* 60 MİLYON İNSAN VATANINDAN SÜRGÜN!..
* Dünya Halklarına, 2. Paylaşım Savaşı’ndan Bu Yana En Büyük Vahşeti Yaşatan Emperyalizmdir!
* AYLANLAR’IN KATİLİ ORTADOĞU’YU KAN GÖLÜNE ÇEVİREN EMPERYALİSTLER VE İŞBİRLİKÇİLERİDİR!
* Dünya Halklarına Çağrımızdır; Vatanınızı Terk Etmeyin! Emperyalizme Karşı Cesetlerinizle Direnin!
* LÜKS OTOMOBİLLERE BİNEN, LÜKS OTELLERDEN ÇIKMAYAN PATRON SENDİKACILARININ HER YERDE YAKASINA YAPIŞACAĞIZ!
* DİSK’İN, DİH’LİLERE LİNÇ SALDIRISI BU SALTANATI KAYBETMEMEK İÇİNDİR!
* İŞÇİ SINIFINI BU ASALAKLARDAN KURTARACAĞIZ!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız: http://yuruyus.biz/pdf/pdf/486.pdf
Yürüyüş Susturulamaz!
Katilleri, Hırsızları, Halkın Ekmeğine Göz Koyanları, Çocuklarımızı Katledenleri Yazan Yürüyüş Dergisi Susturulamaz!
Biz Halkız! Ne bizi tüketebilir, ne de sesimizi kısabilirsiniz! Susmayacağız!
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 486
13 Eylül 2015
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* Halk Cephesi: Türk halkımız, Kürt halkına yönelik saldırılar bizzat AKP’nin provokasyonudur! Provokasyona gelmeyin!
Kürt halkımız sizin düşmanınız değildir. Halkların birbirine karşı düşmanlığı yoktur. Bütün halklar kardeştir. Kürt halkı da Türk halkı da bin yıllardır birlikte kardeşçe yaşamıştır.
Halkları birbirine düşman eden egemenlerdir. Emperyalizmin işbirlikçisi faşist iktidarlardır.
Kürt sorununun temelinde de emperyalistler ve onların işbirlikçisi faşist iktidarlar vardır.
* AKP, itlerini halkın üzerine saldı! Saldırıların hesabını soracağız!
Korkun halk düşmanları! Tasmalarınızı saldığınız köpeklerinizi salmaya devam edin isterseniz! İyi tanırız sizi. Siz de bizi iyi tanırsınız. Gün Sazaklardan tanırsınız, Gültepe baskınlarından, söküp attığımız üniversitelerden, yurtlardan, mahallelerden iyi tanırsınız. Haddinizi bilin!
Tasmalarını saldığınız itlerinizin de, sizin de beyninizi dağıtır, inlerinize gömeriz! Faşist-Irkçı Saldırılar Bizi Yıldıramaz! Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz! Yaşasın Halkların Kardeşliği ve Ortak Mücadelesi!
* 60 milyon insan vatanından sürgün!
Çözüm kendi ülkemizde kendi iktidarımızı kurarak bizim olanı geri almaktır. Göç yollarında ölmektense, vatanımızın bağımsızlığı için savaşarak ölelim.
Emperyalizme Karşı Birleşelim, Savaşalım, Kazanalım!
* Kıyıya vuran insanlık değil, emperyalizmdir!
Bir kez daha yineliyoruz; Yeryüzünde yaşanan tüm acıların baş sorumlusu, emperyalizmdir. Bu acılar yaşanmasın istiyorsak eğer çözüm emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı cepheden mücadele etmektir, savaşmaktır.
* Halkların Katili Amerika: Emperyalizm, çürüyen kapitalizmdir!
Emperyalizmin adeta unutulduğu, emperyalist politikalara alet olmanın, işbirliği yapmanın enternasyonalizm demagojisiyle üstünün örtüldüğü, emperyalizme piyadelik yapmanın adına devrim dendiği bir süreçten geçiyoruz. Ancak üstü hangi demagoji ile örtülmeye çalışılırsa çalışılsın emperyalizm gerçeğinin üstü örtülemez. Bodrum’da karaya vuran Aylan bebeklerin cesetleri emperyalizm gerçeğinin üstünü açıyor.
* Emperyalizm ayak bastığı her yere zulüm götürüyor!
