* AKP Faşizmi, Devrimci Mücadele Karşısında Zavallı ve Çaresizdir!
* Ajanlaştırmaktan, Muhbirleştirmekten Medet Umuyor!
* İşbirlikçilik, AKP Faşizminin Kültürüdür!.. Halkımıza Bu Onursuzluğu Kabul Ettiremeyecek! Pisliğini, Halkımıza Bulaştıramayacak!
* Muhbirlik, İşbirlikçilik Yapmak, Halkın Safından, Zalimlerin Safına Geçmektir! Halkların Gözünde Alçaklıktır! Şerefsizliktir!
* Armutlu Adalet Nöbetinde 2. Ekip Açlık Grevine Başladı…
* Berkin’e, Günay’a, Dilek’e Adalet Sözümüzdür!
* Adalet Soluğumuzdur! Adalet Direnişimizdir! Adaletsizliğe Teslim Olmayacağız!
* DİRENECEĞİZ! KAZANACAĞIZ!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/499.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 499
13 Aralık 2015
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* İşbirlikçilik-ajanlık, ihbarcılık halka ait değildir!
Ülkemizde de bu konuda oligarşi kendi “uzmanları”nı eğitmiş; Almanya ve İngiltereden işkence dersleri almışlardır. Düşmanın hiçbir ajan-işbirlikçi çalışması devrimi engelleyemez. Ancak her saldırıyı da ilkeli ve kurallı bir savaşla püskürtmek zorunluluğumuzdur.
Halkın savaşını engellemeyen çalışan; oligarşiye yardım eden ajanlar, muhbirler, hainler ve işbirlikçiler… hepsi halkın adaletinin hedefidirler. Hangi biçimde olursa halk düşmanları affedilemez. Savaş adalet içindir…
Savaşımız adaletli bir savaştır. Bunun için adaletin ölçüsü de şaşmayacaktır.
* Biz Diyoruz ki: İşbirlikçilik, AKP faşizminin ahlakıdır!
Bir halk hareketini ajan-muhbir-işbirlikçi saldırılarıyla yok etmek mümkün değildir. Halk dostu-düşmanı tanır, ayırt eder. Dünyanın en etkili güvenlik örgütü halktır.
Egemenlerin tarihi; kışkırtma, provokasyon, katliamcılık, ihbar, muhbirlik, işkence, halkları birbirine düşürme tarihidir. Halkımızın tarihi ise yiğitlik, mertlik, onur ve kahramanlıklarla doludur.
* Emrah Uygul: “İhanet yolunda olanlar! Bu alçak yoldan dönün! Devrimcilerin adaletine güvenin!”
Arkadaşlar! Halkımız!
Düşmanı hafife almayın! Düşman bizi işbirlikçileştirmek için her yöntemi kullanıyor. Zaaflarımızdan, korkularımızdan faydalanarak geliyorlar. Bizim yapmamız gereken arkadaşlarımıza söylemektir. Dost düşman bilmektedir ki Cephe’nin adaleti keskin kılıç gibi incedir. Eğer vicdanınız varsa söyleyin! Yediğiniz yemeğe ihanet etmeyin! Yoldaşlık omuz omuza mücadele etmektir. Onur ve şerefinizle yaşayın. Bir hata yaptığınızda vicdanınızı sorgulayın! Korkmadan gelin! Gelin! Önemli olan hatalardan ders çıkarmak, bir daha o hatayı yapmamaktır. Önder yoldaş Dursun Karataş’ın dediği gibi: “bize her şey diyebilirler adaletsiz diyemezler” bunu düşünerek gelin.
* 19-22 Aralık’ın 15. yılında, AKP faşizmi katletmeye devam ediyor! Direniş bayrağı yine Cephelilerin ellerinde!
TESLİM ALAMADINIZ! ADALET MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR!
Bu Direniş; Anadolu Topraklarında Devrim ve Sosyalizm Mücadelesinin Yok Edilemeyeceğinin Destanıdır!
DİRİ DİRİ YAKANLAR KATLETMEYE DEVAM EDİYOR; Diyarbakır, Suruç, Ankara’da Sorulacak Hesabımızdır!
19-22 Aralık Katliamı’nın üzerinden 15 yıl geçti: katiller yargılanmadı. Kömürleşmiş bedenlerimiz adaletin tecellisini bekliyor. Katledilen 28 insanımızı unutmadık, adalet özlemimiz ilk günkü sıcaklığıyla sürüyor.
