VİYANA DİRENİŞ GÜNLÜĞÜ – 9,10 KASIM (81,82. GÜN)
Yine rüzgâr altında kuruyoruz çadırımızı. Bir yandan uçuşan eşyalarımızı topluyor bir yandan bildiri dağıtıyoruz arkadaşlarımla…
İzmir’den gelen bir aile ile tanışıyoruz, 1 Kasım seçimlerinden sonra yaşadıkları hayal kırıklığını anlatıp ne düşündüğümüzü soruyorlar. Anlatıyoruz, seçimin neden çözüm olamayacağını ve umutlu olma nedenlerimizi…
Haberlerde Viyana’da yapılan bir konferansı takip ediyoruz. Almanya’nın Göç ve Uyum Bakanı Aydan Özgoğuz’un açıklamaları var. Kendisi de bir yabancı olan bakan; göçmenlere Avrupa’nın değerleri hakkında kurslar verilmesinin, birbirlerini anlamaları ve komşuluk etmeleri için gerekli olduğunu söylüyor. Uyum dedikleri “entegrasyon”, entegre olmaktan anladıkları ise elbette asimilasyon…
Bununla da yetinmiyor bakan, artan göçmen sayısına ilişkin şunları söylüyor. “İnsanlar arasında bir korku başladı. Binlerce insan gelip istedikleri gibi Avrupa ülkelerine yayılacak mı, ne yapacaklar, kim geliyor, nereden geliyor? Sadece göç mü, kaçanlar mı yoksa başkaları da var mı? Kontrolü kaybetmiş gibiyiz bence. Ben bunu anlayışla karşılıyorum. Bundan sonra anlayabileceğimiz bir sistem gerekiyor. Tabii ki uzun yıllar sonra kazandığımız liberal yaşantı, bunu nasıl muhafaza edebiliriz diye soru işareti var.”
“Uyum” bakanı nı saran bu korku, Avrupa halklarında yayılmak istenen korku. Avusturya’da da benzer şeyleri duymak ve okumak neredeyse her gün mümkün. Ama bir Türkiyeli’nin ağzından dökülen bu sözler gerçekten ibretlik… Koltuğunu ve liberal yaşamını kaybetmekten çok korktuğu belli. Ama asıl yapmak istediği, ilticacılara karşı bugüne kadar gösterilmeyen dayanışma ve sahiplenmeyi öldürmek. Onlar gelince kriminal olaylar artacak, işsizlik artacak, can ve mal güvenliği kalmayacak, sokağa çıkamayacağız gibi sözlerle tedirginlik yaratmaya çalışıyorlar. Ama başaramayacaklar, halkların en güçlü silahı dayanışmadır. Halklar bu oyuna gelmeyecek, dayanışmayı büyütecektir…
***
Direnişimizin 82, açlık grevinin 22. gününde, yılın belki de son güneşli günlerinde açıyoruz masamızı. Ancak yine rüzgâr nedeniyle çadırımızı açamıyoruz. Bugün ziyaretçilerimizin biri gidiyor, biri geliyor.
Arkadaşlar ihtiyaçlarımızı karşılıyorlar. Uzun zamandır görüşemediğimiz bir arkadaşımız işten izin alıp geliyor. Başka bir arkadaşımız çay molasında iş yerinden telefonla hatırımızı soruyor.
Meksikalı bir adam gelip imza atıyor, sonra yoga yapmak isteyip istemediğimi soruyor. İhtiyaç duymadığımı söylüyorum. Cebinden yoga tanıtımı olan bir kart çıkarıp, lütfen bunu yapın. 22 gündür bir şey yememişsiniz, yoga yapmak size yemek hissini unutturacaktır. Sizin için dua edeceğim, lütfen yogayı deneyin diyor. Teşekkür ediyoruz. Herkes kendince doğru bulduğu, inandığı şeyleri önererek yardımcı olmaya çalışıyor. Adam o kadar içtendi ki, kıramayıp aldık kartı…
Her gün haberlerde birileri “sığınmacı sorununa çözüm” öneriyor. Bugün de Başbakan Faymann ve Dış İşleri Bakanı Kurz açıklama yapmış. Başbakan; Avusturya’nın en olumsuz etkilenen ülke olduğunu söylüyor. Yasa dışı göçle mücadele için Türkiye-Yunanistan sınırının güvenliğini vurguluyor. Türkiye ile işbirliği yapmanın önemini anlatıyor. Sığınmacıların geldikleri yerde kalmaları, en mantıklı ve sürdürülebilir yolmuş. Bunun için ihtiyaç duyulan 2 milyar euronun 26 milyonunu Avusturya’nın karşılayacağını söylüyor.
Kurz ise; sorunu çözmede kilit ülkenin Türkiye olduğunu ve Türkiye ile şeffaf ve dürüst bir şekilde çalışmak gerektiğini söylüyor.
Sorunun adını “sığınmacı sorunu” diye koyarsanız, elbette çözümünüz kendi ülkenize sokmamak üzerine kurulur. İşbirlikçilere para verip en akılcı çözümü gerçekleştirmiş olursunuz. Oysa sorunun kaynağı emperyalizmdir.
Emperyalizm, doymak bilmeyen kar hırsı yüzünden ülkeleri kalbura, halkları oradan oraya sürülen pinpon topuna çevirmiştir. Yüzbinlercesini katleder, milyonlarcasını vatanından göçe zorlar, gittikleri ülkelerde horlar, aşağılar, yozlaştırır, çürütür. Milyonlarca insanın geleceği hakkında hüküm verme yetkiniz yoktur. 3 milyar verip, Türkiye’de devasa toplama kampları kurup “işe yarar, eğitimli, genç” olanları ucuz işgücü olarak alarak krizinizi çözme hayaliniz de boşa çıkacaktır…
NOT: Evin Timtik’in direniş çadırı, her gün 11.00-18.00 arası PARLAMENTO (Dr-Karl-Renner-Ring 3-Viyana) binası önünde ziyaret edilebilir.
Çadır Tel : (00 43) 681 106 362 51
E-mail : evin.asylstreik@gmail.com
Facebook:EvinTimtik
Online imzaiçinkısa link: http://chn.ge/1Lwp3ll