Bolu’da Bir Kez Daha Patron Sendikacılarının Karşısına Dikildik
Yüz Milyarlık Araçları İle Geceliği 300 TL Olan Otelde Toplantı Yapanları…
Bunlar Disk Genel İş Yöneticileri,
Bunlar Patron Sendikacılarıdır…
Direnişin 53.Günü ( Bolu Koru Otel Önü)
Bu gün Devrimci işçi hareketi Genel-İş SendikasIı’nın Bolu’da Koru Otelde yapmakta olduğu başkanlar kurulu toplantısını Koru Otelin önünde protesto etti. Cuma günü başlayan toplantının Pazar günü biteceğini öğrenen Oya Baydak ve Devrimci İşçi Hareketi, Oya Baydak’ın 52. gündür DİSK Genel Merkezi önünde olan oturma eylemi çadırını 2 gün Koru Otelin önüne taşıma kararı aldı. Bu gün saat 13.00 gibi sloganlarla açılan pankartı gören Genel-iş şube ve genel merkez yöneticileri tehditler savurdu. Devrimci İşçi Hareketli işçiler ve Oya Baydak, tehdit ve saldırılara boyun eğmeyerek çadırlarını otelin önüne ve sendikanın toplantı yaptığı yerin karşısına kurdu. Jandarma ve İşletme müdürü Devrimci İşçi Hareketini ve Oya Baydak’ı otelin olduğu yerin dışına çıkartmaya çalıştı. Oya Baydak ve DİH’liler bununa karşılık kendi belirledikleri bir yere Çadırlarını kurdu. DİH’liler Genel-İş Sendikası yöneticilerine “işçilerin üye aidatları ile lüks otellerde toplantı yapıyorsunuz. Bu otelin gecelik fiyatı 315 TL. Kendinizin tesisleri var oralarda toplantı yapmayıp buralarda işçilerin sırtından geçinen asalaksınız” diyerek onların patron sendikacısı olduklarını hayırdır. Genel Merkez yöneticilerin den Hüseyin Yaman Genel merkezde devrimcileri ihbar edip yemek yedirdiği katil sürüsü polisleri beslediğini unutmuş ve unuttuğumuzu sanmış olacak ki, Oya Baydak’a sen polissin, ajansın diyerek saldırmak istedi. Diğerlerinin engellemesi sonucu oradan uzaklaştırılan Hüseyin Yaman polis besleyen, hain bir patron sendikacısıdır. Saldırgan tavırlar Sergileyen Gökhan Keskin ise “siz devrimci misiniz lan” diyerek nasıl bir patron sendikacısı yalakası olduğunu patronlarına ispat etmek için devrimcilere ve işçiye hakaret etti. Devrimciliğin ne olduğunu sanıyor Gökhan Keskin, geceliği 315 TL olan oteller de yatmak mı.? DİH’liler Gökhan Keskin’den devrimcilik öğrenecek değil, gelirse ona öğretecek 33 yıllık bir deneyimi var. Kimdir Gökhan Keskin. Ne zaman devrimcilere saldırılacak o orada. Devrimcilere saldırmak devrimcilik olamaz onun adını sözlüğe bakıp kendisi öğrenmelidir. Yoksa abileri onu yoz mu eğitmiştir. Koru Otelin önüne 22 adet Fort Focus marka araç ve 5 Wolsvagen Pasat marka araba ve 1 adet Wolsvagen Transporter araçla gelen Genel-iş yönetimini DİH’li işçiler ve Oya Baydak halka teşhir etti. Otele gelen müşterilerden olumlu tepkiler aldı. Otele İstanbul’dan gelen bir eczacı ve eşi “sizi canı gönülden destekliyoruz. Ama adamların lokmalarını boğazlarına dizmişsiniz, şimdi rakılarını rahat içemeyecekler. Ben önce sizi oteli protesto ediyorsunuz sandım, sonra içeride toplantı yapan sendikayı protesto ettiğinizi öğrendim. Sendika işçisini işten atar mı yahu” diyerek bu gece yine ziyarete geleceğini söyledi . Daha sonra destek amaçlı yiyecek alıp geldi.