* 19-22 Aralık şehitlerimizi diri diri yakanları unutmadık! Unutmayacağız! Hesabını soracağız!
* Gençlik Federasyonu’ndan: Düşman saldırılarına karşı en güzel cevabı, tutsak arkadaşlarımızın yerini doldurarak vereceğiz!
Boşlukları biz dolduracağız. Başkaları gelip halledecek, sorunları onlar çözecek diye beklememeliyiz. Biz aday olacağız onların yerlerini doldurmaya. Biz sırtlayacağız devrimin yükünü. Yeni olabiliriz. Ama yeni olmak korkutmamalı bizi. Korkunun nedeni bilmemektir. Öğrenerek korkumuzu yeneriz. Ve bizim temel öğrenme yolumuz savaşı savaşın içinde öğrenmektir. Faşizm koşullarında önce öğreneyim sonra yapayım diye bir şey olanaklı değildir. Nitekim bizden önceki arkadaşlarımızda pratiğin içinde yaşayarak, yanlışlar yaparak, dersler çıkararak öğrendiler.
Sorumluluk iki gecede bilge eder insanı. O yükün altına girdiğimizde ufkumuzun da büyüdüğünü, daha önce bize çözülemez gelen sorunların aslında o kadar da büyük olmadığını göreceğiz. Yeter ki yapmak isteyelim.
* Liseli Dev-Genç Kurultayı Yapıldı!
* Sol’un Köşe Taşları: Bir tespit, bir itiraf!
BİR TESPİT
YÜRÜYÜŞ: “HDP, Kürt Milliyetçi Hareketin Düzen İçine Giderken, Solu da Yanında Düzene Çekme Projesidir” (Yürüyüş Dergisi, 29 Haziran 2014)
BİR İTİRAF
CEMİL BAYIK: “Türkiye yıllardır Kürtlerle, solla uğraşıyor ama bir türlü sonuç alamadı. Ama önder Apo, PKK, bütün bu güçleri, onların yasa dışı dedikleri bütün bu güçleri parlamentoya çekti.” (BBC ile röportaj, 30 Kasım 2015)
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: Kürt milliyetçi hareketin uzlaşmacı politikaları, katliamların üstünü örtüyor!
Fakat halkın direnişi bu kez de Kürt milliyetçi harekete çarpmaktadır. Kürt milliyetçileri de farklı araç ve yöntemlerle direnişleri kontrol altında tutmaya çabalamaktadırlar. Direnişi, oligarşiyi zora sokmayacak şekilde kontrol altında tutmakla, direnişe saldırmak, öz itibariyle aynı anlama gelir. İki durumda da istenen direnişin yok edilmesidir. Kürt milliyetçileri de her ne kadar halkı korumaktan vb. söz etseler de; gerçekte direnişi, oligarşiyi zora sokmayacak şekilde kontrol altına alma görevini yüklenmekle, Kürt halkının direniş dinamiklerini yok etmektedirler.
* Anadolu Cephesi: Emeğimizi nereye yoğunlaştıracağız?
Anadolu’da isyan demek; Köroğlu, Pir Sultan, Bedrettin ve Karayılan demek.
Bugün ise biz onların torunlarıyız, onlardan güç alarak çıktık Anadolu İhtilali’ne, yollarımızı aydınlatan, patikalardan geçerken; bize güç veren, bizim de dağlarımız var diyen Che’ler ve Çaytaşı’mız var.
Yürüyoruz bu yolda zafere kadar, şehit düşe düşe, barikatları yara yara, engelleri aşa aşa Anadolu İhtilali’ne yürüyoruz. Şairin dediği gibi:
“Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?”
Biz Anadolu’da çalışan Cephelilerin omuzunda büyüyecek umut. Yeniden biz yaratacağız geleceği.
* Ülkemizi ve halklarımızı ateşe atan, Ortadoğu’da halkların kanını akıtan, emperyalistler ve işbirlikçi AKP’dir!
Rus Uçağının Düşürülmesi… Suruç, Ankara Katliamları… Suriye’de Yüzbinleri Aşan Ölümler, Milyonları Bulan Göçler…
Emperyalistler çıkarları gereği her şeyi yaparlar. Gerektiğinde işbirlikçilerinden de vazgeçerler. Ülkeleri, halkları ateşe atarlar, iç savaş çıkartırlar. Halkları birbirlerine kırdırırlar. Kanlı tarihleri bunun ifadesidir. Kendi bunalımlarını yeni-sömürge ülkelerin, halklarının üzerine yıkarak aşmaya çalışırlar. Krizlere rağmen emperyalist tekellerin karlarını büyütmeye devam etmelerinin nedeni budur.
