Yürüyüş Dergisi 498. Sayısı Çıktı
* Adalet İçin Adım Adım İstanbul’u Yürüyoruz!
* Günay, Dilek, Berkin İçin, Soma, Ankara, Suruç İçin, Tahir Elçi İçin ADALET İSTİYORUZ!
AND OLSUN Kİ ALACAĞIZ!
* 500. Sayımızda Bağımsız Demokratik Türkiye İçin 29 Yıllık Yürüyüş’ümüz Sürüyor!
* Okuyalım, Okutalım!
*Umudun Sesi Susturulamaz!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/498.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 498
6 Aralık 2015
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* Düşmandan bir adım önde olmalıyız!
Ancak, halkla bütünleşen bir mücadele, düşmanın taktik üstünlüğünü yener ve avantajlı konuma gelebilir.
Düşman hedefleriyle ilgili istihbaratlar ancak ve ancak halka dayanılarak edinilebilir. Örgütsel ilişki sistematiğimiz ancak ve ancak halk içinde eritilerek gizlenebilir.
İşte ancak o zaman denizde balık olma esprisi, pratik olarak somutlanır. Dahası, halkla bütünleşen devrimci bir savaş, halkın yaratıcı dinamizmi sayesinde, düşmanın en teknik olanaklarını işe yaramaz hale getirebilir.
Ancak, halkın içinde kök salan bir devrimci hareket, sonsuz bilgi akışına kavuşur ve tekniğin düşmana sunduğu olanakları binlerce kez aşabilir.
* Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin kültürü yoktur! Bu nedenle gelecek devrimcilerindir!
* Umudun sesi susturulamaz! 500. sayımızda bağımsız, demokratik Türkiye için 29 yıllık Yürüyüş’ümüz sürüyor!
Yürüyüş dergisi ile 500 sayıdır gerçeklerin sesini haykırıyoruz… Faşizmin tüm susturma çabalarına rağmen susmadık, Ferhatlarla, Enginlerle şehit ve tutsaklıklarla gerçeğin sesi olmaya devam ediyoruz.
* Umudun sesini halka taşımaya devam edeceğiz!
* Bağcılar’dan Kartal’a adalet için adım adım yürüdük!
* Gençlik Federasyonundan: Dev-Genç, devrimci hareketin kadro kaynağıdır!
Temel sorunumuz hala aynıdır. Devrimi yapana kadar, hatta yaptıktan sonra da bu sorun ortadan kalkmayacaktır. Çünkü kadro demek örgütlenme, mücadele demektir. Kadro varsa orada devrimci politikalar hayata geçiyor demektir.
Yeni okullara, yeni üniversitelere, yeni yerlere açılmak, bulunduğumuz alanda kendi alternatiflerimizi yaratmak, kadrolaşmak ile mümkündür.
Bizim de temel görevimiz kadrolaşmadır. Liselerden, üniversitelerden yeni kadrolar çıkaracak, mücadelenin başka alanlarına kadrolar yetiştireceğiz.
* Liseliyiz Biz: Bizi engelleyen faşist idarecilere direneceğiz!
Liselerde bir eylem, etkinlik sonrasında okul idaresinin kimi arkadaşlarımıza “yaptığınız eylem suçtur, pişman mısın”, “arkadaşlarına karşı bizimle işbirliği yap” şeklindeki hakarete, tehdide ve açılan soruşturmalara, cezalara sessiz kalmamalıyız.
İdarenin herhangi bir faaliyetimizi engellemesine veya girişimde bulunmasına karşı eylemimizi bir üst seviyeye çıkartmalıyız. Oturma eylemini oda işgaline, oda işgalini okul işgaline dönüştürmeliyiz.
İşgale karşı çıkan, engellemeye çalışan, söz dinlemeyen idareci-öğretmen veya faşist birkaç öğrenciyi temiz bir dayaktan sonra dışarı atmalıyız.
* Halk düşmanlarına satacak cenazemiz yok! Hesap soracak davamız var!
Dilek Doğan’ı katleden AKP’nin katil polisleri, “Sakıncalı olabilir” diyerek cenazeyi hastaneden kaçırdı.
Katillerin ahlaksızlıkları bununla sınırlı kalmadı; Adli Tıp’taki otopsi sonrası Dilek’in ailesini arayan polisler “Cenaze masraflarını biz ödeyelim, memlekete gömün, Gazi’ye getirmeyin” diyecek kadar alçalmıştır.
Çünkü çürüyen düzenlerinde manevi bütün değerler de metadır. Bu düzende her şeyin bir fiyatı vardır. Ruhunu satmış halk düşmanları, sefiller. İşte bu yüzden cenazemizi para vererek engellemeye kalkmıştır. Dilek’in ailesi ve arkadaşlarının direnişi sonrasında da cenazeyi vermek zorunda kalmıştır.
