yönlü ele alınamaz. Bu saldırılar ne yalnızca politik amaçlarla devreye sokulur ne de yalnızca ekonomik temelli olarak gündeme getirilir. Tek başına halk kesimlerinin örgütlenmesinin, mücadelesinin engellenmesi ya da tek başına, emperyalizmim ve işbirlikçi tekellerin ekonomik çıkarları için kimi değişikliklerin hayata geçirilmesi değildir söz konusu olan.
Söz konusu olan faşizmin bütünlüklü, çok yönlü saldırı politikalarıdır.
Habere konu olan saldırıyı da bu şekilde ele almak gerekir. Saldırı, AKP faşizminin kamu emekçilerine yönelik saldırılarının bir parçasıdır.
Saldırı biçimsel olarak esnek çalışmanın daha da pekiştirilmesidir fakat daha temel ve belirleyici olan saldırının politik yönüdür, politik amacıdır.
AKP faşizmi bu saldırısıyla, gasp edile edile hiç bir hakları kalmamış olan kamu emekçilerini kendi içlerinde bölmeyi amaçlamakta ve bununla da zaten zayıf olan örgütlülük düzeyini, mücadele ve dayanışma bilincini daha da zayıflatmak, yok etmek istemektedir.
Kamu emekçileri polisin çağrısı ve görevlendirmesiyle halkın yararına ne yapabilir? Kamu emekçilerinin halk düşmanı politikalarda görevlendirilecekleri sır değildir. Polisin görevlendireceği kamu emekçiler ini ajanlaştırmaya çalışacağı da kesindir. AKP, kamu emekçilerini kendi içlerinde bölerek, ajanlaştırma faaliyeti ile memuru memura düşman etmek istemektedir.
Ajanlık, muhbirlik, halk düşmanlarıyla işbirlikçilik tarih boyunca bütün toplumlarda tepkiyle karşılanmış, yadırganmış ve bir düşkünlük, bir suç olarak kabul edilmiştir. Anadolu halkları da böyle bakar bunlara. AKP faşizmi de bunu bilmektedir. Kamu emekçilerini devletin ajanı olarak göstererek halkın diğer kesimleriyle çıkar işbirliğini bozmaya, sınıf dayanışmasını engellemeye çalışmaktadır. Geçmişte de benzer, sembol örnekleri vardır bunun. Tansu ÇİLLER’in “işçinin hakkını memura yedirmem” demagojisi en bilineni ve akılda kalanıdır.
AKP faşizminin bu saldırısında önce gönüllülükten sözedilirken, gönüllü çıkmaması durumunda zorunlu görevlendirme yapılacağı da belirtiliyor. Açıkça görülüyor ki bu uygulamayı kabul etmeyen, saldırıya direnen kamu emekçileri tehdit edilmektedir. AKP, ajanlaştıramadığı kamu emekçilerini devlet memurluğundan uzaklaştırmanın da yolunu yapmaktadır. Faşizm, memurlara “ya halka karşı savaşta benim yanımda yer alacaksın ya da memurluktan atılacaksın” demektedir. Ve esas olarak da onursuzluğu, ahlaksızlığı, halk düşmanlığını dayatmaktadır.
Amaçlanan; memurların iyiden iyiye AKP’nin denetimine alınmasıdır. AKP faşizmi, kamu emekçilerinin haklarını bir bir ellerinden alırken, kamu emekçilerinde biriken öfkenin de farkındadır. Bu öfkenin patlamasını, memurların başkaldırmasını önlemek istiyor AKP. Devleti bütünüyle AKP’lileştirirken her alanda daha güvenilir kadrolar arıyor kendisi için.
Ve esas olarak AKP, halka karşı savaşının ihtiyaçlarına göre örgütleniyor.
Fakat başarılı olamayacaktır. Kamu emekçilerinin tarihi mücadele ile direnişlerle doludur. Bu tarihte ödenen bedeller, şehitler, Ayşenur Şimşek’ler vardır…
Kamu emekçileri halktır. Faşist düzenin kollayıcısı; ajanı, muhbiri değil, diğer emekçi halk kesimleriyle birlikte, sömürü ve zulüm düzeninin mezar kazıcısı olmaya devam edeceklerdir. AKP faşizmi hangi saldırı düzenlemesini gündeme getirirse getirsin kamu emekçilerini teslim alamayacaktır.
Direnecek ve mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Örgütlenmeye devam edeceğiz.
AKP FAŞİZMİNİN AJANI DEĞİL MEZAR KAZICISI OLACAĞIZ!
EMEKÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELEMİZ!
06.02.2016
Kamu Emekçileri Cephesi(KEC)