Dortmund Eylem Çağrısı: Mülteci Katliamlarına Ve Göçmen Düşmanlığına Son!
Öncelikle bu katliamların yaşanmadığı, insanların bir kamyon kasasında havasızlıktan boğularak ölmediği, denizleri aşıp “YAŞAM UMUDUNU“ taşımaya çalıştıkları gemilerde biner yüzer umutlarını, çocuklarını ve canlarını kaybetmediği bir dünyaya duyduğumuz özlemle selamlıyoruz sizleri.
Bu satırları yazmamızdaki amacımız artık GÖÇMEN DÜŞMANLIĞINA VE EMPERYALİZMİN KİRLİ OYUNLARINA DUR DEMEK, buna karşı MÜCADELE ETMEK!
Bir düşünün, bir kamyon kasasının içindesiniz, nefes alamıyorsunuz… Kapı açılsın diye umud ediyorsunuz, kapı açılmıyor… Kendinizle birlikte 71 kişinin nasıl can çekiştiğine tanık oluyorsunuz. Çırpınışlar yavaş yavaş azalıyor… Artık kimsenin kıpırdayacak takatı yok. Ve en kötüsü ne biliyor musunuz, bir anne ve babanın yavaş yavaş nefessizlikten boğularak ölürken, düşündükleri tek şey çocuklarının o kamyon kasasından nasıl canlı çıkabilecekleriydi.
Perşembe günü, 27.08.15 tarihinde Viyana’nın güneyinde Parsdorf yakınlarındaki A4 otobanında emniyet şeridinde park halinde bir kamyon bulundu. Kamyon kasası içinden 71 kişinin cansız bedeni çıktı. Bunların arasında dört tane de çocuk cesedi vardı. Evet o annenin aklında kalan tek soru da artık cevabını bulmuştu. Nefessiz kaldığı anlarda çocuğuna nefes olmayı dileyen Annenin çocuğu da artık onlar gibi hayat‘da değildi.
AVRUPADA İNSAN HAKLARI VARMIŞ DUYDUNUZ MU? GÖRDÜNÜZ MÜ?
Otoban kenarlarında terk edilmiş kamyon kasasının içindeki cesetler İNSAN HAKLARINIZIN ESERİ Mİ? İnsan hayatı bu kadar ucuzken kim bahsedebilir şimdi İNSAN HAKLARINDAN? Sadece Ortadoğu da ölmüyor insanlar; bakın Avrupa`nın göbeğinde bir kamyon kasasının içinde boğularak da ölüyorlar.
BİRİ DEMOKRASİ Mİ DEDİ? Sahi demokrasi götürmeye gittiğiniz ülkelerde ne oldu? Bize hergün sadece ÖLÜM HABERLERİ geliyor! Tırlar dolusu silah taşıdığınız kamyonların haberleri geliyor. Yetiştirdiğiniz canilerin insanların evlerini nasıl talan ettiklerinin görüntüleri geliyor.
Ortadoğu`yu kan gölüne çeviren ABD ve onun işbirlikçileri, kendi çıkarları uğruna insan hayatını hiç`e sayıp her yerde Demokrasi`den ve insan haklarından söz ediyor. Peki ya şimdi sizlere soruyoruz: Hangi insan büyüdüğü toprakları, yuva bildiği evini yurdunu terk edip bilinmedik diyarlara göç eder? Hele ki ölümle burun buruna geleceğini bile bile bu yolu seçer? Hem de en sevdikleri ile beraber.
Öfkemiz büyüyor. Bu insanları çaresiz ölüme mahkûm eden, insanların yurdunu vatanını işgal eden, yakıp yıkan, talan eden ve her şeyden sorumlu olan ABD ve onun işbirlikçilerine ÖFKELİYİZ.
Yalan söylemekte onların üstüne yok. İŞİD`i onlar yaratır, onlar besler, silahları onlar tırlarla taşır, ardından TV`lerde, gazetelerde komedi şovlarını aratmayan bir performansla bas bas bağırarak bunlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini beyan ederler. Geçmişte NATO aracılığıyla Afganistan`da, Irak`da ve Guantanamo hapishanesinde yaptıklarını şimdi kendi yarattıkları İŞİD canileriyle yapıyorlar. Değişen birşey yok. Katil aynı katil, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren yine ABD ve onun işbirlikçileri. Nedendir ki kendi ülkelerinde Demokrasiyi uygulamayanlar, insan haklarını hiçe sayanlar kalkıp da başka bir ülkeye silah aracılığıyla demokrasi götürdüklerini iddia edebiliyorlar. Veya Türkiye gibi ülkeleri avucunun içine alıp kendi kirli işlerinin taşeronluğunu yaptırıyorlar.
Türkiye aracılığıyla Irak`a NATO askerlerinin girmesini ve şimdilerde de Suriye`ye İŞİD’in girmesini sağlıyorlar. Madem İŞİD`den bu kadar korkuyorlar o zaman neden onlara o kadar silah gönderdiler? Veya neden Türkiye’nin sınırlarını kendileri kontrol etmiyor? Neden? Çünkü
1-Kendi uydurdukları “Demokrasi“ yalanlarının ortaya çıkmaması için Ortadoğu’yu kan gölüne çevirerek kendi halklarına ne kadar demokratik bir ülkede yaşadıklarını kanıtlıyorlar.
(“beterin beteri var“)
2-İşgal ettikleri ülkelerin geneline bakın: hepsinde petrol var
3-Halkları birbirine düşürerek savaş açıp silah ticareti yapıyorlar
4-Ortadoğunun bütün zenginliklerini sömürmek için
Avrupa`da yaşayan insanlar!
Burada bize vaad edilen hiç bir şey karşılıksız değildir. Eğer biz bugün burada böyle rahat yaşayabiliyorsak, bunun bedelini bu acıları yaşayan ülkelerin halkları ödüyor; oralarda mücadele eden insanlar ve buraya gelmeye mecbur bırakılan mülteciler ödüyor. Bu yüzden eğer burada bu katliamlara sessiz kalıyorsak, göçmen düşmanlığı yapanlara karşı gelmiyorsak, biz de bu kanı dökenlerin suç ortağı olmuş oluyoruz.
Bulunduğumuz her yerde mülteci katliamının durdurulması için sesimizi yükseltelim!
Nazilere karşı, göçmen düşmanlığı yapanlara karşı eylemler düzenleyelim. Mülteci yurtlarının saldırıya uğramamasını sağlayalım. Eğer insanlar evlerini, barklarını, yurtlarını bırakıp ölümü göze alarak en zor yolculuklara çıkıyorlarsa, o yolculuklarda nefessiz kalıp ölüyorlarsa, denizlerde boğuluyorlarsa BİLELİM ve UNUTMAYALIM Kİ bunun tek sorumlusu kendi çıkarları için bu ülkeleri yaşanmaz hale getiren EMPERYALİZMDİR. Mültecilerin yaşadıkları zulmün sebebinin ABD ve onun işbirlikçisi Almanya olduğunu her yerde haykıralım.
Bu yüzden herkesi 07.09.2015 tarihinde saat 18.00 da Dortmund HBF`daki mülteci katliamlarına ve göçmen düşmanlığına karşı etkinliğimize bekliyoruz.
Emperyalizmin olmadığı bir dünyada kardeşçe ve insanca yaşayabilme dileğiyle Eylemimizde görüşmek üzere..
ANADOLU GENÇLİK