Yürüyüş Dergisi 502. Sayısı Çıktı
* Halkımız! Halkın Evlatlarını Katleden Bu Katilli İyi Tanıyın! İçinizde Barındırmayın! Selam Alıp Vermeyin! Ekmek Satmayın! Yüzüne Tükürün!
* Bu Halk Düşmanının Başka Dilekleri Katletmesine İzin Vermeyelim!
* Kamera Kayıtları Katili Apaçık Göstermesine Rağmen AKP Faşizmi, Dilek Doğan’ın Katili Yüksel Moğultay’ı Hala Tutuklamadı!
* AKP Faşizmi, Kürdistan’da Katletmeye Devam Ediyor!
* Kürt Halkı Yalnız Değildir! Halk Cephesi Heyeti Amed ve Suruç’ta
* Sokağa Çıkma Yasakları ve Katliamlarınızla Direnen Halkları Teslim Alamazsınız! Kürdistan, Kürt Halkınındır!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/502.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 502
2 Ocak 2016
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* İstiyoruz Yapacağız: Biz halkız! Sayılmayız parmak ile, tükenmeyiz tutuklamak ile!
Yoldaşlar; birken iki olarak, bir adım öne çıkarak, kitleselleşerek ve kadrolaşarak, en yoksulları kucaklayarak, halkı savaştırarak, savaşı halklaştırarak umut büyüyecek!
Halk düşmanları saldırdıkça bizler daha çok güçleneceğiz! Susmayacağız! Saldırılarla bizi yıldıramazsınız! Affetmeyecek, hesap soracağız! Saldırılarınızla bizi bitiremezsiniz! Çünkü tarihi biz yazıyoruz!
* Adaletsiz yaşanmaz!
Biz halkız, halkın örgütlü gücüyle tüm katilleri bulur halkın adaletini gösteririz. Halkın gücünü katillere gösterelim.
Halkımızı adaletsiz bırakmayacağız. Şehitlerimizi adaletsiz bırakmayacağız. Halkımızın yiğit evlatlarını katledenler yerin yedi kat altına gizlenseler de bulup hesap soracağız!
Bunun için hiç kuşkusuz en büyük gücümüz halklarımız ve sınıf kinimizdir.
* Biz Diyoruz ki: Neden Ankara Yürüyüşü?
Adalet için Ankara’ya yürüyoruz.
Çünkü adaleti kendi ellerimizle kopara kopara alacağız.
Biz diyoruz ki; toplu katliamların arttığı, onar yüzer insanlarımızın katledildiği bu süreçte adalet için sesimizi yükseltmek zorunlu olduğu için Ankara’ya yürüyoruz.
Biz diyoruz ki; mızraklarımızı oligarşinin kalbine saplamak için Ankara’ya gidiyoruz.
* Cephe’nin 1 yılı: Nisan-Haziran
* Halkların kurtuluşu için tek yol devrim, halkları savaştıracak tek güç M-L’lerdir!
Evet, silahlı mücadele amaç değil araçtır. Ancak faşizm ve emperyalizm koşullarında kurtuluşu sağlayacak TEK araçtır. Barış ise emperyalizm ve oligarşiye karşı devrimcilerin hiçbir zaman bayrağı olmamıştır. Reformizmin bayrağıdır barış. Bu anlayışlar sınıf kinlerini de yitirmiştir.
Umudun SYRIZA’larda, Chavezlerde, FARC’larda olmadığı, halkların bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm savaşında olduğu bir kez daha kendini kanıtlıyor. Umut ve kurtuluş için TEK YOL DEVRİM’dir. Bu çizgiyi taşıyan tek güç ise Marksist-Leninistlerdir. Ülkemiz ve dünya halkları, Marksist-Leninistlerin dünyayı sarsacağı günleri yeniden yaşayacaktır.
* Amed HHB: “Miray bebek, keskin nişancıların açtığı ateşle katledilmiştir!”