Emperyalistler arası çıkar çatışmaları, genel olarak geri bıraktırılmış ülkeler, yeni- sömürge ülkeler üzerinden sürdürülür.
Emperyalizmin uşaklığının da bir bedeli vardır. Rusya ile ilişkilerin bozulmasının, Türkiye’nin neredeyse tüm komşularıyla ilişkilerinin bozulmasının elbette bir bedeli vardır. Ancak, işbirlikçi AKP, bu bedeli ülkemiz halklarına, bölge halklarına ödetmeye çalışmaktadır.
* Emperyalist Dünyada Her Şeyin Bir Fiyatı Vardır: AKP’nin, AB emperyalizmini korumak için aldığı gardiyanlık ücreti; 3 Milyar Euro!
Avrupa Birliği, Türkiye ile mülteci akını konusunda anlaştı. Ankara’da heyetler arası görüşmelerden sonra Brüksel’de bir araya gelen AB liderleri, Türkiye ile ortak eylem planı konusunda anlaşıldığını açıkladı. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin istediği 3 milyar Euroluk mali yardım, Şengen bölgesine vizesiz giriş konularında prensipte uzlaşma sağlandığı anlamına geliyor. Türkiye, taleplere karşılık sınır güvenliğini artıracak, geri kabulü uygulayacak ve ülke içindeki mültecilerin Türkiye’de kalmasını sağlayacak.
Başta Merkel ve Hollande olmak üzere, Avrupa emperyalizminin temsilcileri, bu kararı kucaklaşarak kutladılar. 2.5 milyon Suriyeli sığınmacıyı 3 milyar Euro’ya Türkiye’ye ihale etmenin sevincini saklayamadılar.
* Halkın Adaleti: Mahkemeler adalet kapısı değil, tam tersine adaletsizliği yaratır!
Her gün gazetelerde mahkemelerin vermiş olduğu kararlarla ilgili haberler çıkar. Manşetler yaşanan adaletsizliğe ilişkin olur. Bu haberleri genel olarak sıralarsak:
“Polis adam öldürdü berat etti.”, “Eylemde pankart tuttu aylardır hapishanede.”, “Tatile gitti örgüt üyesi diye tutuklandı.”, “Mitinge katıldı ceza aldı.”, “Tecavüz etti karakoldan bırakıldı.”, “13 yaşında çocuğa tecavüz etti, çocuğun rızası var diye cezadan kurtuldu.”, “10 kişi öldürdü 5 senede çıktı.”, “Trilyonları dolandırdı dava bile açılmadı, ekmek çaldı yıllarca ceza aldı.”, “Aynı suçu işlediler biri berat etti, diğeri ağır ceza aldı.”, “10 tanık olmasına rağmen hakim sanığın sözlerine itibar etti”
* 10 Soruda: İkna etmek
İkna etmek ne demektir?
İkna etmek; insanın ruhunu örgütlemektir, ona güven vermek, onu bir gerçeğe inandırmak demektir. İkna etmek; kişinin devrimci olandan, haklı olandan yana tercih yapması ve adım atması demektir.
* AKP faşizminin, uyuşturucuyla mücadele kampanyaları yalandır!
* Tayyip Erdoğan’ı eleştirene; gözaltı, dava, tutuklama, hakaret… Halka hakaret, gazeteciye tehdit, hapis serbest…
Devletin üç temel gücünden biri olan yargının bu konuda gösterdiği tavır, o devletin niteliğini gösterir aynı zamanda. Türkiye faşizmle yönetilen bir ülkedir ve yargı, faşizmin yargısıdır. Faşizmin yargısı, halka düşmandır. Bir avuç sömürücünün çıkarlarını, sömürü düzenini savunur. Sonra da saygı bekler…
İşte bu yüzden halk adaleti kendi elleriyle sağlamak zorundadır. Halkın saygısı topla tüfekle, hapishanelerle, baskıyla, işkenceyle, ceza tehditleriyle sağlanamaz.
Bunlarla ancak geçici bir süre korkuyu egemen kılarsınız ama hepsi o kadar. Korku yenilir… Saraylara yönelir…
* Vahşi kapitalizm, “vicdanlı kapitalizm” olmaz!
