Irkçılığa, Yozlaştırmaya (Uyuşturucuya, Kumara, Fuhuşa, Çeteleşmeye) ve Adaletsizliğe Karşı Halk Meclisleri’nde Örgütlenelim!
*Irkçılığa Karşı Mücadele; Avrupa’da Irkçılık; – Avrupa’da ırklara göre ayrım yapan klasik ırkçılıkla birlikte, sosyal-kültürel düşmanlığa dayalı ırkçılık da vardır.
– Irklara göre ayırım politikası, ırkçı partilerle sınırlıymış gibi gösterilse de asıl olarak tüm Avrupa ülkelerinin devlet politikasıdır.
– Sosyal kültürel düşmanlığa dayalı ırkçılık ise; ırkçı politikaların günlük yaşamdan, iş alanından, sağlık, eğitim ve diğer alanlara kadar yansır.
– Irkçılığın anavatanı Avrupa’dır. Hıristiyanlık ve misyonerlik sürecinde kendileri dışındaki ırklara medeniyet götürme bahaneleriyle, dünyanın sömürgeleştirilmesi Afrika’nın talanı ve siyahların köleleştirilmesi gerçekleşti. Milyonlarca insan, ırkçılığın en üst boyuttaki köleleştirmenin hedefi oldu.
– Kendini üstün ırk görmek Avrupalılar açısından herkesin kabullenmesini istedikleri bir özellikleridir. – Avrupa’da ırkçılığın yansıması olan yabancı-göçmen işçi düşmanlığı, işçi sınıfını bölerek, sisteme yönelecek tepkinin önüne geçer. Yabancı-göçmen işçi sistemin ucuz işgücü ihtiyacını karşılar.
– Çok kültürlü bir yapı içinde insanlar farklılıklarının bilincinde olarak yaşayabilirler; ancak bu farklılaştırma içinde, dışlamayı içeren nefret duygusuyla beslendiği noktada ırkçılık yeşermeye başlar. – Kültürel, dinsel, coğrafi niteliklere göre insanları ayırma/sınıflama/tanımlama, Avrupa’da yaşayan yabancıları ırkçılığın hedefi haline getirmiştir. Günümüzde ırkçılık kültürel ayrıştırmalar üzerinden beslenen hiyerarşiler üretir.
– Irkçı söylemler ve uygulamalar, Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde, çeşitli ülkelerde belli farklılıklar gösterse de uygulama amacında bir farklılık yoktur. – Irkçıların korkaklıklarını da caniliklerini de belirleyen sınıfsal özellikleri ve emperyalist kültürdür.
Irkçılığın ve yozlaşmanın sorumlusu doğrudan emperyalizmdir.
Irkçı politikaların panzehiri; – Aşağılanan, hor görülen olmak var olan emperyalist kültüre bağlanmak, Avrupa’nın politikasıdır. Çünkü emperyalizm kendi sistemine aykırı, kendi çizdiği çerçevenin dışına çıkmış, kendi hak mücadelesini veren bir kitlenin, düzeni vuracak bir silaha dönüşeceğinin bilincindedir.
– Örgütlülüğü engellemek için her yola başvurur, her olanağı kendi çıkarına kullanır.
– Kendi değer ve ilkelerimiz, kendi kültürümüzdür. Vatan ve halk sevgisidir.
– Enternasyonalist olmaktır.
Mutlaka Örgütlenmeliyiz. Halk Meclisleri Bu Örgütlenmemizin Zeminidir!
*Yozlaştırmaya Karşı Mücadele; Yozlaştırma, emperyalizmin ürettiği insanları teslim alma politikasıdır. Bunun temel araçları, fuhuş, uyuşturucu, çeteleşme, siyasi kimliksizleşmedir. Bunlar dolayısıyla zincirleme kaza gibidir. Bir tanesi oluşursa diğer yozlaştırma nedenlerine yol açar. Yozlaşma’nın sözlük anlamı; Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle, zamanla yitirmek, bozulmak, soysuzlaşmak, dejenere olmak, “bozulmak” yani olması gerekenden uzaklaşmak, ona yabancılaşmak, özünü yitirmektir.
İşte bu bozulma, soysuzlaşma halkın değerlerinden uzaklaşma olarak da kendini göstermekte.
En yakınındaki bir insanı değiştiremeyen, uzağındakilere yardımcı olamaz, çözüm üretemez.
O zaman, En Yakınımızdakilerle Başlayacağız İşe. Halkın değerlerine yabancı bir sistemde; Yozlaşmayı tamamen ortadan kaldırmamız mümkün değildir. Peki biz bu yozlaşmayı izleyecek miyiz? Biz demokratik kitle örgütleri olarak, hiçbir saldırıya kayıtsız kalmayız, kalamayız.
Bağımlılığa karşı HFG’leri(Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu Karşı Savaş ve Kurtuluş Merkezi) ülkemizde ve Almanya’da hayata geçirdik. İngiltere’de de hayata geçiriyoruz. Çevremizdeki ailelerde yozlaşma, kendini alkol ve kumar olarak gösteriyor. Şunu açık ve net söyleyelim, kendini devrimcilerin yanında gören kişi kumar oynamamalı, alkolik olmamalıdır. Kumar, kolay para kazanma umududur. Kumar oynayan insanımızda emek bilinci yok olmuş demektir. Emek bilincini kaybeden, bir süre sonra onurunu da kaybeder. Kendi mücadelesine, çevresine uzaklaşır; halkın acılarına, faşizmin saldırılarına, kısaca halkın sorunlarını çözme mücadelesinde uzaklaşır. Siyasi olarak da kimliksizleşirler.
Çözüm: Demokratik saflardaki kumara, yozlaşmaya karşı mücadele, aynı zamanda düzene karşı verdiğimiz ideolojik mücadeledir. İdeoloji, bir yaşam biçimidir, o zaman hayatın her alanında bu yozlaşmaya karşı mutlaka ideolojik mücadele etmeliyiz.
Çözüm, eğitimdir. Eğitim teorik ve pratiktir. Emperyalizmin temel yozlaşma araçlarına karşı Halk Toplantılarıyla, eğitim çalışmalarıyla cevap oluyoruz.
Yaşamımızın Her Anını Politikleştirmeliyiz… Yüzümüzü ülkemizdeki mücadeleye çevirmeliyiz. Yüzümüz halkımıza, yönümüz Anadolu’ya çevrilmeliyiz.
Anadolu bizim değerlerimizdir, kültürümüzdür, şehitlerimizdir. Emperyalizm sinsi bir yılan gibi giriyor evlerimize. Bu mücadeleyi her alanda sürdürmeliyiz, giydiğimiz kıyafetten yediğimiz yemeğe, dinlediğimiz müziğe kadar her şey ideolojiktir ve biz uyanık olmalıyız. Saflarımızda Yozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz! Hayatlarımızı Politikleştirip, Sıradanlaşmayacağız! Emperyalizm; Fuhuşla Bedenimizi, Kumarla Emeğimizi, Uyuşturucuyla Beynimizi Çalıyor!
Bütün Bu Irkçı ve Yozlaştırma Politikalarına İzin Vermemek İçin Örgütlenelim Mücadele Edelim Gücümüz Örgütlülüğümüzdür!
İngiltere Pir Sultan Kültür Merkezi