* Devrimcilere Terörist Diyenler! Ankara’da Terörü Görün! ASIL TERÖRİST 99 İNSANIMIZI KATLEDEN AKP’DİR!
* Tüm Halkı ve Devrimcileri Terörist İlan Eden AKP Faşizmi, KATLEDEREK HALKI TESLİM ALAMAYACAK! FAŞİZMİ DÖKTÜĞÜ KANDA BOĞACAĞIZ!
* MAHİR’DEN ŞAFAKLARA DEV-GENÇLİLER SAVAŞIYOR!
* DEV-GENÇ, 25 YILDIR 6 KASIMLARDA FAŞİZMİN YÖK’ÜNE KARŞI DİRENİYOR!
* LİSELİLER, ÜNİVERSİTELİLER, ÖĞRETİM GÖREVLİLERİ, HALKIMIZ! 6 KASIM’DA DEV-GENÇ İLE BOYKOTA!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/491.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 491
18 Ekim 2015
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* İstiyoruz Yapacağız: Kan akıtarak halkı teslim alamayacaksınız! Döktüğünüz halkımızın kanında sizi boğacağız! -3-
Kürt milliyetçileri oligarşiyi yenemeyeceğini itiraf ediyor. Emperyalizmi karşısına alamayacağını, emperyalizmin yenilmeyeceğini ilan ediyor. Çünkü kendine güvensiz. Çünkü halklara, halkların gücüne güvensiz. Çünkü halkları birleştiremiyor, saflaştıramıyor. Halkları emperyalizmin oyuncağı haline getiriyor. Buna mahkum ediyor. Çünkü Marksist-Leninist değil, sınıfsal bakmıyor. Milliyetçiliğin gözleri kör eden benmerkezciliği, “dar görüşlülüğü” ile bakıyor.
Ancak tarihin ve toplumun yasaları bu anlayış ve ideolojileri çürütüyor. Gelecek devrimcilerden yanadır. Gelecek devrimden yanadır. Devrim Kürt, Türk tüm Türkiye halklarını emperyalizme ve oligarşiye karşı birleştirmekten, saflaştırmaktan geçiyor.
* Biz Diyoruz ki: Dünya üzerindeki en büyük terörist; Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçi faşist iktidarlarıdır!
“Terör”ün sözlük anlamı: Yıldırma, korkutma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma demektir. İşbirlikçi AKP’nin yansıtmaya çalıştığı terörist ise, çıkarlarına karşı olan her şeydir.
Bu kimi zaman en meşru hak istemi, kimi zaman adalet, özgürlük, kimi zaman da bir halkın yaşama isteğidir.
“Terörizm” de emperyalizmin sömürüsünü meşru göstermek için kullandığı bir demagoji malzemesidir
Biz diyoruz ki; Halkı kaybeden, katleden terörist devlettir. Katilleri bulalım, katilleri halk mahkemelerinde yargılayalım. Halkı katledenleri cezasız, halkı adaletsiz bırakmayalım.
* Halk Cephesi: Halkımızın kanını dökerek ömrünüzü uzatamayacaksınız!
Ankara’da 99 * insanımızı katleden, yüzlercesini yaralayan AKP’dir! Türk-Kürt tüm Türkiye halklarımıza başsağlığı diliyoruz. And olsun ki, AKP’den katliamlarının hesabını mutlaka soracağız!
AKP’nin faşist terörüne karşı elimiz kolumuz bağlı duramayız. Faşizm insanlığın düşmanıdır, suçtur. Faşizme karşı savaşmak meşrudur. Tüm halkımızı faşizme karşı taşla, sopayla, benzinle, iple, bıçakla, tabancayla, tüfekle silahlanmaya çağırıyoruz.
Korkarak, kaçarak, sinerek, uzlaşarak faşizmin saldırılarından kimse kurtulamaz. Sınıflar mücadelesi tarihi bize; faşizme karşı direnmekten, savaşmaktan başka yolun olmadığını söylemektedir. Ve yine tarih bize faşizmi yenmenin onurunun sadece devrimcilere, sosyalistlere ait olduğunu söylemektedir.
Kimse umutsuz olmasın; faşizm devrimcilerin öncülüğünde halkın direnişiyle, savaşıyla mutlaka yenilecektir.
* Her saldırınıza direnişle karşılık vereceğiz!
