* Seçim Sonuçlarına Neden Şaşırıyorsunuz?
SEÇİMLERLE FAŞİZMİ YENEMEZSİNİZ!
SEÇİMLER FAŞİZMİN MASKESİDİR!
* “Tek Yol Seçim” Diyenler Uzlaşmacılar ve Teslimiyetçilerdir!
FAŞİZMLE UZLAŞMAK TESLİMİYETTİR!
FAŞİZMLE UZLAŞILMAZ SAVAŞILIR!
TEK YOL DEVRİM!
* Siz Galoş Giymediniz Ama Biz Size Kefen Giydireceğiz!
Siz Bizi En Güzel Yerimizden, Dilek’imizden Vurdunuz
Biz de Sizi En Güvenlikli Yerlerinizde EN BÜYÜK SARAYLARINIZDA VURACAĞIZ!
* MARAŞ’IN KARA KAŞLI, KARA GÖZLÜ, KARA KIZININ HESABINI SORACAĞIZ!www.yuruyus-info.org
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/494.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 494
8 Kasım 2015
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* İstiyoruz Yapacağız: Gerçek güç, silahların çıkardığı seste değil, onları yöneten düşüncelerdedir!
Bu, Uzun Soluklu Bir Savaştır. Devrime Uzun Soluklu Kadrolar Gereklidir. Uzun Soluklu Bir Savaşta Kadroların, Savaşçıların En Büyük Kaynağı İdeolojik-Politik Yetkinliğidir.
“Herhangi bir örgütün karakterini doğal ve kaçınılmaz olarak tayin eden şey, o örgütün eyleminin muhtevasıdır.” Lenin
Eylemlerindeki hedef, eylemleriyle verdiği mesajlar…
Bir örgütün Marksist-Leninist ya da dinci-gerici, faşist, reformist, oportünist, milliyetçi, küçük burjuva olup olmadığını eylemlerine bakarak anlarız. O halde eylemin muhtevası neye göre belirlenir? Eylemin muhtevasını belirleyen o örgütün devrim teorisidir. Dünya görüşüdür, ideolojisidir, ahlakıdır, kültürüdür. Adalet anlayışıdır. Halka bakışıdır. Ne için, kim için savaşıldığıdır.
* Biz Diyoruz ki: Seçim aldatmacası, faşizmin demokrasicilik oyununun en pespaye halidir
Biz diyoruz ki: Oligarşinin parlamentosu halkın; açlık, yoksulluk, işsizlik, uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık, içki, kumar, ulaşım, aydınlatma, park yeşil alan, eğitim, kültür, sanat, spor vb… SORUNLARIN TEK BİR TANESİNE BİLE ÇÖZÜM BULAMAZ. ÇÜNKÜ BU SORUNLARIN KAYNAĞI KENDİSİDİR!
* Faşizmle uzlaşılmaz, savaşılır! Tek Yol Devrim!
Biz AKP’nin aldığı oylarda, tek başına iktidar oluşunda, seçimlerin çare olmadığını, tek çarenin bağımsız, demokratik bir ülke için faşizme karşı mücadeleyi yükseltmek gerektiğini görüyoruz. Biz, seçim sonuçlarından, devrim iddiamızı ve kitleleri örgütlemenin zorunluluğunu görüyoruz. Biz, tek çarenin devrim olduğu gerçeğini görüyoruz.
Halklarımızı alternatifsiz bırakmayacağız! Mücadeleyi yükselteceğiz! Kitleleri örgütleyeceğiz! Devrimimizi büyüteceğiz! Seçimin öncesiyle, sonrasıyla, bizim omuzlamamız gereken görev budur. Kürt milliyetçileriyle, küçük burjuva aydınlarıyla, reformist ve oportünist sol ile Marksist-Leninistler arasındaki temel farklardan biri budur.
* AKP iktidarı ve onun maşalarından hesap sormaya devam edeceğiz! Halk Çocuklarını Katledenlere Rahat Uyku Yok!
Cephe Milisleri, AKP seçim bürolarına yönelik eylemleriyle seçimin çare olmadığını anlatıp, AKP’nin katliamcı, baskıcı ve sömürücü politikalarını teşhir ettiler.
