Yürüyüş Dergisi 503. Sayısı Çıktı
* Adaleti Sağlayıncaya Kadar Susmayacağız!
* Adalet Yürüyüşümüz;
*Faşizme Karşı Direnişe ve Savaşa Çağrıdır!
*Adaletsizliğe ve İsyan Edenlere Umuttur!
* İnkar, İmha, Asimilasyon Politikası AKP’yle Sürüyor!
AKP Faşizmi, 2014’te, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına Kürdistan İçin, “Çöktürme” Adıyla Bir Katliam Planı Hazırlattı
* “Gizli” İbaresiyle Bütün Devlet Kurumlarına Gönderildi
* Plan; Tanklarla, Toplarla, Roketlerle, TSK ve Özel Kuvvetlerle Kuşatılan Kürt İllerinde Uygulamaya Sokuldu
* Sofrada, Evde, Namazda, Sokakta Katledildi Kürt Halkı…
* Ana Rahmindeki Bebekten 70’lik Dedeye Yüzlerce Kişi Öldü,
* Yüzlerce Yaralı… 300 Bini Aşkın Göç… Harabeye Döndü Kürdistan…
* Katliamların Hesabını Soracağız!
* Kürdistan Faşizme Mezar Olacak!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/503.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 503
9 Ocak 2016
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* İstiyoruz Yapacağız: Biz yaptığımız her işe inanarak başlarız!
Cephelilerin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdikleri “Adalet Yürüyüşü” siyasal yanıyla çok güçlü bir eylem oldu.
Halk çocuklarının kanlarının oluk oluk akıtıldığı; toplu katliamların her an yaşandığı günümüzde adalet talebini dile getirmek; bu taleple Ankara’ya yürümek önemliydi.
İkincisi; böyle bir süreçte düşmanın, iradesini kırarak yürüyüşü gerçekleştirmek, eylemin bir diğer siyasi sonucu oldu.
* Biz Diyoruz ki: Oligarşinin Kürt sorununa çözümü; 90 yıldır inkar, imha, asimilasyondur
Biz Diyoruz ki; oligarşinin Kürt sorununun çözümü için imha, inkar ve asimilasyondan başka çözümü yoktur!
* Cephe’nin 1 yılı: Temmuz-Eylül
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Özyönetim deklarasyonu, düzenle uzlaşmanın yeni zeminidir!
Kendi önüne koyduğu özyönetim modelini bile savunmaktan aciz olan bir bakış açısıyla yeni bir hayat, yeni bir sistem kurmak mümkün müdür? Rojava hayalleri boş hayallerdir. Emperyalist saldırganlık altında olan Suriye’de Esad yönetiminin tanıdığı özerklik üzerinden bir yönetim şekillendiren Rojava gibi olabilmek mümkün değildir. Çünkü Türkiye emperyalizmin işbirlikçisi olan faşist bir ülkedir. Ve bu ülkede faşizm Kürt halkını imha ve asimilasyon politikasını son hızla sürdürmektedir.
Buna karşılık Kürt milliyetçileri ise uzlaşmak için her türlü manevrayı yapabilmektedirler. Bu özyönetim açıklamasını yaparken bile müzakereler temel alınarak yapılmaktadır.
* Kamu Emekçileri Cephesi: Sokağa çıkma yasağı, katliamlar ve KESK
Kürdistan’da sokağa çıkma yasakları ve katliamlar içinde, ekonomik talepli her hak içinde fiili – meşru, militan mücadeleyi seçmelidir. Sınıf ve kitle sendikacılığına tekrar hayat buldurmalıdır. Barış talebi artık bu ülkede geçerliliğini yitirmiştir. Emekçilerin haklarını gasp eden, iş güvencesini ortadan kaldırmak isteyen, Kürt halkını katleden ve yok sayan AKP iktidarıyla, devletle barış olmaz. KESK’e hakim anlayışlar bunu görmelidir artık.
* Halkın Hukuk Bürosu: Halkı sindirmenin hukuksal araçları
“Hukuk Faşizmin Üzerindeki Şaldır’ diye yazıyorduk. Ancak sistem öylesine tıkanıp çaresiz kalıyor ki; bin ayıp örten ve öteden beri sarındığı bu şalı oradan buradan çekiştirip duruyor. Faşizmi örten bu şal şimdi lime lime olmuş ve kendi ayıbını örtemez durumda.
Faşizm doğası gereği en küçük bir muhalefete dahi tahammül edemez bir korku içinde ve tüm sesleri bastırmak için saldırıyor. Ama en azgın saldırıların bile hukuksal bir kılıfını buluyor.
Örneğin Kürdistan’da katliamın üzerini örten hukuk örtüsünün adı sokağa çıkma yasağıdır.
