Avrupa`daki Türkiyelilerin yoğun olarak yaşadığı Almanya`nın Mannheim şehrinde var olan sorunlar ve çözümleri üzerine konuşmak, tartışmak ve bu sorunların nasıl çözüleceğine dair öneriler getirmek amacıyla bir kahvaltı ve peşinden de toplantı düzenlendi. Ludwigshafen`da belediyeye ait bir salonda gerçekleştirilen ve yaklaşık 50 kişinin katıldığı toplantıdan önce toplu bir şekilde kahvaltı yapıldı. Saat 12:00`da başlayan kahvaltıda ailelerin getirdiği lokmalar çoluk çocuk bölüşüldükten sonra kısa bir ara verildi. Havanın da güzel olmasından kaynaklı çocuklarımız dışarıda oynayıp sen kahkahalar atarken diğer yandan Halk Meclisleri gündemli toplantıya geçildi. Toplantı öncelikli olarak Halk Meclislerinin ne olduğuna ve Avrupa`da ne gibi bir işlevi olacağına dair bir yazının okunması ile başladı. Sonrasında ise bir çok katılımcı söz alarak Halk Meclislerinden ne anladığını yaşadığı sorunlar üzerinden anlatmaya çalıştı. Söz Alan hemen hemen herkes mevcut bir çok sorundan bahsederken; yozlaşma, sistematik ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı, ev kiralarının çok yüksek olması ve ev bulunamaması, çocuklarımızın ve gençlerimizin sosyal hayattan kopuk yaşamları ve dijital hayata olan bağımlılıkları ön plana çıkan sorunlar oldu. Ve yine söz alanların hepsi Halk Meclislerinin bu sorunların çözümünde etkili olabileceği bir başına sonuç alınamayan durumlarda örgütlenmiş bir halkın gücünün sonuç alıcı olacağı noktasında fikir belirttiler.
Uzun tartışmalar ve fikir beyanlarından sonra pratik adımların nasıl atılacağı üzerine durulurken daha geniş katılımlı, çevremizde tanıdığımız fakat bugün aramızda olmayan ve bir süredir görüşmediğimiz ailelerinde katılımının sağlanacağı ve Halk Meclisi`nin temellerinin onlar ile atılacağı bir toplantının hayata geçirilmesi karara bağlandı. Saat 15:30`da Sona eren toplantıdan herkes Halk Meclisi`nin gerekliliği ve olabilirliği noktasında umutlu bir şekilde ayrıldı.
Kim Diyebilir Ki Avrupa’da Hiçbir Sorunumuz Yok?
Sorunumuz çok!
Avrupa’da yaşayan göçmen halklar olarak, Türkiyeliler olarak sürekli büyüyen ve yıkıcı hale gelen sorunlarla kuşatılmış durumdayız.
İşsizlik
Irkçılık
Yozlaşma
Yabancı düşmanlığı
ve her alandaki ayrımcılık
Aşağılama
Bireycilik
Sağlık sistemindeki sorunlar
Eğitim sistemindeki ırkçılık ve adaletsizlik
Durmadan yenileri çıkarılan ırkçı yasalar…
Eli kolu bağlı seyrediyor durumdayız. Öyle değil mi?
En fazla bireysel çabalarla bir şey yapmaya çalışıyoruz. Ama karşımızdaki sistemin gücü ve sorunların büyüklüğüne bakarsak, açıktır ki, bireysel çabalarla sonuç almak mümkün değildir.
Çocuklarımıza sadece “kara kafalı” oldukları için okullarında geri zekalı muamelesi yapılıyor. Gidip bir iki öğretmenle sonuçsuz görüşmeler yapmaktan başka ne yapabiliyoruz?
Irkçı katiller, insanlarımızı katletti. Evlerimizi, işyerlerimizi, ibadethanelerimizi, iltica yurtlarını yakıyorlar… Seyretmekten başka ne yapabiliyoruz?
Çocuklarımız uyuşturucu, büyüklerimiz otomat bağımlısı oluyor… Her yer kumarhanelerle, fuhuş evleriyle doluyor… uyuşturucu meydanlarda satılıyor… ne yapabiliyoruz?
İşsizlik kurumları, üç kuruş verecekler diye aşağılıyor, hakaret ediyor, insanlık dışı çalışma koşulları dayatıyorlar… Ne tavır alabiliyoruz?
İnsanlarımız yanlış teşhisten, yanlış tedaviden ölüyor, sakat kalıyor, sürünüyor… Hangi hastaneyi protesto edebiliyoruz?
Polis, gençlerimize sadece “yabancı” oldukları için potansiyel suçlu muamelesi yapıyor. Biz bunun karşılığında ne yapıyoruz?