* 6 Kasım boykotunun öğrettiği: Bir eylemin başarısı emek, ısrar, doğru inisiyatif ve cürettir!
Direniş dolu bir 6 Kasım daha geçirdik. 6 Kasım heyecanı ve hazırlığı aylar öncesinde başlamıştı. Bu yılın ayrı bir önemi de vardı. 6 Kasım mücadelesi, Dev-Genç ile özdeşleşmiştir. 24 yıllık bir direniş geleneği yaratmıştır Dev-Genç. Bu yıl ise bir halk direnişi olmuştur 6 Kasım YÖK boykotu.
Sloganımız; “AKP FAŞİZMİNİN KATLİAMLARINA VE PARALI EĞİTİMİNE KARŞI 6 KASIM’DA BOYKOTTAYIZ!” idi.
* Paralı eğitime karşı birleşmeli ve mücadele etmeliyiz!
* Savaş ve Biz: Kendi olanaklarımızı yaratmalıyız!
İbrahim Çuhadar, eyleminden önce kalacak temiz ev olmadığı için fedayı kuşanmış halde inşaatta kalıyorsa, Fırat Özçelik, bombasının patlamamasıyla yine bir savaşçımız mermisinin bitmesiyle birlikte tutsak düşüyorsa bunların sorumlusu biziz.
Biz sırtımızı halka dayarız. Arkamızda büyük şirketler, sermayedarlar yok; ama koskoca bir halk var, savaşmak için neye ihtiyacımız varsa karşılayabilecek bir halk…
Bu nedenle her Cepheli, bizim en büyük sermayemiz olan halka gitmeli ve kendi olanaklarını kendisi yaratmalıdır.
* “AB İlerleme Raporu” yeni sömürgeleri, emperyalistlerin çıkarlarına uyumlu hale getirmek için, ayar belgesidir!
İlerleme raporu 92 sayfadan oluşmaktadır. İlerleme konusunda 33 fasılda değerlendirme yapılmıştır. “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” bölümünün sonunda “Adalet, özgürlük ve güvenlik alanında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir.” denilmektedir. AKP iktidarı emperyalistler ne istiyorsa onu yapıyor, onlarca yasayı onlar için çıkarttılar.
Esnek ve güvencesiz çalışma, istihdam politikaları, sosyal güvenlik politikaları hep emperyalistlerin istedikleri şekilde yapıldı. Avrupa emperyalistleri, halkı daha da sömüren, çalışma koşullarını ağırlaştıran, özelleştirmelere hız veren, taşeronlaştırmayı yaygınlaştıran politikaların yeterli olmadığını ve daha ilerisini düzenlemesini istemektedir.
* Anadolu Cephesi: Tüm Anadolu’da tek bir kişi gibi hareket etmeliyiz!
Anadolu’daki örgütlenmemizin durumu sır olmasa gerek. Henüz büyük kitleleri harekete geçirebilen durumda değiliz. Anadolu’nun çoğu ilinde, bölgesinde iradi çalışmamız kesintili olarak yürüyor. Kimi yerler var ki, yıllarca gidememişiz, ilişkilerimiz dağılmış. Kiminde ise bizim bilmediğimiz, örgütlü ilişkiler içinde olmayıp kendiliğindenci tarzda faaliyet yürüten, el yordamıyla iş yapan insanlarımız var.
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Oligarşi katlediyor, Kürt milliyetçileri katillerle “barış” derdinde!
Gerçekler Bayık’ın, hala Kürt gerillalarının arkasına bağlandığı tankları Türkiye devletine veren Almanya’dan özür üstüne özür dileyen Bayık’ın, söz ve yaklaşımlarındadır…
Gerçekler Amerikalara gidip yüz sürmeye çalışan Demirtaş’ın son dile getirdiği devlet yaklaşımındadır…
Gerçekler AKP ile hala daha müzakere yapmak için can atan, onlarla başkanlık dahil her şeyi müzakere etmeye hazır “belki”ci kafaların ürettikleri ve yaptıklarıdır…
Bu gerçekleri bir yana bırakıp idealist düşüncelerle idealleştirilen bir PKK yaratılmaktadır. Bunu halkın kafasına bu biçimiyle kazımayı da büyük bir marifetmiş gibi sunmaktadırlar… Oysa bunun Kürt halkına hiçbir yararı yoktur.
* 10 Soruda: Burjuva medya
Medya deyince ne anlıyoruz?