* Halkın Esnafları Kooperatifi: Halk fırınını açıyoruz!
Halkın esnafları kooperatifi esnaflarımızın kara gün dostu olacaktır diye çıktık yola. Ekonomik, sosyal, kültürel her türlü sorunlarımızı birlik ve dayanışmayla çözeceğiz. Ne kepengimize kilit vuracağız ne de soframızdaki ekmekten olacağız. Birlikte üretip birlikte paylaşacağız. Kooperatifimiz, geleceğimiz için dikilen ve yarının ulu çınarı olacak olan bir fidandır.
Bugün kooperatifimiz ilk meyvesini veriyor. “Sizinle ekmeğimizi paylaşıyoruz” şiarıyla katkı maddeleri katılmadan en doğal haliyle hijyenik bir şekilde organik taş fırını ekmeği üreten Halk Fırınını halkımızın hizmetine sunuyoruz.
* Gençlik Federasyonundan: Örgütlenerek, büyük görevlere aday olarak, düşmanın saldırılarını boşa çıkaralım!
Tutuklamaları onları vuran bir silaha dönüştürebiliriz. Tutsak arkadaşlarımızı, haklarımızı daha fazla sahiplenmek, insanlarımızı eğitmek ve kadrolaştırmak görevimizdir. Her Dev-Gençli bu sorumlulukla hareket etmelidir.
* Liseliyiz Biz: Halkları eğitimsiz bırakan, emperyalizmdir!
Eğitim herkes için bir hak olmalıdır. Ve bu hakkın kullanımı ücrete tabi kılınmamalıdır. Fakat her şeye kar gözüyle bakan emperyalizm bir hak olan eğitime de bu gözle bakıyor. Onlar için öğrenciler ve veliler sadece müşteridir.
Eğitimin ücretsiz olduğu halk için eğitimin esas alındığı Devrimci Halk İktidarı için Halk Meclislerinde, Öğrenci Meclislerinde örgütlenip, mücadeleyi büyütelim!
* Girdiğiniz her yerden, hak ettiğiniz şekilde çıkaracağız!
Erdoğan’ın Eski Danışmanı ve Metin Yazarı da Olan Aydın Ünal, A Haber’in Canlı Yayınında: “Cizre’ye, Silopi’ye Nasıl Girildi, ODTÜ’ye de Öyle Girilir” dedi.
* IŞİD tehdidi AKP’nin yeni terörüdür!
IŞİD, ABD’nin Ortadoğu politikalarına hizmet etmesi için beslediği katliamcı bir örgüttür. ABD yarattı, besledi, AKP onunla işbirliği yaptı ve ihtiyaçlarını karşıladı. Bugün halkın haklarını kullanmasının önüne geçmek için bir tehdit olarak kullanmaktadır…
Dün buna karşı nasıl mücadele ettiysek bugün de aynı biçimde mücadele edeceğiz. Bu örgütlenmeler yapacağımız hiçbir etkinliğin, faaliyetin önünde engel olamazlar. Bu saldırı ve provokasyonlarla amaçlarına ulaşamazlar. Kazanan; faşist AKP, katliamcı IŞİD değil, biz olacağız…
* Anadolu Cephesi: Yoksulları Örgütlemeliyiz
Savaşımızı halklaştırmak, halkı savaştırmak istiyoruz. Bunun ilk adımı halka gitmektir, kitle çalışması yapmaktır. Peki ama nereden, nasıl başlayacağız? Bulunduğumuz yerde en yoksulların yaşadığı mahalleyi tespit etmeliyiz öncelikle… En yoksullarından başlamalıyız.
* Sanatçıyız Biz: Ruhumuzu besleyen filmleri izleyelim!
Ama bütün bunlara rağmen dünya halkları vatan sevgisi nedir, halk kimdir, ağıt nedir, savaş nedir, faşizm nasıldır, emperyalizm halkımızı nasıl sömürür? Bütün bunları anlatan filmler yapan ilerici sosyalist yönetmenler senaristler de vardır. Evet her yıl gösterime giren pespaye filmlere göre azdır. Ya da her an, her dakika ekranlarda görülen yüzlerce diziye göre azdır. Ama vardır.
* Savaş ve Biz: “Öyleyse biz de gölgede savaşırız”
“O gün muhafızlar bizi akşam yemeğine götürürken, Pers ordularını talimde gördük. Olimpiya tanrıları bile böyle binlercesini biraraya toplayamazdı. Yemin ederim arkadaşlar, okçular o kadar kalabalıktılar ki atışlarını yaptıklarında havadaki oklar güneşi kapatıyordu!… Umduğunun tersine Dianakas ona soğuk, hatta sıkılmış bir ifadeyle bakarak; “İyi ” dedi. “Öyleyse biz de gölgede savaşırız” (Ateş Geçitleri, syf 226)
Savaşmak ve vatanı savunmak zorunluluğu varsa savaşmak için koşullar uygun mudur, değil midir diye düşünülmez.
