Berkin İçin Açlık Grevi Günlüğü
— 32 + 1. Gün Faşizmin Hukukuna Karşı Başka Türlü Avukatlık Yapılamaz
Ebru bana nöbeti devretti. Açlık greviyle adalet arayışımızı Ebru 32 gün sürdürdü. Ebru’ya “açlık grevini bırak” demesek sonsuza kadar sürdürür. Hatta “ben biraz daha devam etsem” diye ısrar etti. Biz “olmaz” dedik diye açlık grevini bıraktı. Şimdi sıra bende. Öğlen basın açıklaması yaparak nöbeti devraldım.
Halkın Hukuk Bürosu olarak adalet mücadelemizi her alanda sürdürüyoruz. Bu hafta 13-21 Şubat tarihleri arasında düzenlediğimiz “ Adalet ve Direniş Film Festivali” başladı. Festivalin akşam yapılan galasının değerlendirmesini yapıyoruz.
Çadırımıza Ankara katliamında çocuğunu ve eşini kaybeden aileler geliyor. Meryem ananın çocukları analarının yolundan yürüyorlar. Ankara katliamını ve son katliamları yapan AKP faşizminin politikaları üzerine konuşuyoruz. Analarımız çocuklarını şehit vermişler. Fakat yüzlerinde faşizme karşı kin var. Ödenen bedelden duyulan bir pişmanlık yok. “Yiğittir halkı için bedel ödeyen” analarımız. Onlar bizim nasıl mücadele etmemiz gerektiğinin en güzel örnekleri. Faşizm kanla besleniyor. Cizre’de, Sur’da ülkenin her tarafında katliam yapıyor. Faşizme karşı direnmek ve yenmek dışında bir seçeneğimiz yok.
Yatığımızın film festivalinin galasında gösterdiğimiz, bizim davetimiz üzerine ülkemize gelen, “Karanfilli Adam” filminin yönetmeni Nikos Tzimas ziyaret ediyor çadırımızı. Filmin konusu Yunan Faşizmi tarafından 37 yaşında idam edilen Yunan Komünist Partisi lideri Nico Beloyannis’in hayatı. Dünyanın neresinde olursa olsun faşizm katliamcıdır. Yunanistan’da da aynısı. Yunanlı dostumuzla Yunanistan’daki Syriza iktidarı ve ülkemizdeki katliamlar üzerine konuşuyoruz. Dostumuz bizden öğreniyor, biz dostumuzdan.
Çadırımıza daha önce tanımadığımız genç bir avukat arkadaşımız geliyor. Mesleğe başlayalı 2 yıl olmuş. İşçi avukatlığın zorluklarından bahsediyor. Sorunlarla ilgili tespitleri doğru fakat çözüm için nasıl mücadele edilmesi konusunda net bir fikri yok. Büromuzu anlatıyoruz. Fakat bizim yaptığımız avukatlığın fedakârlık istediğini ve bir tercih olduğunu söylüyor. Biz ise aslında yaptığımız avukatlığın zorunluluk olduğunu anlatıyoruz. Faşizmin hukukuna karşı başka türlü avukatlık yapılamayacağını ve devrimci avukatlığın sorunların çözümü olduğunu anlatıyoruz. Tekrar görüşmek istediğini söyleyerek yanımızdan ayrılıyor.
Çadırımızı baştan beri yalnız bırakmayan Okmeydanı halkı sürekli ziyaret ediyor. Bugünkü tüm sohbetleri Gazi’de Halk Cephesinin “ Kürdistan’daki katliamlar” nedeniyle yapacağı yürüyüş üzerine oluyor. Polisin Gazi’de de katliam yapmak için saldıracağını ve buna rağmen Gazi’ye gidilmesi gerektiğini anlatıyorlar. Gazi’ye gidenler bize selam vererek yola çıkıyorlar.
Sonrasında bizim de kulağımız Gazi’den gelecek haberlerde. Polis Gazi’yi abluka altına almış. Otobüsler mahalleye alınmıyormuş. Sonrasında polis yürüyüş başlamadan halka saldırmış. Polis Gazi Cemevini silahlarla tarayarak basmaya çalışmış. Buna karşı barikatlar kurulup Cemevi ve Gazi savunulmuş. Görüntüleri izlediğimizde özel hareket polislerinin otomatik silahlarla ateş ettiğini görüyoruz. Görüntü İsrail askerinin camileri basmasından farklı değil. Polisler halka “ burayı Cizre yapacağız” diye anons yapıyormuş. Buna karşı Gazi her zaman ki gibi faşizme geçit vermemiş.
Nihayet gece boyunca direniş sürdü. Silahla birçok kişi yaralandı. Gözaltılar oluyor.
Büromuz avukatları Gazi’ye, hastanelere, emniyete gitmiş. Onlardan Gazi hakkında sürekli bilgi alıyoruz. Sabaha kadar herkes bir yerde halkın yanında olmuş.
Okmeydanı’nda akşamüzeri yapılan yürüyüşe polis saldırıyor. Çadırımızın yanında çatışma devam ediyor. Çatışmalar bittikten sonra ertesi günü karşılamak üzere normal düzenimize dönüyoruz.
HALKIN HUKUK BÜROSU
Gürsel Mah. Kumlu Sk. No:13/10 Kağıthane/ İstanbul
Tel/Faks: 0212 296 31 59