Kardeşler,
Bizler, yüzyıllardır sayısız Kerbela yaşayanlardanız. KERBELA, BİZİM TARİHİMİZ VE BUGÜNÜMÜZDÜR!..
Kerbelayı bir kez de bizden dinleyin!
Sözümüz doğruysa onda birleşelim, yanlışsa doğruda birleşene kadar tartışalım. Sömürücü ve zalimler bizlere karşı amansız ve net! Bizler de onlara karşı amansız ve net olmalıyız.
Kerbela direnişi, basit bir kan bağına dayanan feodal iktidar anlayışının ürünü olarak yorumlanamaz. Böyle olsaydı, iktidar yüzü görmediği halde, 1335 yılı aşarak günümüze gelemezdi.
Tarihteki bir çok başkaldırıya ideolojik önderlik edemez, yoksuldan, emekten yana kimliğini bu kadar pekiştiremezdi…
Bu başkaldırılarda, alevilik, emekçi, yoksul halkın mücadelesi ile öylesine birleşmiştir ki, onunla etle tırnak gibi olmuştur. Bu et ve tırnağı birbirinden ayırmak için her oyuna başvuran, her zalimliği yapan sömürücüler, bu yüzden bu güne kadar başarılı olamamıştır.
Bu başkaldırılarda, alevilik bilinci yeniden ve yeniden vücut bulmuş, kahramanlıklar görmüş onurlanmış, ihanetler görmüş örselenmiştir.
Hızır Paşalar gibi, zalimin sofrasına aldanıp onun hizmetine giren ve hocası Pir Sultanı dahi dar
ağacına gönderen, taşlatan, katleden alçaklar, dönekler görmüştür.
Dar ağacında Pir Sultanlar, İznik’de Şeyh Bedreddinler, Konya önlerinde Baba İshaklar, derisi yüzülürken En-El Hak diye meydan okuyan Hallacı Mansurlar, Kızıldere’de ”Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik” diyen Mahirler, ve dahi Maraşlar, Çorumlar, Sıvaslar görmüştür…
Kısacası Kerbela, sadece bir inanç mücadelesi değil, aynı zamanda ve esas olarak bir sınıf mücadelesidir. Binyıllardır süren bu mücadele bugün de bütün sıcaklığı ile devam etmektedir.
İşte görüyoruz: Kerbela’ nın 1335. yıldönümünde,Ankara’ da büyük bir katliam daha yaşadık. Yüzden fazla canımızı, yoldaşımızı hunharca katlettiler. Yüzlerce yaralımız var…
Hiç kuşkumuz yok ki, bu katliamı yapanlar da yezidin soyundandır.
Bizlere, halk güçlerine düşen ise bunların karşısında KERBELA RUHU ile direnmektir…
NEDİR KERBELA’NIN RUHU?
Bunu anlamanın en kestirme yolu, BU DESTANDA KİMLER VARDIR? Ona bakmaktır.
Bu destanda:
En başta Hazreti Ali vardır: ”Mal Allahın Malıdır. Onda kimsenin kimseden fazla bir hakkı yoktur. Eşitlikle Dağıtılacaktır” diyen…
İmam Hüseyin vardır: 10 bin kişilik Yezid ordusu karşısına silahlı 72 kişi ile çıkan. Kendisi gibi canını hiç sakınmayan 71 yoldaşına önderlik eden…
İmam Hasan vardır: Tüm saflığı ve temizliği ile yanlışa düşen! Kan akmasın, barış olsun diye hiç istemeyerek, Muaviye’ ye biat eden. Ama aynı Muaviye tarafından yemeğine zehir dökülerek katlettirilen.
Bu destanda, hiç bir ilke, ahlak ve kurala uymadan kılıç zoru ile iktidarı ele geçiren Muaviye ve oğlu Yezid vardır: sömürücüleri ve zalimleri temsil eden.
Bu destanda, inanç zayıflığı nedeniyle kararsızlıktan, bir o yana bir bu yana savrulan Kufe’liler vardır: Hz. Ali’nin soyunu ve ailesini çağıran ama sahiplenmeyip çölde şehit olmalarına göz yuman…
Bu destanda kundaktaki bebeleri için bile Yezid’den su dilenmeyenler vardır.
Bu destanda, kızgın güneş altında susuzluktan kırılanların yanı başında akıp giden gür suyu ile KERBELA ÇÖLÜ vardır.