Kapitalistlerin Kapitalizm Eleştirisi, Gelecek Korkusundandır
Kapitalist Sistem; Katildir, İşkencecidir, İşgalcidir, Sömürücüdür
Ali Koç’a, Zeynep Bodur’a, Tuncay Özilhan’a, Erdoğan’a; gelir eşitsizliğinden, adaletsizlikten söz ettiren gelecek korkularıdır. Yoksulların gelip boğazlarına sarılacakları, sömürü düzenlerinin yıkılacağı korkusudur. Sermayelerini kaybetme korkusudur.
Kapitalizmin iyileştirilmesi mümkün değildir; çünkü, Kapitalizm insanın doğasına aykırı bir sistemdir. İnsanlıktan çıkmıştır, çürümüş kokuşmuş asalaklaşmıştır; insanileştirilemez…
Ali Koç’un Recep Tayyip Erdoğan’ın korkuları gerçek olacaktır. Emperyalizm krizini aşamayacaktır. Sorunu ancak devrimci mücadelenin büyümesiyle ezilenlerin iktidara gelmesi çözecektir.
* İki günde; 7 saldırı, 9 tutsağa rağmen; Dev-Genç direniş geleneğini sürdürüyor!
Korkuyorlar bizden; çünkü milyon milyon çıktığında bu halk sokaklara, en önünde gençlik olacak bu savaşın. Dağlarımızda, şehirlerde, fabrikalarda, okullarda nerede ihtiyaç varsa orada savaşı büyüten Dev-Genç olacak, Dev-Gençliler olacak.
Korkmaya devam edin. Çünkü zulmediyorsunuz, adaletsizlik üretiyorsunuz, bedeller ödeyerek kazandığımız haklarımızı elimizden alıyorsunuz, geleceğimizi çalıyorsunuz. Ve bunlara sessiz kalmamızı bekliyorsunuz, adaletsizliğe teslim olmamızı bekliyorsunuz.
Biz de diyoruz ki bir kez daha; “Adaletsizliğe teslim olmayacağız, Adalet için geleceğimiz için, haklarımız için, bağımsız demokratik bir Türkiye için örgütleneceğiz. Ta ki zafere kadar!”
* Halk Meclisleri: Kumar oynamak ve oynatmak, halkın cebinden çalmaktır!
Halk Meclisleri olarak kumara, uyuşturucuya, fuhuşa ve her türden yozlaşmaya karşı bir kampanya başlattık.
Kumar oynamak da uyuşturucu gibi bağımlılıktır. Halk Meclisleri olarak uyuşturucu bağımlılarına karşı mücadelede olduğu gibi kumar bağımlılarına karşı da öncelikle sorunu eğitimle, bilinçle çözmeye çalışacağız. Bunda en büyük desteği kumar bağımlılarının ailelerinden bekliyoruz.
Halkımızı bu kampanyada oluşturacağımız komitelerde görev almaya çağırıyoruz.
* Halk Meclislerinde örgütleneceğiz!
* Hakkımız olanı almak için greve gidiyoruz!
* Halkın Hukuk Bürosu: Dilek Doğan’ın katilinin aklanmasına izin vermeyeceğiz!
Dilek Doğan’ın katilinin yargı yoluyla aklanmasına izin vermeyeceğiz. Katilinin her sözü Dilek’i katlettiğinin garantisidir. Dilek’in evinin içinde asılı duran kurşun izi katledildiğinin kanıtıdır. Annesinin gözleri, babasının inatçı sesi, abisinin öfkesi katletmenin tanığıdır.
Ne yaparlarsa yapsınlar bunları yok edemezler. Gerçeği yok edemezler.
Tekrar söylüyoruz. Katil hesap verecek. Kaçamayacak, aklanamayacak.
* “Adalet bayrağını devraldık, gerekirse ölümü de göze alırız!”
* Diri diri yanan bedenlerin hesabını soracağız!
* Ortadoğu’da çarpışan emperyalist politikalar, akan Ortadoğu halklarının kanıdır! Ortadoğu’nun Kaderini Ortadoğu Halkları Belirleyecek
AKP ise, çanak yalayıcılığı yüzdelere razıdır. Bir işbirlikçi olarak haddini bilmektedir. AKP, iç kamuoyuna yönelik efelenmeler yaparak, dünya gücü olduğu safsatalarında bulunurken, ABD ‘IŞİD’in hakim olduğu Türkiye sınırlarını Türkiye ile birlikte korumak için kapattık’ açıklaması yapmaktadır. ABD, AKP iktidarına ‘sen bırak IŞİD’i bombalamayı, biz seninle birlikte senin sınırlarını koruyacağız’ talimatını veriyor.
