27.kez Pasaport Bölge Müdürlüğü önünde açıyoruz çadırımızı. Geldiğimizde, bir kabın içinde krep hazırlayıp bırakmışlar bizim için. Avusturyalı komşularımızın bıraktığını anlıyoruz, teşekkür ediyoruz.
Öğlene kadar bildirilerimizi dağıttık, yaşadığımız hukuksuzluğu anlattık. Öğlen arası İstanbul’u aradık. Avusturya Konsolosluğu önünde, mesai saatleri içinde oturma eylemi yapan Halkın Avukatları ile görüştük. Konsolosluk Sarıyer’de sahil kıyısındaymış, değerli avukatlarımızın fotoğraflarına baktık…
Öğlen, Federasyon’dan arkadaşlar yemek getirdiler. Türkiye’den tatile gelen 2 öğretmenle tanışıyoruz, Aylan’ın fotoğrafından ne kadar etkilendiklerini anlatıyorlar. Lanet okumak yetmiyor, değiştirmek için alçak sömürü düzenini, mücadele etmek gerektiğini konuşuyoruz… Akşama kadar 100 bildiri dağıttık, 36 imza topladık…
BENİM OĞLAN FOTOĞRAFLARDA BÜYÜYOR
İçimde acısı var yemişi koparılmış bir dalın,
gitmezgözümden hayali Haliç’e inen yolun,
iki gözlü bir bıçaktır yüreğime saplanmış
evlât hasretiyle hasret iİstanbulun.
Ayrılık dayanılır gibi değil mi?
Bizepek mi müthiş geliyor kendi kaderimiz?
Elâlemehaset mi ediyoruz?
Elâlemin babası İstanbulda hapiste,
elâlemin oğlunu asmakistiyorlar
yol ortasında
güpegündüz.
Bense burda rüzgâr gibi
bir halk türküsü gibi hürüm,
sen ordasın yavrum,
ama asılamıyacak kadar küçüksün henüz.
Elâlemin oğlu katil olmasın,
elâlemin babası ölmesin,
eve ekmekle uçurtma getirsindiye,
orda onlar aldı göze ipi.
İnsanlar,
iyi insanlar,
seslenin dünyanın dört köşesinden
dur deyin,
cellât geçirmesin ipi.