KRİSTAL – İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZ YÖNETİCİLERİ KENDİ ÜYELERİNE SALDIRDI. AÇLIK GREVİ YAPARAK DİRENEN İŞÇİLERE POLİS VE ÖZEL GÜVENLİKÇİLERLE BİRLİKTE SALDIRDILAR.
İŞÇİLERİ DIŞARI ATIP SENDİKANIN KAPISINI KİLİTLEDİLER.
Mersin’de bulunan Şişecam işçileri patron tarafından işten atılınca direnişe başladılar. Elbette patronların daha çok kar etmek için alacağı kararlar işçileri bağlamazdı. Işçiler bugüne kadar her türlü fedakarlığı yaparak emeklerini patronlarına satmış, bunun karşılığında aldıkları az bir ücretle kölelik koşullarında yaşamlarını sürdürmeye çalışmışlardı. Şimdi patronları daha fazla kar etmek için Mersin’deki fabrikayı kapatıp işçileri işten çıkartınca işçiler meşru haklarını kullanarak direnişe başladılar.
Direnişlerini açlık greviyle sürdürürken üyesi oldukları Kristal – İş Sendikasının İstanbul’daki Genel Merkezinde eylemlerine devam ettiler.
Burada direnişe başladıkları günden itibaren de sendika genel merkez yöneticilerinin tehditlerine maruz kaldılar. Işçiler sendika binasından ayrılmaları için tehdit edildi. Anlaşılır gibi değildir ama işçilere hak kazandırmak için, haklarını korumak için kurulan sendikalar işçilere düşmanlık yapıyor.
Dün de sendika genel merkez yöneticileri polis ve özel güvenlikçilerle birlikte işçilere saldırarak bina dışına attılar. Işçilerden biri hastaneye kaldırıldı. Şimdi işçiler sendika binası önünde direnişlerini sürdürüyorlar.
Bu Kristal – İş Sendikası yöneticilerinin tekil örneği değildir. Sadece bu sendika yöneticilerinin yaptığı bir yanlış (!) değildir. Otomotiv fabrikalarının işçileri AKP’ye, polise ve Metal – İş Sendikası yöneticilerine karşı direnmişlerdi. Metal – İş sendikası yöneticileri mafyayla işçilere saldırmıştı. DİSK – Genel – İş Sendikası yöneticileri de aynı şekilde önce kendi işçisini işten atmış, sonra da direnen işçiye ve devrimcilere linç saldırısı düzenlemişti. Aynı Kristal – İş yöneticilerinin yaptığı gibi DİSK yönetimi de direnen işçiye karşı DİSK’in kapısını kilitlemişti. Soma’da maden katliamında 301 işçi katledilirken Türk Maden – İş sendikası patronları koruyan açıklamalar yapıyordu.
Kristal – İş sendikası yöneticilerinin direnen işçiye saldırması, işçileri satması son olmayacaktır. Artık namuslu sendikacı kalmamış gibidir. Kalanlar da zaten mücadele etmektedir. Ama genel olarak sendika yöneticileri patron olmuştur. Çıkarları patronlarla ortaktır. Gelecekleri patronlarının geleceğidir. Kaderleri ortaktır. Patronlardan beslendikleri için de işçilerin yaşam koşulları, çalışma koşulları ücretleri, sosyal hakları hiç umurlarında değildir. Onların tek derdi binlerce lira maaş aldıkları sendikal bürokrasideki yerlerini kaybetmemektir. Makam araçlarını, lojmanları kaybetmemektir. Bunun için de işçiye saldırmaktan zerre kadar çekinmezler.
İŞÇİLER;
Bizi satan bu kan emicilere mahkûm değiliz. Geleceğimiz kendi ellerimizdedir. Ancak örgütlenirsek haklarımızı koruruz. Yeni haklar kazanırız. İŞÇİ MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENEREK GELECEĞİMİZİ KAZANIRIZ. Kimse bizim için mücadele etmez. Devrimciler dışında kimse halk için bedel ödemez. Atalarımız “bir elin nesi var, iki elin sesi var” derken örgütlü olmanın güç olmak olduğunu vurgulamışlardır. Haklarımızı kazanmak için güç olmak, güç olmak için de meclislerde örgütlenmek zorundayız.
İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
KAHROLSUN PATRON SENDİKACILIĞI!
31.12.2015