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Kürt halkının katilleriyle Kürt sorununu çözemezsiniz! Bugün AKP’ye Atıp Tutarken Dahi AKP İle Koalisyon Seçeneğini Canlı Tutan Bir Anlayış, Yarın AKP ile Kol Kola Yürüyecektir!
Kürdistan’da Kürt halkının kaderini ne PKK ne de AKP belirleyecektir. Kürt halkı kendi kaderini devrimle, savaşarak ve diğer halklarla birleşerek kendisi belirleyecektir.
Seçimlerden başka bir çıkar yolu olmayan, düzene yerleşmek için can atan ve kıblesi emperyalizm olanların Kürt halkının kurtuluşuna dair yapacakları hiçbir şey yoktur.
* Dilek Doğan’ın, Günay Özarslan’ın çağrısına cevabımız: Size söz olsun! Teslim olmayacağız! Susmayacağız! Boyun Eğmeyeceğiz! And Olsun ki Hesabınızı Soracağız!
Ne demiştik Günay’ın şehitliğinden sonra: “Bu halk, sizin saldırılarınıza teslim olmayacak, direnecek. Bu halk, hakkını aramaya, onurunu ve namusunu korumaya devam edecek. Ve siz halkın bu gücü karşısında yenileceksiniz.”
Yenildiniz…
”Kızım faşizmin kurşununa teslim olmayacak…” diyordu Dilek’in babası.
Halkların direnişinin olduğu yerde faşizm yenilgiye uğratılmıştır zaten.
Dilek o dik duruşuyla faşizmi yendi. Ve şimdi tüm Türkiye halklarına sesleniyor.
“Teslim olmayın. Boyun eğmeyin! Hakkınızı aramaya, adalet istemeye devam edin! Susmayın! Susmak onursuzluktur. Onursuz olmayın! Onursuz yaşamayın, direnin!”
* Dilek Doğan’ı katledenleri devlet koruyabilir; ama biz affetmeyeceğiz!
* TAYAD’lı Aileler: Sürgün sevk politikanızı da yeneceğiz!
Evlatlarımıza uygulamaya çalıştığınız tecrit duvarlarını nasıl bir okula çevirdiysek, sürgün sevklerinizle uygulamaya çalıştıklarınıza da bir çözüm bulacağız ve yaptığınız bu keyfi uygulamayı boşa çıkartacağız.
Alman faşizminden aldığınız F tipi projesini size geri iade edeceğiz. Sevkleriniz bizi birbirimizden ayıramaz. Çünkü sevgimizi mesafeler değil, düşüncelerimiz belirler ve biz asla düşüncelerimizden vazgeçmeyeceğiz.
* Sorunlarımızın çözümü örgütlü mücadelede Halk Meclislerinde! Faşizmin Parlamentosunu Halka Umut Olarak Gösterenler Halkı Aldatıyor! Katliamcı AKP, Faşizmini Yasallaştırıyor!
Gazi Mahallesinde 22 Kasım’da Anatolia Düğün Salonu’nda saat 17.00’da yapılacak olan Halk Meclisi toplantısı çalışmaları devam ediyor.
* Halk Meclisi: Bu düzen hasta ediyor! Tedavisi kendi ellerimizde!
Ülkemizde ölümlerin %85’i tedavi edibebilir hastalıklardan dolayıdır. Çocuk ölüm oranı en yüksek ülkelerden biriyiz! Bu düzen çocuklarımızı sadece polis kurşunlarıyla öldürmüyor, halk için sağlık politikalarını uygulamayarak da öldürüyor. Çünkü faşist AKP düzeni için, halkın sağlığı değil, tekellerin karları önemlidir. Bu, sadece AKP’ye özgü bir politika değil, emperyalizmin politikasıdır.
Emperyalistler için sağlık, en çok gelir getiren sektörlerden birisidir. Tekeller için amaç, daha fazla kar olunca, halkın sağlığı onların umurunda değildir. Sadece ve sadece para, daha fazla para kazanmaya dönüktür her şey.
* Seçim çare değil, Halk Meclislerinde örgütlenelim!
