Emperyalizme ve faşizme karşı nasıl mücadele edileceğinin tarihini yazan Gazi halkından çok şey öğrendik. Şimdi de Halk Meclisi ile, halk fırını ile bir kez daha emperyalizmin yıkım, tehdit, yozlaştırma politikalarına karşı kendi alternatifleriyle direniyor, hayatı örgütlüyor Gazi Halkı.
Ve şimdi de Halkın kendisinin ürettiği alternatiflere bir yenisini daha ekliyoruz…
Gazi halkı ile birlikte Halk Bahçemizi kuruyoruz. Emperyalist gıda tekellerinin halka dayattığı pahalı ve sağlıksız besinlere ihtiyacımız yok artık.
Tohum hayattır.
Tohum olmaz ise gıdamız olmaz.
Gıdamız olmaz ise beslenemez, yaşayamayız.
Emperyalist gıda tekelleri bunu bildikleri için halkın kendi ürettiği tohuma ve gıdaya saldırıyorlar. Bunun için tohumu ve gıdayı tek elden üretmek ve satmak istiyorlar. Bunu yaparken insan sağlığını ve insanların besin ihtiyacını değil, gıdadan elde edecekleri karı düşünüyorlar. Ancak biz buna teslim olamayız, olmayacağız da…
Binlerce yıl boyunca bizim topraklarımızda yetişmiş, gelişmiş tohumlarımızı, bize ait olan tohumlarımızı üretimimizi ve yetiştirmemizi bize yasaklamalarına izin veremeyiz. Kendi tohumlarımızı üretecek, besinlerimizi en sağlıklı biçimde yetiştirip halka ulaştıracağız.
Bizim topraklarımızda hangi ürünlerin yetişeceğini ancak biz biliriz ve biz belirleyebiliriz. Emperyalistler topraklarımıza ne ekeceğimizi bize söyleyemezler!
Bu tohum da bu toprak da bizim! Bizim neye ihtiyacımız var ise onu ekeriz, onu biçeriz.
İşte şimdi toprağa umut ekmeye ihtiyacımız var! Bu sebeple yoksul halkımızın yaşadığı tüm mahallelerde Halk Bahçeleri kuruyoruz. Küçük Armutlu’da 2013 yılında halk ile birlikte kurduğumuz Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesi bu sene 3.yılına giriyor. Sıra şimdi Gazi’de. Gazi’de Gazi halkı, meslektaşlarımız ve dostlarımız ile beraber Gazi Halk Bahçesi’ni kuruyoruz. Projelendirmesinden, ekimine, ekiminden hasadına, hasadından tohum almaya kadar tüm süreçleri beraber öreceğiz…
EMPERYALİSTLER TARIM VE GIDA ALANINDAN DOĞRU HALKA SALDIRIYOR!
Emperyalistler gıda üretiminde de onlara bağımlı olalım istiyorlar. Bunun için tarımı bitirmeye çalışıyorlar ya da ülkemizde kurdukları emperyalist tekeller ile tarımı kendi isteklerine göre yönetmek istiyorlar. Bunun için de daha doğmamış bebeklerimizden tutalım da gencimize yaşlımıza kadar tüm halkımıza sağlıksız, pahalı, içinde pek çok kimyasal bulunan ve ne olduğu belli olmayan, zararlı katkı maddeleri içeren ürünleri yiyelim diye sunuyorlar. Son kullanma tarihi geçen ürünleri halkımızın yoksulluğunu kullanarak ucuz ürün satan marketlerde sattırıyorlar. Bunu yaparken de beyinlerimizi yıkıyorlar. En iyisini biz biliriz, siz ne anlarsınız diyorlar.
Tarımı ve gıdayı yok etmek, bizleri zehirlemek için emperyalistler neler mi yapıyor?
- Yerel ve endemik (sadece bir bölgede üretilen) çeşitlerimizi yanlış tarım ve gıda politikaları yüzünden yok ediyorlar.
- Çok uluslu tohum şirketleri, kullandıkları teknikler ile ikinci kez ekildiğinde meyve vermeyen tohumlar üreterek üreticiyi kendilerine bağımlı hale getiriyorlar. Bu arada da halkın kendi tohumunu üretmesini yasalarla yasaklıyorlar. ( http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/132539/KimiKandiriyorsunuz.html# )
- Bitkilerdeki hastalık, zararlı ve yabancı otları yok ederek, ekolojik döngüyü tahrip eden ilaçları üreten zirai ilaç firmaları, ürettikleri kimyasal zehirlerin bitkilere uygulanmasından kaynaklı, üzerine veya içine işlemiş zehir bulunan bu ürünleri yediğimizde bu zehirler bitkilerden vücudumuza geçmekte.
