Sanat Meclisi Basın Toplantısı
Takvim Gazetesi’ne Dava Açan Sanat Meclisi’nden Deklarasyon!
Sanat Meclisi, tüm sanat disiplinlerinden sanatçıları biraraya getirerek gerçekleştirdiği 1. Sanat Sempozyumu’nun sonuçlarını açıkladı.
Beyoğlu Kültür Merkezi’nde biraraya gelen Sanat Meclisi bu sempozyumdan doğan ortak deklerasyonunu paylaştı.
SANAT ALANI AĞIR BEDELLER ÖDEMEK ZORUNDA KALIYOR!
En ufak bir muhalif sesin bile susturulmaya çalışıldığı bir düzende sanatçıların kendi sorunları etrafında toplanmaya, örgütlenmeye ve çözümler üretmeye ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek bir çağrı yapan Sanat Meclisi gerçekleştirdiği sempozyum ile son yıllarda yaşanan saldırıların ve sorunların, sanatın varlığını ölümcül bir biçimde tehdit eder hale geldiğini kaydetti ve sempozyumda yaptığı tartışmalar ışığında bir eylem planı hazırlayacaklarını belirtti.
Sanat Meclisi’nden Mehmet Esatoğlu, basına yönelik konuşmasında ülkede insanların ekonomiden politikaya, adaletsizliklere, kanlı saldırılara dek ağır yaptırımlar altında bulunduğunu belirterek sanat alanının da bu saldırılardan nasibini aldığını ve her geçen gün bedeller ödediğini ifade etti.
Esatoğlu konuşmasında şu ifadelere de yer verdi: “Biz zaman zaman ülkenin acılı, zorlu günlerinde sadece bildiri yayınlayan bir örgütlenme değiliz. Aksine kurulduğu günden bu yana gerek duruşu, gerekse etkinliğiyle sanat alanının yaşadığı sorunlara, tıkanıklıklara ve yaşadığı baskılara çareler, çözümler arayan, sanatı omuz omuza çevresindeki insanlara taşıyan bir oluşumuz.
Gerçekleştirdiğimiz sempozyumun ardından yaptığımız konuşma ve tartışmaların ışığında bir sonuç bildirgesi hazırladık. Bugün bu bildirgeyi sizlerle ve kamuoyu ile paylaşmak ve açıkladığımız görüşler ve ilkeler doğrultusunda da önümüzdeki günlerde eyleme geçmek istiyoruz.“
Esatoğlu’nun konuşmasının ardından sanatçı Efkan Şeşen sempozyumun 19 maddelik sonuç deklerasyonunu okudu. Ve „Bütün Sanatçılar Birleşin“ denilerek tüm sanatçılara örgütlenme çağrısı yapıldı.
SANAT MECLİSİ TAKVİM GAZETESİ’Nİ DAVA ETTİ!
Deklerasyonun okunmasının ardından yapılan açıklamada ayrıca Takvim Gazetesi’ne açılan davaya bir çağrı yapıldı.
Geçtiğimiz yıl Sanat Meclisi tarafından Berkin Elvan’ın katillerinin bulunması ve bu soruna dikkat çekmek talebi ile hazırlanan klibin ardından bazı gazetelerin kendilerine azgınca saldırdığını ve ağır hakaretler içeren haberlerle klipte yer alan sanatçıları itibarsızlaştırmaya çalıştığını hatırlatan Sanat Meclisi, karşılıklı davaların açıldığını ifade etti. Klipte yer alan tüm sanatçılardan soruşturma kapsamında ifadeler alındığı söylendi. Ardından sanatçıların suç duyurusunda bulunduğunu ve mahkeme tarafından kabul edilen suç duyurusunun sonucu olarak Takvim Gazetesi’nin yargılanacağı davanın açıldığı söylendi. 10 Aralık’ta Çağlayan Adliyesi’nde görülecek olan ve sanatçı Efkan Şeşen, Tayfun Talipoğlu ve Hüseyin Turan’ın davacı olduğu davanın ilk duruşmasına tüm sanatçılar davet edildi.
SANAT MECLİSİ 1. SANAT SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ
Sanat Meclisi bileşenleri, 6- 7 Kasım 2015 günlerinde 1. Sanat Sempozyumu için İstanbul Akatlar M. Kemal Kültür Merkezinde bir araya geldi.
Sanat alanımız her geçen gün yükselen baskı ve tehditlerle büyük bir tehlike altındadır. Ülkede kazanılan her seçim sonrası tüm kesimlere saldırılarını yükselten AKP iktidarının 1 Kasım sonrası hedeflerinden birinin de sanat alanı olduğu açıkça görülmektedir. Sanat alanının varlığını koruması, eldeki haklarını yitirmemesi, yıllardır dillendirdiği sorunlarına çözüm bulabilmesi adına Sanat Meclisi 2015’in ilk günlerinde hazırlık çalışmalarına başladığı Sanat Sempozyumunu 6-7 Kasım 2015 günlerinde toplam 16 saat çalışarak gerçekleştirmiştir.
Şiir, müzik, tiyatro, plastik sanatlar, sinema alanlarında çalışmalar yapan 80 sanatçının katılımıyla gerçekleşen bu sempozyumun sonuç bildirgesi aşağıdaki gibidir:
- Ülkemizde sanatçı ve meslek örgütlerinin büyük kısmı; yönetimleri çıkmaz içinde bocalayan, içsel ve dışsal (devlet politikaları) nedenlerle işlevi kağıt üstünde kalan, varlık sebebine yabancılaşan ve tabanlarından hızla uzaklaşan birer tabela örgütü haline gelmişlerdir.
