- günümüzde meclis binası önündeyiz. 11 Ekim seçimleri yaklaştıkça hareketlilik artıyor, bunu mecliste de görmek mümkün. Gazeteler özellikle anket sonuçlarıyla, aşırı sağ diye tanımlanan ırkçı FPÖ’nün yükselişinden bahsediyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Fischer’in, Cumartesi günkü eyleme katılanlarla gurur duyduğunu söylemesi de diğer bir gündem…
Her şey sınıfsaldır elbette; özür de, gurur da, sevgi de, kin de, sahiplenme de, siyaset de, demokrasi de… Ve hiçbir şey niyetlerle açıklanamaz, sonuç Avusturya’da insanlık dışı koşullarda yaşayan binlerce kağıtsız insan… Fazla söze gerek yok sanırız.
Bildiri dağıtıp, imza topluyoruz. Özellikle üniversiteli gençler oldukça duyarlı, imza atmakla kalmayıp bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını da soruyorlar. Talebimizin adalet olduğunu, kazanılan hakların gasp edilemeyeceğini, bunun için haklı mücadelemizi yaymalarını istiyoruz.
Neunkirchen’den bir ailemiz ziyaretimize geliyor, direnişimizi anlatıyoruz. Samimi sohbetin ardından iyi dileklerini sunup ayrılıyorlar, ziyaretiyle mutlu ettiler bizi. Teşekkür ediyoruz bir kez daha…
Arkadaşımla birlikte saat 18.00’e kadar 350 bildiri dağıtıp 53 imza topladık.
Direnişimizin 47. gününde yine İçişleri Bakanlığı önündeyiz. Burası Parlamentoya göre oldukça sakin sayılır, daha çok bakanlık çalışanları geçiyor sokaktan. İç ve Dış İşleri Bakanlıklarından bürokratlara ve misafirlerine bildirilerimizi veriyoruz. 47 gündür pasaportum için eylem yaptığımı söyleyince, özellikle kadın bürokratlar, durumuma çok üzüldüklerini söyleyerek her şeyin iyi olmasını dileriz diyorlar. Öyleyse 7 aydır neden hiçbir şey yapmadınız, bu çok uzun bir zaman diyoruz.
Halimizde üzülünecek hiçbir şey yok… Ayrıca gerçekten üzülseler sorunun çözümü için devreye girerler; ama üzüldükleri filan yok elbette. Direnişimizden zaten haberdarlar, ancak bilmiyormuş gibi davranarak sorumlulukları olmadığını ima ediyorlar. Dünyanın her yerinde burjuva siyasetçileri aynı yüz ifadesi, aynı ses tonuyla konuşuyorlar herhalde…
Türkiye’den gelen üniversiteli gençlerle tanışıyor, ayaklanma sürecini konuşuyoruz. Samandağlı bir genç, kendi köylülerinin ÖSO’lu çapulcuları nasıl dövdüklerini gururla anlatıyor… Anadolu Federasyonu’ndan arkadaşlarım hep yanımdalar, birlikte imza toplayıp Almanca ve İngilizce bildirilerimizi dağıtıyoruz.
Bugün Başbakan Faymann, Yunanistan Başbakanı Tschipras ile birlikte Midilli adasına gitmiş, göçmenlerin sorunlarına çözüm arıyorlarmış. Nedir AB’nin çözümü? Türkiye’de devasa toplama kampı kurup, orada işe yarar sağlıklı ve eğitimli olanları Almanya’ya ucuz iş gücü olarak getirmek mi? Peki Avusturya’nın çözümü nedir? Kabul merkezlerine 100 kişilik personel ve 30 milyon euro öyle mi?
Sorunu yaratanlar çözüm üretemez elbette. Tekrar ve tekrar söylemeye devam edeceğiz. Emperyalist savaşlar, işgaller, işbirlikçi iktidarlar ortadan kalkmadan kitlesel göçler de son bulmayacak. 60 milyon insan vatanından uzakta yaşamak zorunda bırakılmış, 30 bin insan göç yollarında can vermiş, on binlerce insan temel insani haklarından yoksun bırakılmış… Çözüm tampon bölgeler, tel örgüler, duvarlar, sınır kontrolleri, durdurulan tren seferleri… Bu gerçekçi (!) çözümlerinizi tüm dünya halkları hayranlık ve minnetle izliyor!.. İnsanlığın devasa sorunlarının tek çözümü, insan odaklı sistem olan sosyalizmde… Siz kabul etseniz de etmeseniz de dünya yuvarlak ve yörüngesinde dönmeye devam ediyor…
NOT: EVİN TİMTİK’İN DİRENİŞ ÇADIRI, 8-13-14-15 EKİM 2015 GÜNLERİNDE İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ÖNÜNDE (Minioritenplatz 9-Viyana) 10.00-18.00 SAATLERİ ARASINDA AÇIK OLACAKTIR. Diğer günlerde PARLAMENTO binası önünde (Dr.Karl Renner Ring 3, Viyana) 10.00-18.00 saatleriarasındaziyaretedilebilir.
Çadır Tel : (00 43) 681 106 362 51
E-mail : evin.asylstreik@gmail.com
Facebook: EvinTimtik
Online imzaiçinkısa link: http://chn.ge/1Lwp3ll