Yürüyüş Dergisi 505. Sayısı Çıktı
* Halk Düşmanı AKP Yargısı Katilli Koruyor!
* Dilek Doğan’ın Katilli Polis Yüksel Moğultay Tutuklansın!
* Halkımız! Adaletin Peşine Düşelim! 17 Şubat’ta, Dilek Doğan’ın Katliam Davası Başlıyor! Adalet İçin Çağlayan Adliyesi’nde Olalım!
* Halkın Hukuk Bürosu Avukatları Adalet İçin Açlık Grevinde…
* Berkin Nezdinde Katledilen Tüm Çocuklarımız İçin Adalet İstiyoruz!
* Bu Ülkede Adalet Yok! Direnerek Adaleti Savunuyoruz!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/505.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 505
24 Ocak 2016
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* İstiyoruz Yapacağız: Gençliği örgütleyecek, geleceği kuracağız!
Kitle çalışması yapmayan devrimci olamaz. Devrimcinin temel işi budur. Devrimcilik örgütlemektir. Zamanını, günlerini halkın içerisinde geçirmeden kitle çalışması yapılabilir mi? Salt derneklerde, kültür merkezlerinde, eylemlerde vb bulunarak kitle çalışması yapılabilir mi? Elbette hayır!
Gençlik neredeyse orada olacağız. Zamanımızın önemli kısmını oralarda geçireceğiz. Okullarda, mahallelerde, amfilerde, okul önlerinde, sınıflarda, bahçede… Gençlik her yerde bizi görebilmelidir.
* Ne kalekollar, ne de faşist terör; devrimcileri teslim alamaz!
Bugün de oligarşinin yaptığı tüm planlar, tüm hesaplar bir kez daha devrimci irade ve direniş duvarına çarpacaktır. Oligarşinin halka karşı açtığı savaşı halkın savaşıyla karşılayacağız. Bu savaşta iki irade çarpışacaktır ve güçlü olan irade kazanacaktır.
Oligarşi bugün Cephe’nin iradesiyle çarpışmaya hazırlanmaktadır. Bu çarpışmada kimin galip geleceğini görmek için sadece tarihe bakmak yeterlidir.
Faşizm Kürdistan’da halkı teslim almak ve ülkenin her yanında halkın mücadelesini, direnişini, muhalefetini ezmek için yeni planlar devreye sokuyor. Bir yandan psikolojik savaş yöntemleriyle saldırı yöntemleri geliştirerek devrimcileri halktan yalıtmaya çalışacak adımları atmaya çalışırken diğer yandan devrimcileri ezmek için saldırmakta, yeni saldırı planların devreye sokmaya hazırlanmaktadır.
* Biz Diyoruz ki: Direnmeyen çürür! Direnen kazanır!
Biz diyoruz ki; direniş Cephe geleneğidir. Direniş geleceğimizdir. Cephe, Kızıldere’den bugüne direnişlerle yazılan bir tarihin sahibidir.
* Sultanahmet Katliamının sorumlusu AKP’dir!
IŞİD, Türkiye’de AKP ve MİT’in izni olmadan hiç bir eylem yapamaz. IŞİD, AKP’nin kendisine yaptığı hizmetlerin karşılığı olarak istediği eylemi yapıyor.
İktidar kriz içerisinde, yönetemiyor. Yönetememenin bir sonucu olarak katliamlar örgütlüyor. Bir yandan korku ile halkı teslim almak istiyor öte yandan IŞİD ile arasında bir ilişkisinin olmadığını kanıtlamaya çalışıyor.
* Kuzey Kore’nin emperyalist haydutlara karşı kendini savunması meşrudur
Dünyanın hemen her köşesinde; halkların ulusal, sınıfsal kurtuluş mücadelesinin olduğu her yerde; halkların başına bombalar yağdıran Kuzey Kore değil, emperyalistlerdir.
Dünya halklarını katleden, ülkeleri işgal eden, talan eden, yağmalayan Kuzey Kore değil, Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman, Japon emperyalistleridir.
Japonya’ya atom bombasını atan Kuzey Kore değil, ABD emperyalizmidir.