Katliamın sorumlularını, katilleri gizleyen şekilde haber yapanlar en az katiller kadar sorumludur. Burjuva basın şunu unutmamalıdır; gerçeğin üzerini örtebilecek güç henüz bulunmadı. Ama halk bu yalan haber yapanları unutmaz. Gerçeği değiştiremezsiniz; 89 günlük Miray bebeği katleden keskin nişancılardır. Miray bebeğin katili AKP’dir
* Röportaj: “Ne barışı? Bunlar bize düşman, bizi bitirmek istiyor”
Halkımız bizim Amed’in dışından geldiğimizi duyduğu zaman mutlu oldu. Evet bunu gördük hissettik. Kürt halkı faşizmin baskı ve terörünün yanında aynı zamanda bir tecrit de yaşıyor. Basın Amed’de neler yaşandığını göstermiyor. Ama diğer şehirlerde neler oluyor, devrimciler, solcular, aydınlar, bu katliamlar ve sokağa çıkma yasakları karşısında neler yapıyor bunları da göstermiyor. O zaman halk diyor ki; “kimse bizim sesimizi duymuyor. Kimse bize destek olmuyor.”
Bu açıdan bizi batıdan gelenler ya da Türkler olarak nitelendirdiler. Hallac-ı Mansur’un söylediği gibi; “Cehennem acı çektiğiniz yer değil acı çektiğinizi kimsenin duymadığı yerdir” Yalnız olmadıklarını yaşananları birilerinin dünyaya duyurduğunu bilmek, yaşanan haksızlığın onaylanmadığını kendilerinin haklı olduğunu haykırmak istiyorlar. Bize böyle baktılar. Sevindiler.
* HHB: “Erdoğan Çakır’a zarar gelmemesi için her şeyi yaparız!”
Tıpkı önceki örneklerde; Gülaferit Ünsal’da, Şadi Özbolat’ta yaşandığı gibi Avrupa emperyalistleri devrimciler karşısında yine çaresiz kalacaktır, kazanan devrimcilerin iradesi, Erdoğan Çakır’ın iradesi olacaktır.
Bu direnişte müvekkilimiz Erdoğan Çakır’ın yanındayız. Müvekkilimizin kılına bile zarar gelmemesi için her şeyi yapmaya hazırız.
Fransa emperyalizmi devrimcileri tecrit etmekten ve sistematik işkencelerinden vazgeçmelidir. Fransa Barolar Birliği’ni, Cedex Barosu’nu ve Fransa’daki tüm duyarlı kamuoyunu Erdoğan Çakır’ın onurlu ve haklı direnişine destek olmaya çağırıyoruz
* AKP, Türkiye’yi en fazla silah satın alan ülkeler listesinde 7. sıraya yükseltti
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), 2014 yılında yapılan askeri harcamalarla ilgili raporunu açıkladı. Türkiye, 22,6 milyar dolar ile geçen yıl en fazla askeri harcama yapan ülkeler sıralamasında 15. basamakta yer aldı. En fazla silah satın alanlar listesinde de 7. sırada. Türkiye silah ithalatının % 58’ini ABD’den, %13’ünü G. Kore, %8’ini İspanya’dan yapıyor. SIPRI’nın raporuna göre: Ortadoğu’ya silah satışları %25 artmış. Neden acaba?
* İki Halk Cepheli, AKP’nin “çok korunan” binasını işgal etti
İki Halk Cepheli AKP’nin o “çok korunan” binalarına girdiler. “İsteme”nin en etkili silah olduğunu herkese bir kez daha gösterdiler.
AKP Kartal İlçe binasına giden Halk Cepheliler hızlı ve kararlı davranarak başkan yardımcısının odasına girdiler. AKP’lilerin herhangi bir engellemesine fırsat vermeden odaya barikat kurmaya çalıştılar. O sırada diğer Halk Cepheli de odada bulunan halktan insanlara eylemin amacını anlattı. Onlara “halkımız siz sakin olun biz burayı işgal ediyoruz” diye seslendiler.