* Sobalarda kömür değil “301” yanıyor!
Bizim ülkemizde sayıların öncelikli görevi, asıl işlevleri değildir. Hele yüzlerle ifade ediliyorlarsa! 122 dediğimizde Hapishaneler Katliamını ve Büyük Ölüm Orucu Direnişini anlarız. 103 dediğimizde Ankara Katliamını. 301 dediğimizde ise Soma Katliamını…
Her sayı nicel bir ifade değildir artık. Yitirilen insanlarımızdır, biriken öfkedir, yürekteki acıdır, adalet özlemidir. Soma’da eşi ölen kadınlardan birinin “Sobalarda kömür değil 301 yanıyor” çığlığı bütün bu ifadelerin tek bir cümleyle yüzümüze çarpılmasıdır.
* Röportaj: İmbat Maden işçileri
* Dünya halkları! Onurunuz ve namusunuz için silahlanın!
İşbirlikçi Irak İçişleri Bakanlığının resmi verilerine göre, Amerika tarafından esir alınan Iraklı kadın sayısı: 5130, içlerinden tecavüze uğrayanların sayısı: 3330, tecavüz sonucu hamile kalıp hapishanede doğum yapanların sayısı: 1200, zorla kürtaj yapılanların sayısı: 1830, toplu tecavüz sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı: 180, işkence altında öldürülenlerin sayısı: 120
Halkımız, dünya halkları! Silahlanın! Onurunuz ve namusunuz için silahlanın. Elinize geçen her şeyi silaha dönüştürün. İnsanı, insan olmaktan utandıran bu aşağılık düzeni yıkmak için silahlanın, birleşin ve savaşın!
* Halk Meclisleri: Halkın kendi arasındaki sorunları nasıl çözeceğiz?
Düzenin bütün pislikleri, bütün yozlukları halkımızı da etkiliyor. Dahası bilinçli bir politikayla halkı yozlaştırıyor. Hırsızlık, yolsuzluk, uyuşturucu, fuhuş, birbirine kazık atmak, en küçük bir tartışmanın kavgaya dönüşmesi ve benzeri halkımızın kendi arasında yaşadığı sorunlara tanık oluyoruz… Halkımız bu tür sorunlarını düzenin kurumlarında çözemeyeceğini biliyor…
Halk Meclisleri halkımızın bu tür sorunlarının çözüm yeri olmalıdır. Nitekim Halk Meclislerinin olduğu birçok mahallede halkımız birçok konuda sorunlarının çözümü için Halk Meclislerine müracaat ediyor.
* “Düşmanın yürüyüşümüze saldıracağı belliydi. İrade savaşımız başlamıştı!”
Evet, artık irade savaşımız başlamıştı. Durmak yoktu. Halk çocuklarının kanlarının oluk oluk akıtıldığı bir süreçte herkes adalet talebini sahipleneceği için düşmanın saldıracağı belliydi. Cepheliler aldıkları kültür, direnme tavrımız nedeniyle bunlara doğal olarak hazırlıklıydılar. İkinci saldırı da ise artık düşmanın tavrı kırılmıştı.
* Adalet çadırımızı yıkarak sadece nefretimizi ve öfkemizi kazanırsınız!
Dilek Doğan’ın katilleri dün çadırımızı yıkanlardır. Katillere nefes aldırmayacağız. Bizler yüzyıllardır adaletsizlikler yaşıyoruz. Adalet halkın ekmeğidir, suyudur, namusudur. Bizler halkımızın ekmeğine, suyuna, namusuna sahip çıkıyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Bugün bunun için adalet yoksa ekmek de yok, su da yok deyip bedenimizi açlığa yatırıyoruz.
Bizler bu halkın evlatlarıyız ve halkımızla birlikte milyonlarız. Bir avuç asalağa karşı örgütlenip Halkın Adaletini Sağlayacağız
* Umudun çocuğu Berkin 17 yaşında…
* AKP’yi tarihin çöplüğüne gömeceğiz!
* İstanbul Barosu avukatları Amed’e gidiyor!
* Yeni yılda milyonlara ulaşacağız!
Yürüyüş dergisi yeni yılın coşkusuyla her gün artan sayısıyla; liselilerin, yoksulların, işçilerin, memurların, esnafların… halkın olduğu her yere ulaşmaya devam ediyor. Yürüyüşü duymayan, bilmeyen, okumayan kalmayacak. İddiamız büyük, hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz.
* Grup Yorum halka ulaşmaya devam edecek!
