Kamu Emekçileri Cephesi’nin düzenlediği “Örgütlenmenin Önündeki Engeller ve İş Güvencemiz” paneli 5 Aralık 2015 cumartesi günü İzmir’in Tire ilçesi Belediye Kültür Salonunda gerçekleştirildi.
Kamu Emekçileri Cephesi adına Eyüp Aksoy’un yaptığı açılış konuşmasından sonra ilk sözü alan Eğitim Sen Aydın Şube Başkanı Ali GÜN; son yıllarda AKP iktidarıyla gerek özel sektörde, gerekse kamuda esnek çalışma, güvencesiz istihdam ve performans değerlendirme uygulamalarının yaygınlaştığını, en temel haklarımızın birer birer elimizden alınmasının kaçınılmaz olarak aşırı iş yükünün ve angarya çalışmanın yaygınlaşmasını beraberinde getirdiğini,657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yer alan “memur” tanımının değiştirilmesiyle kamuda iş güvencesinin istisna olduğu bir kamu istihdam anlayışının hedeflendiğini,yarışmacı ve rekabetçi bir çalışma ortamının yaratılmak istendiğini,kamu emekçilerinin “en az maliyetle” kolaylıkla kapı önüne konulabileceği iktidarın itiraz etmeyen “itaatkar memur” tipi yaratmak istediğini söyledi.
Bunun yanı sıra AKP nin en temel haklarımıza yönelik saldırıları karşısında KESK’in sessiz kalmayarak bir mücadele programı oluşturması gerektiğini, iş güvencesini hedef alan saldırılara karşı mutlaka direnilmesi gerektiğini ifade etti.
Daha sonra söz alan KESK Eski MYK Üyesi Akman ŞİMŞEK; AKP nin 2002’deki tek başına iktidar olmasıyla birlikte, koalisyon hükümetleri döneminde hayata geçirilemeyen GATS anlaşmasının hükümlerinin geçtiğimiz yıllar içinde yasal düzenlemeler ve fiili uygulamalarla hayata geçirilirken, kamu personel rejiminin söz konusu değişikliklere paralel olarak değiştirilmesi için bugüne kadar çok sayıda adımın atıldığından bahsetti. Kamu emekçilerinin hakları açısından “son kale” olarak ifade edilen iş güvencesinin önemine değinerek AKP nin bu saldırı yasalarına karşı bedel ödemeyi göze alan fiili-meşru bir mücadele hattının ortaya konulmasının zorunlu olduğunu ancak KESK’in bu çizgiden çok uzak olduğunu söyledi.
Akman ŞİMŞEK; AKP nin gözaltı,tutuklama ve baskılarının,sendikalara güvensizliğin,işyerleri ile olan bağın zayıflamasının örgütlenmenin önündeki engellerden olmasına rağmen en önemli engelin kafalarımızdaki önyargılar olduğunu söyleyerek emekçilerin ortak çıkarı etrafında bir araya geldiği,birlikte karar alıp uyguladıkları bir taban örgütlenmesi olan meclislerin ve meclis tipi örgütlenmenin bir çok sorunumuzu çözeceğini,meclislerin sendikalara alternatif olmadığını,meclislerin meşru örgütlenmeler olduğuna vurgu yaparak konuşmasını sonlandırdı.
Son olarak söz alan ÇHD Üyesi Avukat Oya ASLAN; AKP nin emekçilere yoğun saldırısı karşısında sendikaların birkaç cılız ses dışında sessiz kalmasının anlaşılır olmadığını,ses çıkarmamanın ve gerekli mücadeleyi vermemenin AKP nin saldırılarının pervasızca artmasında etkili olduğunu söyledi.Kamu emekçilerini iş güvencesiz çalıştırmaya paralel olarak işçilerin kıdem tazminatlarının gasbedilmek istenmesinin aynı günlere gelmesinin tesadüf olmadığını söyleyen Av. Oya ASLAN ;2002’de taşeron işçi sayısının kamuda 20 bin civarında iken bugün bu rakamın 500 bini geçtiğine değinerek taşeron ve güvencesiz çalışmanın yasaklanması için mücadelenin büyütülmesi gerektiğinden söz etti.
Meclis çalışmalarından örnekler veren Av. Oya ASLAN; halkın sorunlarının çözümünde meclislerin çok önemli bir güç olduğunu söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Soru-cevap bölümüyle sona eren panele 75 kişi katıldı.