* Yürüyüş dergisi 500. sayı kutlaması yapıldı
Yürüyüş dergisi 500. sayısında sırtına yüklendiği gerçeklerle ve halkın umuduyla yolunu adımlamaya devam ediyor. Dergimizin 500. sayısının yemeğinde Yürüyüş dergisi muhabirleri, derginin okurları, dağıtımcılarıyla 27 Aralık akşamı yapılan toplu dergi dağıtımının ardından Anatolia Düğün Salonu’nda bir araya geldiler.
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Kürt halkının kurtuluşu oligarşiye karşı savaşmaktan geçer!
Kürt milliyetçi hareketin bir süredir kullandığı “itidalli” dilin yerini üst perdeden tehdit dili almış görünüyor. Ağzını açan bir tehdit savuruyor. Fakat tüm tehditlerin ortak noktası, hedefi aynı, “çözüm süreci” Bir yandan iç savaş yaşanıyor diyerek devletin katliamlarını anlatıyor öte yandan ise iç savaşa uygun bir tavır içine girmiyor.
Kürt milliyetçi hareket savaşı büyütmek ve halka güvenip halkın savaşını örgütlemek yerine Türkiye demokratik güçlerinin kendilerini desteklememesinin, Türk halkının desteğinin olmamasının, Batı vb. diyerek emperyalist güçlerin desteğinin olmamasının bu sonuçları yarattığından şikayetleniyor. Yine sorunu kendi dışında arıyor. Herkesi suçlayıp bir kez bile kendi politikalarına ya da politikasızlıklarına dönüp bakmıyorlar.
* Gençlik Federasyonundan: Gençliğin adalet mücadelesini engelleyemezsiniz!
AKP iktidarı katleder, aç bırakır, yakar, yıkar, işten atar yetmez memleketinden eder. Katlettiği bebeklerimiz daha yaşına girmemiştir. Dünyaya gözlerini açalı 35 gün olmuştur. Ama fark etmez. Kan deryası üzerinde dikilen iktidarını sağlamlaştırmak için katiller ne 35 günlük bebeği tanır ne de 15’inde bir fidan olanları. Ve sen bunlara karşı adalet istersen, direnirsen, ya katledilirsin ya tutsak edilirsin. Yani bir şekliyle bunun bedelini ödersin. Fakat bu mücadele bitmez, katledildikçe çoğalan, kırılamaz bir halktır Anadolu halkları.
* Liseliyiz Biz: Berkin’in hesabını daha fazla örgütlenerek soracağız!
Bugün liseli gençliği biz örgütlemezsek düzen örgütler. Biz örgütlendikçe düşman cephesi daralır. Biz kendimizi büyüttükçe düşmanın korkuları daha da büyüyecektir. Bu kadar basittir mücadelenin doğası.
Bu halkın gençleri Berkin gibi olmalıdır. Yüzünde fuları, elinde sapanıyla katillerden hesap soracak yüreğe sahip olmalıdır her biri. Berkin gibi 14 yaşında halkın kurtuluş mücadelesinin içinde olmalıdır.
Bu gençliği örgütleyebilecek, gençliğe umut olabilecek tek örgüt Dev-Genç’tir. Berkin’in yoldaşları olarak bizim de görevimiz bir adım daha öne çıkmak ve daha fazla örgütlenmektir
* Anadolu kavgamızın can damarıdır!
“O sözler ki; kalbimizin üstünde
dolu bir tabanca gibi
ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki; bir kere
çıkmıştır ağzımızdan
uğrunda asılırız” Atilla İlhan
Verilen her söz; sosyalizm bayrağını daha da yukarı kaldırmak için yaşamlarını ortaya koyan kahraman şehitlerimizin hesabını sormak içindir. Kundaktaki bebeklerimizden aksakallı dedelerimize kadar zulüm gören, katledilen, açlık ve yoksulluğa mahkum edilen halkımızın hesabını sormak içindir.