25 Ekim’de Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuya Karşı Savaş ve Kurtuluş Merkezi’nde Halk Meclisleri tarafından saat 15.00 ‘da dört saatlik “Seçim Çare Değil, Halk Meclislerinde Örgütlenelim” başlıklı panel gerçekleştirildi. 200 kişinin katılımıyla gerçekleşen panel ilk olarak İdil Halk Tiyatrosu’nun “Adalet” oyunu ile başladı. Sonrasında mahalle meclisleri ilk oturumda yerlerini aldı.
* Röportaj: Amacımız halkın kendi sorunlarını kendisinin çözmesi… Biz kendimizi yönetebiliriz…
* Halkın Hukuk Bürosu: Faşizmin hukuku gizlilik üzerine kuruludur! Korku Arttıkça Gizlilik Artar!
İster “yüzsüz mahkemeler”, ister çok gizli yargılamalar olsun. Gerçek açığa çıkar, katiller bulunur. Hesabı sorulur. Bundan dolayı suçlular üzerindeki korku baki kalır. Halkın adaleti hiç beklemedikleri anda, hiç beklemedikleri bir zamanda karşılarına çıkar. Suçlarını okur. Hükmünü verir. Hesabını sorar.
* Özgür Tutsaklardan: Özgür Tutsaklar Alaattin Çakıcı’yı döverek cezalandırdı…
Çakıcı kulübeye yaklaştığında yoldaşımız telefonu bırakıp, “Kanını akıttığın halk çocuklarının, devrimcilerin hesabını vereceksin” diye bağırarak yüzünün ortasına yumruk patlatıyor. Yumruğun hızıyla Çakıcı kendi etrafında bir tur atıyor. Bu ani ve hiç beklemediği saldırı karşısında panikliyor ve 4-5 adım geriliyor. Hızla bıçağını çıkarıyor ve yoldaşımızın üstüne yürüyor. Bu hamleyi boşa çıkaran yoldaşımız sendeleyen Çakıcı’ya ikinci yumruğu patlatıyor.
* 10 Soruda: Feodal toplum
Feodal Toplum Hangi Sınıf ve Tabakalardan oluşur? Köleci Topluma Göre Farklılıkları Nasıl Öne Çıkar?
İnsanların özgürleşmesinde yeniden yeni bir adım atılmıştır. Köleler ve köle sahipleri yoktur artık. Onların yerine zengin sömürücü sınıfı ifade eden feodal beyler (derebeyi) ve kölelerin yerine geçen serfler vardır. Senyör denilen soylular yine köylüler de bu sınıflar içinde yerlerini alıyordu.
* AKP kurmaylar toplantıları halka karşı yeni suçların planlandığı toplantılardır
Nokta dergisinin, toplantı tutanağı olarak yayınladığı belgeler AKP’nin tepkisiyle karşılaşmış ve dergi bürosu basılarak dergiler toplatılıp yayın yasağı konulmuştur.
Bu toplantılar, içerik itibariyle AKP kurmaylarının kendi gerçeklerini olduğu gibi rahatça tartıştıkları toplantılardır. Tüm çıplaklığıyla ortaya koydukları gerçekler üzerinden halkı yeni dönemde nasıl kandıracaklarını belirlemeye çalışıyorlar.
* Medeni Yıldırım Duruşması Sadece 5 Dakika Sürdü! Adaletsiz düzenden adalet beklemek saflıktır!
28 Haziran 2013 tarihinde, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Hêzan-Kayacık köyünde, kalekol yapımını protesto eden ve “Barış İstiyoruz” pankartıyla yürüyen kalabalığa askerler ateş açtı, 19 yaşındaki Medeni Yıldırım öldürüldü.
Devlet bir yandan, Kürt halkıyla “barış” masasına otururken diğer taraftan halka karşı işkence, katliam ve imhanın merkezi olan; modern teknoloji ile donatılmış, üst düzey güvenlikli, adına kalekol dedikleri karakollar inşa etmeye devam etti. Doğu ve Güneydoğu’da toplam 356 kalekol yapımı konusunda TOKİ ile anlaşma yaptı.
* Bir sınıfın lehine olan diğerinin aleyhinedir!
