Yürüyüş Dergisi 504. Sayısı Çıktı
* AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 77 Günde 20 Kez Saldırdı! Kamyonlarla, Otobüslerle Kurulan Halkın Barikatlarıyla Karşılandı!
* Burası Küçük Armutlu! Siz Bizi, Biz Sizi, Ölüm Oruçlarından, Yıkım Saldırılarından İyi Tanırız!.. Değil Çadırlarımızı, Bedenlerimizi Yaksanız Armutlu’yu Teslim Alamayacaksınız!
* Adalet Mücadelemizi Durduramayacak İrademizi Kıramayacaksınız!
* Halk Düşmanı, Din Tüccarı AKP, Ölülere Bile İşkence Yapıyor! Kürt Halkına Ölülerini Gömdürmüyor! Cenazeler Günlerdir Kar Altında, Sokaklarda Beklettiriliyor!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 504
17 Ocak 2016
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* Kararlılık ve irade savaşını kazanan biz olduk! Yine biz kazanacağız!
Faşist AKP’nin polisi çadırlarımıza saldırabilir; bizleri gözaltına alıp işkencelerden geçirebilir. Tutuklayabilir, kurşunlayabilir. Ama asla, boyun eğdiremez. Asla bizi, meşru haklarımızı talep etmekten vazgeçiremez. Asla adalet mücadelemizi durduramaz. Tarihin akışı bizimledir.
Halkımızın özlemleri, talepleri bizimledir.
Bu savaşı da kazanacağız.
* Cephe’nin 1 yılı: Ekim-Aralık
* Biz Diyoruz ki: Sonuç almak Cephe tarzıdır!
Biz diyoruz ki; sonuç almak; ideolojik, politik netliktir. Siyasi kararlılık ve tutarlılıktır. Cürettir, devrimci iradedir.
* Dilek Doğan için adalet istiyoruz!
* Halkın Hukuk Bürosu: Savaşın da bir ahlakı vardır; ama AKP’nin ahlakı yoktur!
Sonuç olarak; savaşın da hukuku ve ahlakı vardır; ama AKP’nin ahlakı yoktur. AKP de kendisinden önceki tüm zalimler gibi ölülerimizden, onların yarattıkları veya cansız bedenlerinde somutlanan değerlerinden korkmakta, onu yok etmek istemekte, bunun için en aşağılık yöntemleri kullanmaktadır.
Ama şunu da bilmelidir ki, bugüne kadar başarılı olamadı egemenler, öldürdükleri kahramanları halkın belleğinden silemediler. Ama yine de bu politikadan hiç vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler. Bize düşen ise, mezar hakkımızı ne pahasına olursa olsun savunmak, ölülerimize daha çok sahip çıkmak, ölülerimizi ve onların kanlarını yerde bırakmamak.
* Savaş ve Biz: Savaşçı doğal olmalıdır…
İşte savaşçı da düşmanı en yakınındayken bile kendini korumak değil, ona “zarar verme” isteği duymalı; bu ruh halinde olmalıdır. Onu hedefine götürecek olan da doğal halidir.
Savaşçı halktır. Halkın örgütlü halidir. Halkın doğallığını taşımalıdır.
* Baharda yine Ankara yollarında olacağız!
* Sorunlar / Çözümler: Gittiğimiz evlerde yaşadığımız sorunlar ve çözümler
* Ülkemizde Gençlik: Bombalarınızı sinemize davet ediyoruz!
* Sol’un Köşe Taşları: MLKP’de silahlı mücadele stratejik ya da taktik değil, taklittir!
Kürt milliyetçi hareket yarın oligarşi ile tekrar uzlaşma masasına oturur; Atılımcılar bu kez de “TEK YOL BARIŞ” demeye başlar…
Kürt milliyetçi hareket ateşkese son verir, MLKP silahlı eylem yapmaya kalkışır…
Kürt milliyetçi hareketin politikası ne olursa MLKP’nin “yeni stratejisi” o olur…
MLKP’de silahlı mücadele stratejik ya da taktik değil, TAKLİTTİR!
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Kurtuluş Avrupa’da değil, devrimdedir!
Kürt milliyetçileri faşizme karşı savaşı yükseltmek ve halkın savaşını örgütlemek yerine, halkı savaştan uzak tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Dahası halkın savaşma dinamiklerini yok edecek çağrı ve açıklamalarıyla da, savaşmak isteyen halkı moralsizleştirmektedirler. Kürt milliyetçileri için “müzakere”den başka bir seçenek bulunmamaktadır. Faşizm bu dilden anlamaz.
