“UYUŞTURUCUNUN ARKASINDA DEVLET, KARŞISINDA BİZ VARIZ!” İŞTE İSPATI!
4 Mayıs günü Halk Cephesinin İstanbul’daki pek çok kurum ve derneğine yönelik AKP’nin katil polisleri tarafından baskınlar gerçekleştirildi. Artık biliyoruz ki, bu baskınlar bir şeyler aramak için değil, düşmanlıklarını, kinlerini kusmak, mümkün olduğunca çok zarar vermek amacıyla gerçekleştirilen baskınlar.
5 Mayıs Perşembe sabaha karşı kurumumuz da aynı amaçla basılarak talan edildi. Üstelik bu baskın kurumumuza son 6 aylık süre içinde dördüncü polis saldırısı. 6 Kasım 2105, 11 Mart 2016 ve 17 Nisan 2016 tarihlerindeki saldırılarından sonra son olarak da 5 Mayıs sabahı kurumumuz kapıları kırılarak baskın gerçekleştirilmiş, hastalarımızın tamamı yere yatırılarak plastik kelepçeyle ters kelepçelenmiştir. Tüm hastalarımız beton zemine yüzüstü yatırılmış, karşılıklı kapılar açılarak hastalarımızın cereyanda kalmaları sağlanmıştır. Bazı hastalarımıza işkenceye varacak boyutta saldırılmıştır. İki hastamız elleri arkadan plastik kelepçeyle kelepçelenmiş ve yüzüstü yere yatırılmış halde olmalarına rağmen, AKP’nin katil polisleri hastalarımızın üzerine çıkarak tepinmişlerdir.
Daha içeri ilk girdikleri andan itibaren hastalarımıza sinkaflı küfürler etmişlerdir. Kendi hallerine bakmadan hastalarımıza “Siz adam olsanız burada olmazdınız” diyerek aşağılamaya çalışmışlardır kendilerince! Kadın hastamızın başına dipçikle vurmuşlar, “Bunun kafası sağlammış, koçbaşı olarak bunun kafasını kullanalım” şeklinde espri yapmaya çalışarak zeka seviyelerini ortaya sermenin yanısıra, çukurlaşmanın bir sonu olmadığını da göstermişlerdir.
Kurumumuzdaki tüm kapıları kırmışlardır. Duvarlarda asılı uyuşturucuyu teşhir eden resimleri tek tek yırtmışlardır. Tabelamız polisin önceki saldırılarında sıktığı gaz kapsülleri nedeniyle delik deşik bir haldeydi. O hale getirmekle hırslarını alamamışlar ki, tabelamızı da paramparça edene kadar uğraştılar. Asıl amacın arama değil talan olduğunun en açık göstergesi kapıları, eşyaları böylesine pervasızca kırıp geçirmeleridir. Fakat aynı günün akşamı tabelamızı tekrar astık, kırılan, dökülen her şeyi onardık, yeniledik.
Arama adı altında hastalarımıza baskı uygulanmış, tehdit edilmişlerdir. Kurumumuz dağıtılmış, eşyalarımız parçalanmıştır.
Peki neden yaşandı bunlar? Ne arandı kurumumuzda? AKP’nin katil polisleri ne bulmayı umuyorlardı?
Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu İle Savaş Ve Kurtuluş Merkezi, madde bağımlısı insanların tedavi edildiği bir tedavi merkezidir. Benzeri tedavi merkezlerinde ne bulunursa bizim kurumumuzda da aynı şeyler bulunabilir ancak.
AKP’nin katil polisi bunu bile bile neden bastı kurumumuzu öyleyse?
Çünkü kurumumuzda yüzlerce hasta tedavi gördü. Onlarcası uyuşturucuyu bıraktı. Halen tedavi görmekte olan hastalarımızla görülüyor ki, biz bağımlılık tedavisinde başarılıyız. Biz yalnızca bedeni uyuşturucudan arındırmakla yetinmiyor, bağımlının tekrar başlamaması için kişiliğinde, davranışlarında, dünyaya bakışlarında ciddi değişiklikler edinmesini sağlıyoruz. Gerçekleri gösteriyoruz.
1 Mayıs’a kendi istekleriyle katılan 3 hastamız gözaltına alınmıştı. İşte kurumumuzun basılmasının asıl nedeni budur.
AKP’nin katil polisi diyor ki bu baskınla; bırakın insanlar bağımlı kalsın, tedavi etmeyin, haklarını aramasınlar, emeklerine sahip çıkmasınlar, 1 Mayıs’a katılmasınlar. Katılırlarsa ben de onlara dünyayı dar ederim.
Nasıl olur da 1 Mayıs’ta Taksim’de olmak istersin diyor.
Nasıl olur da, emeğim onurumdur, onuruma sahip çıkacağım dersin diyor. Nasıl olurda, birlik, mücadele, dayanışma kavramlarına hayatında yer verirsin diyor. Tüm bunların yerine uyuşturucu kullanmaya devam etmelisin, uyuşturucu bulmak için her türlü pisliği yapmalısın diyor.
Yoksa neden hastalara işkence yapılsın?
Neden bir tedavi merkezi gece yarısı basılsın?
Hastalara işkence yaparak korkutmaya, tedaviden uzaklaştırmaya çalışıyor. Ancak umdukları sonucu alamayacaklar. Hastalar gerçekleri görüyor. Tedavilerinin önüne çıkarılan engelleri görüyor. Ve tedavide daha kararlı oluyorlar. Bu saldırılar hastaları birbirine kenetlendiriyor. Bağımlılık tedavisinde aşmaları gereken zorluklardan birini de polisin saldırıları, baskıları olarak görüyorlar. Ve böylece düzeni, düzenin çarklarının nasıl döndüğünü bizzat yaşayarak öğreniyorlar.
Kurumumuza yönelik AKP’nin katil polislerinin daha önceki saldırıları da gözönüne alındığında her şey çok daha açık bir şekilde görülmektedir. Uyuşturucunun arkasında devlet karşısında biz varız! Bu nedenle devletin katil polislerinin hedefi haline gelmekteyiz. Bu yüzden polisin üzerimizdeki baskıları her geçen gün katlanarak artmaktadır.
Ne olursa olsun, başımıza ne gelirse gelsin; uyuşturucuya ve yozlaşmaya karşı mücadelemize devam edeceğiz, mücadelemizi büyüteceğiz. AKP’nin katil polisinin saldırıları, baskınları bizleri korkutamaz. Aksine, doğru işler yaptığımızın, doğru yolda olduğumuzun kanıtıdır polisin kurumumuza yönelik artan saldırıları, baskıları, baskınları.
Yozlaşma, uyuşturucu batağından gençlerimizi, insanlarımızı kurtarmaya devam edeceğiz. Bu bataklığı kurutacağız.
Tedavi Merkezimiz baskının gerçekleştiği günün akşamında eski haline döndürüldü kurum çalışanları, hastalarımız ve desteğe, yardıma koşan dostlarımızın çabalarıyla. Eskisinden daha güzel oldu. Baskını duyarak desteğini, yardımlarını esirgemeyen tüm dostlarımıza, halkımıza teşekkür ediyoruz. Ekonomik katkıları, yardımlarıyla tedavi merkezimizin işleyişine sundukları katkının yanı sıra daha önemlisi bizlere mücadelemizde büyük moral güç olmaktadır bu destek.
Tüm halkımızı bu desteği, dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz. Herkesin yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır.
Baskılar, Baskınlar, Saldırılar Bizi Yıldıramaz!
Bu Bataklığı Kurutacağız!
Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu İle Savaş Ve Kurtuluş Merkezi