8 Mayıs Pazar günü ailelerimiz kurumumuza sabahın erken saatlerinde gelmeye başladılar. Havanın da güzel olması sayesinde masalarımızı kurumumuzun önüne çıkardık ve ailelerimizle birlikte hazırladığımız kahvaltımızı hep birlikte yaptık.
Kahvaltı sonrası hastalarımız Anneler Günü etkinliği için sahnenin hazırlanmasından provalara kadar yoğun bir koşuşturmaca içine girdiler. Etkinliğin başlama saati 13.00 olarak açıklanmıştı ve saat 13.00’e bir kaç dakika kala hala provalar devam ediyordu. Çünkü etkinlik için düşünülen tiyatro oyununa yeterince çalışılamamıştı.
Bunun nedeni ise elbette tembellik ya da önemsenmemesi değildi. Etkinliğe hazırlanmak için yeterince zaman yoktu, çünkü etkinliğin bir kaç gün öncesi, perşembe sabaha karşı 03.00’de kurumumuz AKP’nin katil polisleri tarafından basılmış, hastalarımıza işkence boyutunda davranışlarda bulunulmuş, kapılarımız, eşyalarımız kırılmış, dağıtılmıştı. Kırılan, dökülenlerin tamiri, onarımı, dağıtılan eşyaların toparlanması bir kaç günümüzü aldığından Anneler Günü için hazırlık yapacak vakit bulamamıştık. Ancak etkinlik yapacağız diye karar almış ve bu kararımızı duyurmuştuk. O halde ne olursa olsun etkinliği gerçekleştirecektik. Vakit yoksa yaratacaktık. Gerekirse uyumayacaktık. Öyle de oldu.
Hastalarımız ellerinde hiçbir metin olmamasına rağmen bir tiyatro oyunu kurguladılar. Metin yazacak vakit olmadığından doğaçlama oynamaya karar verildi. Cumartesiyi pazara bağlayan gece saat 02.00’ye kadar provalara çalışıldı. Sabah erken kalkılıp kurumun temizliği ve kahvaltı hazırlıkları yapıldı. Günlerin uykusuzluğu ve yorgunluğunun üzerine yenileri eklendi. Her şey dört dörtlük değildi elbette. Ancak annelerimize, ailelerimize güzel bir gün yaşatacağız demiştik bir kere. Bu coşkumuz, kararlılığımız ailelerimizi de etkiliyordu.
Ve saat 13.00’e geldiğinde etkinlik için hazırdık. Etkinliğimizin her şeyini baştan sona hastalarımız planladı, örgütledi. Sunumunu da kendileri üstlendi.
Program bir kurum çalışanının tüm annelerimizin Anneler Gününü kutlayan konuşması ile başladı. Konuşmada; annelerimizin çocukların kişiliklerinin oluşmasında büyük payı olduğu, sevgiyi, emeği, sabrı, dayanışmayı, paylaşmayı, kısacası insanı insan yapan tüm güzellikleri öncelikle annelerimizden öğrendiğimiz, ancak kapitalist sistemin insanları kirlettiği, yozlaşmanın geldiği boyutları ve buna karşı mücadele edilmesinin zorunluluğu, bu mücadelemizde de annelerimizin desteğinin zorunlu olduğu vurgusu yapılarak tüm annelerimizin Anneler Günü kutlandı. Sonrasında bir hastamızın anneler günü için yazılan bir şiiri okudu.
Sıra artık günlerdir konuşulan ancak son gün bir kaç saat hazırlanıla bilinen tiyatro oyununa geldi. Oyunun konusu ne hastalarımıza, ne de hasta ailelerimize yabancıydı. Bağımlı bir gencin ailesiyle, iş yeriyle ve arkadaşlarıyla yaşadığı sorunlar, babasının tedavi için kurumumuza başvurması, kurumumuzda tedavi sürecinde yaşadıklarının espirili bir dille anlatıldığı bir oyundu. Tiyatroyu izleyen annelerimizin yanaklarından gözyaşlarının sızdığını gördük. Tüm izleyiciler bir yandan bol bol kahkaha atarken, bir yandan da duygusal anlar yaşadılar.
Olmuştu işte. Belki hayatında hiç tiyatroya bile gitmeyen, toplumun dışladığı madde bağımlısı gençler, ellerinde bir metin dahi olmadan, bir kaç saatlik çalışmayla izleyen herkesi etkileyen bir tiyatro oyununu sahnelemeyi başarmıştı.
Oyunun sonunda annelerimizin Anneler Gününü kutlamak için sahnede karanfil verilecekti.
Tam bu sırada aşırı duygulanan bir hasta yakını rahatsızlandı. Onun tedavisi ve şaşkınlık bu sahnenin biraz gecikmesine ve buruk yaşanmasına neden oldu. Bu oyundan sonra kurumumuzun AKP’nin katil polisleri tarafından basılmasını konu alan skeçler oynanacaktı. Etkinliğin bu kısmı ne yazık ki, gerçekleşemedi. Bir hastanın söylediği türküler sonrası annelerimize verdiğimiz karanfillerle Anneler Günü etkinliğimiz sona erdi.