13 Mayıs 2014 günü yaşanan 301 madencinin katledildiği Soma davasının 5. Duruşması bugün başladı. Bu duruşmada mağdur-tanık işçiler dinlendi.
Duruşma salonu olarak kullanılan spor salonunun etrafı polis tarafından kuşatılmış durumda. Salona girmek için iki ayrı arama noktası geçmek gerekiyor. İçeri girerken su şişesi, çakmak, bozuk para gibi sanıklara fırlatılması muhtemel her şeyi bırakıyorsunuz.
Salon tamamen dolu olmasa da katledilen birçok madencinin ailesi burada. Burada devam eden duruşmanın kendilerine değil başkalarına adalet sağlayacağını söylüyorlar. Buldukları her seferde sanıklara ve onların avukatlarına ağızlarına geleni söylüyorlar. Salonun büyük bir bölümü eşlerini, çocuklarını kaybeden kadınlar. Ayrıca bolca çocuk var. Çocuklardan birisi katliamın olduğu gün doğmuş, çocukların neredeyse hepsinin babası bu katliamda hayatını kaybetmiş.
Sanıkların avukatları maden ocağına çok fazla ihmal olduğunun farkındalar ve bütün suçu işçilerin üzerine atmaya çalışıyorlar. İşçilerin benzin, makine yağı vs. gibi şeyler ile ocaktaki bantı yaktıklarını, yada bantta taşınmayacak kadar ağır bir makineyi bantta taşıyarak banta zarar verdiklerini ve bu şekilde bantın yandığını iddia ediyorlar. İşçilerin patronlarına kızıp bunu yapmış olduklarını ima ederek işçilere “yanınızdaki işçi kızgın mıydı? Neye kızmıştı?” gibi sorular soruyorlar. Mağdur-tanık işçileri sıkıştırıp aynı soruları tekrar tekrar sorup onları tedirgin ediyorlar. İşçiler zaten onların üstten üstten konuşmalarından tedirgin oluyorlar bir de tekrar tekrar aynı şey sorulunca panik yapıp yanlış şeyler söylüyorlar. Avukatlar bunları yüksek sesle söyleyip kayda geçiriyorlar. O gün hayatını kurtarmaya çalışan mağdur işçileri sanık durumuna getirmeye çalışıyorlar.
Sanıklar da sürekli işçilere sorular sorarak bir de onlar tedirgin ediyorlar.
Sanık avukatlarına göre üretim baskısı diye bir şey söz konusu değil. Ya da örneğin kömür çıkaran işçilere üretim baskısı sorusu sorulabilir ama bantta çalışan işçilere üretim baskısı sorusu sorulamaz. Taşeron diye bir şeyin sözünü bile geçirmiyorlar. İşlerine geldiğinde mağdur avukatlarını “işin teorisi”ni bilmemekle suçluyorlar.
Dinlenen işçiler hayatlarını sürdürebilmek için diğer madenlerde iş bulmalarını engellemeyecek şekilde ifade veriyorlar. Çekingen davranan işçilerin ısrarla üzerine giden sanık avukatları doğruyu söyleyip sorularına karşı tedirgin olmayan işçilerde ise mağdur avukatlarını ve aileleri kışkırtacak şeyler söylüyorlar.