* Kamu Emekçileri Cephesi: “Okulumda 65 öğretmen çalışıyor, yarısından fazlasını görmedim”
Okullarımız sabahçı, öğlenci diye ayrılsa, teneffüs saatlerimiz 5 dakikaya indirilse, angarya işlerle tüm boş zamanımız doldurulmaya çalışılsa da önceliğimiz, eğitim emekçileriyle bir araya gelmek olmalıdır. Meslektaşlarımızı tanımalı, yaşadığı problemlerle ilgilenmeli, aramızdaki yabancılaşmaya izin vermemeliyiz.
Ve elbette meclislerde örgütlenerek, sorunlarımıza birlikte çözümler üretmeli, küçük veya büyük yaşadığımız her sorunu ortaklaştırarak ortak mücadele yöntemleri geliştirmeliyiz. Tek tek değil, birlikte güçlüyüz ve gücümüzü büyütmek, sorunlarımızı çözmek için meclis örgütlenmesini bir an evvel hayata geçirmeliyiz.
* 10 Soruda: Komite çalışması
Komite Nedir?
Komiteler, herhangi bir alandaki, birimdeki örgütlenmeyi ve faaliyetleri, daha iradi hale getirmek üzere oluşturulmuş, planlama yapmak, politika ve karar üretmek, kolektivizmi hayata geçirmek, disiplin ve denetimi sağlamak üzere, kendi alanı içinde yönetim misyonunu üstlenen yapılardır. Komiteler, üretimi ve yaratıcılığı artırır. Boşlukta ve belirsiz bir şey bırakmaz.
* Anadolu Cephesi: 2016’da bütün Anadolu’yu ağ gibi öreceğiz!
Kendimize, alanımıza, insanlara dair hedef koyacağız. Yeni yılın bizim, heyecanımızın ilk günkü gibi olması, umudumuzun büyümesi için cüretle çalışma tarzımızı, düşünce tarzımızı, yaşam tarzımızı özeleştirel bir gözle inceleyip devrimcileştireceğiz. O zaman yeni yıl öncekinden farklı olacaktır. Yapacağımız çok şey var.
Unutmayalım ki, çaresiz ve çözümsüz hiçbir şey yoktur.
* Emperyalizm çürümüş ve yozlaşmış bir sistemdir
Onurumuz, namusumuz, vatanımız, halkımız için, değerlerimiz için emperyalizme, bu sapık çürümüş düzenlerine ve işbirlikçilerine karşı mücadele etmeliyiz. Kavgayı büyütecek, emperyalizmin kurbanı değil celladı olacağız.
* Röportaj: Oya Baydak, işi için direnmeye devam ediyor!
Bugüne kadar taleplerimle ilgili sendikacılardan çözüm anlamında hiçbir adım atılmadı. Aksine sürekli kışkırtıcı, taciz eden, hakaret eden, özel hayatıma kadar ahlaki olarak da saldıran pozisyonda oldular. Ama ben haklıyım. Ciddi bir haksızlıkla karşı karşıyayım. İşimi istiyorum. Ve sendikacılar tarafından onurum çok kırıldı. İŞİM VE ONURUM İÇİN SONUNA KADAR DİRENMEKTE KARARLIYIM.
* Savaş ve Biz: Savaş her süreçte yeni gelenekler oluşturur
Kuşkusuz çok sayıda geleneğimiz yaratıldı ve yaratılmaya da devam edecek. Çünkü her geçen gün yenileniyoruz. Savaşçılarımız şehitlerimizin “yoldaşlar bizi aşın” sesine kulak vererek onların düşünü gerçekleştirmek için savaşıyorlar.
Geleneklerimiz savaşçılarımıza güç katıyor, yıkılmaz bir kale gibi Anadolu’nun bağrında yer alıyor. “Kurtuluşa Kadar Savaş” diyen Mahirler çoğalarak bugünlere geldiler. Ve bizim ülke ve dünya halklarına sözümüz var. Elimizde silahımız, dilimizde sloganlarımızla zafer bizim olacak!