* AKP faşizmi; gazetecilere, aydınlara, sanatçılara saldırı ve linçlere devam ediyor
Bu ülkenin onurlu aydınları, gazetecileri, sanatçıları AKP’nin bu pervasızlığına karşı sessiz kalmamalıdır, kalmayacaktır. Yaşanan tüm bu saldırılarda gördüğümüz üzere, AKP iktidarı tüm güçleri ile birlikte topyekün saldırıyor, linç kampanyalarını örgütlü bir şekilde yürütüyor.
Bu saldırıları püskürtmek için halkın her kesimi de örgütlü bir şekilde mücadele vermek zorundadır. Bu, bir ihtiyaç olmanın da ötesinde bir zorunluluktur.
* TAYAD’lı Aileler: Can Dündar ve Erdem Gül’e yolladığımız kitaplara el konulmasına hiç şaşırmadık!
MİT TIR’larıyla ilgili yaptığı haberden kaynaklı bizzat Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla tutuklanan gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün uğradığı haksızlığa karşı kendileriyle dayanışmak için hem çalıştıkları gazeteyi ziyaret etmiştik hem de kendilerine mektup ve kitap yollamıştık.
… Can Dündar ve Erdem Gül’e yolladığımız kitaplarda tecrite karşı nasıl mücadele ettiğimiz, bütün dünya emperyalistlerinin uyguladığı bu politikayı nasıl paçavraya çevirdiğimiz yazıyordu ve bu sebeple kitaplarımıza el koydular.
* Devrimci İşçi Hareketi: İmbat Direnişi madencilerin onurudur
Soma ile Kınık arasındaki Eynez Tepesi daha önce hiç böyle bir çadır görmemişti. Çünkü bu direniş çadırıdır. Madencilerin onurunu temsil eden bu çadırı yıkmak, dağıtmak, içini boşaltmak için halk düşmanları ellerinden geleni yaptı, yapıyor. Ama bütün bunlara rağmen bu çadırı buradan söküp atamadılar. Direniş çadırının temsil ettiği maden işçisinin onurunu ayaklar altına alıp ezemediler. Maden emekçileri işte bunun farkındalar.
* Kamu Emekçileri Cephesi: Dünden bugüne: KESK -2-
KESK’in güç kaybetmesinde faşizmin saldırıları yadsınamaz. Fakat faşizmle yönetilen bir ülkede muhalif bir örgüte, hak alma mücadelesi veren bir sendikaya faşizmin saldırmaması beklenemez, düşünülemez! Faşizm yapması gerekeni yapıyor. Bunun karşısında da KESK yapması gerekeni yapacaktı. Faşizmi karşısına almadı, cepheden bir savaşa girişmedi. Yapmadığı için yok olmanın eşiğine geldi.
* Halkın Hukuk Bürosu avukatları Berkin için açlık grevinde!
“Berkin için Adalet istiyoruz!” diyen Halkın Hukuk Bürosu avukatları, 14 Ocak’ta Okmeydanı’nda, Berkin’in vurulduğu sokakta yaptıkları açıklamayla Açlık Grevine başladı. “Adalet için Açlık Grevindeyiz, Berkin’in Katilleri Yargılansın!” diyen avukatlar, kurdukları çadırda direnişlerini sürdürecekler.
“Berkin’in Katili Belli, Katil Polis Yargılansın!”, “Berkin İçin Adalet İstiyoruz, Katili Cezalandırılsın!”, “Berkin İçin Adalet İstiyoruz, Açlık Grevindeyiz!”, pankartlarını açan avukatlar, “Berkin’in vurulduğu sokakta, destek için bekliyoruz” dediler.
* Röportaj: “Açlık grevimizle adaletsizliğe karşı direniyoruz”
Neden açlık grevi yapıyoruz; çünkü bir konuya dikkat çekmek istiyoruz. O da şudur; “Berkin’in katilleri yargılanmıyor, korunuyor.
Çünkü bu soruşturma sıradan bir soruşturma değil. Berkin soruşturması sonuna gelmiş durumdadır. Katilleri bellidir. Ama 950 gün oldu, neredeyse 1000 gün olacak hala yerinde sayıyor dosya. Şimdi de sessizlikle ve süreci uzatarak unutturmaya, kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalışıyorlar. Alıştırmak, kanıksatmak istiyorlar. Bu yüzden sıradan iş ve taleplerin ötesine geçmek gerekiyordu. Düşündük, çarpıcı bir eylem yapmak istedik ve açlık grevi yapma kararı aldık. Gerçekten de ilgi çekti, hemen karşılığını aldık.