Sınıfsal ayrımlar söz konusu olduğunda, her derde deva yalanlardan biridir “Aynı gemideyiz” cümlesi. Oysa biz hiç aynı gemide olmadık. Olmamız da mümkün değil. Su ve ateş nasıl aynı anda, aynı yerde olamazsa, birinin varlığı, diğerini yok ederse biz de öyle aynı yerde olamayız.
* Sadece Tetiği Çeken Polis Değil, 16 Adreste Arama Kararını Alan, Katliamın Üstünü Örtmek, Delilleri Karartmak İçin Dosyaya Gizlilik Kararı Veren Hakim ve Savcılar da Dilek’in Katilidir. Dilek Doğan Polis Kurşunuyla Katledildi. Katil, Sadece Tetiği Çeken Polis Değil; AKP Faşizmi ve Katilleri Koruyan, Kollayan Faşizmin Yargısıdır!
AKP’nin yargısı da polisi gibi eli kanlı bir katildir. Faşizmin halka karşı savaşında faşizmin yanında saf tutan, onun tetikçiliğini yapan, suçlarının üstünü örten, katilleri koruyup kollayan bir görevi, misyonu vardır yargının. Ancak buna izin vermeyeceğiz. Ne pahasına olursa olsun gerçekleri açığa çıkaracak, Dilek’in katillerini bulacağız. Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!
* Gençlik Federasyonundan: Üniversiteli her genç Dev-Gençli olmalıdır!
İmkansız bir şey istemiyoruz, akıl dışı bir şey istemiyoruz. Zorunlu ve mümkün olanı istiyoruz. Üniversiteli gençliği örgütlemek, zorunlu ve mümkündür. Bunun yol ve yöntemlerini bulacağız. Emek harcayacağız ve emeğimize güveneceğiz. Biz emek verdiğimiz her şeyden sonuç aldık. Daha iyi sonuçlar almak için emeğimizi verimli hale getireceğiz. Yani emeğimizi örgütlü hale getirip, bir amaca doğru yoğunlaştıracak, sonuç alana kadar ısrarcı olacağız.
* Bu ülkenin ve geleceğin sahibinin gençlik olduğunu bir kez daha hatırlatıyor ve uyarıyoruz!
Faşizmin tüm saldırı politikalarına ve katliamlara karşı, 6 Kasım’da lise ve üniversiteler başta olmak üzere ülkenin her yanında Dev-Gençliler boykotta olacak. Halkını, vatanını seven, değer veren herkes boykottaki yerini alıyor.
* Mahallemizde yozlaşmaya geçit vermeyeceğiz!
* Ben Oya Baydak, DİSK Genel-İş Sendikası Beni İşten Attı! Tüm Direnenleri 25 Şubat’taki Mahkememe Çağırıyorum!
İşte benim 120 günlük iş, ekmek, onur mücadelemde DİSK sendikası önünde yaşadıklarım. Daha bunları nasıl ifade edebilirim ki? Bugün bu gerçeklerle direniyorum, bu gerçeklerle açlık grevimi sürdürüyorum. Kimseye dağıtacak 1. 000’er TL param yok. Ben sadece işimi, ekmeğimi geri istiyorum. Ve bu yolda tüm işçi arkadaşlarımın ve tüm direnenlerin bana destek olmasını istiyorum. Bu nedenle yapılacak olan iş mahkememi tüm halkımızı şimdiden sahiplenmeye çağırıyorum, işimi geri istiyorum!
* Çayeli Bakır İşletmelerinde grevdeki 320 arkadaşımızın direnişini destekliyoruz, direnişiniz direnişimizdir!
Rize’nin Çayeli ilçesi Madenli beldesinde bulunan, Türkiye’nin en büyük bakır madeni olan Inmet Mining Corporation (INMET) firması tarafından işletilen Çayeli Bakır işletmelerinde çalışan 320 işçi arkadaşımız, 30 Ekim’de Grev kararı aldılar. Nedeni, tüm madenlerde olduğu gibi, 4 aydır yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde patronun %0 zam dayatmasıydı. Bu dayatmayı kabul etmeyen maden işçisi 30 Ekim 2015 tarihinde direnişe geçerek Grev başlattı.
