Almanya Köln’de Newroz Kutlaması Yapıldı
Newroz İsyandır İsyanı Büyütelim!
Kürt Halkının Kurtuluşu Anadolu İhtilalindedir!
Kürdistan Faşizme Mezar Olacak!
Newroz Piroz Be!
Newroz Coşkusu, Almanya’nın Köln Şehrinde Türkçe Ve Kürtçe Atılan Bu Sloganlarla Yaşandı…
Asılan 2 bin afiş, dağıtılan binlerce bildiri, davetiye ardından 20 Mart sabahı geldiğinde, Almanya Anadolu Federasyonu taraftarlarının etkinlik salonundaki hazırlıkları, heyecanla başladı.
Etkinlik saati gelip çattığında stantlardan yemeğe, konuşmalardan tiyatroya kadar her şey hazır haldeydi.
Nihayet, etkinlik, Saat 16.00’da, sunucunun Almanya Anadolu Federasyonu adına konuşma yapacak olan Federasyon Başkanını kürsüye çağırmasıyla başladı.
Aşağıda tamamını yayınladığımız, Federasyon Başkanı’nın dikkatle dinlenen konuşmasının ardından, Sanatçı ve Saz Hocası Erdal Arslan ve arkadaşları Newroz’un ruhuna uygun anlamlı türküler seslendirdi.
DEV-GENÇ korosundan önce kısa bir mizansen sunan çocukların gösterisi yoğun alkışlarla karşılandı. DEV-GENÇ korosu ise gençliğin coşkusunu türkülere yansıtarak etkinliğin en renkli gösterisini sundu.
DEV-GENÇ korosunu, Alman Sol Parti (Die Lİnke)’ den Zeki Gökhan’ ın konuşması takip etti. Zeki Gökhan, konuşmasında, özellikle Almanya’daki ırkçılığın yükselişine ve saldırılarına dikkat çekti.
Daha sonra kısa bir tiyatro gösterisi ile bin yıllardır süren sömürü ve zulüm egemenliği ile bunlara karşı Newroz gibi isyanlarda anlamını bulan isyan geleneği canlandırıldı. Geçmişle günümüz arasında bağlar kuruldu.
Verilen kısa aradan sonra ise Kürt halk türkülerinin güçlü sesi BESE ŞAHİN sahneye çıkarak, anlamlı konuşmaları ile güçlendirdiği etkili türküler seslendirdi.
Bese Şahin’ in türkülerinin ardından Almanya Anadolu Alevi Hareketi adına konuşma yapmak üzere sahneye çıkan temsilci, Alevi halkının isyan geleneği ile Newroz arasında bağlar kurarak, bu isyan geleneğinin bugün devrimciler şahsında devam ettiğine dikkat çekti. Alevi halkının yerinin de çağdaş Kawa’ların yanı olması gerektiğini belirtti.
En son GRUP BORAN’ ın sahneye gelmesi ve söylediği GRUP YORUM tadındaki türküler katılımcıları coşturdu ve halaylarla etkinlik sona erdi.
200 kişinin katıldığı etkinlikte, mücadeleyi Newroz ruhu ile yükseltmek ve gelecek yıllarda daha güçlü ve daha kitlesel Newrozlar örgütlemek arzusu, tüm katılımcıların ortak arzusuydu.
NEWROZ PİROZ BE!
KÜRT HALKININ KURTULUŞU ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!
BİJİ NEWROZ BİJİ KÜRDİSTAN!
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
ALMANYA ANADOLU FEDERASYONU
Değerli Yoldaşlar,
Newroz Etkinliğimize Katılarak Bizleri Onurlandıran; Her Milliyetten ve İnançtan halkımız, Emekçi Alman Halkından ve Tüm Dünya Halklarından Dostlarımız,
Newroz Etkinliğimize Hoş Geldiniz! Almanya Anadolu Federasyonu Adına Hepinizi Saygıyla Selamlıyorum…
Ülkemiz Türkiye, faşizmin alçakça ve barbarca saldırıları altında zor günlerden geçiyor.
Bölgemiz Ortadoğu, kan gölüne dönmüş durumda.
Tüm dünyada emperyalistlerin ve işbirlikçi faşist iktidarların baskı ve terörü günden güne tırmanıyor!
Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan halklarnın tarihinde, sömürü ve zulme karşı mücadelede çok özel bir yeri olan isyan günü NEWROZ’u, 2016 yılında, böyle bir atmosferde karşılıyoruz!
