Viyana’da devam eden Adalet nöbetinin ikinci haftası..
Geçen salı günü koronadan dolayı ara verilen adalet nöbeti dün 30 Haziran Salı günü ikinci haftasında devam ediyor.
Saat 18.00.19.00’da Viyana’nın kalabalık Mariahilfer caddesinde ölüm orucu direnişçilerin ve adalet ve sanata özgürlük uğruna ölümsüzleşen Grup Yorum elemanları ile Mustafa Koçak’ın resimleri bulunan pankart asıldı.
Bu onurlu kararlı duruşlarıyla tüm dünyayı ayağa kaldıran ve birleştiren İbrahim, Helin ve Mustafa’dan sonra halkın avukatları Ebru Timtik, Aytaç Ünsal ve devrimci tutsaklar Didem Akman ve Özgür Karakaya adalet için bedenlerini açlığa yatırmışlar. Pankart, döviz, türküler ve konuşmalarıyla bu direnişin sesi duyurulmuş bir kez daha Avusturya’da.
Geçen hafta gibi caddede gezen insanlar büyük ilgiyle resimdekilerin hikayelerini dinlediler ve bu sefer de 100’ün üzerinde bildiriler dağıtıldı 1 saat içerisinde.
Hukuksuzca yargılanan ve tutuklanan avukatların dosyası halen Yargıtay’da bulunduğu ve siyasi iktidarın her türlü müdahale ve manevralarla mahkeme sonucunu kendi lehine çevirmeye çalıştığı vurgulandı.
Ölüm Orucu direnişçilerin talebi olan bağımsız yargı ve adil yargılamaya sahip çıkmak için Türkiye Adalet Bakanlığına mektup yazma çağrısında bulunuldu.
Eyleme dayanışmaları ile Türkiyeli, Süryani, İranlı ve Avusturyalılar renk verdi ve Grup Yorum’un son besteleriyle birlikte Yunan sanatçılardan Grup Yorum’un ‘Bir Görüş Kabininden’ yeni beste yapılan Yunanca rap dinletildi.
Viyana’da yaşanan saldırılarla ilgili olarak da konuşma yapıldı ve tekrardan Türk-Kürt ya da dinler arası çatışması diye bir şeyin olmadığı vurgulandı. Viyana’nın 10. bölgesinde meydana gelen olayların her ne kadar milliyetçi ve ırkçı damga taşısa da esas olarak halkları birbirine karşı kışkırtmak isteyen emperyalizmin çıkar politikasına hizmet ettiğini ifade edildi. Ve her türlü milliyetçiliğe ve saldırıya karşı halkların dayanışması ve birliği ön planda olmalı dendi.
Adalet nöbeti haftaya salı günü aynı saat ve yerde devam edecek…. Yarım asra yakın tüm ezilenleri, haksızlık uğrayanı, devlet gücünün keyfiyetine maruz kalan halkın avukatları ve genel anlamıyla avukat mesleğine sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmak demektir.
Onların ölmelerini sessizce izlemek, haksızlık ve şiddet uğrayan insanları savunacak kimsenin olmayacağı anlamına gelir..
Siyasi tutsaklara sahip çıkmamak da aynı zamanda yarın yaşanacak herhangi bir adaletsizliğe karşı sesini yükseltince savunmasız koşullarda tutsaklıkta yalnızlaşmak demektir.
Ebru Timtik, Aytaç Ünsal, Didem Akman, Özgür Karakaya’yı Yaşatalım!
Adalet Taleplerine Sahip Çıkalım!