Yazılı, görsel, işitsel değişik biçimlerdeki iletişim ve yayın araçlarının tümüne birden medya denir. Dilimize, İngilizce Mass Media’dan (kitle vasıtaları) girip yerleşmiştir. Biz devrimci iletişim-yayın araçları için medya kavramını kullanmayız. Çünkü kavram belli bir süreçte burjuvazinin bu tür kurumlarıyla özdeşleşmiş, “burjuva medya” olarak sınıfsal niteliğiyle vurgulanması zorunlu hale gelmiştir.
* Halk Düşmanı AKP: AKP, Pis İşlerinde Kullandığı, Uyuşturucudan, Kumardan Beslenen Mafya Bozuntusu Sedat Peker’e, Alkışlarla ”Türklük Hakanı” Ünvanı Verdi!
AKP, Tetikçisi, Mayfacı, Uyuşturucu Ve Kadın Satıcısı Sedat Peker’i Ödüllerle Aklamaya Çalışıyor
AKP, kendisi gibi bütün halk düşmanlarına, soyguncu, talancı herkese kucak açıyor. Bunlardan biri de Sedat Peker’dir. AKP’nin korkudan dolayı halk düşmanlarına ihtiyacı vardır. Osmanlı Ocakları, İBDA-C, Ülkü Ocakları vb. yapıların son süreçte aktifleşmesi bundandır.
AKP yönetememe krizi içindedir. Bu kriz her geçen gün büyümektedir. Bundan dolayı katliamlar planlamaktadır. Tetikçi ihtiyacının bir kısmını mafyadan sağlamaktadır. AKP’ye kulluğunu ilan eden Sedat Peker gibileri de buna uygun malzemedir.
Halk düşmanı Sedat Peker’e kucak açan AKP, yapacağı hizmetlere karşılık mafyacıya işler vermekte ve Sedat Peker’in adının güçlenmesi için böyle ödüllendirmektedir.
* Suriye’deki katillere yardımın kılıfı, Bayırbucak Türkmenleri oldu!
Bayırbucak Türkmenlerine yardım sırası, usta dediği Tayyip Erdoğan’ın taklitçisi çetebaşı Sedat Peker’e gelmiş. Dün AKP, bugün Sedat Peker! Suriye’deki katillere yardımın kılıfı Bayırbucak Türkmenleri oldu.
* AKP faşizminin, uyuşturucuyla mücadele kampanyaları yalandır!
Gençlik geleceğimizdir. Hem zihinsel hem fiziksel olarak zehirlenmelerine, geleceğimizin yok edilmesine karşı sessiz, duyarsız kalamayız. Biliyor ve inanıyoruz ki, yozlaştırmaya, batağın içine itmeye çalıştıkları her gencimiz yarın çok daha büyük bir güçle bu düzenin karşısına dikilecek ve bu kokuşmuş düzenin sonunu getirecek güç olacaktır.
Gelin hep birlikte Hasan Ferit Gedik Merkezlerini büyütelim, ülkemizin dört bir yanına yayalım. Geleceğimizi çalmak isteyenlere karşı savaşımızı büyütelim.
* Yozlaşmaya Karşı Değerlerimiz: TV, emperyalizmin beyinlere doğrulttuğu tehlikeli bir silahtır!
Ülkemizde ve dünyada olan gelişmelere kayıtsız kalmayalım. Emperyalizmin istediği apolitik kişilikler değil, politik ve ideolojik olarak hayata katılan mücadele eden kişiler olalım. TV karşısında geçirdiğimiz zamanı Halk Meclislerinde örgütlenerek mücadeleyi, örgütlenmeyi büyüterek geçirelim. Emperyalizmin kurbanı değil celladı olalım!
* Halk Meclisleri: Halk Meclislerini emeğimizle örgütleyeceğiz!
* Röportaj: “Aklın bir olduğu yol dediğimiz yerdir halk meclisleri”
* Hatay’da Kamu Emekçileri Akdeniz Bölge Kurultayı yapıldı.
* Kamu Emekçileri Cephesi: 147 ihbar hattının amacı muhbir ağı kurmaktır!
Ev, araba sahibi olabilmek için kişiliğimizden, haklarımızdan, onurumuzdan vazgeçmek zorunda mıyız? Hayır değiliz! Olmamalıyız! Sistemin bizi sıkıştırdığı bu sarmalı parçalamak zorundayız. Onurumuzu kaybederek sahip olduğumuz hiçbir şeyin kıymeti yok. Ve unutmayalım ki karşı çıkmadığımız her haksızlık, bizi onurumuzdan eder.