Avrupa’daki demokratik derneklerimiz, sürekli polis gözetim ve denetiminde, baskınlar yapılıyor…
Avrupa ekonomisi kriz sinyalleri veriyor ve bunun faturasını yine biz göçmenler ödüyoruz. Çalışma saatleri uzadı, ücretler kısaldı… Bu çalışma koşullarına boyun mu eğiyoruz, yoksa haklarımızı aramak, korumak için bir şey yapabiliyor muyuz?..
Kısacası, sorunlarımız çok ve işin gerçeği şu ki; biz bu sorunlarla ilgili bir şey yapamıyor durumdayız.
Çünkü örgütsüzüz.
Çünkü mücadeleyle, örgütlenmeyle sonuç alınamayacağı şeklindeki bir inançsızlık hakim.
Burjuvazi bu inançsızlığı, güvensizliği yayıp, insanların örgütsüz kalması için elinden geleni yapıyor.
Kısacası, Avrupa’da eğer insanca yaşamak istiyorsak,
ırkçılığa karşı bir güç olmak istiyorsak;
Uyuşturucuya, kumara, fuhuşa karşı bir barikat olmak istiyorsak;
Haklarımızı korumak istiyorsak;
Aşağılanmamak, yabancı düşmanlığıyla ezilmemek istiyorsak;
Yapacağımız bellidir: ÖRGÜTLENMEK, ÖRGÜTLENMEK, ÖRGÜTLENMEK!
AVRUPA’DA YAŞAYAN HALKIMIZ!
Avrupa Halk Meclislerinde Örgütlenelim…
Türkiye’de 1996’dan bu yana süren bir örgütlenme biçimidir Halk Meclisleri.
Yoksul halkımızın sayısız sorununun çözülmesine önderlik etmişlerdir.
“Burası Avrupa, burada olmaz” itirazlarını çok duyarız.
“Burası Avrupa, burada o kadar sorun yok” denilir bazen de..
Sorunlar yok mu?
Yukarıdaki tablo herkesin gözlerinin önündedir..
Sorunlar varsa, çözümünü arayacağız..
Avrupa Halk Meclisleri de kendi özgünlüklerine göre biçimlenecektir.
Halk Meclisleri nedir?
Halk meclisleri TABAN ÖRGÜTLENMELİRİDİR.
Halkın KENDİ SORUNLARINA KENDİSİNİ ÇÖZÜM ARADIĞI ÖRGÜTLENMELERDİR.
Halk Meclisi, HALKIN KENDİ KENDİNİ YÖNETMEYİ ÖĞRENDİĞİ örgütlenmelerdir.
Halk Meclisleri, halkın DAYANIŞMASIDIR.
Avrupa Halk Meclisleri’nde Birleşelim. Sorunlarımıza birlikte çözüm arayalım.
Zor günümüzde, dar anımızda dayanışma içinde olalım.
Bencilliğin, bireyciliğin kalesinde, bu düzen içinde yapılacak en iyi şey DAYANIŞMAYI BÜYÜTMEKTİR.
Çocuklarımız için kreşler açmaktan, ortak hukuk fonları oluşturarak, maruz kaldığımız haksızlıklara karşı suç duyurularıyla, davalarla hukuk mücadelesi vermeye, ırkçı saldırganları örgütlülüğümüzle caydırmaktan, otomat, uyuşturucu bağımlılığına karşı kampanyalar açmaya… kadar bir çok şeyi yapabilir ve başarabiliriz.
Avrupa’da hak arama bilinci ve cesareti öldürülmüştür. Halk Meclisleriyle bunu canlandırabiliriz.
Gücümüz birliğimizdir. Gücümüz örgütlülüğümüzdür.
Halk Meclisleri, halkımızın var olan derneklerinin alternatifi değildir. Tersine onlardan güç alarak, onlara güç vererek, halkımızın daha örgütlü, bilinçli hale gelmesini sağlayacaktır. Alevi dernekleri, yöre dernekleri, demokratik kurumlar, hepsi Halk Meclislerinde yer alabilirler.
GENÇLERİMİZ, EV KADINLARI, EMEKÇİ İNSANLARIMIZ, İŞSİZLERİMİZ
HER MİLLİYETTEN, İNANÇTAN, MESLEKTEN HALKIMIZ!
Avrupa Halk Meclisleriyle, Avrupa’da uzun yıllardır baskılar, hak gaspları, aşağılamalar, ırkçı saldırılar, eğitim ve sağlık alanındaki mağduriyetlerimiz karşısında içine düştüğümüz çaresizliği aşabiliriz.
Halk Meclislerinde birleşelim, örgütlenelim.
ÖRGÜTSÜZ HALK HİÇTİR, ÖRGÜTLÜ HALK GÜÇTÜR.