Viyana Direniş Günlüğü – 18 Ekim (59.Gün)
Türkiye’de ‘canlı bomba’ denilerek gencecik bir kadının kendi evinde, polis tarafından silahla vurulduğu haberleri geliyor. Faşizm gerçeği; devletin kolluk gücünü hak, hukuk, adalet yerine koyuyor. Yargılayıp cezasını kendi evinde, ailesinin gözü önünde kesiveriyor, halk olma suçunun! Halkın hafızasında yerini almıştır Dilek de, unutmamalı unutturmamalı diyerek…
Bugün Anadolu Federasyonu binamızda, 13 Ekim günü yaşadığımız polis baskınlarına ilişkin açıklamamız var. Basından sadece YOL TV geliyor; ama ailelerimiz ve dostlarımız yanımızdalar. Gelemeyenlerse telefonla arayıp bilgi alıyorlar, biliyoruz yürekleri bizimle…
Federasyon yöneticisi arkadaşlarımız, söz alarak nasıl gözaltına alındıklarını ve yasadışılığı anlatıyorlar. Amaçları bizi yasadışı gösterip, çalışmalarımızı engellemek, halktan tecrit etmek ve yalnızlaştırmak… Bunu başaramadılar, istedikleri korku dalgasını yaratamadılar, yaratamayacaklar…
Anadolu Kültür Merkezi’nin kapısını kırılmış, talan edilmiş gören arkadaşlar da duygu ve düşüncelerini paylaşıyorlar. Bizi daraltamayacaksınız, bitiremeyecek, nedamet getirtemeyeceksiniz. Suçlu olan biz değiliz, federasyonumuzun savunamayacağı tek bir eylemi, etkinliği yoktur. Gayrımeşru olan da, yasadışı olan da onların yaptıkları. Tüzüğü bu ülkenin makamlarınca onaylanmış bir kurumun kapısını kırıp talan etmek, eşyalarına el koymak haydutluk değil de nedir?
Uzun zamandır faaliyetlerimizi kriminalize etmek, insanlarımızı baskı altına almakla uğraşan Anayasayı Koruma Örgütü, anayasasını korumaya devam ededursun; bizler ırkçı yasalar karşısında yabancıları korumasız bırakmayacağız. Gücümüz yettiğince her haksızlığın karşısında olmaya devam edeceğiz. Kurumumuzun ve evlerimizin basılması, 7 kişinin hukuksuzca gözaltına alınması, süregelen baskılar, çocuklarımızın başına silah dayanması, eşyalarımıza el konulması karşısında sessiz kalmayacağız. Anadolu Federasyonu üzerindeki baskıların kaldırılması için açlık grevi başlayacağını açıklıyor arkadaşımız.
Ben de söz alarak, baskıların bir parçası olarak 8 aydır süresi uzatılmayan pasaportum için yaptığım direnişi anlattım. Keyfiliğe ve kazanılmış haklarımızın gasp edilmesine karşı süresiz açlık grevine başlayacağımı belirttim. Direnişimizi güçlü kılmak için neler yapabileceğimizi konuştuk, konuklarımız da düşüncelerini belirttiler. 1 Mayıs’ta daha kitlesel yürümek, daha çok konser bileti satmak, Yürüyüş Dergisini daha yaygın dağıtmaktır cevabımız dediler…
Kültür merkezindeki programdan kaynaklı bugün geç geliyoruz Parlamento önüne. Hemen başlıyoruz bildirilerimizi dağıtmaya ve İçişleri Bakanlığı’nın keyfiliğini teşhir etmeye. İmza atanlar, tekrar soruyorlar anlamak için. Baskıları, pasaportum ve seyahat özgürlüğümün nasıl engellendiğini anlatıyorum tekrar tekrar. Açlık grevine başlayacak olmanın heyecanı ve coşkusuyla, tüm dostlarımızı ve Ailemi saygıyla selamlıyorum. Direnecek ve kazanacağız!