Faşizmin anladığı tek dil, savaştır. Tüm Türkiye ve Kürdistan halklarını faşizme karşı savaşmaya çağırıyoruz. Uzlaşmayacağız, teslim olmayacağız!.. Hendekleri kapatmayacak, daha da yaygınlaştıracağız. Faşizmi hendeklere gömecek, daha çok silahlanıp savaşarak halkların kurtuluşuna, devrime yürüyeceğiz. Kürt, Türk ve tüm halklarımızı bu savaşa davet ediyoruz. Savaşımız emperyalizme ve oligarşiye karşıdır. Zaferi er veya geç biz kazanacağız!..
* Anadolu Cephesi: Biz varsak örgüt vardır, umut vardır
Örgüt bilinciyle hareket etmeliyiz. Örgüt bilinci, “Ben varsam örgüt var” demektir. Biz olabilmektir. Büyük ailemizin bir parçası olduğunu unutmadan, bulunduğu her alanı bir devrim okuluna dönüştürebilmektir. Yaptığımız hangi türden bir iş olursa olsun yaptığımız işi örgüt ruhu ile yapmalıyız. Bu ruh hali, insan ne iş yapıyor olursa olsun yoldaşlarını, milyonları yanı başında hissetmektir. Küçük iş büyük iş fark etmez. Bu bir ruh halidir. Bir sokakta dergi satarken, masa başında yazı yazarken, kapı kapı bir kampanya örgütlerken, bir parkta çadır kurarken, bir eyleme giderken her işi devrim için yaptığımızı hissetmeliyiz.
* 10 Soruda: Biz kimiz, ne istiyoruz?
Biz Kimiz? Hedefimiz, Taleplerimiz Nelerdir?
Biz vatanın bağımsızlığını, halkımızın özgürlüğü için yola çıkmış 46 yıllık bir tarihi olan Marksist-Leninist bir halk hareketiyiz. 46 yıllık tarihimiz boyunca eylem anlayışımızla, kültürümüzle halka zarar vermeyen, düşmana yönelik eylemlerle halkın adaleti olan, başladığımız direnişleri bedeli ne olursa olsun zafere kadar götüren bir hareketiz.
Dünyadaki ve ülkemizdeki düzeni değiştirmek istiyoruz. Özel mülkiyetin olmadığı, zulmün ve sömürünün olmadığı, halkımızın özgür olduğu bir düzen için mücadele ediyoruz.
* Sanatçıyız Biz: Faşizmin korku düzenine boyun eğmeyin!
AKP faşizmi en ufak bir farklı sese dahi tahammül edemiyor. Çünkü iktidarını kaybetmekten çok korkuyor. Halka gerçekleri anlatan tek kelimeyi dahi yasaklıyor. Çünkü halkın doğruları öğrenmesinden ve bunun sonucunda ayaklanmasından korkuyor. Sınıf kinine bürünmüş bir halk ile karşı karşıya kalmaktan korkuyor.
Bu azgınca saldırılarının altında, kendi korkusu yatmaktadır. O korkusundan her yere salyalarıyla saldırıyor. Aydınlar, sanatçılar bunun bilincine varmalı. AKP’nin yaratmak istediği korkunun karşısına örgütlenerek çıkılmalıdır. Korkunun panzehiri cesarettir. Cesareti yaratacak olan da haklılığımızdır, inancımızdır. İnancımızı yaratacak olan da bilgi ve gerçeklerdir.
Gerçek olan AKP faşizminin baskıları, işkenceleriyse bir diğer gerçek de insanın beş bin yıllık tarihi boyunca haklı ve ileri olanın her zaman kazandığıdır.
* Bu Halk Bu Vatan Bizim: Yoksul halka cennet, emperyalistlere cehennem yapmak bu vatanı…
Che demiş ki “gerçek devrimciyi harekete geçirenin büyük bir aşk olduğunu söyleyebilirim.”
Bizim için bu aşk, halk ve vatan sevgisidir. Emperyalistlere duyduğumuz kindir. AKP iktidarından sattığı sularımızın, peşkeş çektiği topraklarımızın hesabını sorma cüretidir. Bizim için bu aşk bağımsız, sosyalist bir ülke kurma düşüdür. Anadolu halkları emperyalizme ve faşizme karşı savaşta çok büyük kahramanlar çıkarmıştır.
* Gençlik Federasyonundan: Faşizmin saldırılarını daha fazla örgütlenerek boşa çıkaracağız!