Rusya’nın savaşa dahil olmasını, bölgedeki emperyalist politikaları tehdit edecek duruma gelebilir diye düşünen emperyalistler tüm güçlerini Suriye açıklarına, Akdeniz’e savaş mekanizmalarını yığmaya başladı. AKP hükümeti ise, ‘stratejik’ dostlarımız bize yönelik olası saldırılara karşı, bizi korumak için geliyor… diye, kendilerine paye çıkarmaya çalışmaktadır.
Oysa, “koruma” adı altında topraklarımız, üslerimiz Amerika dışında diğer emperyalistlere de açılmaktadır.
* Umudun sesini kapı kapı, kişi kişi halklara ulaştırmaya devam edeceğiz!
* Sanatçıyız Biz: Diziler ve evlilik programlarıyla, halk emeğine ve siyasete yabancılaştırılıyor!
“Yabancılaşma insanın bilinçsiz faaliyetinin ortaya çıkardığı arızi bir durumdur” diyor MARKS.
İNSAN ELLERİYLE, AKLI İLE YARATIR VE ÜRETİR… KAPİTALİZM İNSANIN AKLINI VE ELLERİNİ BİRBİRİNDEN KOPARIR. AKLI, ELLERİNİN DÜŞMANI OLUR. BİRBİRİNE KARŞI SAVAŞIRLAR. İNSAN KENDİ AKLI İLE KENDİ ELLERİNİN YARATTIKLARINA KARŞI DÖĞÜŞÜR.
Yani kendi ürettiklerine de yabancılaşıyor. Bunu yine o uyutma aracı, dizi ve evlilik programları ile başarıyor. “Sen bunları düşünme, bak dizilerini izle diyor. Senin kaderin bu zaten diyor. Biz senin ürettiğinin karşılığını vereceğiz diye bir şey demedik ki” diyor. “O dizilerde bakın şirket sahipleri var, bir de onların evlerinde çalışan hizmetçiler, bunlar doğal senin hakkın” diyor.
Diziler bizi insan olmaktan çıkarıyor, çünkü yabancılaşıyoruz insana ait değerlere.
* Avrupa’da Biz: Evin Timtik dayanışma ile kazanacak!
Evin Timtik’in açlık grevi 52. gününde!
Bu eylem oturum hakkı elinden alınan, ırkçı saldırılarla susturulmaya çalışılan bütün halkımız içindir!
Evin Timtik hak gasplarına karşı, bizim geleceğimiz için direniyor! Avrupa’nın her yerini eylem yerine dönüştürelim! Her yerde direniş çadırları kuralım. Bütün siyasi parti binalarına, gazete binalarına ve meydanlara Evin’in sesini taşıyalım! Evin’in eylemine sahip çıkmak kendi geleceğine sahip çıkmaktır!
* Yitirdiklerimiz…
“… Tecrit beyin ölümüdür. Devlet beynimizi öldürerek bizi teslim almaya çalıştı. Her seferinde ölüm oruçlarında ölerek, fedalarda yanarak, 19 Aralıklarda yakılıp katledilerek karşı çıktık buna. Teslim olmadık, çünkü biz bu vatanı ölesiye sevdik, ölesiye. Teslim olmadık, çünkü biz bu halkı, evet sizi, ölesiye sevdik. İstemedik vatanımız parsel parsel Amerikalara, Avrupalara satılsın. İstemedik halkımız açlığa, yoksulluğa mahkûm olsun. Bunun için direndik. Bunun için ölüyorum. Halkımız; Sizin İçin Ölüyoruz! Ben de bunun için, bugün FEDA eylemi yapıyorum, çünkü sizi ölesiye seviyorum. Halkımız, sorun, araştırın: Tecrit ne? Sorun araştırın bu gencecik insanlar niye ölüyor? Hesabımızı sorun bu devletten… “
Sergül Albayrak
* Öğretmenimiz…
Amacımız, Demokratik Muhalefet Değil, Radikal Silahlı Kitle Hareketini Oluşturmaktır.
Sorun, düzen içi iyileştirmeler değil, düzenin yıkılması sorunudur.
Öyleyse, nasıl bir demokratik hareket yaratacağız ki; bu, sistem sınırlarını zorlayacak, silahlı hareketle bütünleşecek ve devrime varacağız?..