10 Ekim sabahı Ankara’da tren garında “Barış Eylemi” için toplanan halkın içinde patlatılan bomba sonucu 100 kişi katledilirken, onlarca kişi de yaralandı. Bu katliam karşısında Anadolu’nun dört bir yanında ve tüm yoksul mahallelerde, meydanlarda halk, AKP faşizmine olan öfkesini sokaklara, caddelere taşıdı.
* Ülkemizde Gençlik: Gençlik, halkın yaşadığı sorunlardan kopuk değildir!
Kendimizi sadece gençliğin yaşadığı sorunlar ile sınırlamayacağız. Biz bu halkın evlatlarıyız. Halkımızın yaşadığı sorunlardan ayrı değiliz.
Ülkemizde yaşanan her gelişme için söyleyecek bir sözümüz vardır. Önümüzde örnek alacağımız kocaman bir Dev-Genç tarihi var. Bu tarih bizimdir. Bunu büyütmek de bizim sorumluluğumuzdadır.
Bu ülkede halkımızın sorulacak hesaplarını biz soracağız. Katliamların hesabını biz soracağız.
* Liseliyiz Biz: Parasız eğitim, sınavsız gelecek hakkımız için, Berkin’in katillerinin cezalandırılması için 6 Kasım’da boykota!
1981, 6 KASIM, darbeyle birlikte gelen cunta yönetimiyle öğrencilerin üstünde baskı aracı olan YÖK’ün kuruluş tarihidir.
YÖK, 12 Eylül faşizminin ürünüdür. Okullarda 12 Eylül faşizminin kurumsallaşmış hali olan YÖK, anti-demokratikliğin, anti-bilimselliğin, paralı eğitimin adı olmuştur. Cunta ile amaçlanan; tüm muhalifleri, devrimcileri, halkı, işçi ve emekçileri sindirmekti. Gençliği teslim almak içinse YÖK kuruldu. Bu yüzden her yıl YÖK’ün kuruluş tarihi 6 KASIM’da YÖK ve onun temsil ettiği faşist diktatörlük boykot edilir.
* 6 Kasım’da Dev-Genç ile boykota!
Dev-Genç 46 yıldır Türkiye devrim mücadele tarihini kesintisiz sürdüren tek gençlik örgütüdür. Esasında Dev-Genç sadece bir gençlik örgütlenmesi değildir. Kurulduğu 1969 yılından beri halkımızın her türlü sorunu karşısında duyarsız olmamış; işçisinden köylüsüne, üniversitelerden yoksul gecekondu mahallelerine, halkın olduğu her yerde örgütlenmenin, mücadelenin öncüsü olmuştur.
Bugün de Mahirlerin mirası Şafaklarla Dev-Genç devrim mücadelemizin onurudur. Gençlik mücadelesinin öncüsüdür. Halkımızın her türlü sorununda yanındadır.
* Halkların Katili Amerika: Volkswagen skandalıyla açığa çıkan, emperyalist Alman ekonomisinin çıplak yüzüdür!
Volkswagen’in sahtekarlığı açığa çıktıktan sonra Federal Almanya Ekonomi Bakanı Wolfgang Schäuble: “Dünya pazarında giderek artan açgözlülüğün bir sonucu. Bu aynı zamanda takdir edilme ve şöhret açlığı” sözleriyle bir taraftan yapılanın adını koyarken diğer taraftan sorumluluğu birkaç yöneticinin üstüne yıkarak kendi sistemlerini işin içinden sıyırmaya çalıştı. Çünkü Volkswagen bir devlet tekeli.
Açgözlülük tarifi yanlış değil, fakat genelde emperyalizmi, özelde Alman emperyalizmini ve Volkswagen’i tarif etmede fazlasıyla yetersiz. Volkswagen’in hikayesi, Marks’ın “Sermaye, kan, ter ve gözyaşından oluşur” sözünün küçük bir özeti.
*Halkın Hukuk Bürosu: Gizli Tanık, Faşizmin Devrimcileri Tutuklama Aracıdır!
Gizli tanık yaratarak devrimcileri tutuklama politikasını boşa çıkartmalıyız. Tutuklananlara sahip çıkarak, faşizmin yargısını teşhir edeceğiz. AKP’nin hakim ve savcılarının keyfiyetinin önüne biz geçeceğiz.
