
Katliamın Zaman Aşımı, Katillerin Affı Olmaz! Halkımızı Katledenlerden Hesap Soracağız!
“sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
onlar vatana düşman…”
Bundan tam 27 sene önce 2 Temmuz 1993’te 33 şehit verdik; inanç ve özgürlük yolunda.
İktidarlar siyasi ve dini çatışmaların yolunu açarak birçok cana kıymıştır. Bu onların değişmez politikalarından biridir. Din ile sömürmek en yaygın gelenekleridir. Katliamlarda olduğu gibi halkı hor gören, inancına, ibadetine saygı göstermeyen, cemevlerine işeyen yani ahlaksızlığın her boyutunu bu halka yaşatan düşmandır.
Sivas katliamı da faşizmin örgütlü bir oyunu, kışkırtmasıydı. 2 Temmuz ’da tekbir ve ‘Şeytan Aziz!‘ sesleri ile katliamın ayak sesleri duyuluyordu. Pir Sultan heykelini sürükleyerek Madımak Oteli’nin önüne getirdiler. Peki devlet ne yaptı? ‘Allahsıza asker siper olamaz ‘sloganları arasında katliama göz yumdu ve otelde kalan aydınların diri diri yakılmasına sebep oldu. Müdahale etmeyerek katliamın yolunu açtı.
Etle tırnağın arasına girmiş kirli kan temizlenmez. O gün şeriat diyenler bugün “gelin kardeşlerim bir olalım” diyorlar. Faşizmin dili değişti ama kafası aynı, üstelik politikaları daha saldırgan, daha sinsi. Katliamcılar ile hiçbir zaman kardeş olmadık olamayız. Ülkü’ nün arkasına sığınan aslında ülkü ’den nasibini almamış sözde vatanseverler, vatanına bir leke daha sürerek bu katliamı gerçekleştirdiler. Çete-devlet anlayışına bir örnek daha eklediler. Ülkücü çeteler nasıl ki Çorum’da Maraş ’ta katliama sebep oldularsa, Sivas ‘a da ateş düşürdüler. O ateş hala vatan topraklarında yanmakta, Kürdistan ’a düşmekte; Lice , Roboski , Surlar’da ve Soma’daki madencinin evine düşmekte.
Katiller hala aramızda elini kolunu sallayarak dolaşıyor!
Peki hesapsız mı kalacak halka karşı işlenen bunca suç, yapılan onlarca katliam?
Elbette hayır. Halka sözümüz var, şehitlere bağlılığımız, sözümüz var. Unutursak kalbimiz kurusun deriz. Ya hesap sormazsak? Katilleri hiçbir zaman cezasız bırakmadık, bırakmayacağız da. Katiller tek tek halka hesap verecek.
ÇORUM KATLİAMI
‘Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’
Pir Sultan Abdal
Mayıs-Temmuz 1980’de Çorum’da yapılan katliamda 57 kişi katledildi.
Çorum katliamında ise devletin diğer politikalarından biri olan önceden katliamın habercisi olma durumu, yine gözler önüne seriliyordu. Önceden katliam planlanılır ve uygulanır. Çorum’da katliamdan önce birçok memurun, valinin, emniyet müdürünün yerleri değişmiştir. O dönem, İslamcı Gençlik bu değişikliklerden sonra cihatçı bir bildiri yayınlamıştır. Katliam yaklaşıyordu.
“Kana kan, intikam” diyen ülkücüler halka zarar vermiş ve bütün hıncını halktan çıkarmıştır. Çünkü korkaktır, savunmasız temiz olan halka saldıracak kadar aşağılıktır. Medya her dönem gibi o dönemde devletin elindeydi. TRT’nin yaptığı haberler ise katliamın önünü açıp kendi katilliklerini kapatıp hedef şaşırtma yönündeydi. “Çorum’da Alaaddin Camii’ne patlayıcı madde atılması ve dışarıdan ateş açılması ile olaylar başladı.” diyerek haber yapmış ve katliamın açıkça destekçisi olmuştur.
Bugün de katliamlar hız kesmeden devam ediyor!
Ne yaparsa yapsın durduramıyorlar halkın coşkun akan selini. En umutsuz anda bile yeni kahramanlıklar yaratılıyor ve katillerden hesap soruluyor.
Adaletsiz bir dünyada yaşayamayız, yaşamamalıyız öyle değil mi?
Halkımızı katleden katillerden hesap sormak boynumuzun borcudur. Bitmek tükenmek bilmeyen adımlar ve kararlılık ile yürüyoruz celladın üzerine.
Ne kadar yakarlarsa, yıkarlarsa, katlederlerse öfkemiz o denli büyüyor büyüyecek ve saracak tüm dünyayı!
Sivas’ta, Çorum’da Katleden Devlettir!
Katliamın Zaman Aşımı, Katillerin Affı Olmaz! Halkımızı Katledenlerden Hesap Soracağız!
Dev-Genç