Alo 147 ihbar hattı ise öğretmen-öğrenci-veli arasındaki ilişkiyi bozuyor, yozlaştırıyor. İhbarcılık, insanın soysuzlaşmasıdır. Muhbirlere hiç kimse, en başta da hizmet ettikleri güvenmez. Eğer bir kişi arkadaşını, yanı başındakini her ne nedenle olursa olsun satabiliyorsa; hizmet ettiği kişiyi çok daha rahat satar. Halkımızın nezdinde ise muhbirlik en aşağılık iştir. Çocuklukta bile bağışlanmaz.
* Vahşi kapitalizmin kar hırsı, Deniz İçli’yi katletti!
* TAYAD’lı Aileler: Tutsaklarımızın görüşçüsü olalım, tecriti kıralım!
Tutsakları ziyaret etmek inanın ki, çok büyük bir mutluluktur. Çoğumuz onların güzel mektuplarını okuyarak, onları ziyaret ederek örgütlendik. Halkın mücadelesine atıldık.
TUTSAKLARIMIZI ZİYARET EDELİM! YAŞAMIMIZA ANLAM KATALIM!
HALKIN MÜCADELESİNE KATILALIM!
GÖRÜŞÇÜ OLMAK, TECRİTİ PARÇALAMAK İÇİN TAYAD’A ULAŞIN!
* Tahir Elçi, Kürt halkını teslim almak için katledilmiştir!
28 Kasım 2015 saat 11.00 sıralarında, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Amed’in Sur ilçesinde, hedef gözetilerek ve muhtemelen bir keskin nişancı tarafından tek kurşunla başından vurularak katledildi. Başına atılan tek kurşun bir infaz imzasıdır. Bu devleti, faşizmi çok iyi tanıyoruz. Verilmek istenen mesajı çok iyi anlıyoruz. O nedenle faşizmin kavga davetine cevabımız; 46 yıldır değişmedi. Savaşıyoruz savaşacağız!
Öfkeliyiz, çok öfkeliyiz hem de. İnadına barış, uzlaşma, çözüm süreci söylemlerinin büyüsü altında Kürt halkımızın katledilmesi öfkemizi arttırıyor. Acılarımızdan değil bilincimizden öğrenmeliyiz.
* Dilek’e adalet talebimizi, açlığımızla büyütüyoruz!
* Halkın Mühendis Mimarları: Binlerce odalı saraylarınız; düzenin değil, çöküşün simgesidir!
Saraylar, külliyeler iktidarın gücünün değil, miadının dolduğunun göstergesidir. Osmanlı’da da saraylar yapılmıştı. Dolmabahçe, Beylerbeyi, Yıldız Saraylarını hatırlatalım. Hepsi Osmanlı’nın çöküş döneminde yapılan yapılardır. Meşruiyeti halkın gözünde tuzla buz olmuş, faşist devletin sonu da bu olacaktır. Tekrar ediyoruz; zalimin zulmü arttıkça, halkın bu zulme karşı direnişi ve zaferi de kaçınılmaz olacaktır.
* AKP’nin adalet ve eşitlik anlayışı; devrimcileri katledene ödül, türbanlıya kelepçe takana ceza!
Hukuk sınıfsaldır. Yasaları egemen sınıf kendi çıkarlarını güvence altına almak için yapar. Ve kendi sınıfsal çıkarlarına göre uygular. Faşizmde burjuva hukuk kuralları da bir kenara itilir. Siyasi güç kimin elindeyse; kendi düşüncesine, ihtiyacına, tabanının beklentilerine göre yasalar uygulanır ya da hiç uygulanmaz. Her türlü keyfiyet söz konusudur. Sorgu sual olmaz.
Eşitliği ve adaleti sağlayacak olan biziz! Eşitlik; kendi ellerimizle kuracağımız özgür, sömürüsüz ülkemizle gelecek. Adaleti ise halkın adaletiyle sağlayacağız. O günler hayal değil, hele uzak hiç değil!…
* Kınık’ta kazanan teslim olmayan irademizdir!
* Avrupa’da Yürüyüş: Haklarımızı bırakmayacağız!
* Yitirdiklerimiz…
“Onurumuz, insanlığımız ve değerlerimiz için, ideolojimiz için, sosyalizm davası için, insana yaraşır şekilde yaşamak için aç kaldım ben yoldaşlarım ve halkım için ölüme yürüdüm.”
Berkan Abatay
* Kulağımıza Küpe Olsun…
İnsan hatalarını kabul edebildiği kadar büyük, hatalarından ders çıkarabildiği kadar akıllı, bu hataları düzeltebildiği ölçüde güçlüdür…
* Öğretmenimiz…
Demokratik alanı; devrimci perspektifi kafasından çıkarmayan, demokratik alanda bir devrim emekçisi olarak faaliyet yürüten, çalışma tarzını devrimci ilkelere oturtan bir anlayışla ele almak durumundayız.