Özgürlük Komitesi Olarak Fransa Adalet Bakanlığı Önündeydik!
28 Aralık 2015 günü saat 14.30’da Fransa’daki tutsağımız ve açlık grevinin 33’üncü gününde olan Erdoğan ÇAKIR’ın direnişini sahiplenmek ve Fransa Adalet Bakanlığına hukuksuzluğu duyurmak için zincirleme eylemi yaptık.
Yaptığımız eylemde 3 arkadaşımız; Süresiz açlık grevlerinin 17. gününde olan Sevil SEVİMLİ, ve 10. gününde olan Ilgın GÜLER, açlık grevinin 4. gününde olan Gülcan LEROY ÇAKIR kendilerini adalet bakanlığının karşısındaki ışıklandırma direklerinden birine zincirlediler ve üzerinde “ÇAKIR Üzerindeki Onursuz Üst Aramalarına Son” pankartını açtılar.
“ Onursuz Üst Aramalarına Son!”, “Yaşasın Erdoğan ÇAKIR’ın Direnişi!”, “ Erdoğan ÇAKIR Yalnız Değildir!”, “ Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!” sloganları eşliğinde başlattığımız direnişimize uzun süre boyunca polislerden her hangi bir tepki veya karşılama almadık.
İki sivil polis 2 saat sonra yanımıza geldi ve sadece ne için eylem yaptığımızı sordular. Bizde açıkladık. Kendilerinden ne beklediğimizi sorunca Adalet bakanlığından yetkili biri ile görüşmek istediğimizi ve görüşmeye kadar buradan ayrılmayacağımızı söyledik. Bunun üzerine Erdoğan ÇAKIR’ın kızı Gülcan isim soy isim beyanında bulundu Babası ile ilgili tutuklu bilgilerini verdi. Polisler not alıp bakanlığa girdiler.
Yaklaşık 20 dakika boyunca gelmelerini bekledik ve geldiler. Talebimizi ilettiklerini kendilerinin telefon beklediğini buna göre eğer kabul ederlerse görüşebileceğimizi belirttiler.
Bizler bu arada sloganlar atıyor çevremizdeki tüm insanlara ne olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. İnsanlar ilk başta fazla önemsemediler. Ama saatler geçtikçe gelip soru soranlar bilgi almaya çalışanlar çoğaldı. Kimisi internet üzerinden imza kampanyası var mı? Nerden bilgi alabiliriz dedi. Kimileri resimlerimizi çekip sosyal medya aracılığı ile yayacağını ve bu durumu teşhir edeceklerini belirttiler. Biz beklemeye devam ettik.
Saatler 17.30’u gösterdiğinde bizim görüşme isteğimizi bakanlığa veren sivil polisler geri girdiler bakanlığa ve 10 dakika sonra yanımıza gelip “ İçeriden hiç kimse sizinle görüşmek istemiyor. Sorununuzu hapishane ile çözmeliymişsiniz” dediler ve eylemi sonlandırmamızı istediler. Bizde onlara sloganlarla birlikte karşılık verdik ve burada kalacağımızı belirttik. Tekrar bir babanın yoldaşımızın açlık grevinde olduğunu ve bugün 33. gün olduğunu ve sonuç alana kadar oradan ayrılmayacağımızı belirttik.
Bekleyişimiz uzun sürdü. Bizi gelip alacaklarını biliyorduk. Bir ara soğuktan üşüyen polislere bir araç gelip kahve dağıtımı bile yaptı. Biz ise o sıralarda marşlar söylemeye başladık. Sloganlarımız ve ajitatif açıklamalarımız kitleyi bizim üzerimize çekiyordu.