Haklılığımızı, meşrululuğumuzu, devrimci faaliyetin zorunluluğunu hem halkımıza, hem de hakimlere anlatacağız. Faşizmin kuklası değil, halkın yanında olmalıdırlar. Polisin emir eri değil, hukuk ilkeleri diye ifade ettikleri kuralları uygulamalılar. Bunları da uygulatacak olan biz olacağız. Halk olacak.
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Kürt halkının haklı sorusu; “kiminle, neden barışacağız?”
“Artık kimse barış kavramını kullanmamalı. Barışa dönük kimsenin bir umudu kalmadı. Kiminle barışacağız. Niye barışacağız. Cenazelerimize tahammülü olmayanlarla mı? Cenazeleri araç arkasına bağlayanlarla mı barışacağız?” (Hacı Lokman Birlik’in ağabeyi Mehmet Birlik, DİHA, 5 Ekim 2015)
Kürt halkı haklı sorusunu ısrarla ve bedeller pahasına soruyor. Kürt milliyetçilerinin cevabı ise yıllardır değişmiyor. “İnadına barış!”
Faşizmin halk karşı saldırılarını bilip, görüp ve ortaya serip sonra da onunla seçim yarışına girmek dışında başka bir seçenek olmadığını söylemek ve “inadına barış” sloganlarıyla halk kitlelerini oyalama gayreti halkı faşist AKP’nin boyunduruğu altına sokmaktır.
* Sol’un Köşe Taşları: Sol, enternasyonalizm adı altında ülkede mücadeleyi terk etti!
Ülkemizdeki siyasal durum böyle iken Marksist-Leninist SOL ne yapıyor?
Nedir SOL’un politikası? Oligarşinin krizi derinleşirken DEVRİM iddiasında olan Marksist-Leninist bir partinin, örgütün görevi nedir? Politikası ne olmalıdır?
Bu sorunun SOL’da günlük mücadeleye yansıyan bir cevabı yok. Bizim açımızdan aslında bu bir cevaptır, ancak biz yine de SOL’un son 6 aylık yayın organlarını tarayıp, ne yapıp yapmadıklarını öğrenmek istedik.
SOL Politikasızdır!
Hala “devrim” iddiasında olduğunu söyleyen oportünist solun son altı aylık yayınlarını taradık. Türkiye’de devrimci mücadeleyi geliştirmeye yönelik kendilerine ait tek bir politikaları yoktur. Tamamıyla Kürt milliyetçi hareketin yedeğine düşmüş, Kürt milliyetçi hareket ne diyorsa, farklı söyledikleri tek bir söz yoktur. Örgütledikleri ne bir kampanyaları, ne de basın açıklamaları ne de 1 Mayıs, 8 Mart, 2 Temmuz gibi takvime bağlı kendi dışlarında örgütlenen eylemlere katılmak haricinde, örgütledikleri tek bir eylemleri vardır. Öyle ki, Kürt milliyetçi hareketin milliyetçi, faydacı karakteristik yapısının sonucu dün savunduğunun, yarın tam tersini savunan politikalarına rağmen Kürt milliyetçi harekete yedeklenmenin dışında politikaları yoktur.
Özellikle 7 Haziran parlamento seçimleri ile birlikte reformist, oportünist SOL tamamen Kürt milliyetçi harekete yedeklenmiş durumdadır.
* 10 Soruda: Kitle katliamları
Kitle katliamından amaçlanan nedir?
Devlet, kitle katliamlarıyla halkın örgütlenmesinin, hakkını aramasının önüne geçmek ister.
Kitlesel katliamlar halkı ve halkın devrimci öncülerini teslim almak içindir.
Katliama uğrayan halk kitlesinin özellikleri farklı olsa da öz itibarıyla düşünce ve yaşam olarak halkın aydınlık yüzünü temsil eden, ilericiliğiyle öne çıkan, belli bir inanca, milliyete, sınıfsal ve ulusal duruşa sahip kesimlerdir.
Katliamla hem bu kesimlere hem de halkın diğer kesimlerine mesaj vererek korkuyla, baskıyla sindirilip teslim alınmak istenir.
* Röportaj: “Halka gitmek, halktan öğrenmek; bizim köşe taşımız olacak”
Enerji tekellerine karşı mütevazı bir alternatif üretme çalışmaları süren Halkın Mühendis Mimarları Enerji Komitesiyle, Rüzgar türbini mucitlerine yaptıkları gezi üzerine röportaj yaptık.