Düğün ve toplantıların yapıldığı otelde eylem halkımızın dikkatini çekmektedir.
DİRENİŞİN 54.GÜNÜ ( BOLU KORU OTEL ÖNÜ)
DİH’liler, patron sendikacılarının karşısına dikildikleri ilk günkü coşkularıyla gece olmadan hızla nöbetleri belirlediler. Ve nöbetler paylaşılıp gece için hazırlık yapıldı… Gece soğuk olacağı için battaniyeler hazırlandı ve semaver yakıldı. Bu sırada otel personelinden emekçi bir abimiz gelip bize hepimize birer bardak sıcak çay ikram edip yemek yiyip yemediğimizi sordu. Teşekkür edip ikramını kabul ettik. Bizde ona bisküvimizden verdik.
Patron sendikacısı DİSK GENEL-İŞ yöneticilerinin tamamı karşımızdaki resturant bölümünde yemek yediler ve üst kat da toplantı yapıyorlardı. Yani burada gece gündüz biz devrimci işçileri ve hakkını gasp edip işten attırdıkları, linç ettirdikleri Oya Baydak ablamızı görecekler. Biz işçi sınıfının tarihsel ve siyasal haklılığından aldığımız güçle buradayız.Ve bu güçle işte bu asalakların karşısına dikiliyoruz.Belki sayı olarak 15 kişi bile yokuz ama haklılığımız karşımızdaki 50 den fazla linççiyi dize getiriyor işte.İşte bizim asıl gücümüz bu.
Sabah 07.00 da kaykıp temizlik yapılıyor ve kahvaltı hazırlanıyor.
Patron sendikacılarının sofrasında günlüğü 300 TL den sınırsız menü, bizim soframızda ise işçi arkadaşlarımızın dişinden tırnağından artırdığı paralarla oluşturulan komünümüzden alınan peynir, zeytin, domates var.
Bolu yüksek bir şehir. Dağlık ve ormanlık. Bu nedenlede çevrede yoğun bir oksijen var. Fırınlarda ise esmer undan yapılan köy ekmeği var. Bu kısa sürede bizim gözlemlediğimiz, Bolu’nun yozlaşmaya, talana karşı direnen değerleri.
Bir gün önceki gibi her yarım saatte bir slogan atıyoruz. Ve günün ilk sloganı patron sendikacıları kahvaltılarını ederken atıyoruz. İşçinin sırtından yedikleri boğazlarına dizlerine dursun diye sloganımızı büyük bir coşkuyla atıyoruz: ”Kahrolsun patron sendikacıları, kahrolsun sendika ağaları, işçiye kalkan elleri kıracağız, linççilerden hesap sorduk hesap soracağız, direne direne kazanacağız, işçiyiz haklıyız kazanacağız “
Dün olduğu gibi bugünde jandarma komutanı patron sendikacılarının yanına gidiyor. Tam günümüzdeki DİSK-GENEL-İŞ i yansıtan bir ztablo var ortada. Patron, jandarma komutanı ve patron sendikacıları bir aradalar. Ve DİSK-GENEL İŞ yöneticilerini devrimci işçilerden jandarma koruyor. Her şey gün gibi ortada. Herkesin safı belli.Ve karşımıda lokantanın üzerine dev bir Türk Bayrağı asıldı ve içinde DİSK GENEL İŞ yöneticileri toplantı yapıyorlar.İnsanın aklına doğallığında şu soru geliyor? Bu toplantılar kime karşı yapılıyor ve kime hizmet ediyor?
Dün bize küfürler yağdırıp üstümüze yürüyen linççi patron sendikacıları bugün sus pus. Pek ortalıkta görünmüyorlar. Sloganlarımız beyinlerinde patlıyor. İşçinin her gün gece gündüz çalışmaktan anası ağlarken sendikacı geçinenler otellerde keyif yapacak öylemi? Yok, öyle yağma… Bizde DİH olarak bu dengeyi bozacağız ve işçinin tek kuruşunu bile size yedirtmeyeceğiz. Şimdiye kadar çaldıklarınızın bir bir hesabını vereceksiniz…
Öğle saatlerinde linççilerde bir hareketlenme var. Yüz milyarlık araçlarına valizlerini yerleştiriyorlar. Kaçarcasına hızlı hareket ediyorlar. Sloganlarımız ve haklılığımız onları çok korkmuşa benziyor.
