İDİL KÜLTÜR MERKEZİ’NE ASLA HOŞGELMEDİNİZ, ASLA GÜLE GÜLE ÇIKMAYACAKSINIZ!
Baskınların binbir çeşidini, kitapların, enstrumanların, hatıra eşyaların, arşivlerin kırılıp dökülmesinin, talan edilmesinin binbir çeşidini gördük. Yine geldiniz öyle mi? Yine kırdınız enstrumanları, yine dağıttınız heryeri. Yine yoldaşlarımıza, İdil Kültür Merkezi elemanlarına, Yorumculara işkence yaptınız ve gözaltına aldınız.
“BU SEFER DE OLMADI BİR DAHA” ÖYLE Mİ?
Daha dün çıktılar yüksek güvenlikli tecrit hapishanelerinden… Sizin savcılarınız ve hakimlerinizle yüzleştiler ve serbest bırakmak zorunda kaldınız. Ne oldu yine, bu kararı yanlış mı vermişsiniz. Yoksa o hakimi de mi tutukladınız.
Tek bir ama tek bir olumlu değer üzerine konuşamaz, davranamazsınız. Bitmiştiniz, düşmüştünüz, alçalmıştınız halkın nezdinde de…
KİMİ SUSTURMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ?
Pir Sultan’ı mı, Dadaloğlu’nu mu, Kazak Abdal’ı mı, Nazım Hikmeti’mi, Ayçe İdil’i mi? Kimi engellemeye çalışıyorsunuz… Kim susturabilmiş, kim engelleyebilmiş… Bilenleriniz vardır sorun hele böyle sonuç alınabiliyor mu? Nuriye’yi-Semih’i aldınız, ne oldu. Dünyanın dört bucağından mesajları takip ediyordur memurlarınız…
Bilenlerinize sorun desinler: Zalim zalimlikten vazgeçemezse, bir halkı yoketmeden ozanlarını susturamazsınız. Bir halkı yoketmeden kahramanlarını silemezsiniz. Bir halkı asla yok edemezsiniz… Bu yüzden çaresiz zalimsiniz ve:
ÇARESİZ BİR ZALİMDEN DAHA İĞRENCİ YOKTUR!
SİZ İFLAH OLMAZSINIZ!
AMA ÖNCEKİLER GİBİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNDE YERİNİZ HAZIR!
GRUP YORUMCULARI VE İDİL ÇALIŞANLARINI DERHAL BIRAKIN!
STUTGART-FRANKFURT HALK CEPHESİ