Saat 18.30 gibi minibüslerle polis takviyesi yapmaya başladılar. Müdahale ekibinde olan iki tane polis şefi yanımıza gelerek gitmemizi ve eylemi sonlandırmamız gerektiğini söylerken rezil ve pervasızlardı. Çünkü bize “Bizimle dayanışma içerisinde olun arkadaşlarımız tren bletlerini alacaklar, yılbaşını aileleleri ile geçirmek için onun için eylemi bitirmelisiniz” dedikleri anda sinirimiz ve öfkemiz iyice arttı ve gerekli karşılığı verdik. Bir insanın hayatı söz konusu fakat Fransız polisi bütün pisliği ile eylemimizi boşa çıkartmaya çalışıyordu. Bağırarak durumu çevredekilere de anlattık. Polisler “ Bize saldırgan konuşmayın biz size kibarca söylüyoruz zaten gitmezseniz müdahale edeceğiz .” dediler bizde “ Hiç beklemeyin zorla müdahale edin işkence yapın sizin göreviniz bu” deyip karşılık verdik. Polisler zincirli olduğumuzu görünce şaşırdılar. Anahtarın nerde olduğunu sordular…
Saatler 19.45 i gösterdiğinde tekrar gelip gitmemizi istediler artık biz gülerek burada zincirliyiz görmüyor musunuz? Ayrıca bir yere de gitmeyeceğiz, gelip çözseniz bile burada kalacağız isterseniz gözaltına alın bizi biz haklıyız adaletsizlik var! Erdoğan ÇAKIR’a bir şey olursa sorumlusu da sizsiniz. Sizin babanız böyle olsa siz ne yaparsınız? Yasak dinler misiniz? Yoksa yapacağımız gibimi yaparsınız! Dedik. Polisler şaşırdılar kararlılığımız karşısında ve bir polis otobüsünün geldiğini ve artık müdahale edileceğini anladık.
Polisler geri gittiler. Ve müdahale için geliyorlardı artık. Çevredeki insanlara müdahale esnasında bağırarak Fransa demokrasisinin nasıl işlediğini anlattık sloganlarımızı söyledik. Zinciri çözmek için çok uğraştılar. Çevredeki insanlar kameralarıyla bizi çektikleri içinde fazlasıyla bir şiddet yapamıyorlardı. Aksine duyarlı polis rollerine bürünüyorlar fakat bir yandan da işkence usulü ile kollarımızı tutuyor eziyorlardı. Sevil Sevimli’nin parmağını zinciri çözmeye çalışırken ezdiler. Bir ara polislerden biri üzerimize basmaya çalıştı biz geri ittik. Gülcan’la beni ayırmaya çalıştılar ve ayıramadılar. Daha sonrasında ise zinciri çözdüklerinde bizi zorla otobüse bindirmek istediler. Bizde direndik. Otobüste camlara vurduk. İnsanlara sloganlar atarak direnişimizin haklı olduğunu haykırdık. İnsanlar polisi protesto ettiler. Fransız bir vatandaş alay ederek “ Yaşasın Olağanüstü Hal, Yaşasın Fransa” sloganını atıp alkış çaldı.
Biz daha sonradan öğrendik ki eylem yaptığımız yerdeki insanlar bizi götürdükten sonra arkadaşlarımızdan bilgi alıp dinlemişler ve haklı olduğumuzu belirtmişler. Sevindik.
Paris’te otobüsle karakol karakol dolaştırdılar. Bizi koyacakları yer yoktu. Bastille Meydanındaki polis karakoluna geldiğimizde bizi sadece 30 dakika gözaltında tuttular ve ardından yaptıkları kimlik kontrolünden sonra serbest bıraktılar.
Eylem esnasında eylemimizin meşruluğu, talebimizin haklılığı polise bile diz çöktürdü. Ve teşhir olmaktan korkuyorlardı. Bundan dolayı hep iyi polis rollerindeydiler. Biz eylemlerimize devam edeceğimizi ve kazanana kadar durmayacağımızı belirttik. Ve karakoldan ayrıldık.
FRANSA’DA ADALET YOKTUR! DİRENMEK VARDIR!
YAŞASIN DİRENİŞ!
YAŞASIN ONURSUZ ÜST ARAMASINA KARŞI DİRENİŞİMİZ!
ERDOĞAN ÇAKIR YALNIZ DEĞİLDİR!
DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!
DEVRİMCİ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR!
FRANSA ÖZGÜRLÜK KOMİTESİ