* 19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı Kürdistan’da Sürüyor!
* Kürdistan’da “Taş Üstünde Taş Bırakmamak”
* Oligarşinin Çözümsüzlüğüdür!
* Ve Sonuç: Daha Fazla Çözümsüzlük!
* Katil AKP Kürt Halkı Üzerinden Kanlı Ellilerini Çek!
* Kürdistan Kürt Halkınındır!
* Kürt Halkının Kurtuluşu Anadolu İhtilalindedir!
* Bağımsız Demokratik Türkiye İçin; 1986’da Yeni Çözüm, 1990’da Mücadele, 1995’te Kurtuluş, 1999’da Vatan, 2002’de Ekmek ve Adalet, 2005’te Yürüyüş’le… Devrimci Basın Mücadelemiz Sürüyor!
* Baskınlar, Gözaltılar, Tutsaklıklar, Şehitliklerle 29 Yıldır Halkın Onurlu Sesiyiz!
* 500 Sayıdır Susmayan Devrimin ve Umudun Sesi Yürüyüş’le Devrimci Gazeteciliğin Onuruyuz!
(Derginin PDF’sini okumak için linke tıklayınız:
http://yuruyus-info.org/pdf/pdf/500.pdf
Umudu büyütmek için Yürüyüş okuyalım, okutalım!
Her Yürüyüş okuru, aynı zamanda kendisini, Yürüyüş dergisinin dağıtımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergi alıyorsa iki dergi almalı, bir başkasına da ulaştırmalıdır dergimizi.
Herkes ve her alan kendisine hedefler koymalı, dergi dağıtımını ikiye katlamalıdır.
Dergimiz bir okuldur. Hayatın gerçeklerini, kavganın haklılığını, güzelliklerini, umudu pek çok insan dergimizden öğreniyor, dergimizle kavgaya atılıyor, örgütleniyor.
Dergimiz ayaklı bir kadrodur. Girdiği yere devrimci politikayı taşır ve orayı örgütler.
O zaman dağıtacağız, daha çok insana dergimizi ulaştıracağız. Ulaştığımız her insan, düzenden kopardığımız bir insandır; bizim zaferimizdir.
Yürüyüşe sahip çıkıyorum, Yürüyüş okuyorum diyelim, Yürüyüş okutalım.
Yürüyüş Dergisine ve kitaplarımıza ulaşmak için Ozan Yayıncılıkla iletişim kurabilirsiniz.
Ozan Yayıncılık Telefonu: (0-212) 536 93 44
Haftalık Dergi / Sayı: 500
20 Aralık 2015
Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)
İÇİNDEKİLER:
* 19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı, Kürdistan’da sürüyor!
Kürt halkının kaderi, 90 yıllık ilhak, imha; asimilasyon uygulayanların iktidarı yıkılmadan değişmez! Kürdistan Kürt halkınındır! Kürdistan’da ne yapılacağına karar verme hakkı ve yetkisi sadece Kürt halkına aittir! Bu hak emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşılmadan kazanılamaz! Kürt halkının kurtuluşu Anadolu ihtilalindedir!
* Amed halkını teslim alamazsınız! Kürdistan’da katleden AKP’den hesap soracağız!
Kürdistan’da sokaklar, meydanlar kan gölüne döndü. Çocuklarımızın, gençlerimizin beyinleri sokaklara akıtılıyor. Bebeklerimiz doğmadan annelerinin karnında can veriyorlar. Ekmek alabilmek için, yaşamını sürdürebilmek için ve en önemlisi de AKP faşizmine boyun eğmemek için, ölümü göze alarak sokağa çıktı Kürt halkımız. Kürt halkımız direniyor. Teslim olmuyor. Şehitlerine sahip çıkıyor… Bu nedenledir ki AKP faşizminin bütün kontrgerilla yöntemleri, katliamları, faşist terörü sonuçsuz kalıyor. AKP faşizmi bir kez daha Kürt halkımız karşısında yenilmiştir.
* Biz Diyoruz ki: 29 yıldır devrimci gazeteciliğin onurlu sesiyiz!
Biz Diyoruz ki; 1986’da Yeni Çözüm’le başlayan, 1990’da Mücadele, 1995’te Kurtuluş, 1999’da Vatan, ardından 2002’de Ekmek ve Adalet ve 2005’te Yürüyüş’le süren 29 yıllık devrimci basın mücadelemiz devam ediyor.
* Devrimci yayın alanında 29 yıl… Kurtuluşa kadar susmayacağız!
Cepheliler! Cepheye Gönül Verenler! Halkımız! Dergimiz devrim iddiamız, inancımızdır. Dergimiz alınterimiz, emeğimiz, ödediğimiz bedellerdir. Dergimiz meşruluğumuzdur, haklılığımızdır, ihtilalin sesidir. Dergimiz halk ve vatan sevgimizdir. Dergimiz şehitlerimizdir. Dergimiz faşizme kinimizdir. Bu iddiayı, bu emeği, bu kini, bu sevgiyi, bu sesi büyütelim. Dergimizi buluşturduğumuz her yeni insan, her ev, her sokak, her mahalle, her il, her köy… bu anlamı taşır.