Emperyalizm, dünyanın en ücra köşesine ve tüm kıta Avrupası’nda bir baştan bir başa yayılarak işkence, katliam, soykırımlarıyla tarihin en kanlı sayfasının yaratıcısıdır.
Emperyalist tekellerin doymak bilmez açgözlülüğü, doymak bilmez kar hırsı, yaşanan savaşların, yıkımların, işsizliğin, açlığın da nedenidir.
Emperyalizmin tarihi; kar, daha fazla kar için tekellerin, kartellerin, tröstlerin ölümüne tutuştukları savaşların tarihidir.
Bu nedenledir ki, emperyalizmin tarihi, tekeller dünyasının amansız savaşlarının tarihidir.
* Polise talimat verildi: Az öldürüyorsun daha fazla öldür!
Polis her dönem halkı ve devrimcileri katleder. Polisin varlık nedeni, halka karşı düşman olmasıdır. Her dönem insan öldürmeyi meslek haline getirmiş polise, belli dönemlerde daha fazla katliam yapması için talimat verilir. Katliamları artırmaya olan ihtiyacı, polisin hizmet ettiği emperyalizm ve onun hizmetkarları belirler. Bazen bu sayı onlar olur, bazen de milyonlar.
Eli kanlı AKP de şu süreçte daha fazla kan istemektedir. Bu nedenle verilmiş olan “katliamları artır” talimatı, Emniyet Genel Müdürlüğü genelgesi basına yansıdı.
* Liseliyiz Biz: Parasız eğitim meşru haktır!
Biz öğrenciyiz. Vatanımız ve halkımız için bağımsız, özgür, açlığın yoksulluğun olmadığı bir gelecek kurma görevine hazırlanmak istiyoruz. Buna engel olan, bizi gericiliğe mahkum eden, haklarımızı çalan eğitim sistemini, iktidarı tanımıyoruz.
BU HAKLARIMIZI ALABİLMEK İÇİN FAŞİST AKP İKTİDARININ OKULLARDAKİ PARALI TÜM UYGULAMALARINI BOYKOT EDİYORUZ!
Tüm gençliği, faşist AKP iktidarının okullardaki tüm paralı uygulamalarını reddederek boykota çağırıyoruz.
* Gençlik Federasyonu’ndan: Çocuk katili AKP’den hesap soralım!
Soma’da kapitalizm kar hırsı için 301 insanımızı katletti, AKP iktidarı İŞİD’e silahları MİT’in TIR’larıyla silah göndererek milyonlarca insanın katledilmesini sağladı. Şimdi çıkıp ‘tüm insanlık hesap verecek’ diyor.
Halkımız; katiller hesap vermez, veremezler. Çocuklarımızın, katledilen tüm halkımızın hesabını katillerden biz sorduk, soracağız!
* Halk Cephesi halkımızın yanında!
AKP iktidarının yağma ve talanının faturasını halkımız canıyla ödüyor! Hopa’da 8 İnsanımız Öldü!
Biri Çocuk 3 İnsanımız Kayıp, Yüzlerce İnsanımız Yaralandı, Onlarca Ev Yıkıldı, 200 Ev Oturulmaz Halde… Hopa’daki Doğal Afet Değil, Katliamdır! Sorumlusu AKP ve Emperyalist Tekellerdir!
24 Ağustos’ta Hopa’da yaşanan sel faciasının ardından Halk Cephesi üyeleri 4 Eylül gecesi Hopa’ya gitmek üzere yola çıktı. İçerisinde Halkın Hukuk Bürosu’ndan avukat, memur, Grup Yorum elemanı, Kazova çalışanı ve DİH’lilerin de olduğu 9 kişilik heyet 5 Eylül akşamı Hopa’ya vardı. Sabah faciadan etkilenen köyleri gezmek üzere gece Hopa’da kalındı.
* Özgür Tutsaklardan: İçerde de dışarda da direnmeye savaşmaya devam edeceğiz!
Dışarıda AKP katletmek için ararken, her gün evleri mahalleleri basıp terör estirirken tıpkı hapishanelerde tecriti yere çaldıkları gibi yere çaldılar tüm saldırılarını. Temellerinden sarstılar AKP’yi.
Biz Özgür Tutsaklarız… Direnişle yoğrulmuş tarihimiz. Bu tarih üzerine kurulmuş bugünümüz. Şafaklar, Bahtiyarlar, Elif Sultanlar yaratarak onlardan güç alarak direniyoruz zalime.
