Sabah masamızı açtıktan sonra haberlere bakıyoruz. Ankara’daki katliamı öğreniyoruz.
Faşizm gerçeğidir bu; düzenin soluna da saldırır, çocuğa da, devrimciye de… Toplu katliamlar yapmaktan çekinmez. 100 civarında insanın öldüğünden bahsediliyor ve yüzlerce yaralı… Kürtçe ağıtlarımızı dinletiyoruz bugün, acımız büyük; ama öfkemiz daha da…
Saat 16.00 ‘da eylem var Parlamento önünde. Avusturya Halk Cephesi ve diğer Türkiyeli kurumlar çağrı yapıyorlar. Çevre illerden gelenlerle sayı 1000’e yaklaşıyor. Biz de konuşma yapmak istiyoruz. Avusturya Hükümeti’nin işte böyle bir devletle, halkına düşman, kitlenin arasında bomba patlatan, ‘kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapan’ bir iktidarla işbirliği yaptığını anlatmak istiyoruz. Demokratik Güç Birliği, çok fazla konuşmacı var diyerek reddediyor bizi.
Güç birliğinin bileşenlerinin ve Avusturyalı milletvekillerinin konuşmasının ardından yürüyüşe geçileceği anons yapıldı. Halk Cephesi temsilcisini, söz hakkı olduğu halde konuşturmayacakları anlaşılıyor. Yaklaşık 2 saat boyunca Tayyip’in katil olduğu ve oyları HDP’ye vermek gerektiği dışında bir şey söylenmedi. Faşizmin teşhirini, katilin devlet olduğu, hesap sorulacağını duymak istiyordu kitle, olmadı…
Parlamento önünden Karlsplatz’a sloganlarla yürüdük. Direnişin 51. gününde böyle bir katliamı yaşadık. İnternet ve haber sitelerinde sansür olduğu için çok fazla şey öğrenemedik; ama Avusturya Haber ajansları patlama anının görüntülerini yayınladı.
Faşizm yenilecek, tarihin ve bilimin yasaları bunu söylüyor. Öfkeli ama umutluyuz da geleceğe dair…