* AKP; katliamlarını anayasa perdesiyle gizleyemez!
Bağımsız olmayan, yeni-sömürge bir ülkede yasalar, anayasalar emperyalistler ve işbirlikçileri içindir. Her maddesi, onların sömürü ve yağma düzeninin sürmesi içindir.
İşte bu nedenle emperyalizm ve oligarşi için yapılan anayasalarla halkın hiçbir sorunu çözülmez, hiçbir talebimiz karşılanmaz!
Halkımız!
Kendi Anayasamızı Yapalım! Halkın Anayasasını Yapalım! HALK CEPHESİ’nin HALK ANAYASASI taslağı Halkın Anayasası’dır.
AKP Faşizminin Halk Düşmanı Anayasa Değişikliği karşısına HALK ANAYASASI ile çıkalım. Halk Anayasası’na sahip çıkmak, Halkın Anayasası için mücadele etmek, bağımsız, demokratik bir Türkiye için mücadele etmek demektir.
* Gençlik Federasyonu: AKP’nin gençlik korkusu; devrim korkusudur!
ODTÜ’ye de gireriz diyen AKP iktidarının, Göktürk-2 uydusunun takibi için ODTÜ’ye gelen Tayyip Erdoğan’ın deneyimlerine ihtiyacı vardır. Lakin 2500 çevik kuvvet polisi ve TOMA’larıyla ODTÜ’ye gelen Tayyip Erdoğan’ın üniversite öğrencilerinin direnişi karşısında döktüğü ecel terleri son olmayacaktır. Üniversitelerimize katillerin ellerini kollarını sallayarak girmelerine izin vermeyeceğiz.
AKP iktidarı, devrimcileri okullardan uzaklaştırmak için elinden geleni yapmaktadır. Okulları, polis karakolları haline getirmektedir. ODTÜ’ye giremeyen polis-ÖGB AKP’nin korkusunun ifadesidir. Biz, AKP’nin korkularını büyütmeye devam edeceğiz.
* Liseliyiz Biz: Karnelerimizi alıp adalet çadırında buluşalım!
22 Ocak karne günü geliyor. Kimimiz geçemediğimiz derslerin acısıyla, kimimiz ise aldığımız iyi notların mutluluğu ile geçireceğiz bu günü. Ama bizim için üç yıldır ayrıca önemli karne günü. Berkin için söz verdiğimiz günlerden biri bugün. Biz bugün Berkin’in onur, namus ve vatan sevgisi dersini pekiyi ile geçtiği karnesini alıp; katillere, halk düşmanlarına da onursuzluğun, namussuzluğun, kan emiciliğin pekiyi olduğu karnelerini vereceğiz. Sınıfını geçen katiller katletmeye devam ediyorlar.
* Sanatçıyız Biz: Tavır dergisini yaygın olarak dağıtalım!
Kültürel mücadele emperyalist ideolojiye karşı en önemli cephelerden biridir. Emperyalizm yalnızca ekonomik, askeri egemenlik değil, aynı zamanda kültürel egemenliktir. Emperyalist kültürle mücadele, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşının bir parçasıdır. Bu yüzden bütün sanat dallarını, iletişim araçlarını ustaca kullanmamız gerekiyor.
Düzen bu alanın ne kadar önemli olduğunun çok iyi farkında ve bu yüzden halkımızı bir yandan ekonomik olarak yoksullaştırırken, kültürel olarak da yoksullaştırıyor. Dünyanın hemen her yanında, emperyalist sömürünün, işgalin, ekonomik, politik bağımlılığın ve saldırganlığın arttığı günümüzde, emperyalizm tarafından ideolojik ve kültürel yozlaştırma politikaları da buna paralel bir şekilde bilinçli, iradi ve sistemli bir şekilde sürdürülmektedir.