Herkes direnmekten vazgeçebilir, Özgür Tutsaklar geçmez. Biliriz devlet bizi teslim aldığında halkı da teslim alabilir. Teslim alamayacaklar!
AKP’nin yasalarına boyun eğmiyoruz. Her saldırı yasası yeniden savaş ilanıdır ve biz savaştan, bedelden kaçmıyoruz. Savaşarak, direnerek, bedeller ödeyerek varacağız kurtuluşa…
* Tuzla Pamsan işçisi yalnız değildir!
Yaşasın Pamsan Direnişimiz!
Pamsan Klima işçileriyiz. Maaşlarımızı 4 senedir gecikmeli ve sıkıntılı bir şekilde almaktaydık. Son üç aydır ise maaşlarımızı alamıyorduk. 3 aylık maaşlarımızı almayı beklerken 14 Ağustos akşamı patron fabrikayı boşaltmaya kalktı, suçüstü yakaladık. Ödenmeyen maaşlarımız, kıdem tazminatlarımız için 14 Ağustos’tan bu yana direnişteyiz.
Pamsan işçileri olarak, tüm işçi ve emekçileri sürdürdüğümüz direnişe sahip çıkmaya ve bizlerle dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.
* Kıble düzen, araç seçim olunca tutarsızlıkta sınır tanınmıyor!
Kürt milliyetçi hareketin hemen tüm politikaları düzene yerleşmek üzerine kurulmuş durumdadır. Son zamanlarda silahlı eylemleri yükseltmesi ve yüzlerce kiloluk bombaların patlatıldığı eylemlerin yapılmasıyla “acaba uzlaşmadan vaz mı geçildi?” diye düşünenler yanılırlar.
Çünkü yapılan eylemlerin hepsi uzlaşma sürecinin devamı ve düzene yerleşmenin sağlanması amaçlıdır.
Kürt küçük burjuva milliyetçiliği uzun zamandır tüm politikasını düzene yerleşme üzerine kurmuştur. Ve en son gelinen noktadaki en önemli araçlardan biri de seçimler olmuştur. Seçimler üzerinden düzene mesajlar verilmiş ve düzene nasıl yerleşecekleri ve düzeni nasıl koruyacaklarının politikası temel seçim propagandalarını oluşturmuştur.
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Kürt halkını, Aylan bebekleri katleden emperyalistlerden medet umanlar devrim yapamazlar!
Bu çıplak gerçeğe rağmen “Rojava Devrimi” gibi süslü sözlerin arkasına gizlenmenin gereği yoktur. Buradaki süslü devrim lafları emperyalizmle kurulan ilişkiler gerçeğinin üstünü örtmekten başka bir anlama gelmemektedir. Halkların baş düşmanı ve gerçek katili ile kol kola bölgeyi yeniden şekillendirmenin adı devrim değildir, olamaz. Emperyalizme üs bölgesi yapılan bir bölgenin yapısına devrim demekle, işleyişine kanton vb. denilerek halk için bir bölge yaratıldığı, halkın çıkarlarına göre bir işleyiş yaratıldığı söylenemez.
Emperyalizme üs olan bir bölgede halkların çıkarına hiçbir şey olamaz… Emperyalistlere üs olunur, köle olunur… Efendilerle kol kola halkın devrim yaptığını tarih yazmamıştır! Aylan bebeklerin kıyıya vuran bedeni bunun ispatıdır.
* TAYAD’lı Aileler: Ailelerin örgütlenmesinin temelini faşizm yaratmıştır!
Nasıl yapacağız sorusunu tekrar soralım ve hep soralım. Öncelikle kendimizi eğiteceğiz. Düzenli ve sürekli okuyacağız. Basını, televizyonları izleyeceğiz. Bizim gelişimimize katkı sağlayacak filmleri izleyeceğiz. Beynimizi çöplüğe döndürmeyeceğiz. Dil ve üslubumuzu halklaştıracağız. Basit ve sade bir dil kullanacağız.
Ve esas olarak da halkımız bizim ne dediğimize değil ne yaptığımıza bakar. Pratiğimize bakar. Söylediklerimizi kendi yaşamımızda uygulayıp uygulamadığımıza bakar. Halk iyi bir gözlemcidir. Bir şey demese bile gözler. Güvendiği zaman da sonuna kadar peşimizden gelir. Biz halka ne veriyorsak halk er ya da geç bize geri verir.