* Halkın Mühendis Mimarları: Bilim ve teknolojiyle halkı kandırmanın yeni adı: 4,5 G
Bir süredir sokakta billboardlarda, evlerde, televizyonlarda 4.5G reklamları sürekli karşımıza çıkıyor. Bu reklamlar öyle bir veriliyor ki, insanlar Türkiye’de teknolojik anlamda çok büyük gelişmeler olduğunu sanıyor. Bir yandan da bunu, “4.5G” gibi, “IMT-Advanced” gibi halka yabancı olan birçok terimle yapıp; reklamlardaki o ihtişamlı (!) görsellerle de birleştirince; halkımız da sanki ülkemiz Mars’a insan yolluyor sanıyor.
* Röportaj: Umudumuz halkın adaletidir!
Uyuşturucu çetelerine karşı mücadele ederken İstanbul Gülsuyu Mahallesinde uyuşturucu çeteleri tarafından vurulan Hasan Ferit Gedik’in Annesi Nuray Gedik ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
Nuray Gedik mahkemede çetelerin bir bir bırakıldığını anlattı.
Nuray Gedik: Bu Düzenin Mahkemelerinden Adalet Beklemiyorum! Ancak Umudumu da Yitirmedim; Çünkü Adalet Verilmez Alınır!
* Devrimci İşçi Hareketi: 100 insanımızın cansız bedenleri yerdeyken, DİSK yöneticilerinin aklına ilk gelen, direnen bir işçinin direnişini kırmaktır!
DİSK, TTB, KESK, TMMOB tarafından düzenlenen BARIŞ MİTİNGİNE bombalı saldırı yapıldı. Katliamda resmi rakamlara göre 99 insanımız katledildi. Katliamın sorumlusu IŞİD, AKP ve Amerikan emperyalizmidir. Saldırının hedefi halktır. Bugüne kadar IŞİD’i besleyen, koruyan, destekleyen, donatan emperyalizm ve AKP’dir. AKP katliamdan sonra da IŞİD’i desteklemeye, sahip çıkmaya devam etmiştir.
Acı olan DİSK yönetiminin tavrıdır. Katliamın sahipleriyle tokalaşmış, konuşmuştur. Kani Beko’nun AKP’lilerle ne ilişkisi vardır? Katliamın asıl sorumlusunun AKP olduğunu bilmeyecek kadar cahil midir? O zaman nasıl DİSK başkanlığını yapmaktadır?
Bir yandan AKP’nin başsağlığı dileklerini kabul eden DİSK, fırsat bu fırsat deyip direnişinin 3. ayını bitiren Oya Baydak’tan direnişi bırakmasını istedi. Bu düşmanlık ve fırsatçılıktır.
* Röportaj: “DİSK yöneticileri, sınıf mücadelesi diye bir amaçları olmadığı gibi direnen işçilere de linç saldırı düzenliyor”
DİSK önünde 3,5 aydır direnen OYA BAYDAK ile direnişi üzerine yaptığımız röportajı yayınlıyoruz:
Oya Baydak: “İş akdimi sonlandırmalarıyla başlayan zorlu ve aynı zamanda da onur, gurur verici bir süreçti… Bu süreç DİSK ve bağlı sendikaların nasıl işçilerden kendilerini soyutladığını da açığa çıkaran bir süreç olmuştur”
* Sömürücü taşeron firmaların arkasında AKP varsa, işçilerin yanında da devrimciler vardır!
* Hasan Ferit Gedik için adalet istemeye devam edeceğiz!
Hasan Ferit Gedik’i katleden çetecilerin yargılandığı davaya 5 Ekim’de devam edildi. Mahkemede yine adaletsizlik vardı; çetecilere kollama, Hasan Ferit’in annesine hakaret, küfür ve tehdit vardı. 5 Ekim günü saat 10.00’da Kartal Adliyesi’nde duruşma başladı.
* Halkı Katlederek Bitiremezsiniz! Bir Ölür, Bin Doğarız! AKP, Kanlı Tarihin Mirasçısıdır! Yöntemleri IŞİD, El Kaide Yöntemleridir! Bu Kanlı Tarihin Sahipleriyle, Mirasçılarıyla Barışılamaz! Bu kanlı tarihin sahiplerinden hesap soracağız!