* Toplu dergi satışları örgütleyelim! 500. Sayımızda 5 dergi fazla satalım!
Toplu Dergi Satışları ‘Yürüyüş’ümüzün Meşruluğudur Oligarşi, Yürüyüş’ün sesini kesmek için her yola başvurdu ve başvurmaya da devam ediyor. Fakat buna karşı Yürüyüş okurları da oligarşinin saldırılarına Yürüyüş’ü daha fazla sahiplenerek cevap verdi, veriyor. Sahiplenmenin en bariz göstergelerinden biri, şehir şehir, semt semt, sokak sokak yapılan toplu dergi satışlarıdır. Yürüyüş satışları, toplu satışlarla binlerce Yürüyüş’ü halka ulaştırıyor.
* 500. sayımızla halka umut olmaya devam ediyoruz!
* Faşizmle yönetilen ülkelerde basın özgür olamaz!
Devrimci hareketin bu öncülük misyonu, halk düşmanı oligarşi ve emperyalizm tarafından her zaman imha politikalarıyla yok edilmeye çalışıldı. Her hak arayışımız terör demagojisiyle damgalanmaya ve özgürlük sloganlarımız da boğulmaya çalışıldı. Hiçbir hak ve özgürlük, diğer hak ve özgürlüklerden bağımsız ele alınamaz. Sorunun nereden kaynaklandığı doğru tespit edilemezse, çözümü de bulunamaz. Faşizmle yönetilen bir ülkede, her hak ve özgürlük faşizme karşı mücadele içinde var olur. Gerçek anlamda basın özgürlüğü de Demokratik Halk İktidarındadır.
* Diri diri yakanlar katletmeye devam ediyor! Diyarbakır, Suruç, Ankara sorulacak hesabımızdır!
Seyhan’ın kömürleşmiş bedenini, diri diri yakılan 6 kadın yoldaşımızı; Yaşadıklarımızı, 28 yoldaşımızı, maltalara akan kanlarımızı; Bize bunları yaşatanları, kanla yazılan tarihi unutun diyorlar.
Kimilerinin unuttuğu, kimilerinin unutmak ve unutturmak istediği, belki bazılarının hiç bilmediği, ama bizim asla unutmadığımız ve unutturmayacağımız bir tarihtir 19 ARALIK…
Boşuna Beklemeyin! Kuşlar uçmayı, balıklar yüzmeyi unutsa bile biz unutmayacağız ve akan her damla kanımızın, düşen her canımızın hesabını fazlasıyla soracağız!
* Özgür Tutsaklardan: “Yalnız kalabiliriz” demiştik, “Direnmeyen çürür” demiştik, öyle de oldu…
“Yalnız kalabiliriz” demiştik, öyle de oldu. 19 Aralık öncesi ve sonrası Ölüm Orucuna başlayan tüm siyasetler iki yıl içerisinde birer birer direniş mevzisini terk ettiler. Düşmanın elini güçlendirdiler. Türlü türlü oyunlarla karşılaştık. Direnişçilerin tahliyesi bunlardan biriydi. Tahliye edilenler dışarıda Ölüm Orucu’na devam etti. Zorla müdahaleyi denediler, direnişçilerse kendilerini yakarak feda dediler ve direnişin kırılmasına izin vermediler. Dışarıdan pek çok ölüm oruççusunun hapishanelere destek vermesiyle direniş daha da güçlendi.
122 şehit verilerek 7 yıl süren direnişimiz tarihe mal oldu. Yeni değerler ve gelenekler yaratıldı. Devrimci tutsakların teslim alınamayacağı dost da düşman da gördü.
Yola koyulurken “direnmeyen çürür” demiştik, ne yazık ki öyle oldu. Bugün sol, dost ve düşman kavramını birbirine karıştırmış durumdadır. Emperyalizmin kanatları altında varlık göstermekten rahatsızlık duymuyorlar. Nasıl bu noktaya geldiklerinin cevabıysa geçmişlerindedir. Bizse; devrim yolunda, ezilen halklarla birlikte, kararlı adımlarla yürümeye devam ediyoruz.
* Seyhan’ın kömürleşen bedeni, hafızalarımıza hesap sorma kararlılığı olarak kazındı!
Katliamlara Adaletsizliğe Teslim Olmayacağız!
Anadolu’da Antalya, Kürdistan’da Dersim, İstanbul Armutlu, Bağcılar, Bahçelievler, İkitelli, Okmeydanı, Gazi, Çayan’da 19 Aralık’ın 15. Yıldönümüyle ilgili toplantılar düzenlendi, afiş, bildiri, pankart çalışmaları yapıldı. Kahve ve sokak konuşmalarıyla halk anmaya çağrıldı.