* İktidar iddiası kitleleri kazanmak, kitleleri örgütlemektir!
Yönetmek nedir? Vakıf olmaktır. Organize etmektir. Denetlemektir. Çözüm üretmektir. Birleştirmektir. Eğitmek, emek harcamaktır.
Örgüt kurmak, kurumlaşmalar yaratmaktır. Kadrolaştırmaktır. Örgütçü, yönetici insan yetiştirmektir. Plan, program, disiplin ve hedeftir!
* Adaleti biz sağlayacağız!
Ethem Sarısülük davası, devletin katil polisleri aklamak için nasıl bir çaba içerisinde olduğunu, mahkemelerin polis teşkilatından farklı davranmadığını gösteren davalardan sadece bir tanesidir. Haziran Ayaklanması şehitlerinin davasının tümünün durumu budur. Ya da 7’den 70’e katledilen halk çocuklarının tümünün durumu bundan farksız değildir.
Roboski, Suruç, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Günay Özarslan katliamlarında böyleydi… Fail devletse, katiller serbest mi kalacak?
Hiç kimse bunu beklemesin, yapılanlar katledenlerin yanına kar kalacak sanılmaktadır. Kalmayacak. Katledilenler, yitip gitmiyorlar…
Arkalarında hesap soracak gücü ve halkı yeniden yaratıyorlar… Çaresiz bırakmaya çalışıyorlar bizi ama çaresiz değiliz. Her şart altında hesap soracağımız kararlılığın içerisindeyiz.
* Halk Meclisleri Birliğimiz Gücümüzdür: Emperyalistler para makinaları ile halkın cebindeki son kuruşlarını da gasp ediyor
Öncelikle şunu belirtmek istiyoruz; mahallelerimizdeki kahveciler de bizim insanlarımızdır. Halkımızın bir parçasıdır. Oturup çayını içtiğimiz, selam verdiğimiz, sohbet ettiğimiz mahallemizin esnaflarındandır. Kumar oynayanlar da oynatanlar da mahallemizin insanlarıdır…
Biz insanları birbirine, hatta kendi özüne yabancılaştıran, yozlaştıran kumar oyununun halkımıza zarar vermesine izin veremeyiz… Kumar halkımızı çürütüyor. Hiçbir kahveci “ekmek parası” diye kumar oynatmayı savunmasın…
Kahvecilere diyoruz ki; gün boyu yoğun emeğinizle kazandığınız kazançlara, kumarın zehirli parasını karıştırmayın. Kumardan gelen paralar bizim mahallemizdeki yoksul halkımızın parasıdır…
* 10 Soruda: Halkın güvenliği
“Halkın Güvenliği” Denilince Ne Anlaşılmalıdır? Bu düzende Halkın Güvenliği Neden Yoktur?
“Halkın Güvenliği” denilince; halkın 24 saat boyunca hiçbir karşıt güç tarafından baskı-zor yöntemlerine vb. maruz kalmadan, günlük yaşamını (iş, eğitim, sosyal- kültürel etkinlikleri, dinlenme vd.) esenlik içinde sürdürmesinin sağlaması anlaşılır. Günümüz koşullarında, emperyalizmin ve işbirlikçi oligarşinin çifte sömürüsü altında, yeni-sömürge ve faşizmle yönetilen ülkemizde halkın hiçbir kesiminin güvenliği yoktur. En başta can güvenliği olmak üzere barınma, iş, eğitim, seyahat ve dinlenme güvenliğinden yoksundur halkımız.
Emperyalizm, oligarşi ve onların faşist düzeni halka karşıdır. Hepsi de halka karşı örgütlenmiş ve halkın kendilerine karşı isyanını, ayaklanmasını bastırmak, sindirmek, susturmak için elinden geleni yapmaktadır. Kitle katliamları, infazlar, kayıplar, faşist iktidarların ve faşist çetelerin saldırıları; on yıllardır ülkemizin gerçeğidir. Bu nedenledir ki bu düzende halkın güvenliği yoktur!
* Röportaj: Patron sendikacılığı anlayışı DİSK’te tamamen kökleşti!