- Daha fazla verim almak için hunharca uygulanan kimyasal gübreler; yer altı su kaynaklarımızı kirletmekte, toprağı uzun vadede verimsiz hale getirmekte, başta insanlar olmak üzere tüm ekoloji üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta.
- Hayvanlarımızı GDO’lu yemler ile besliyor, sonuçlarının neye varacağı belli olmayan GDO teknolojisi ile üreticiyi GDO üreten çok uluslu tekellere bağımlı hale getiriyorlar.
- Sonuçlarının ne olacağı, nasıl tahribatlara sebep vereceği belli olmayan GDO teknolojisini geri bıraktırılmış ülkelerde deney olarak kullanıyorlar.
- Asgari 81 günde kesilmesi gereken tavukları 45 günde kesim ağırlığına getiriyorlar. Bunun için yoğun kimyasal ilaç kullanıyor ve kilo alımını teşvik eden GDO’lu yemler ile besliyorlar.
- Fındık, zeytinyağı gibi ürünlerin ana üretici biz iken bizim bu ürünleri üretmeyip İtalya, İspanya gibi ülkelerin fındık ve zeytinyağı piyasasına hakim olmalarını istiyorlar. Bize ise Amerika artığı margarinleri kullandırmak istiyorlar.
- Geleneksel beslenmemizi Fast food denilen son derece zararlı bir beslenme kültürüne dönüştürmek istiyorlar. Fast Foodların üretiminde kullanılan aşırı karbonhidrat, yağ ve şekerler bizi beslemek yerine kontrolsüz bir şekilde kilo almamıza neden oluyor ve bağımlı yapıyor. Son yılların sık rastlanan ve daha çok Amerika’da görülen ancak ülkemizde de çocukları tehdit etmekte olan obezite hastalığının en büyük nedenlerinden biri olan fast Food kültürü kilosundan kaynaklı hareket edemeyen, evden dışarı çıkamayan, tek isteği ve düşüncesi yemek yemek olan insanlar yetiştirmeyi hedeflemektedir.
- Yoğurt, peynir, ayran gibi hayvansal gıdalarda ekşimeyi ve bozulmayı engelleyici katkı maddeleri ile içeriğinin ne olduğu belli olmayan gıdaları yediriyorlar.
- Üretilirken içerisinde olmaması gereken ürünleri barındıran gıdalar farkında olmadan hepimizin evlerine giriyor. İçinde et var diyerek aldığımız gıdadan soya çıkıyor olması ne yazık ki sık rastlanan bir durumdur. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yaptıkları gıda denetimlerinde pek çok firmaya ceza kestiğini, ürünleri toplattığını açıklar (ki toplanan ürünler sadece ilgili partiye ait ürünlerdir. Firma aynı uygun olmayan ürünü üretmeye devam edebilir). Ancak dikkat ettiniz mi bu firmaların içinde o büyük gıda tekelleri hiç yoktur. Acaba o tekeller halkı düşünerek çok sağlıklı gıdalar ürettikleri için mi yoklardır yoksa karşılıklı çıkarlar mı devrede olduğu için pek çok şey görmezden gelinmektedir?
- Verimli tarım alanlarımız tarım dışı sektörlere açılıyor.
- Doğru bir yetiştiricilik programı ile kendi kendimize yetecek konumda iken, özel olarak tarım alanlarımızda ekim yaptırılmayarak ithal ürün almak zorunda bırakılıyoruz.
Hal böyle iken, bugün Halk Bahçelerine dünden daha çok ihtiyacımız vardır. Çünkü Halk Bahçeleri umuttur. Halkımızın alternatifsiz olmadığının göstergesidir. Emperyalist tekellere bağlı olmadan da üretim yapılabileceğinin kanıtıdır!
Halk Bahçeleri halkın bahçeleridir. Orada sadece ürün ekilip biçilmez. Beraberce iş yapmanın, ürettiğinin karşılığını almanın hazzı yaşanır. Kimyasallar olmadan da üretim yapılabileceği görülür. Kendi toprağına, kendi tohumuna, kendi çeşitliliğine sahip çıkmaktır vatan sevgisi, işte bu sevgidir ancak bir insanın yaşamını değerli kılan.
Tüm bu sebepler ile her yerde halk bahçeleri kurabiliriz. Bunu yapacak imkanlar ve bilgi birikimi bizde mevcuttur. Sadece istemek ve inanmak yeterlidir.
