Sanat Meclisi’nin Takvim Gazetesi’ne açtığı hakaret davası bugün Çağlayan Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada söz alan davacılar Tayfun Talipoğlu, Efkan Şeşen ve Hüseyin Turan neden şikayetçi olduklarını anlattılar.
Saat 10.00’da başlayan duruşmada ilk olarak Efkan Şeşen konuştu. Şeşen şunları söyledi: “Biz birçok sanatçıyı içinde barındıran Sanat Meclisi isimli örgütlenmenin içinde yer alıyoruz. Sanatçılar olarak, görevimizdir, bir duyarlılık gösteriyoruz. Berkin Elvan’ın katillerinin bulunması için çok şey yapıldı. Katil bulunsun dedik. Altı yedi tane cümle kullandık bu videoda. Ben Berkin Elvan. Rahat uyuyor musunuz? Katilim nerede? Bunun gibi… Yani sorular sorduk. Böyle istedik adaleti. Ama hedef olduk, hakarete uğradık. Oysa Anayasa’nın 25 ve devamı maddeleri uyarında bizlerin fikrimizi özgürce ifade etme hakkımız mevcuttur. Dahası hakkımızda bu video ile ilgili soruşturma başlatıldı. Sonrasında Berkin’in katili bizmişiz, insanları ayaklanmaya çağırıyormuşuz gibi haberler yapıldı. Oysa bizim çağrımız bellidir: Adalet istiyoruz. Bu davada adı geçen gazete ve kişiler dilekçemizde mevcuttur. Gazeteler tarafından hedef gösterildik. Daha kısa süre önce insanların işlerine giderken öldürüldükleri bir ülkede bu durum kabul edilemez. Bu nedenle sanıkların cezalandırılmalarını talep ediyorum.
Efkan Şeşen’in beyanının ardından Takvim Gazetesi hakkında “yandaş” demesine itiraz ederek şikayetçi oldu. Hakaret içerikli söylemler olduğunu belirterek, bunun tutanaklara geçmesi geçmesini talep etti.
Sanat Meclisi’nin Berkin Elvan için hazırladığı videoda yer aldığı için yandaş medya tarafından hedef gösterilen bir diğer sanatçı da Tayfun Talipoğlu idi. Talipoğlu ilk görüldüğü davacı sandalyesinden kalkarak şunları söyledi: “Öncelikle ben mesleki açıdan bir şeyler söyleyeceğim. Gazeteciyim. Ben Abdi İpekçi ekolünden geliyorum. Bize öğretilenlerin içinde haber yaparken kimseyi hedef göstermeyin ilkesi vardı. Şahıslar hakkında yazı yazarken elinizde delil varsa yazın denirdi. Ama son zamanlarda Türkiye’de taraf olmayan bertaraf olur üzerinden bakılıyor. Bazıları gazeteciliği birilerinden taraf olmak şeklinde yanlış anladılar. Gazetecilik değil, hedef gösterme… Gazetecinin görevi hükümdarın günlüğünü tutmak değildir. Elbette bu suçtan kimseyi asmazlar ama bu gazetecilerin cezalandırılmalarını istiyorum.
Suç duyurusu kabul edilen diğer sanatçı ise Hüseyin Turan idi. Ve Turan şunları ifade etti: “Ben yaptığımız işin, hazırlanan bu videonun arkasındayım. Bize saldıranların, bu şekilde haber yapanların da yarın öbür gün çocukları sokak ortasında başlarına böyle bir şey gelseydi yine yapardık. Biz bütün olarak çocukların sokak ortasında öldürülmesin istiyoruz. Bu tamamen sanatçı duyarlılığıdır. Tabi “cezalandırılsın lafı falan iyi değil”. Ama onların bunu vicdanlarında hissetmelerini istiyoruz. Hala saldırmaya devam ediyorlar çünkü.
Duruşmanın bu aşamasında salonda bulunan Grup Yorum elemanı Selma Altın ve şair İbrahim Karaca bu videoda yer aldıklarını belirterek müşteki olmak istediklerini belirttiler.
Takvim Gazetesi, Sanat Meclisi’nin hazırladığı videonun yayınlanmasının hemen ardından sanatçıları hedef alan, ağır hakaret sözleri içeren “haber”ler yayınlaşmıştı.
Davaya sanıklar katılmadı. İki avukatından birisi de hakimden mesleki işlerinden kaynaklı olarak izin isteyip duruşmadan ayrıldı.
Sanık avukatı Efkan Şeşen’in Takvim Gazetesi için “yandaş” demesini hakaret sayarak tutanaklara geçilmesini talep etti. Buna salondaki avukatların ve davacıların da destek vermesi salonda ironik anlardan birisi oldu. Davacı avukatlarından Timtik, sanık avukatının talebine aynen katıldıklarını ve tutanaklara “yandaş” şeklinde geçilmesini uygun bulduklarını ifade etti ve Takvim Gazetesi avukatına teşekkür ettiler.
Mahkeme delillerin bilirkişi tarafından incelenmesine ve bir sonraki duruşmanın 5 Nisan tarihine ertelenmesine karar verdi.
SANAT MECLİSİ