“Enerji-Sen Sendikasından İstifa Edeceğiz! Bu Anlayışla Birlikte Yürümeyeceğiz!”
Patron sendikacılığı anlayışı DİSK’te tamamen kökleşti. İşçilere, devrimcilere kapanan DİSK’in bugün somut halidir. İşçilerle işçi meclislerini örgütleyerek mücadelemize devam edeceğiz. Enerji-Sen sendikasından istifa edeceğiz. Bu anlayışa tekrardan destek olmak istemiyoruz. Bu anlayışla birlikte yürümeyeceğiz.
* Devrimci İşçi Hareketi: Bugün hangi işçi işten atılacak, hangi işçi işe alınacak bunu belirleyen sendikalardır! Bu patronların görevi değil mi?
Şu günlerde patron sendikacıları her konuda olduğu gibi işçilerin işten atılma kararını da, patronlarla ortak alıyorlar.
Artık patronlar hangi çalışanından, hangi işçisinden rahatsızlık duyuyorsa tamda bu noktada sendikacılar hemen araya girip, “tamam biz hallederiz” diyorlar. Sendikacı ve patron ilişkileri öyle boyuta gelmiştir ki; sendikacı ve sendika yöneticileri işçisine, üyelerine “Bak kendine çeki düzen ver, işverene seni şikayet ederiz ya da seni attırırız” diyebilmektedir. Böylelikle işçinin patrona karşı olan korkusu patron sendikacıları tarafından büyütülmektedir.
* Halkın Mühendis Mimarları: Halk Bahçeleri, Halkın Kendi Gıda İhtiyacını Kendisinin Üretmesidir! Gıda Tekellerine İhtiyaç Duyulmadan da İhtiyacımız Kadar Gıda Üretebileceğimizin Alternatifidir!
Bu amaçla geçtiğimiz hafta ilkini gerçekleştirdiğimiz halk bahçeciliği okulunda, hem bahçemizi tanıttık hem de herkesin kendi bahçesinde nasıl üretim yapabileceğinin yol ve yöntemlerini hem teorik hem de pratik olarak anlatmaya çalıştık. Bu okul çalışmasının devamı önümüzdeki haftalar da tekrarlanacak. Bizler Halkın Mühendis Mimarları olarak halkımızın her şeyin en güzeli hak ettiğini biliyoruz ve onlarla birlikte toprağa umut ekiyoruz.
* Patron sendikacılarının her yerde yakasına yapışacağız!
30-31 Ağustos tarihinde Bolu Koru Oteli önünde DİH’liler, toplantı için orada bulunan DİSK Genel-İş Sendikasının yöneticilerini protesto ettiler.
Genel-İş’te çaycılık yaparken sendika yönetimi tarafından işten atılan Oya Baydak ve DİH’liler iki günlük bir çadır eylemi yaptılar. Bu süre boyunca Bolu’da Koru Otel’in önündeki alanda iki ayrı dünya kuruldu.
Bir tarafta asalak patron sendikacılarının dört yıldızlı lüks otel meraklıları, yemekli toplantıları, dizi dizi son model lüks otomobilleri vardı.
* İşçi Meclislerinin Örgütlenmesini Ucuz ve Boş Çabalarla Engelleyemeyeceksiniz! İşçileri patron sendikalarına teslim etmeyeceğiz
DİSK’e bağlı GENEL–İŞ Sendikası işçi meclislerinin örgütlenmesini engellemeye çalışıyor. Genel–İş Sendikasının Başkanı Kani Beko, Yönetim Kurulu üyesi Remzi Çalışkan işçilere düşmanlık yapıp işçileri satıyorlar. DİSK’in tarihinde ilk kez devrimcileri linç ettiren Kani Beko, Remzi Çalışkan oldu.
* Armutlu Halk Bahçesi 2. Hasat Şenliği tüm coşkusuyla gerçekleşti
* Dev-Gençliler umudun sesi Yürüyüş dergisini halka ulaştırdı
* Hukuksuzca tutuklanan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın!