Görüyor ve izliyorsunuz:
Ülkemiz Türkiye’ de, 2014 yılında, ‘’Barış Görüşmeleri’’ adı altında faşizmin temsilcileriyle yapılan görüşmeler tüm hızı ile sürerken,faşist AKP iktidarı tarafından, ÇÖKERTME ismi verilen barbarca bir saldırı planı hazırlandı.
2015 yılı sonlarında yürürlüğe konulan bu saldırı planını, AKP iktidarı ve faşist devlet adına hazırlayanlar, aynı zamanda devlet adına ‘’barış’’ görüşmelerini sürdüren heyetten başkası değildir.
Bu ÇÖKERTME PLANI devreye girdiğinden bu yana , Kürdistan’ da şehirler, kasabalar, mahalleler yakılıp yıkldı. Tank, top, füze-roket atışlarıyla, havadan bombardımanlarla adeta yerle bir edildi.
Kürt halkımızdan binlerce insan katledildi.
Yüzbinlerce kişi yerini yurdunu terkederek sürgünlere gitmek zorunda kaldı.
Sözüm ona müslüman geçinen faşist AKP iktidarı tarafından, ibadet yerleri, mezarlıklar bombalandı. Günlerce cenazelerin kaldırılmasına izin verilmedi.
ÇÖKERTME PLANI yalnızca Kürdistan’ ı da hedeflemiyordu. Aynı zamanda Türkiye’ nin neresinde devrimci potansiyel varsa oraları da hedefliyordu.
Özellikle büyük şehirlerin devrimci potansiyeli yüksek, yoksul mahallelerini de hedefliyordu.
Nitekim İstanbul’ da Gazi, Armutlu, Okmeydanı gibi mahallelere saldırmakta gecikmediler. Halen sürdürülen bu saldırılarda, halka ateş açılmış, devrimciler katledilmiş, dernekler, marketler gibi devrimcilerin ve halkın kurumları yıkılmıştır. İşkenceler ve tutuklamalar, infaz ve kaybetme tehditleri ise tüm hızı ile sürmektedir.
Halkın sanatını yapmaktan başka suçu olmayan Grup Yorum üyelerine bile ağır işkenceler yapılmış, kolları kırılmış veya tutuklanmışlardır.
Bu saldırılar; devrimcilerin ve halkın dinamik cevaplar vermesi ve Kürdistan’ la dayanışmayı yükseltmesi karşısında şimdilik yoklamalar düzeyinde kalmıştır.
Ancak Kürdistan’ daki gibi daha büyük saldırılar beklememek için bir neden yoktur.
Bölgemiz Ortadoğu’ ya gelince: Emperyalizm, 2000 li yılların başlarında devreye soktuğu Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi ile, Afganistan, Irak, Libya, Suriye’ yi, bombalarla baştan başa yıkmış, işgal etmiş, 2 milyondan fazla insanı katletmiştir.
Milyonlarca insanı ölüm yolculuğundan beter sürgünlere yollamıştır. Akdenizde boğulan insan sayısı 20 bini geçmiştir.
İşkence çarkları ise durmaksızın döndürülerek, hemen hemen bölgede işkence yapılmadık insan bırakılmamıştır.
Dahası İŞID gibi canavarlaşmış örgütler kurularak halkların üzerine salınmıştır.
Dünyanın her yerinde ise, saldırı ve baskılar birbirini izlemektedir.
Burjuva demokrasisinin beşiği olmakla övünen emperyalist metrepoller bile bunun dışında değildir.
Başta öldürme, bombalama ve silahla tarama düzeyine sıçratılan ırkçı saldırılar her yerde tehlikeli bir tırmanış içindedir. Sadece Almanya’ da yılda17 binden fazla ırkçı saldırı olmaktadır.
Bu saldırıların devletler tarafından nasıl desteklendiğini ise bunlara rağmen tutuklu bulunan ırkçı sayısının bir kaçı geçmemesinden pekala anlayabiliriz. Kaldı ki ırkçıların örgütlenmesi için her olanak kendilerine sağlanmaktadır.
Serbestçe örgütlenmekte, propaganda yürütmekte ve seçimlere katılmaktadırlar. Almanya’ da % 23 lere varan oranda oy almaya başlamışlardır.