Ezilen halklara bin selam olsun!
* Taktıkları kar maskeleri korkunun göstergesidir!
DİSK’in Önünde Oya Baydak’a Destek İçin Yapılan Şenlikte Güvenlik Şube Amiri Şenliği Düzenleyenler ve Avukatlarla Konuşmaya Kar Maskesiyle Geldi.
Kar maskesini hakim ve savcıların takması da yakındır. Bunun zeminini oluşturdular. Nasıl ki, her dosyaya gizlilik kararı veriyorlarsa, gizli tanıklıkla cezalar veriyorlarsa, kar maskesi de takarlar.
Savaş büyüdükçe savcılar da, hakimler de, katliamlara karar verenler de kar maskesi takacaktır. Bunun örnekleri dünyada mevcuttur. Peru ‘da hakimler ve savcılar halkın karşına kar maskesi takarak çıktılar. Bizim ülkemizdeki hakim ve savcılar için de bugünler uzak değil.
* Erdoğan’ın Ortadoğu ve Dünya Barışını Tehdit Eden Ülke Dediği İsrail ile Ekonomik, Siyasi, Ticari İlişkileri Geliştiren Yeni Anlaşmalar İmzalayan AKP’nin ikiyüzlülüğü
AKP, iktidara geldiği günden bu yana, genel olarak Ortadoğu’da özel olarak da işgalci İsrail’in saldırganlığı ve Filistin halkının haklı direnişi karşısında çifte standartlı, ikiyüzlü bir politika izlemiştir. Çünkü AKP’nin ipleri hep ABD emperyalizminin elinde olmuştur. ABD işbirlikçisi olmak İsrail’in de dostu olmayı beraberinde getirir.
* Oflu İsmail’in cenazesi, devlet mafya ilişkisinin resmidir
Bu mafyacıların bir güce sahip oldukları için baş edemediklerini ya da işledikleri suçlar konusunda delil elde etmedikleri söylenir. Hepsi yalandır. Bütün işlerini açıktan devletin bilgisi ve onayı ile yaparlar. Devlet kaçakçılık, dolandırıcılık, uyuşturucu işinden payını alır. Onlar da işini yaparlar. İhtiyaç olduğunda devlet ile birlikte halka karşı katliamlar düzenlerler, devletin kontrgerilla ihtiyacını karşılamış olurlar. Faşist bir sistemde iktidar baskı ve şiddetini sadece yasalara sığınarak yapmaz, böyle çete hareketlerine de ihtiyaç duyar. Bu nedenle de elinin altında tutar ve Sedat Peker’in açıkladığı gibi istedikleri zaman talimatları yerine getirmeye hazırlanırlar.
* MEB’in olanaklarını TÜRGEV için yağmalayacaklar!
Bağış yapanların arasında Ali Ağaoğlu’ndan, halka küfür ede ede en büyük ihaleleri almaya devam eden Cengiz İnşaat’a kadar birçok patron, şirket var. Onların neyin karşılığında TÜRGEV’e bağışta bulunduğu, aldıkları ihaleleri ne için aldıkları ve TÜRGEV’in ne için, kimin için kurulduğu gün gibi ortada. Olan onların çıkarlarına kurban edilen ve zehirleriyle zehirlenen gençlerimize oluyor. Hayat boşluk bırakmaz, bırakmıyor. Unutmayalım ki bizim doldurmadığımız her yerde onlar olacak.
* Halkın Adaleti: Çetelerden hesap sormak meşrudur!
Her şey bu kadar açık, gerçekler bu kadar berrakken böyle bir adama sahip çıkmak da çürümeye ortak olmaktır.
Bizim halkımıza anlatamayacağımız hiçbir şey, cevaplayamayacağımız hiçbir soru yoktur. Dostlarımızdan sohbetimizi esirgemeyiz asla.