* 10 Soruda: Bağımsızlık
Bağımsızlık, bir ülkenin ve halkının; siyasi, ekonomik, askeri, kültürel her alanda kendi kaderine hükmedebilmesidir. Bir ülke için bağımsızlık; ekonomik, siyasi, ideolojik, kültürel olarak emperyalizmin etkisinden ve denetiminden kurtulmaktır. Diğer tanımı kendi kaderini belirleyebilmek için kendi kararlarını kendisinin almasıdır.
Bağımlılığın sorumluları olan emperyalizme ve işbirlikçi iktidarlara karşı savaş verilmeden bağımsızlık kazanılamaz. Bu nedenledir ki hedefimiz anti-emperyalist, anti-oligarşik halk devrimidir.
* Savaş ve Biz: Kahramanlık ve ihanet
Kahramanlık zor olanı başarmak, güçlüklere göğüs germek, boyun eğmemek, teslim olmamaktır. Kahramanlık güçtür. Kahramanlık bir günde bir gecede olmaz. Kahramanlık yaşamda örülür, zamanla büyür ve ortaya çıkar. En zor koşullarda, ya teslimiyet ya ölüm dayatmasında kahramanlığı tercih etmek anlık bir karar değildir. Kahramanlık bir birikim sonucudur. Bu birikim olmadan kahramanca bir son olmaz.
İhanet de böyledir, belli bir sürecin sonucudur. Mesele, her insanın kendi sürecinin yani kendi yaşamının neyle sonlanacağıdır; kahramanlıkla mı, ihanetle mi? İşte bunu belirleyen de beynimize, yüreğimize neyi doldurduğumuza, neyi biriktirdiğimize bağlıdır.
* Hayatın Öğrettikleri: Örgütlemek; karşımızdakini tanımaktan ve onun güvenini kazanmaktan geçer
Bazen haftalar, aylar belki senelerce dil döktüğümüz kendimizi anlattığımız ama bir türlü bağ kuramadığımız insanlar oluyor. Bazen de çok kısa sürede aile gibi olduğumuz insanlar. İşte burada belirleyici olan çok ve en iyi anlatmaktan öte onunla kurduğumuz bağ oluyor. Gönül kapılarını açmak için yaşamdaki ayrıntıları örgütlemeliyiz.
* Anadolu Gençlik: Halkımız, verdiği sözü tutanlarla ölüme kadar gider
Anadolu’da çalıştığımız kurumlarımızda örgütlenmemizi temsil ediyoruz. O zaman yarattığımız değer ve erdemler kendi pratiğimizde hayat bulmalı, güvene dayalı ilişkiler, çalıştığımız alan ve birimlerde somutlanmalıdır.
İdealize etmeden, ulaşılmaz görmeden, küçük adımlar atarak; bu güçlü güven duygusunun temellerinden biri olabiliriz. Bunun için ne yapacağız? Öncelikle insanlarımıza ucu açık bırakılmış sözler vermeyeceğiz, sözlerimiz netliğe kavuşmalı, muğlak, yuvarlak cümleler kurmamalıyız.
* Bu Halk Bu Vatan Bizim: Halk sevgisi, halkımızın hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaktır
“Halk” ve “vatan” kelimelerinin bilincimizde nasıl bir yer etmesi gerektiğini, en iyi vatan ve halk sevgisini taşıyanlar; bu sevgiden güç alarak mücadele edenler bilir. Fakat bugün bu kelimelerin içinin boşaltıldığı, “halk” ve “vatan” kelimelerinin sıradanlaştırıldığı bir süreci yaşıyoruz.
Bizi biz yapan değerlerimizden olan vatanımızı, topraklarımızı ve 7 düvele meydan okuyan halkımızı kuru bir kavram olarak konuşmamız isteniyor.
* Röportaj: Halkın ekmek fırını Açıldı
Madem adaletin ekmeği bu kadar önemli,
Onu kim pişirmeli,
dostlar söyleyin?
Öteki ekmeği kim pişiren
Adaletin ekmeğini de
Kendisi pişirmeli halkın
Gündelik ekmek gibi
Bol, pişkin, verimli (…)
Diye seslenmiş Bertold Brecht. Tam da bu noktada ortaya çıktı fırın projesi. Kim pişirmeli, biz pişirmeliyiz dedik. Çünkü ekmek demek adalet demekti. Ve bizim ekmeğimiz de her eve girmeliydi. Ekmeğimizde kokan umudu herkesin koklamasını istedik.