Irkçılara bu kadar hoşgörülü olanlar devrimcilere gelince ise deccal kesilmektedirler. Devrimciler üzerindeki baskılar, yasaklar, tehditler, tutuklamalar birbirini izlemektedir. Burjuva yasaları önünde bile suç sayılmayan, bizzat kendilerinin yasal izin verdiği eylemlere katıldığı gerekçeleriyle 6-7 yıllara varan cezalar verilebilmektedir. Tutsak yoldaşlarımız hapishanelerde de rahat bırakılmamaktadır. Çok çeşitli biçimlerde üzerlerinde baskılar uygulanmakta, Tek Tip Elbise giymeleri dayatılmakta veya tecrit edilmektedirler.
Dışarıda hala faşizme karşı mücadelelerini yılmadan sürdürenler üzerinde de, yurtdışı edilmek, pasaportlarına el koymak, imza vermek zorunda bırakmak, muhbirlik teklifi, çeşitli tehditlerde bulunma gibi çok çeşitli baskılar uygulanmaktadır.
Daha da önemlisi devrimci demokratik kurumlara, derneklere, göçmenlerin evlerine, eşkiyalar gibi kapılar pencereler kırılarak baskınlar yapılmakta, dağıtılıp talan edilmekte, el koydukları araç gereçler parçalanarak geri verilmektedir.
Düşünce yayma araçları dışında bir işlevi olmayan dergiler bile yasaklanabilmektedir.
Kısaca devrimciler söz konusu olduğunda, düşünce ve örgütlenme üzgürlüğü gibi temel özgürlükler gaspedilmiş durumdadır.
Ekonomik ve sosyal haklara saldırıları ise en iyi biz yoksullar hissediyoruz. Sosyalizmin bir çok ülkede yıkıldığı ve emekçilerin mücadelesinin gerilediği 90’ lı yıllardan bu yana, emekçilerin bir çok ekonomik ve sosyal hakkı gaspedilmiş durumdadır.
Kardeşler,
Emperyalizmin ve faşizmin, bu azgın saldırılarla hedeflediği tek şey vardır: Artık dayanılmaz boyutlarda süren sömürü ve baskı düzenlerine kölece boyun eğmemizi sağlamak istiyorlar.
Direnmeliyiz!
Kürdistan’ da, Türkiye’ de, Ortadoğu’ da ve bütün dünyada direnişlerimizi daha da güçlendirmeli ve zafere taşımak için her yolu denemeliyiz!
Faşizm ve emperyalizm halkları yenebilecek güç ve çapta değildir.
Güçlü silahları ve örgütlenmeleri olabilir. Ama milyarlarca halkı yenebilecek güç yeryüzünde bulunmamaktadır!
Yüz Milyonlarca Ortadoğu halkını bir avuç emperyalist tekellerin temsilcileri yenemez!
Milyonlarca Türk ve Kürt her milliyetten ve inançtan halklarımızı bir avuç oligarşi ve onun faşist temsilcileri yenemez!
Onların hiç birisi halksız yapamaz. Örgütlerinde yer alanlar da, onlar adına tetik çekenler ve halka saldıranlarda esasında kandırılmış, beyineri yıkanmış halk çocuklarıdır. Egemenler kendi bir avuç oluşlarını, kendi zayıflıklarını kandırılmış halk evlatları üzerinden telafi etmeye çalışmaktadırlar.
İşte bir kez daha zayıf oldukları yer burasıdır!
Biz devrimciler ve tüm halklar, kandırılan halk evlatlarına gerçekleri gösterdiğimizde, egemen sömürücülerin yapabileceği hiç bir şey kalmayacaktır. Bir fiske vuruşu ile bile yıkılacak duruma geleceklerdir.
Bu nedenle biz halklar güçlüyüz ve onları kesinlikle yenebiliriz!
Yeter ki; gücümüzün farkına varalaım. Örgütlenelim ve mücadele edelim!.. Adalet talebimzi, devrim talebimizi, iktidar talebimizi yükseltelim.
Yeter ki; hedefimiz birbirimiz değil, halklar değil, sadece ve sadece sömürücüler ve zalimler olsun!
Yoldaşlar Dostlar,
Göğüslerimiz kabararak görüyor ve izliyoruz: Ortadoğu ve özellikle Suriye halkı direniş destanları yazmaktadır!