* AKP, katledenleri serbest bırakıp, ölenlerin yakınlarına dava açıyor!
Katletmek serbest! Katliamdan sağ kurtulmak, katledilenleri sahiplenmek ve anmak suç. Sahiplenmenin ardından hesap sormanın geleceğini biliyorlar çünkü.
Yaşattığınız acıların yarattığı öfke öylesine büyük ki, ne yaparsanız yapın unutturamazsınız. Unutturamayacaksınız!
* Sosyal medya, örgütlenmede sadece araçlardan biridir! Amaç değildir!
1- İnternet başında en demokrat en devrimci olup da iş pratiğe, eyleme, emek vermeye veya bedel ödemeye gelince söylediğinin arkasında durmamak veya söylediğini yumuşatmaya çalışmak düşmanın baskılarını daha da arttırır.
Devletin baskısından korkup geri adım atmak, kullanmaktan vazgeçmek, hesabımızı kapatmak yerine yazdıklarımızın/paylaştıklarımızın sorumluluğunu alıp, düşüncelerimize sahip çıkıp faşizmin “demokrasi” maskesini yırtıp atmalıyız.
2- Sosyal medyayı kullanabiliriz ama halka gitmenin alternatifi olmadığını bilerek kullanacağız. Dünyanın en güzel sözlerini de paylaşsak, sosyal medyada bir kahraman da olsak halkımız, emekçiler bizi kendileriyle aynı sofrada görmez, aynı halayda durmazsa bizim için bir etkinliğe bile gelmez.
3- Sosyal medya bir araçtır amaç haline getirmemeliyiz. Amacımız kitleleri örgütlemek ve sorunlarına sahip çıkmasını sağlamak ise önce kitlelere gideceğiz sonra hangi araçlar gerekliyse onları kullanacağız.
* Hayatın Öğrettikleri: İşkenceci polisler, çocuklarını da kendilerine benzetiyorlar!
Mersin Emniyetinde aracın içinde bekliyorduk, parmak izinden getirmişlerdi bizi… Bize işkence yapan kadın polis kızını emniyete getirdi. Kız 6 yaşlarındaydı. Kızına sarıldı. Bu sırada ise emniyetin içinde arkadaşlarımıza işkence yapılıyordu. Kadın polis kızına parmağıyla arkadaşlarımızı işaret ediyordu. Kızına işaret edip gösterirken bir şeyler söylüyordu…
İşkenceci kadın polis için işkence yapmak o kadar doğal ve meşru hale gelmiş ki 6 yaşındaki kızının önünde bizlere işkence yaparken kızına seyrettiriyordu.
* Soma İmbat Maden İşçilerinin Direnişi Sürüyor! Direnenler Kazanır, Direnmeyen Çürür!
* Kristal-İş yöneticileri, üyelerine saldırdı!
* Berkin’in katilleri, yalan haberlerle operasyon hazırlığı yapıyor!
Gençlik Federasyonu üyesi Sıla Abalay basında kendi hakkında çıkan yalan haberlerle ilgili 2 Ocak’ta bir açıklama yaptı. Açıklamada: “28 Aralık 2015 tarihinde hakkımda Gençlik Federasyonunda zorla tutulduğuma, ailemin dövüldüğüne dair asılsız haberler çıkmıştır. Bu haberler yalandır. Devrimcilikte gönüllülük esastır, ben de gönüllü olarak devrimcilik yapıyorum. Kimse beni zorla bir binada alıkoymuyor, zorla bu işi yaptırmıyor. AKP’nin katil polisinin amacı derneğimizi basmak, insanlara işkence yapmak ve tutuklamaktır. Polis bunun zeminini hazırlıyor.
* Avrupa’da Yürüyüş: Yeni yıla umudumuzun hedefleriyle girdik!
* Direniş geleneğimiz Avrupa’da da büyüyor! -2-
* Yitirdiklerimiz…
“Biz, sınıflar ortadan kalkıp sosyalizm kurulmadıkça, savaşların ortadan kalkmayacağını biliyoruz.” Vladimir İlyich Lenin
* Kulağımıza Küpe Olsun…
Korkularımızı ve diğer zaaflarımızı gizlememeli, açık olmalıyız. Yoksa çok daha ağır bedeller ödemek zorunda kalabiliriz.
* Öğretmenimiz:
Anadolu pek çok ulus ve milliyetten halkların birlikte yaşadığı topraklardır. Bu nedenledir ki, farklı ulusal kökenlere sahip halkların birliği, Anadolu ihtilalinin temel meselelerinden biridir. Bu, o kadar önemlidir ki, Anadolu halklarının birliğini sağlayamayan bir devrimci savaşın zafer şansı yok denecek kadar azdır.