Bu destanda, Mekkeliler vardır: İmam Hüseyin’in yoluna çıkıp, gitme, yolunu keserler, seni katlederler diye sömürücü ve zalimlere karşı mücadelede ayak bağı olan.
KERBALA’NIN RUHUNU ANLAMAK İŞTE BÜTÜN BUNLARI ANLAMAKTIR!..
Hatta sözü daha da kısaltalım: KERBELANIN RUHUNU ANLAMAK İMAM HÜSEYİN’ İ ANLAMAKTIR!..
İmam Hüseyin’i anlamak: sömürücü ve zalime karşı mücadelede, İmam Hüseyin gibi olmaktır…
İmam Hüseyin gibi olmak:
Yezidlere, yani her dönemin sömürücü ve zalimlerine biat etmemektir.
Sömürücü ve zalimin bütün çıkar vaadlerini elinin tersi ile itmek ve ”Ben zalimlerin yanında zenginlik içinde yaşamaktansa, mazlumun yanında bulacağım ölümü yücelik sayarım” diyebilmektir.
Bebeklerini, çocuklarını, hiç bir şeyi, biat için gerekçe göstermemek, hatta onları bahane edip zalimden bir tas su bile dilenmemektir. Gerekirse kendisi ile birlikte,onların şehitler kervanına katılmasını göze almaktır.
Yolunu kesip gitme, seni katlederler diye pasifizme çağıranlara karşı: ”Ben oraya öleceğimi bile bile gidiyorum, gelecek kuşaklara direnme geleneğini mayalamak için gidiyorum.” diyebilmektir…
Ve İmam Hüseyin olmak: gerektiginde zalimin karşısına, hangi koşullarda olursa olsun, silahla çıkmaktan bir an geri kalmamaktır.
ALEVİ HALKIMIZ! KERBELAYI ANLAYAN VE SAYGI GÖSTEREN HER MİLLİYETTEN VE İNANÇTAN HALKLARIMIZ!
Kerbela direnişinin onuru yanında şehitlerimizin matemini yaşadığımız şu günler; bugünlere nasıl gelindiğini ve yarına nasıl yürüneceğini, bir kez daha gözden geçirmemize vesile olsun.
Bugün neredeyiz?
Bugün sömürücü ve zalimlere karşı duranlar, savaşanlar kim?
Zalime ve sömürücüye boyun eğmektense, ölüm Oruçlarında, feda eylemlerinde, işkencelerde, katliam saldırılarında, darağaçlarında direnerek, baş eğmeyerek şahadete ulaşanlar kim?
Malı eşitlikle paylaşmaktan yana olanlar kim?
Ve sömürücü ve zalim kim?
Ve yoksul ve mazlum kim? Anlamaya çalışalım…
Kim direniyor, kim silah bırakıyor?
Kim sömürücü ve zalimin elini sıkıyor, biat ediyor.
Kim BARIŞ ADINA ZALİME BOYUN EĞMEYİ ÖĞÜTLÜYOR?
Kim sömürücü ve zalimlerin parlamentosunu aklıyor?
Kim emekçi, mazlum halkların meclislerini kuruyor?
Bunları, her yerde ve her zeminde tartışalım.
Ve yoksullar ve mazlumlar olarak, sömürücülere ve zalimlere karşı aynı saflarda birleşelim.
Sömürücü ve zalimler ANKARA KATLİAMI ile bizi bir kez daha kan denizinde bırakıp, yıldırmak, sindirmek istiyorlar.
Yılmayacağız!
Sinmeyeceğiz!
Onları döktüğü kanda boğacağız! Saraylarını, saltanatlarını başlarına yıkacağız!..
BUNDAN KUŞKUNUZ OLMASIN.
Faşizm bizi ölümle imtihan ediyor. Biz devrimciler ölümü defalarca aştık. Tüm halk olarak da aşacağız!
Ölümün aşıldığı yerde faşizmin yaşama şansı yoktur.
Ya zafer ya ölüm!…
BU YOLDA İMAM HÜSEYİN CÜMLEMİZİN YOLDAŞI OLSUN!
KAHROLSUN YEZİDİN SOYU SÖMÜRÜCÜ VE ZALİMLER!
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!…
ANADOLU FEDERASYONU