Halk Cephesi yaptığı açıklamada, faşist düzenin kendi kanunlarını uygulamaktan bile aciz tavrını ve faşizmin ahlaksızlığını, oligarşik düzenin yönetememe kriziyle derinleşen çelişkilerinden dolayı terör demagojisiyle devrimcilere nasıl saldırdıklarını ayrıntılı bir şekilde halkla paylaştı. Halk Cephesi olarak bu adaletsizliğin kaynağı olan faşist devletten ve baş mimarı AKP’den hesabının sorulacağı kararlılıkla dile getirilerek basın açıklamasına son verildi. Açıklamaya tutuklu aileleri ve yakınları, Grup Yorum Korosu ve tutuklananları sahiplenen halkımız da katıldı.
* Halk düşmanlığına çalışan kafaları bir bir kıracağız!
Faşist AKP’nin eli kanlı, işkenceci, katil polis sürüleri kendi hukuklarını da hiçe sayarak Karanfiller Kültür Merkezini mühürlemek istemiş, dernekte bulunan Halk Cepheli devrimcilere işkence yaparak gözaltına almıştır.
Korkaksınız ve korkmakta haklısınız. Çünkü siyasi olarak ömrünü tüketmiş bir iktidarsınız. Çünkü yönetememe krizi içindesiniz, asla engelleyemeyeceğiniz yok oluşunuzdan korkuyorsunuz.
* Röportaj: İltica; faşizmin terörüne karşı haktır!
Avusturya’da altı yıldır siyasi sürgün olarak bulunan ve “Avusturya’nın iç ve dış güvenliğini tehdit ettiği” gerekçesiyle pasaportu iptal edildiği için çadır direnişine başlayan Evin Timtik ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
* Almanya ırkçı ve kanlı tarihine yeni toplama kampları eklemeye çalışıyor!
Emperyalistler, Dünya Halklarının Vatanlarından Kanlı Ellerini Çektiği Zaman Göç ve Göçmen Sorunu Kalmayacaktır!
Dünya halkları Almanya’nın kamplarını çok iyi bilir. Şimdi daha modernini mi yapacak acaba? Nazi toplama kamplarında da insanları toplayıp; ilk önce canı çıkana kadar çalıştırıp, sonra da işi biteni diri diri gaz odalarında yakan Almanya’nın önerisi bu.
Biz bu görüntüleri 60 yıl öncesinde Almanya’ya giden işçi göçlerinden biliyoruz. İnsanların en sağlamlarını seçerek götürmediler mi? Dişinden tutun gücüne, boyuna, kuvvetine bakılarak en sağlamları seçildi, köle seçer gibi seçtiler. “Köle pazarları” değildi sadece adları. “Modern kapitalizmin pazarları” halini almışlardı.
* Avrupa’da Yürüyüş: Mültecileri sahipsiz bırakmayacağız!
Bütün bu çatışmalar sürerken gece boyunca halklar arasında dayanışmanın güzel, çarpıcı örnekleri yaşandı. Gece boyunca Dortmund halkı mültecilere yiyecek, battaniye, çocuklara oyuncak getirdiler. Keza önceden bir şey getirmeyenler de istasyonun içindeki marketlerden alışveriş yaparak şampuandan yiyeceğe kadar ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştılar
* Avrupa’daki Biz: Devrimcilik yapmak örgütlenmektir!
Örgütlenmek ne demek?
Örgütlenmek, bir başka deyişle, birken iki olmaktır. Tek başına değil, senin gibi birinin daha olması demektir. Örgütlenmemiz bir kişinin üzerinden yürümemeli. Bir kişi bölgesinde dergiyi, faaliyetleri, konserleri, piknikleri örgütlememeli. Tek başımıza hiçbir şey yapamayız, tıkanır kalırız, her şeyi kolektif bir şekilde yapmalıyız.
* Yitirdiklerimiz…
“Biz dünyanın her yerinde aynı dille konuşuyoruz. Filistin’de, Kolombiya’da, Nepal’de, Türkiye’de, Kore’de, Vietnam’da. Dünyanın en geniş coğrafyasında konuşulan dil bizimki oldukça, Amerika halkları teslim alamaz.”
Ali Rıza Demir
* Kulağımıza Küpe Olsun
Özgürlüğe mahkum olan insan; bütün evrenin yükünü omuzlarında taşır, o, evrenden ve kendinden sorumludur.
Jean-Paul Sartre
* Öğretmenimiz
Yönetici; sistemli, hesaplı, öncelikler saptayarak ve mekanizmalar kurarak koşacak ve koşturacak… Örgütleyen, örgütlemeyi öğreten, yapan ve yapmayı öğreten olacak.