Halkım ben,
hani şu sayılamayan,
hani şu çok halk.
Soluğumun öyle bir gücü var ki
sessizliği deler geçerim,
dinlemem, filiz verir, boy atarım.
zifiri karanlık demem.
Zulüm, acı, ölüm, şu bu
bir anda gizlerse de tohumu,
ölmüş gibi görünürse de halk
döner gelir elbet bir gün nisan ayı,
kavuşur baharına toprak
kızgın eller dağıtır atar ağır havayı.
Ölümün içinden yeşerir yaşamak.
Pablo Neruda
Sibel Balaç ölüm orucu direnişinin 186. ve Gökhan Yıldırım 180. gününde faşizmin halka karşı saldırılarına, hukuksuzca, hiçbir delil olmaksızın verilen onlarca yıllık hapis cezalarına, hasta tutsakların cezaevlerinde katledilmesine karşı bedenlerini barikat yapıp direnmeye devam ediyorlar.
Türkiye’de ve Avrupa’nın her köşesinde insanlar Sibel ve Gökhan’ın sesini duyurmak ve sansürü parçalamak için destek açlık grevleri yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Tahsin Aysu 30 gün boyunca açlığıyla Sibel ve Gökhan’ı ve kahramanca direnişlerini selamladı. Halk Cepheliler ile birlikte sokak sokak, kapı kapı bildiriler dağıtarak, oturma eylemi yaparak, dernek ve aile ziyaretleri ve duvar gazeteleriyle direnişin sesini kitlelere taşıdı.
Bugün,22 Haziran, itibari ile açlık grevini sonlandıran Tahsin Aysu dün İşçi Odası’nın önünde ve içinde duvar gazeteleri yaptı ve Avusturya’nın tirajı rn yüksek gazetesinin önünde oturma eylemi yaptı.
Aysu, bir video ile açlık grevini bitirdiğini duyurarak, direnişin sesini her alanda duyurmaya devam edeceklerini söyledi.
Halkız biz. Sayılamayacak kadar çoğuz. Sansürü parçalayalım! Sibel ve Gökhan’ı yaşatalım!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Sibel Balaç Onurumuzdur!
Gökhan Yıldırım Onurumuzdur!
HÜRRİYET KAVGASI
Yine kitapları, türküleri,
bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.
Beyazıt’ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden
ve elinde bir güneş gibi
taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran’ın mağarasını.
Daha gün o gün değil
derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. Safları sıklaştırın çocuklar
bu kavga faşizme karşı,
bu kavga hürriyet kavgasıdır.
Nazım Hikmet Ran