Ülkemiz Kürdistanın’ da, Cizre’ de, Şırnak’ ta, Diyarbakır’ ın büyük mahallelerinde, İdil’ de, Silopi’ de ve saldırıya uğrayan her kentinde Kürt halkımız, kadını, erkeği, genci, yaşlısı ile kahramanca direnmektedir. Faşizmin ahlaksızlıkta, vahşette sınır tanımayan katliamlarına boyun eğmemektedir.
Ülkemiz Türkiye’ nin diğer parçalarında da, faşizmin saldırılarına boyun eğilmemekte, hem faşizmin devrimci mahalleleri ve örgütleri teslim alma saldırılarına karşı direnilmekte hem de Kürt halkının direnişi desteklenmektedir.
Gazi Mahallesi, Kürdistana destek eylemlerine karşı faşizmin saldırılarına tam 11 gün direnmiş, baş eğmez bir irade göstermiştir.
Armutlu, Okmeydanı gibi devrimcilerin önderliğindeki diğer mahallelerde de farklı bir tablo sergilenmemiştir
Bu mahallelerde faşizm halkın ve devrimin yıkılmaz iradesini kıramamış ve şimdilik çaresiz geri çekilmiştir.
Halkımız bu direnişlerde de evlatlarını şehit vermiştir. İşkencelere, kaybetme ve infaz tehditlerine yiğitçe göğüs germiştir.
Avrupa’ daki saldırılar karşısında da devrimciler mahkemelerde, hapishanelerde direniş destanları yaratmakta ve bir gelenek oluşturmaktadırlar.
İşte en son Erdal Gökoğlu Açlık Grevi direnişinin 48. gününde, taleplerini kabul ettirerek direnişini zaferle noktaladı
Buradan Erdal Gökoğlu’ nu, ve Avrupa’ da direniş geleneğinin oluşumunda katkısı olan tüm devrimci tutsaklarımızı selamlıyorum.
Onlara şan olsun!
Kardeşler,
Biz Türkiyeli devrimciler, Mahirlerin, İbrahimlerin, Denizlerin mirasını asla karartmadık. Bayraklarını yere düşürmedik. Onların yolundan ayrılmadık. Bükülmez iradelerini zayıflatmadık. Daha da güçlendirerek yolumuza devam ettik ve devam ediyoruz.
And olsun ki bundan sonra da devam edeceğiz!
Bu mirasın, bu bayrağın gölgesi altında yaşamaktan, bu iradenin gereklerini yerine getirmekten bir an olsun geri kalmayacağız!
Bunların bize her şeyden önce öğrettiği bir şey vardır: Faşizmle barış; emperyalizmle işbirliği yapılamaz!..
Faşizmin için barış en hafif deyimle halkları teslim almak için başvurulan bir hiledir. Halkların direnişlerini zayıflatma oyunudur.
Ülkemizde sözüm ona barış görüşmelerini sürdüren faşizmin heyetinin, aynı zamanda ÇÖKERTME PLANINI hazırlayan heyet olması hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde bunları kanıtlamaktadır.
Yoldaşlar, Dostlar,
Faşizmle barışmak veya emperyalizmle işbirliği yapmak halklara hiçbir fayda sağlamaz! Tarih boyunca da sağlamamıştır.
Ankara’ da, halkın en kalabalık bulunduğu bir durakta bomba patlatarak yapılan katliam gibi eylemler de halkların birliğini ve kardeşliğini tahrip etmektedir.
Böylesi eylemler : ‘’ Kürt halkı katlediliyor, biz de Türk halkını katlederek intikam alıyoruz’’ ilkelliği ile açıklanamaz. Bu kopkoyu bir şövenizmdir.
Sınıflar mücadelesini çarpıtmak, mücadeleyi yolundan saptırmaktır.
Egemen sömürücü sınıfları güçlendirip, tam da onların istediği şekilde, halkları birbirine kırdırarak güçten düşürmektir.
Hiç bir bilimsel gerçekliği ve geçerliliği yoktur.
Her şeyden önce Kürt halkını katleden Türk halkı değildir. İçlerinde Kürt egemenlerinin de yer aldığı işbirlikçi oligarşi ve onun faşist temsilcisi AKP iktidarıdır.
İkincisi, bizim mücadele anlayışımız ve biçimimiz asla faşistlerinki gibi olamaz. Yoksa halkın gözünde, faşistlerden IŞİD canilerinden farkımızı göstermek imkansız hale gelir.