- Sanat kesiminde yer alan sanat insanları, alanlarındaki örgütlenmelere karşı güvenlerini yitirmiş durumdadırlar.
- Sanat alanında tüm disiplinlerden sanatçıları ve alanın bizatihi kendisini korumak ve kollamak için bir güç birliğine acilen gereksinim vardır. Bu nedenle sadece sanat disiplininin kendi içinde değil, disiplinler arası dayanışma ve güç birliğini de örgütleme zorunluluğumuz vardır.
- Sanat alanında iş güvenliği, iş güvencesi ve iş sağlığı tehdit altındadır.
- Sanat insanları tarafından onlarca yıldan beri mücadele ederek kazanılan haklar, taşeronlaştırma ve yasa düzenlemeleriyle ellerinden alınmış, hedefte son kırıntılar vardır.
- İşsizlik korkusu tüm alandaki çalışanların tepesinde “Demokles’in Kılıcı” gibi sallanıp durmaktadır. Bu nedenle her kesimdeki sanat çalışanları en ilkel çalışma koşullarına boyun eğmektedirler.
- Sanat insanları bir yanda görüşlerini açıkladıklarından ötürü, demokratik tepkilerini gösterdiklerinden ötürü, demokratik muhalefetin içinde yer aldıklarından ötürü işlerinden atılıp, ekmeklerinden olup, kara listelere alınırken öte yandan yeni işe başlama durumunda olanlara ise hiçbir alanda konuşmama, hak aramama ve görüşlerini açıklamama şartı çalışma koşulu olarak dayatılmaktadır.
- Sanat alanı örgütlenmeleri ve çevrelerinde, perspektif sorunu nedeniyle büyük bir kafa karışıklığı yaşanmaktadır.
- Örgütlenme ihtiyacı yalnızca “ekonomik iyileşme” dürtüsüne indirgenip “demokratikleşme talebi” göz ardı edilmiştir. Hem ekonomik, hem demokratik alanda bir mücadeleye ve bunu örgütleyecek örgütlenmelere ihtiyacımız vardır.
- Sanat alanında bir kural haline getirilen sansür ve oto sansürün etkisini kırmak, sanatçıların bireysel karşı çıkışlarıyla mümkün olmamaktadır. Bunun için de örgütlü olmak bir ‘tercih’ değil, zorunluluktur.
- Sanat örgütlenmelerinin, aynı zamanda bir kültür sanat politikasına sahip olması gerekir. Bu politika, toplumsal kültür ve kültürel yabancılaşma konusunda derli toplu bir donanımla hareket etmelidir. Halkın estetik beğenisini geliştirirken, yaşadığı hayatı o estetik beğeniyle bilince dönüştürecek bir sanat üretimini örgütleme hedefimiz olmalıdır.
- Sanat ve sanatçı, piyasanın insafına terk edilmiş durumdadır. Bu da sanat üretimine ciddi zarar vermektedir. Sanatçı kendi istediğini değil, piyasanın istediğini üretmek zorunda kalmaktadır. Bağımsız ekonomik ve demokratik kanalların açılması, hedefine bunu koyan bir sanat alanı örgütlenmesiyle mümkündür.
- Sanat alanında piyasa koşulları egemen kılınarak üretilen her türden sanatsal yapıt kitleleri düşünsel olarak geriletmekte, sanatsal beğenisini törpülemekte ve onu yozlaştırmaktadır.
- İşsiz ve yoksun kalma korkusu hakimdir. Bu nedenle sanat insanları örgütlü hareket etmeye yanaşmamakta; bir meslek örgütü olsa bile kendini yalnız hissetmekte, bireysel tepkilerini çoğu zaman devlet baskısına muhatap kalmayacak ölçüde bir “sitem” düzeyinde tutmakta ve oto sansürü hep aklında tutmaktadır.
- Çıkarları aynı olanların aynı yerde, ayrı olanların ise ayrı yerde durması en doğal olandır. Resmi kaygıları kendine kaygı olarak almayan birlikteliklere ihtiyaç vardır. Çünkü sanatın kaygısı, hayatı ve toplumsal gerçekliği estetize etmektir.
- Sanatçı, politik atmosferin inşa ettiği korku ortamına karşı bir duruş sergilemelidir. Bu bir aydın olarak onun başlıca görevidir.
- Geniş kitleleri cehalet içinde bırakan, kafalarını her türden gerici düşüncelerle dolduran, din ve milliyet ayrımı yaparak toplumu birbirine düşman eden ve çatışma ortamına iten politikalara karşı durmak, daha güzel bir dünyadan yana taraf olmak bir aydın sorumluluğudur. Sanatını halkın yanında durup halkın içinde üretebilme becerisini göstermek ise ‘insan ruhunun mimarı’ olmaktır.
- Sanatın ve sanatçının özgür düşünme, üretme ve paylaşmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
- Sanat Meclisi yukarıdaki anılan koşulları değiştirmek üzere 1. Sanat Sempozyumu sonrasında yaptığı saptamalar doğrultusunda hareket edecektir.
Yani sempozyumdan öğrendiklerimizle çok daha güçlü diyoruz ki;
Bütün Sanatçılar, Birleşin!
SANAT MECLİSİ