* AKP, Osmanlı Ocaklarına Kaynaşlı’da kontrgerilla eğitimi yaptırıyor
Faşizm ne kadar pervasız olursa olsun belirli sınırlar içinde hareket etmek zorundadır. Aksi takdirde halkın tamamını karşısına alır ki bu da varlığının sonu demektir. Devletin işleyiş mekanizması ve faşizmin yöntemleri hakkında fazlasıyla bilgi sahibi olan halk düşmanlarından biri Demirel’in başbakan olduğu zamanların birinde “bazen devlet rutinin dışına çıkar” demişti. İşte resmi olarak yapamayıp, rutin dışına çıkan devletin bütün pis işlerinde kullandığı, tetikçiliğini yaptırdığı örgütlenmelere ihtiyacı vardır.
* Yürüyüş’ü Anadolu’nun her yanına ulaştıracağız!
* Kerbela’dan Gazi’ye, Suruç’tan Ankara’ya, Dilek Doğan’a… Zalime boyun eğmeyeceğiz!
* AKP ve cemaat çatışmasında taraf olmak iki katilden birini tutmaktır
Kanaltürk de, Bugün de düzene kendilerini kabul ettirmek için devrimcilere, halka saldıran burjuva medya kuruluşlarıdır. Yayın faaliyetleri boyunca hep kontrgerillanın gönüllü sözcülüğünü yaptılar. AKP iktidara geldiğinden bu yana aralarındaki çıkarları çelişinceye kadar sürekli halka, devrimcilere saldırdılar. Devrimcilere her türlü iftirayı attılar, karaladılar.
Devrimci-demokrat güçlere karşı iftiralarla, karalamalarla dolu yaptığı saldırılarda, halka karşı yürütülen psikolojik savaşta hep en önde yer aldılar.
Bugün AKP, kendi çıkarlarına zarar verdiği için Fethullahçılara, Fethullahçıların kurumlarına saldırıyor.
* Konser Çalışmalarımızdan Korkuyor Alman Devleti! Emperyalizm Bizim Çalışmalarımızı Engelleyemeyecek!
14 Kasım’da yapılacak olan IRKÇILIĞA KARŞI TEK SES TEK YÜREK 4. GRUP YORUM KONSERİ için, Avrupa’nın birçok şehrinde Grup Yorum Gönülleri durmadan emekle çalışıyorlar. Emek demek örgütlenme demektir, sonuç demektir. İşte Alman devleti de 50 yıldır, kölesi gibi çalıştırdığı Türkiyeli halkımızı örgütlememizden, haklarını arar duruma getirmemizden korkuyor. Baskılar bizim çalışmalarımızın önüne geçemeyecek.
* Boyun eğmemek bir gelenektir!
* Avrupa’daki Biz: Konsere katılımcı olarak değil, örgütleyen olarak katılalım! Bu konserin sahibi biziz!
Evet biz emperyalizme karşıyız:
– Irkçılığı körükleyen,
– Irkçı terör örgütlerini destekleyen,
– Irkçı terör örgütlerinin örgütlenmesine engel olmayan,
– Halkları birbirine düşman eden,
– Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren,
– Ortadoğu’da çoluk çocuk demeden kalteden,
– “Yardım” adı altında mültecilere sınır kapılarını açıp, evsiz barksız bırakıp köle olarak kullanan,
– Çoluk-çocuklu mülteci aileleri istasyonlarda süründüren,
– Vatanımızı, halkımızı azgınca sömüren, açlık-yoksulluk içinde bırakan,
– Irkçılığa karşı konser düzenledikleri için arkadaşlarımıza hapis cezası veren EMPERYALİZMDİR.
* Yitirdiklerimiz…
“Bilmiyorum, ama öğrenir, yaparım.” Tülay Korkmaz
* Kulağımıza Küpe Olsun…
Bir ihtiyar, yaşlandığı için kendini yormamasını ve istirahat etmesini isteyenlere şu cevabı vermiş: Eğer yarışa katılmış olsaydınız. Hedefinize yaklaştığınızda yavaşlar mıydınız?