Saldırılar karşısında güçlü olmanın yolu örgütlenmektir. Örgütlü bir güç yenilmezdir. Faşizm saldırsa da gençlik içinde kök salmış geniş bir örgütlenme eksikleri hızlıca kapatır ve saldırıları boşa çıkartır. Faşizmin dağıttığı örgütlülükler kısa sürede toparlanır, boşalan yerler doldurulur. Böyle bir örgütlenmenin olduğu yerde faşizm tekrar tekrar saldırsa da istediği sonuçlara ulaşamaz. Her örgütlenen insan faşizme karşı bir cevap olur. Biz de bulunduğumuz alan ve birimde bunu yapacağız.
* Liseliyiz Biz: Öğrenci Meclislerinin kuruluşunu nasıl gerçekleştirdik?
Liselerde öğrenci meclislerini örgütlemeye başladık. Okullarda yaşadığımız birçok sorun var. Bunların çözümünün öğrenci meclislerinde olduğunu biliyoruz. Öğrenciler, öğrenci meclisleriyle söz ve karar hakkına sahip olacaklar.
Önce öğrenci meclislerinin ne olduğunu, nasıl bir mücadele aracı olacağını iyi kavramalıydık. Bunun için eğitim çalışmaları yaptık.
* Röportaj: “Öğrenci Meclisleri; okullardaki sorunları birlikte çözmeyi ifade ediyor”
Öğrenci Meclisleri sizin için ne ifade ediyor?
Sorunlarımızın çözümü Öğrenci Meclisleri. Okullarda birçok sorun yaşıyoruz. Parasız eğitim bizim hakkımız, okullarımız elimizden çalınıyor. Birçok hakkımız gasp ediliyor. Bu da yetmezmiş gibi okuduğumuz okullara önem verilmiyor. Okullar kirli, kantinler çok pahalı. İdare baskısı, okul kıyafetleri birçok sorunumuz var. Bu sorunların çözümünün Öğrenci Meclislerinde olduğunu düşünüyorum. Öğrenci Meclisleri benim için bunları ifade ediyor.
* Halk Meclisleri: Çocukları fuhuşa sürükleyen; düzenin sömürü, yağma ve yozlaştırma politikalarıdır!
Kapitalizmin ahlakı yoktur. Bu nedenle karları için her türlü ahlaksızlığı mübah görürler. 10 yaşındaki çocuklarımızı fuhuşa sürükleyecek kadar ahlaksız, alçak bir sistemdir bu kapitalist yoz düzen.
Okulda, mahallede, fabrikalarda… kısacası her alanda HALK MECLİSLERİNDE örgütlenerek geleceğimiz olan çocuklarımızın zehirlenmesine, çürütülmesine izin vermeyelim!
* Halkın Mühendis Mimarları: Emperyalizmin bilimsel namusu yoktur!
11 Aralık 2015 tarihli Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de okuduğumuz habere göre; dünya halklarının katili olan ABD emperyalizmi ülkesinde “Head Start” projesi ile yerel örgütlerle çalışma başlatmış; açlığın, yoksulluğun beyinde yarattığı tahribatı yok etmeyi, “çocuklukta seçici dikkat, stres yönetimi ve çocuk yetiştirme” gibi konularda beceri geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmayı amaçlıyormuş. ABD’deki dünyaca “ünlü” üniversitelerin de katıldığı bu projelerde laboratuvar ortamında yoksulların beyni incelenip, yarattıkları hasarı tamir etmeye çalışacaklarmış.
* Açlığa ancak açlar son verebilir!
Halkımızın yaşadığı açlık ve yoksulluk; AKP’nin kurdurduğu, besleyip büyüttüğü bir sendika olan Memur-Sen’in açıkladığı istatistiklerde bile gizlenemeyecek kadar boyutlu bir noktaya ulaşmıştır. Hele ki bir de gerçek anlamda yoksulluğu açığa çıkaracak komiteler kurulsa; araştırma için fabrikalar, gecekondu mahalleleri gezilse, halk sağlığı araştırmaları yapılsa, halkımızın yaşadığı evler incelense, fabrikalardaki sömürü mercek altına alınsa, çocuklarımızın ve gençlerimizin yetersiz beslenmeden kaynaklı büyüme sorunları ortaya çıkarılsa, gerçeğin bu verilen rakamların çok üstünde olduğunu görürdük.
* Hayatın Öğrettikleri: Yeni insanlara gitmeliyiz!
* Kamu Emekçileri Cephesi: Yüz binleri harekete geçirebilen dünden, yöneticilerini kıpırdatamayan bugüne: KESK
Bir sendikanın, doğru politika ve perspektife sahip, kiminle yanyana yürüyüp kimi karşısına alacağı konusunda net, mücadelede kararlı, uzlaşmak yerine hedefe ulaşmak isteyen, meşruluğu yasallığa tercih eden, üyelerini karar mekanizmalarına katan ve aldığı kararları hayata geçiren bir sendikanın çok büyük yollar katedebileceği bir süre geride kaldı.