“Bu saldırının acısını hissetmeyen, bu saldırı sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın hüznünü yüreğinde hissetmeyen hiçbir vatandaşımızın olduğu kanaatinde değilim. Bu saldırı demokrasimize yapılan saldırıdır.”
Ankara’daki bombalı saldırı ve katliamın ardından bunları söyledi A. Davutoğlu. Yalan söylüyor Davutoğlu. Yalan söylüyor; çünkü bu katliamın sorumlusu AKP’dir. Yalan söylüyor; çünkü halkı hedef alan saldırı ve katliamları oligarşi yapar, faşizm yapar. Ve AKP yapar.
AKP faşizmi, öldürmenin ve işkence etmenin ustasıdır. AKP faşizmi, El Kaide’nin, IŞİD’in yöntemleriyle saldırıyor halka.
Hacı Lokman Birlik’in katledilmesi ve cesedinin akrep arkasında sürüklenmesi ne ilktir; ne de son olacaktır. “90’lı yıllardan bu yana onlarca gerillanın cesetlerini kamyonlara doldurarak bir moloz yığını gibi kasaba meydanlarına boşalttılar.
* Röportaj: “Kapitalizm dünya ölçüsünde, emperyalizm dünya ölçüsünde ve bizim vermemiz gereken mücadele de, bu taraftan yapabileceğimiz de dünya ölçüsünde olmalı!”
1994 yılında polisin katlettiği devrimci avukat Fuat Erdoğan anısına, 2-5 Ekim tarihlerinde, Halkın Hukuk Bürosu’nun; Ankara’da düzenlediği 4. Uluslararası Hukuk Sempozyumu’na yurtdışından gelen temsilcilerle yaptığımız röportajı yayınlıyoruz:
* Çift kelepçe işkencesi suçtur!
Bir süredir İzmir Kırıklar 1 ve 2 No’lu F Tipi Hapishanelerde Özgür Tutsaklarımıza saldırılar düzenleniyor. Bu saldırıların en sonuncusu, adliyeye ve hastaneye götürülen tutsaklarımıza çift kelepçe takılmasıdır. Evlatlarımızdan Erdal Berk, çift kelepçe saldırısına karşı çıktığı için hastanede tedavi edilmeden, geri hapishaneye götürülmek istenmiştir. Erdal buna karşı direnmiş ve işkenceyle hapishaneye götürülmüştür. İşkence sırasında coplarla vurdukları kolu kırılmıştır.
* AKP’nin saldırılarına, daha çok örgütlenerek, mücadele ederek cevap vereceğiz!
* Polis ahlaksızlık yapar! Yargı temizler! Düzen mafya düzenidir!
Polislik halka karşı kurulmuştur. Halkın baskı altında tutulması için vardır. Polis, halka karşı baskı unsuru olarak kullanılmadığı boş zamanlarında ahlaksızlık yapar. Boş zamanlarda yapılan ahlaksızlıklar ve suçlar polis için antrenman olur diye düşünür patronları.
Ahlaksızlıkla beslenen polis, halka karşı savaş talimatı verildiğinde aynı şeyleri yapar. Tecavüz eder, işkence yapar, cesetleri sürer, çocukları öldürür. Bunları yapması için boş zamanlarında yaptığı pislikler örtülür.
* Avrupa’da Yürüyüş: Ankara katliamını bulunduğumuz her yerde protesto edelim!
* Avrupa’daki Biz: Kitleleri sadece konsere değil, bütün faaliyetlerimize katmayı hedeflemeliyiz!
14 Kasım gittikçe yaklaşıyor. Çalışmalar, aile ve esnaf ziyaretleri, afiş asmalar, bildiri dağıtmalar, Grup Yorum gönüllüleri çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.
Kitle çalışması uzun bir yolculuktur. Aşamalı olan bir yolculuk. Evet önce aileleri ziyaret ederiz, Alevi derneklerini, üniversiteleri ziyaret ederiz ve konserimizi duyururuz. Ama duyurmak yetmez, biz onları çalışmalarımıza katmalıyız, onların da bir sorumluluk almalarını sağlamalıyız.
* Yitirdiklerimiz…
“Dökülen bir damla kan bile boşa gitmez”
Zeynep Gültekin
* Kulağımıza Küpe Olsun…
* Öğretmenimiz…
Devrimci düşünce bize değişimin ve dönüşümün önce kendimizden başlaması gerektiğini öğretir.
Kendini değiştiremeyen başkasını değiştiremez.