Halkımız gelin hep beraber umudumuzu yeşertelim…
BUNDAN SONRA HALK DA KENDİ CEPHESİNDEN ”HALK BAHÇELERİ” İLE KARŞILIK VERECEK!
Halk Bahçeleri kuruyoruz…
Çünkü,
- Halk bahçeleri, bir “hobi” çalışması olarak değil, yoksul halkımızın ucuz ve sağlıklı gıda ihtiyacını karşılamak için kurulmuştur.
- Halk bahçeleri, tarım alanında halk için mühendislik mimarlık örneklerinden sadece biridir.
- Halk bahçeleri, halkın tüketici konumundan üretici konumuna geçmesidir.
- Halk bahçeleri, halkın birliğini dayanışmasını ve yardımlaşmasını sağlar, birlikte kolektif iş yapmaya yöneltir.
- Halk Bahçeleri halkın birlik ve dayanışmasını sağlarken aynı zamanda halkın yozlaşması önünde bir barikattır.
- Halk bahçeleri, halkın ve mühendis mimarların birbirini tanımasına, halk ile mühendis mimarların kaynaşmasına ve örgütlenmesine hizmet eder.
- Halk bahçeleri, halkın kendi toprağına, kendi mahallesine ve kendi evine sahip çıkmasını sağladığı için kentsel dönüşüme karşı bir mücadeledir.
- Halk bahçeleri, halkın kendi gıdasını kendisinin üretebileceğini gösterdiği gibi başka alanlarda da ihtiyaçları doğrultusunda alternatifler üreteceğinin bir göstergesidir.
- Halk bahçeleri, halkın ürettiği “atalık” tohumlarını özgürce seçip yaygınlaştırmasını sağlar. Bu da tohum tekellerine karşı halkın bağımsızlık mücadelesine hizmet eder.
- Halk bahçeleri, halkın kendi gıdasını kendisi üreteceği için gıda tekellerinin pazar alanını daraltacak ve bu da pratikte anti-kapitalist, anti-emperyalist, anti-oligarşik mücadeleye hizmet edecektir.
- Halk bahçeleri, kimyasal gübre ve ilaç kullanılmadığı için GDO tekellerine ve kimyasal tarım ilaçlarına karşı bir alternatiftir.
- Halk bahçeleri, sömürüye ve tüketime dayalı kapitalist sisteme karşı bugünden yarına kurulacak olan sosyalist sistemdeki tarımın bir ön modelidir.
TOHUM KAMPANYASI İÇİN:
Halkımız,
Ürettiğiniz tohumlardan bize de göndermenizi istiyoruz!
Yoksul mahallelerimizde, halkımızla birlikte Halk Bahçeleri kuracağız!
Türkiye’nin her tarafından, her çeşit Tohum bekliyoruz.
Dostlarımız, kendi ailenizden, komşunuzdan, köyünüzden tohum toplayıp bize göndermenizi istiyoruz!
- Ucuz ve sağlıklı gıdasağlayabilmek için,
- Emperyalizmin yoz kültürüne karşı, halkın dayanışmacı ve paylaşımcı kültürünü yaygınlaştırmak için,
- Kentsel dönüşüm projelerine karşı çıktığımız için,
- Yerel ve endemik çeşitlerimiz yanlış tarım ve gıda politikaları yüzünden yok olduğu için,
- Tarımsal genetik kaynaklarımız olan tohumlarımız, tekelci şirketler tarafından patentlendiği için,
- Kimyasal zehir üreten zirai ilaç ve gübre tekelleri sağlığımızı bozduğu için,
- Daha fazla verim almak için hunharca uygulanan kimyasallar ile topraklarımız verimsizleştiği için,
- GDO’lu gıda tüketmek istemediğimiz için,
- Emperyalizmin maşalığında geliştirilen gıda ve tarım politikaları sonucunda üretilen gıdayı yemek zorunda olmadığımız için,
- Kendi gıdamızı kendimiz üretebileceğimiz için,
- Ve her şeyin en sağlıklısını, en verimlisini ve en güzelini halkımız hak ettiği için…
Sizlerle birlikte kuracağımız Halk Bahçelerinde üretebilmek için, ektiğiniz ürünlerden, sandık altlarınızda, tohum depolarınızda, evinizde sakladığınız yerel/yerli tohumlarınızı hangi yöreden, hangi çeşit olduğunu ve yetiştiricilik özelliklerini de yazarak bizlere göndermenizi istiyoruz.
HALKIN MÜHENDİS MİMARLARI-HALK BAHÇESİ KOMİTESİ