Bu sürede KESK bir arpa boyu ilerlemediği gibi başlangıç noktasının da çok gerisine düştü. Yaşamın diyalektiğidir. İlerlemeyen geriler.
* Sağlık Bakanı, halkın sağlığını düzeltmek yerine, ülkemizi sağlık turizm merkezi yapmaya çalışıyor!
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 2 Ocak 2016 tarihinde bazı gazeteleri ziyaret ederek bakanlığının gelecek planları hakkında bilgi vermiş. O planlar ve hayaller halkımızın sağlık verilerini, sağlık hizmetlerine ulaşma koşullarını düzeltmeyi içermiyor elbette. Tam tersine pazar malı haline dönüşen sağlık hizmetlerinin, başka ülkelere pazarlanmasını oluşturuyor.
Halkımız canıyla uğraşırken AKP’nin sağlık bakanı ve bezirganları insanların yaşamları üzerinden para kazanmanın derdinde. Tek değerin kar elde etmek olduğu emperyalist sistemde insan, sadece para kazanmanın aracıdır. Yaşamın değeri ve kutsallığı, burjuvazinin kendi yaşamı söz konusu olduğunda geçerlidir.
* Direnişimizi büyüterek yolumuza devam ediyoruz!
* Direnişi tüm maden ocaklarına yayalım!
Direnişimizin sürdüğü her bir gün bizim zaferimizdir. Bu civarda böyle bir direniş hiç olmamış. Direniş adına bir şey yaşanmamış. Ve bizim direnişimiz bir ilk olarak sürüyor. Tek bir talep var: İşe geri dönmek…
Kömür madeninin olduğu bölge, işten atılan işçilerin dedelerinden kalma topraklarıdır. O çepni çocuklarını kendi topraklarında kış günü açlığa mahkum ediyorlar. Sınıf gerçeğinin, sınıf çelişkisinin en açık yaşandığı yerdir şimdi direniş mevzisi.
* Direniş geleneğimiz Avrupa’da da büyüyor! -3-
1981’de Türkiye’de idam cezaları gündemdeydi. Amerikancı Cunta hızlı bir şekilde yargılamalar yaparak, idam cezalarını uygulamak ve halk üzerinde yaratılan terörü katmerleştirerek, direnişi kökünden yoketmek istiyordu.
Avrupa’daki çalışmalar ve örgütlenmelerin hedefinde idamları durdurma çalışmaları vardı. Devrimci Sol’un Köln’deki kendini zincirleme eylemi, Avrupa’da ilk defa yasal eylemlere, korsan eylemlerin uygulanmasını da beraberinde getirdi.
* Avrupa’daki Biz: Enternasyonalist olmak
BİRİNCİ BÖLÜM
Enternasyonalist olmak devrimci olmaktır. Sadece devrimciler, hiçbir çıkar beklemeden kendilerini dünya halkları için feda edebilir.
Enternasyonalist olmak devrimci politikadır. Sadece devrimci örgütler, hiçbir karşılık beklemeden dünya halklarının özgürlüğü için, dünyanın her yerinde yükselttikleri bağımsızlık sloganlarına destek olurlar.
* Avrupa’da Yürüyüş: Grup Yorum, türkülerini Rosa Luxemburg için söyledi
* Yitirdiklerimiz…
“… En büyük hedeflerimize ulaşmanın, en büyük zaferlerimizi kazanmanın yolunun en küçük, en basit, en sıradan denilen işleri yapmakla, oturtmakla başladığını ve aslında tamamlandığını öğrendik. Savaşın bu yanında savaşçının kişiliğindeki ısrar ve kararlılığı öğrendik. İrade savaşının zorluğu gerçeğinden bir dayanıklılığın her alanda gerekli olduğunu öğrendik…”
Besat Ayyıldız
* Kulağımıza Küpe Olsun…
Bol tirajlı bir gazete tekzip yayınlar: “Ülkemizde tüm politikacıların satılık olduğu doğru değildir. Çünkü bazıları çoktan satılmıştır.”
* Öğretmenimiz:
Ancak koşulları yenenler savaşabilir. Onun için akıllı ve cüretli olmalıyız. Akıllı ve cüretli olmadan bu savaşı kazanamayız… Akıllı ve cüretli olmak, doğru düşünme ile ideolojik netliğin birleşmesinden ortaya çıkar. Onun için bu iki silahımızı çok iyi bileceğiz ve birleştireceğiz.