* Halk Meclisleri: Halk Meclislerini emeğimizle örgütleyeceğiz
Halk Meclisi sadece birkaç kişinin bir araya geldiği, haftada bir toplantı yapıp kararlar aldığı, sorunları konuşup çözüm düşündüğü örgütlenmeler değildir.
Her sorunun çözümünde halk olmalıdır, halk toplantıları ile halk mahkemeleri ile çözülmelidir sorunlar. Böyle olmadığı durumlarda halk kendini sorunların çözümünün dışında görür, başkasından bekler.
Her ihtiyaç her sorun için bu dayanışma ile çözüm elde ederiz. Bunu halka giderek, halkımızı Halk Meclisinde örgütleyerek başaracağız. Bunu yapmadığımızda halkımızın umutları düzene kayar, sorunların çözümünü düzenden devletten beklemeye devam eder. Kendi gücüne güvenmez. Biz halkımızı kendi sorunları etrafında örgütleyerek Halk Meclislerinde örgütlenerek, halkın iktidarını kuracağız. Bunun için Halk Meclislerini bütün mahallelerde örgütlemeliyiz.
* AKP’nin katil polisleri, Dilek Doğan’ın ailesini ölümle tehdit etti!
Katilleri açığa çıkaranlara; katilin yüzünü unutturmayanlara düşmanlar… Dilek’in ailesine düşmanlar. Ailenin verdiği adalet mücadelesine düşmanlar. O katilin yüzüne tükürmek isteyen milyonlara düşmanlar! Biz susmayacağız! Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! Çünkü şiirde söylendiği gibi rotamızı “düşmanın diş gıcırtılarına göre” çizdik!
* Armutlu direniyor, direnecek!
AKP’nin katil polisi adalet talebine saldırıyor. Katilleri yargılamayan AKP, adalet isteyen halka saldırıyor. Günlerdir en meşru hakları için direnen Armutlu halkına saldırılar son günlerde iyice yoğunlaştı. Armutlu’da adalet çadırına yönelik polisin saldırılarıyla ilgili gün gün yaşanan gelişmeleri yayınlıyoruz.
* Sorunlar/Çözümler: Açıklamalarımız, bizim ideolojik silahlarımızdır!
Sonuç olarak; düşmanın bir saldırısına nasıl bakıyoruz, şehidimizi nasıl sahipleniyoruz, o konuya ilişkin değerlendirmemiz…
Vurgulayıcı, sade bir dille ve anlaşılır metinler yazmalıyız.
Halkı mücadeleye çağırmalıyız.
Unutmayalım, açıklamalarımız demokratik alanda örgütlenme silahımızdır. Bu bilinçle yazmalıyız.
* Cephe Milisleri, AKP’nin saldırılarına karakol baskınıyla cevap verdi
* Tayyip Erdoğan: Sınır dışına çıkan milletvekillerinden hesap sorulacak
Reformizm her gün barış diyor, oligarşi her gün katlediyor. Bir canlı yayında öğretmenlerin “çocuklar ölmesin” sözüne katlanamayıp gözaltı işlemi yapan bir sistem içerisinde barışı inşa etmek için savaşmamız gerekir. Emperyalizmin ve faşizmin olduğu koşullarda barışın zemini yoktur.
Halk iktidarı eline almadıkça, şiddet gücünü eline almadığı sürece barış söylemi halkların umutlarını, mücadelesini mahkum etmektir.
Barışı en çok isteyen devrimcilerdir. Barışı yeryüzüne getirecek olanlar da devrimcilerdir.
Barış; bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi içerisinde kanla, canla, fedalarla sağlanacaktır.
* Ülkemizde Gençlik
* AKP Kürdistan’da Katlediyor, Kürt Milliyetçi Anlayışın Hakim Olduğu Eğitim-Sen “Yapacak Bir Şey Yok!” Havasında!
Hani nerede Kürt halkının taleplerini savunan Eğitim-Sen, KESK? Kürt sorununu her şeyin merkezine koyan, bu nedenle emekçilerin diğer tüm sorunlarını ikinci plana atan KESK’teki anlayışlar bu şekilde mi Kürt halkına sahip çıkacak?
