ADALET İSTİYORUM!
Ben Hatice Dağlı. Din kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeniyim. 2014 yılının Eylül ayında Mardin’e atandım.
31 Mart 2015 tarihinde Çağlayan olayından sonra, sosyal medyada , ilahiyat fakültesindeki sınıf arkadaşlarımın Berkin Elvanla ilgili “Ah Berkin yaşasaydın da keşke seni kendi ellerimizle biz öldürseydik, terörist bozuntusu, özellikle doğudaki çocukları öldürsünler ki büyümesin terörist olmasınlar.” Gibi paylaşımlarda bulunmuşlardı. Ben de ne insanlığa ne dine hiçbir yere sığmayan bu paylaşımlara karşı en başta insan olmamın sonrasında eğitimci olmamın gereği olarak Berkin Elvan’ın ve çocukların öldürülmesine karşı “ lanet olsun öldürülen çocukları terörist belleyenlere” şeklinde bir paylaşımda bulundum. Bu paylaşımım bu insanlar tarafından Milli Eğitim Bakanlı’ ğına gönderildi. Bunun ardından hakkımda bakanlık tarafından adli ve idari soruşturma başlatıldı. 1 Nisan 2015 tarihinde açığa alındım ve 3 ay boyunca çok sevdiğim öğrencilerimden ayrı kaldım. 6 Mayıs 2015 tarihinde Mardin 2. Ağır ceza mahkemesinde terör örgütü propagandası yapmaktan yargılandım ve suç kastı bulunmadığından dolayı hakkımda beraat kararı verildi. Fakat buna rağmen 3 ay boyunca görevime başlatılmadım. Görevime ancak 2 Temmuz’da başlatıldım yani tatilde…
Bugün ise mesleğimin son bulunmasıyla karşı karşıyayım. Sendikamın aracılığıyla öğrendiğim kadarıyla yüksek disiplin kurulu mesleğime men kararı vermiş. Bu karar henüz tarafıma iletilmemiştir. Yaşadığım tüm bunlar bana bir çok soruyu kendime sordurtuyor.
1-Berkin Elvan’ı öldürenin kim olduğu belliyken halan hakkında soruşturma açılmamasına karşın benim bu duruma karşı düşünce ifade etmem neden suç oluyor? Üstelik düşünce özgürlüğümüz İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. Maddesi, Medeni Siyasi Haklara İlişkin Uluslar arası Sözleşme’nin 19. Maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesince yasal olarak ta korunması altındayken.
2-Benim paylaşımım suç olurken; Berkin Elvan’ının kendi elleriyle ve doğudaki çocukların öldürülmesini savunanların paylaşımları neden suç değil ve haklarında herhangi bir işlem yapılmamakta? Oysa çok açık ki bu paylaşım anayasanın kamu barışına karşı suçlar kapsamında madde 213 ‘e aykırıdır.(Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit…)
3-Ben aday öğretmenim ve adaylığımın onaylanmasıyla ilgili işletilmesi gereken süreç neden bende işletilmedi? Hakkımda kesinleşen bir hüküm olmamasına rağmen neden bu hakkım gasp edildi?
4-Ailem benim için maddi manevi gerekenleri yapıp benim meslek sahibi olmam için uğraştılar. Bende yıllarca okuyup meslek sahibi olmak için emek harcadım. Bu emeklerimizin hesabını kim verecek?
Ve daha birçok soruyu ekleyebilirim. Ama yukarda sorduklarıma cevap almam bile başlangıç açısından önemlidir benim için. Kim bu soruların muhatabı? Milli eğitim bakanlığı öğretmeninin sorduğu sorulara cevap verebilir mi? Ben sorularıma cevap istiyorum. Kimsenin benim geleceğimi bir çırpıda yok etmesine hakkı yoktur. Bu hakkı ben dişimle tırnağımla kazandım kimsenin bana lütfü değildi. Şimdi ise emeğimde hiçbir hakkı ve rolü olmayanların mesleğime son vermesi ile karşı karşıyayım. Bu hakkı onlara kim veriyor?
Ben mesleğimi ve öğrencilerimi seven bir eğitimciyim. Eğitimci olarak en temel işim ise çocuklarıma doğruyu adaleti ahlaklı olmayı anlatmaktır. Ben bunu yaptığımı düşünüyorum.
Tüm bu yaşadığım haksızlıklara karşın sessiz kalacağımı düşünenler yanılıyorlar. Ben haklılığım ve meşruluğumdan aldığım güçle bu haksızlığın karşısında boyun eğmeyeceğim ve mücadele edeceğim. Mesleğim ve öğrencilerim için gereken ne ise yapacağım ve yine onlara doğruyu adaleti ahlaklı olmayı anlatacağım. Başta meslektaşlarım olmak üzere halkımızı basın emekçileri haklı ve doğrunun yanında yer alan kurum ve kuruluşları beni yalnız bırakmayıp desteklemelerini istiyorum.
HATİCE DAĞLI
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