DİH’liler, 1 ay kadar önce Kani Beko’nun Maltepe deki kahvaltısını bastıklarında “rüyalarınızda bile bizi göreceksiniz “ demişlerdi ve işte bugün patron sendikacılarının rüyalarını kaçırmak için otellerinin önündeyiz. Rüyalarına bir adım daha yaklaştık.
Dün bize neler demediler ki…Öne çıkanlar Hüseyin Yaman, Gökhan Keskin,Mehmet Pehlivan ve her zamanki gibi Kürt Milliyetçileriydi.
Hüseyin Yaman: Siktirin gidin ulan geldiğiniz yere, DİSK in önüne gidin… Siz polis ajanısınız. Sabancı’dan iyi biliyoruz sizi…
Gökhan Keskin: Siz devrimcimisiniz ulan ?
Kürt Milliyetçileri: Ajanlar defolun…
Ayrıca linççiler içerisinden birkaç kadın Oya Baydağı kastederek “Fatih Belediyesinde işten atılınca neden eylem yapmadınız “ diyerek kendi sendikasının yapmadıkları üzerinden suç bastırmaya çalıştılar.
Duyun görün işte işçi kardeşler!
Bu sözler ancak sizin sırtınızdan geçinip yüz milyarlık son model arabalara binen ve geceliği 300 milyonluk otellerde geceleyen patron sendikacılarının ahlakına sığabilir ancak… İki sınıf vardı yine ortada. Burjuvazi ve adamları ile bizler işçi sınıfının temsilcileri, karşı karşıyaydık… Her zamanki gibi bu küfürlere bizim cevabımız sınıfımızın ahlakını yansıtır türden oldu yine… Sloganlarımızla cevap verdik bu sendika ağalarına bir milim bile geri adım atmadan.
Bir düşünün işçi kardeşler, ağzından bu kirli sözler çıkan bu işçi düşmanları bu ahlaksızlar sizlerin haklarını savunabilir mi? Sizlere ne verebilirler? Hiç, hiç, hiç…Atalım öyleyse bu asalakları sırtımızdan. Daha ne bekliyoruz. İşçi Meclislerimizle yıkalım bu patron sendikacılarının bizim alınterimiz üzerine çöreklenmiş saltanatlarını.
Araçlarının bagajlarını doldurmalarına rağmen yaklaşık 1 saat kadar toplantı yapıp sonrasında toplu halde araçlarına binip kaçarcasına gittiler. Ve önümüzden her geçen aracı bir sloganla gönderdik.”Kahrolsun patron sendikacıları, kahrolsun işçi düşmanları, işçilere kalkan elleri kıracağız, Oya Baydak yalnız değildir, İşçiyiz haklıyız kazanacağız “
Tek tek çıkıp gittiler arkalarına bile bakmadan. Sadece Hüseyin Yaman, bizleri tahrik etmeye yönelik el kol hareketleri yaptı. Provakosyona gelmedik. Sloganlarla cevap verdik.
Sonrasında bizde bize misafirperverlik gösteren otel işçilerine ve şeflerine teşekkür ederek Hukuk ve Dayanışma kartımızı verdik.
Arkadaşlarımız yolda atıştırmalık bir şeyler almak için bakkala gittiklerinde bakkal amca bir paket helva vermiş.
Bolu da tanıştığımız herkes bizim için bir şeyler yaptı. Tuvaletini kullandığımız benzinlikçi bizim için çay demledi, otel işçileri çay getirdiler, bakkal amca helva verdi, otelde kalan eczacı amcamız bir poşet yiyecek getirdi… Düşmanlarımızı olduğu gibi dostlarımızı da unutmayacağız…
Bir direnişten daha, Bolu dan da direnişin öğrettikleriyle dönüyoruz… Bir siyasal zafer daha kazandık… Patron sendikacılarını moral olarak çökerttik… Bir kez daha işçilerin nasırlı ellerinin yakalarında olduğunu gösterdik.