Ancak düşmanın ekmeğine yağ sürecek, devrimcileri hedef haline, düşman saldırılarına açık hale getirecek her türlü söz ve davranışı düşman faaliyeti olarak görür, bu kapsamda mücadele ederiz.
* Dev-Gençliler, umut taşıyor
* Sanatçıyız Biz: Ara Güler’den tarihe sahte fotoğraf belgesi
Ara Güler kendini demokrat olarak niteleyen bir kişi. Gidip bir halk düşmanının, faşist bir Cumhurbaşkanının fotoğrafını çekiyor. Elbette tepkilere yol açtı bu. Ara Güler de tepkilere cevaben “siz serserileri mi çekecektim dedi”. Ara Güler soytarıyı, bir halk düşmanını çekmeyi tercih etti.
… sanatçı doğruları halka estetik bir yolla, halkın duygularına ve beynine aktarır. Ara Güler ise sahte aile tabloları, sahte gülüşler, sahte mimikler aktardı halka. Fotoğraflarda torunlarıyla ne kadar mutlu, güleryüzlü neredeyse “sevimli” bir Cumhurbaşkanı çizdi halka. Mesele tam da buradadır işte. Sanatçı Hitler’i canlandırabilir ama onu bir faşist olarak mı, yoksa bir vatansever romantik olarak mı yansıtıyor budur önemli olan. Eğer bir faşisti, vatansever olarak ya da bir aile babası olarak gösterirsen ya da en azından Erdoğan’ın faşist ve halk düşmanı yüzünü tanıtmıyorsan bu sanat değildir. Olsa olsa tarihe sahte belge bırakmaktır. Ara Güler de sahte belgeler bırakmıştır Erdoğan’la ilgili tarihe.
* Direnen İmbat işçileri yalnız değildir
* Adalet istiyoruz, alacağız!
* Direniş geleneğimiz Avrupa’da da büyüyor
Bu yazı dizimizde, Avrupa’daki mücadelemizdeki gelişimi ve tarihimizi anlatmak istiyoruz. El yordamıyla başlayan örgütlenme çalışmalarımız, devrimci hareketin ülkedeki atılımıyla birlikte daha iradi bir sürece evrildi ve Avrupa’da da daha örgütlü bir yapı haline geldik.
Bu süreç içinde büyük bedeller ödenerek bir direniş geleneği yaratıldı. Gerek Türkiye’de, gerekse Avrupa’da yaşayan halkımızın sorunlarına yönelik devrimci sahiplenme geleneğimizi anlatmak istiyoruz.
* Avrupa’da Yürüyüş: Onursuz üst aramasını kabul etmiyoruz!
* Avrupa’daki Biz: Oturum İzni, Vatandaşlık… Rüşvet mi, şantaj mı?
İkamet izni de, vatandaşlık hakları da yükümlülüklerimizin karşılığı olan bir haktır. Ama bu hakkı da uyduruk bir ‘Yabancılar Yasası’ ile gaspedebiliyorlar. Oturum izni de, vatandaşlık hakkı da Avrupa devletleri tarafından bazen bir rüşvet olarak, bazen bir ödüllendirme olarak, bazen de şantaj aracı olarak kullanılmaktadır. Bu haklar bir rüşvet değildir, ödül değildir. Emeğimizle kazandığımız ve yükümlülüklerimizi yerine getirerek kazandığımız haklardandır.
* Yitirdiklerimiz…
“Eve polis getirip yoldaşın yakalanmasına neden olacağıma orada ölürüm”
Birtan Altunbaş
* Kulağımıza Küpe Olsun…
“Ağaç meyvesi olunca, başını aşağı salar”
* Öğretmenimiz:
Tıpkı bir gerilla gibi düşünecek ve savaşta uzmanlaşacağız… Demokratik kurumlarda çalışıyor olmanın rehavetine kapılmayacak, temel işimizin savaşı büyütmek olduğunu unutmayacağız.