Burnunun dibinde bir halk teker teker öldürülüyor, göç ettiriliyor, öğretmenler ‘öğrencilerimi terk etmiyorum’ diyerek hayatını koyuyor. Eğitim-Sen ise Diyarbakır’da şube sayısını üçe çıkarmakla katliamları durduracağını sanıyor. Hayır! Katliamları tek başına binler değil, düşmanıyla uzlaşmayan kararlı bir irade durdurabilir.
* Hedef gösterilen akademisyenlerin yanındayız!
Bugün düşünce ve ifade özgürlüğü hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Deneyimlerimiz göstermiştir ki, bu saldırı boyutlanacak, muhalif akademisyenler hem daha çok baskıya uğrayacak hem de tüm kamu emekçileri için en acil sorun olan güvencesiz çalışma tehlikesi büyüyecek ve ivedilikle hayata geçirilecektir.
* AKP’nin rant ve katliam politikalarını boşa çıkaralım!
* Yürüyüş Dergisi her yerde…
Yürüyüş dergisi büyük bir emek ve özveriyle halka gerçekleri anlatmaya devam ediyor. Kürdistan’da yaşanan katliamlar, Armutlu Mahallesinde kurulan Dilek Doğan Adalet Çadırına yapılan saldırılarla halka gözdağı verilmeye çalıştıkça bizler de halka umut olmak, gerçekleri ulaştırmak için daha fazla gitmeliyiz. Anadolu’da ve Türkiye’nin geneline gerçekleri ulaştırmak için dergimizi daha fazla dağıtmalıyız.
* Halkın Mühendis Mimarları: Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser!
Emperyalistler çevreci olamazlar; çünkü onlar halk düşmanıdırlar. Rio, Kyoto, Kopenhag, Paris… Tüm konferansları, sebebi oldukları doğa felaketlerini gizlemek için yapılan çevreci maskeleridir. Amaçları; daha fazla sömürü, daha fazla talan, daha fazla yağmadır.
Küresel ısınmanın, çevre kirliliğinin çözümü Paris Konferansları değildir. Çözüm yalnızca halkın iktidarındadır. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerin yarattığı kirliliği ancak halkın iktidarı temizler.
* Avrupa’daki Biz: Enternasyonalist olmak -2-
Enternasyonal çalışmalar sadece uluslararası çalışma yürüten alanın işi değildir. Her alan çalışması, kendi enternasyonal ilişkilerini de yaratmalıdır. Hatta her birim çalışması yapan yoldaşımız da, yaptığı çalışma ne kadar yerel olursa olsun; çalışmalarını enternasyonal düzeyde ele almalıdır.
Halk bahçelerinden uyuşturucuyla mücadele merkezlerine, adalet okullarından rüzgar türbinlerine, spor merkezinden müzik okuluna, yerinde ıslah projelerinden yürüteçlere, halk okullarından işçi direnişlerine kadar daha birçok alandaki örgütlenmelerimiz, tüm dünyaya devrimimizle neleri hedeflediğimizi gösteren örnekler durumundadır.
Bugün, dünyada örnek gösterilecek sosyalist ülkeler olmasa da, sosyalist örgütlenmelerimiz var. Bu örgütlenmelerimizi dünyaya taşımak, savaşımızı sınırların dışına taşımaktır. Kültür-sanat alanından işçi hareketine, gençlikten memurlara, milislerden gerillaya kadar tüm dünyaya örnek olacak bir geleneğe sahibiz. Bu geleneğimizi geleceğe taşımak ve tüm dünyaya tanıtmak zorundayız.
* Avrupa’da Yürüyüş
* Yitirdiklerimiz…
“…Kavga bu, şehit düşmekte var. Ama inanıyorum ki yerim boş kalmayacaktır.”
Musa Öznur
* Kulağımıza Küpe Olsun…
Tekrar, bilginin anasıdır.
* Öğretmenimiz…
Halk ve vatan sevgisi; tarih ve sınıf bilincidir.
Sınıf bilinci; devrimcinin kişiliğini, eğitimini ve onurunu kazandıran bir okuldur.
Halkımızı örgütleyerek, sınıf ve tarih bilinci ve savaş bilimi-kültürüyle donatarak; devrimci savaşı halklaştırarak savaşacağız, savaştıracağız….