Bu gibi eylemleri, Rojova’ da emperyalist uzmanlar tarafından eğitilmeyi kabul etmek, ABD’ ye İncirlik benzeri üsler vermek, emperyalizmin kara gücü olmaya itiraz etmemek gibi gelişmelerle birlikte değerlendirdiğimizde gidiş gerçekten vahimdir!
Bu yoldan dönülmelidir!..
Aksi halde en hafif deyimle, Kürt halkının bu güne kadarki kahramanca ve fedakarca mücadelesi, kazanımları ve tuttuğu mevziiler, emperyalizme peşkeş çekilecektir. Kürt halkının kaderi, dünya genelinde sömürücü ve zalimlerin başını çekenlerin insafına bırakılacaktır.
Kardeşler, Dostlar, Halkımız,
Herkese bir kez daha hatırlatmak isteriz ki:
Emperyalizme karşı tek çare: Bağımsızlıktır. Emperyalizmi tası ile tarağı ile ülkelerimizden kovmaktır!
Faşizme karşı tek çare: Faşizmi yıkarak halkın devrimci iktidarını kurmaktır.
Adalete, eşitliğe, özgürlüğe giden tek yol, bu yoldur.
Refah ve huzur içinde onurluca yaşama giden tek yol, bu yoldur. Sömürüsüz ve baskısız bir dünya kurmanın tek yolu, bu yoldur!..
Bu yol, zalim Dehak’ lara karşı Demirci Kawalar’ ın ruhunu yaşatan yoldur.
Bu yol, Çağdaş Kawalar CENGİZ SOYDAŞ ların, MAZLUM DOĞAN ların ruhunu yaşatan yoldur.
Bu yol isyan yoludur!
Newroz İsyandır, İsyanı Büyütelim!
Kardeşler,
Nasıl Kawalar; Cengiz Soydaşlar ve Mazlum Doğanların şahsında, halkların binyıllardır birbirini takip eden isyanlarında yaşıyorsa; her gün çocuk beyni yiyerek, çocuk kanı akıtarak yaşamını sürdüren, Asur’un Saray Soytarısı Zalim Dehak da günümüzün Saray Soytarısı Zalim Erdoğanlar ve AKP İktidarları şahsında yaşamını sürdürüyor!
Bu güne kadar yüzlerce çocuğu katleden, Erdoğan ve AKP iktidarının Dehak’ la hiç bir farkı yoktur.
İkisi de çocuk kanı ile beslenmekte, zulmederek, katlederek, sömürerek yaşamını sürdürmektedir.
O halde şimdi; NEWROZ’ un isyan bayrağını bir kez daha yukarı kaldırma zamanıdır.
O halde şimdi; Kawaların, Cengizlerin, Mazlumların yolunu zafere taşıma zamanıdır.
Unutmayalım! Zulmün en azgın olduğu zamanlar, özgürlüğe en yakın olunan zamanlardır!
O halde; GÜN SARAY SOYTARILARININ DEĞİL, BİZİM GÜNÜMÜZDÜR!..
ÖRGÜTLENELİM, MÜCADELE EDELİM.
HALKI ÖRGÜTLEMEK VE MÜCADELEYE KATMAK İÇİN, BIKMADAN USANMADAN ÇALIŞANLARIN VE TOPRAĞA DÜŞENLERİN ŞANLI YOLUNU TAKİP EDELİM!
HALK MECLİSLERİ, CEPHELERİ, KOMİTELERİ KURALIM. KENDİ ÖZ ÖRGÜTLERİMİZİ HAYATIN HER ALANINA YAYALIM.
ANADOLU İHTİLALİNİ ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜRELİM. KÜRT HALKININ KURTULUŞU DA BURADAN GEÇİYOR. KÜRT HALKININ KURTULUŞU ANADOLU İHTİLALİNDEDİR!
Bilelim ki ANADOLU İHTİLALİNİ başardığımız gün: Halkı ÇÖKERTME PLANI hazırlayanlar, halkın adaleti önünde diz çökmek zorunda kalacaklardır.
Sözlerime son verirken hepinizi tekrar saygı ile selamlıyorum. Newroz etkinliğimizin emperyalizme ve faşizme karşı mücadeleye katkı sunmasını diliyorum.
KAHROLSUN FAŞİZM VE EMPERYALİZM! YAŞASIN BAĞIMMSIZLIK VE DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ!
NEWROZ PİROZ BE!
ALMANYA ANADOLU FEDERASYONU