Ben Mehmet Ali Uğurlu. Bir süredir AKP’nin işbirlikçi medyasında hakkımda yalan, komploya ve katliama açık haberler çıkmaktadır. AKP, yeni sömürü, saldırı ve katliam yapmayı planladığı hedeflerine yönelik işbirlikçi medyası aracılığı ile yalan haberler yaparak saldırılarını meşrulaştırmaya çalışıyor. Şahsıma ve temel hak ve özgürlükler mücadelesine yönelik saldırılarının zeminini hazırlamak için işbirlikçi medyasını kullanıyor.
Antalya Özgürlükler Derneğinin bir dönem başkanlığını yaptım. Şimdi de yönetim kurulu üyesiyim. 20 yılı aşkındır da ülkemde temel hak ve özgürlükler mücadelesi veren devrimci bir insanım.2010 yılında, bir komplo ile tutuklandım. Cilt kanseri durumundan dolayı tedavi gördüğüm dönemde tutuklandım. Yöneticisi olduğum Özgürlükler Derneği üyeleri, hastalığımın tecrit koşullarında daha da ilerlemesinden dolayı hukuksuz bir şekilde tutuklanmamı da teşhir ederek serbest bırakılmam için imza kampanyası düzenlemişler. Dernek olarak her yıl katıldığımız Elmalı-Tekke köyündeki Abdal Musa etkinliklerinde de stant kurarak etkinliklere katılan insanlardan da imza toplamışlardır. Etkinliklere katılan Antalya Büyükşehir belediye başkanı Mustafa Akaydın da hasta bir tutsağın serbest bırakılması için imza vererek duyarlılık göstermiştir. Fakat Polis işbirlikçisi medya bunu akla gelmeyecek şekilde insanlık dışı bir oyunla kullanmıştır. Benim üzerimden CHP’ye ve belediye başkanına saldırmışlardır. İşbirlikçi medyanın bu haberlerini de hapishanede öğrendim. Bir komplo ile tutuklandım, AKP polisi ve medyasının oyunu ile şahsım üzerinden devrimcilere saldırılar sürdürüldü, sürdürülmektedir. Ben, devrimci-demokrat bir insanım. Yıllardır da demokratik alanda temel hak ve özgürlükler mücadelesinde üzerime düşeni yapmaktayım. Aynı zaman da esnafım. Fakat AKP polisinin açıkça “sana ekmek yedirtmeyeceğiz” tehditi ile kaleiçine giriş yerindeki cafemin kapatılmasını sağladılar. O da yetmedi, aynı avluda cafemin arkasında polis-mafya aracılığı ile açılan başka bir kafe oyunları ile birçok ceza almamı sağladılar. Sağlık koşullarımdan dolayı başka bir işte çalışamaz durumda olduğum için ekonomik olarak yoksulluğun altında yaşamama neden oldular. Bu da yetmedi. Kuaför olan eşimin çalıştığı yerden “bunun eşi terörist” denilerek işten atılmasını sağladılar.
Bütün bunlarda AKP faşizmine yetmemiş olacak ki Berna Yılma ve Çiğdem Yakşi’nin eyleminden sonra işbirlikçi faşist medyası ile yine şahsım üzerinden temel hak ve özgürlüklere saldırı için yeni komplo ve saldırılara hazırlanılmaktadır. Ortadan kaybolduğum, canlı bomba olduğum gibi tamamen yalana dayanan haberler yayınlanmıştır. Adresim ve nereye gidip-geldiğimi Antalya polisi çok iyi biliyor. Çünkü ortada olan bir insanım. AKP medyası ve polisi, bu yalan haberleri ile kendi gerici, faşist kitlesine hedef gösterip, insanların bilinci bulanıklaştırıyor. Temel hak ve özgürlükler mücadelesine saldırılarak yeni komplolara hazırlanıyorlar. CHP milletvekilleri, belediye başkanı sadece yaşanılan hak gasplarına, adaletsizliklere karşı bir görev olarak duyarlılık göstermişlerdir. AKP faşizmi istiyor ki herkes önünde secdeye dursun. Boyun eğsin, biat etsin. Teslim olsun. Bütün devrimcilere ve halka dayatılan budur. Ben, ne onursuzluğa boyun eğiyor, ne inanç ve değerlerimden vaz geçiyorum. Bugün işyerimden dolayı hukuksuz bir şekilde verilen cezadan dolayı denetimli serbestlikten kamu alanında temizlik işçisi olarak çalışıyorum ama AKP faşizminin baskıların boyun eğmiyorum. Bu ülkede hak ve adaletin mutlaka kazanacağına bütün yüreğimle inanıyorum. AKP’nin işbirlikçi medyasının yalan ve saldırı haberlerine karşı hukukta kalmış olan haklarımı da kullanacağım o haberlerin peşini bırakmayacağım.
MEHMET ALİ UĞURLU