* Ülkemizde Gençlik: Her gün geleceğiz, örgütlenmedik öğrenci kalmayacak!
* Gençlik Federasyonu’ndan: Sorunu bul, çelişkiyi gör, sorunu çöz!
Devrimcilik sorun çözmektir. Biz, bulunduğumuz alanın sorunlarını, devrimin sorunlarını çözmekle görevliyiz. Yaşamın içindeki küçük büyük her sorunu çözdükçe devrime bir adım daha yaklaşacağız. Sorunları çözdükçe hem devrimi büyüteceğiz hem de kendimizi güçlendireceğiz. Bu yüzden sorun çözmesini öğrenmeliyiz.
* Liseliyiz Biz: Sorunlarımızın çözümü için buluşuyoruz!
Öğrenci Meclisleri en öz haliyle gençliğin kendi sorunlarını tartıştığı, çözüm aradığı, söz ve karar hakkının olduğu yerlerdir. Öğrenci Meclisleri özel olarak gençliğin akademik- demokratik ve ekonomik sorunlarını çözmek, genel olarak da eğitimi parasız bilimsel ve demokratik hale getirmek için mücadele eder. Elbette gençliğin sorunları ülkemizde yaşanan sorunlardan, yoksulluktan, katliamlardan bağımsız değildir.
* Anadolu Cephesi: Anadolu’da devrimcilik yapmak…
Devrimciliğimizin temeli vatan ve halk sevgisidir. İstanbul kavganın başkentidir. Anadolu ise, kavganın kendisidir. Bugün İstanbul’un yoksul mahallelerine taşınan onca değer, kültürel öge Anadolu’nun değişik yörelerinden gelmiştir. Yardımseverlik, dayanışma, misafirperverlik, fedakarlık, duyarlılık, türkülerimiz, halk oyunlarımız, masallarımız… bizi biz yapan değerlerimizin kaynağıdır Anadolu…
* 10 Soruda: Dergi dağıtımı
Dergimiz karanlığın ortasında bir fener görevi görmektedir. Burjuvazinin yalan ve demagojileriyle kitleleri karanlığa mahkum etmeye çalıştığı koşullarda dergimiz; kitlelere gerçekleri anlatmakta, bilinç taşımakta ve halkın kurtuluşu olan devrim ve sosyalizmi göstermektir. Bu yanıyla dergimizin önemli bir misyonu vardır.
Dergimiz; Düşmana Karşı En Büyük İdeolojik Mücadele Aracımızdır, Dergimiz; Temel Propaganda Aracımızdır,
Dergimiz; Meşruluğumuzdur,
Dergimiz; İddiamızdır,
Dergimiz; Kararlılığımızdır,
Dergimiz; Halk ve Kadro Eğitiminde En Temel Aracımızdır.
* Kamu Emekçileri Cephesi: AKP, kamu emekçilerinin iş güvencesini kaldırıyor!
Kamu emekçilerinin bu önemli saldırıyı, sadece basın açıklaması, bildiri dağıtımı, afişleme vb. gibi eylem tarzlarıyla püskürtmeleri gerçekten çok zordur. Ülkemizde bir talebi öne çıkartmak ve sonuç almak için disiplinli, planlı ve özenli olmak gerekir. Yani “kampanya” haline dönüştürmek gerekir. İçeriğinde; afişleri, bildirileri, imza masalarını, basın açıklamalarını, yürüyüşleri, özgün eylemlilikleri kısacası hayatın bütünlüğü ve gerçekliği içinde zamana yayarak sonuç alabileceğimiz eylemler planlamalıyız. Bu aynı zamanda KESK’e de önerimizdir. Fiili-meşru, militan mücadele verilmeden ve bedel ödemeyi göze almadan hiçbir hak alınmaz ve korunmaz. İş güvencesi de böyle bir haktır.
* Sanatçıyız Biz: Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödüllerinde sanatçı göremedik!
Münir Özkul’un en bildik karakterlerinden birisidir örneğin Yaşar Usta karakteri ve o filmde Yaşar Usta, Tayyip Erdoğan gibi birisi olan işadamı Saim Bey’e; “Sen, büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey; sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun? Bir hiç. Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiç bir şey yapamayacaksın! Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi! Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun. Dokunma artık aileme. Dokunma çocuklarıma. Dokunma oğluma. Dokunma gelinime. Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. Anlıyor musun? Vururum ve dönüp arkama bakmam bile!” diyor. İşte bu karakteri canlandıran Münir Özkul’a bir hakarettir bu ödül. Özkul’un kızı, almamalıydı böyle onursuz bir ödülü. Çünkü çekip vurulacak kadar öfke duyulan bir faşisttir Tayyip Erdoğan!
Sonuç olarak Tayyip Erdoğan da bütün faşist yöneticiler gibi halkın değerlerini kullanmaya çalışıyor.
* Sanat Meclisi: “Sanat alanı ağır bedeller ödemek zorunda kalıyor”
Sanatın ve sanatçının özgür düşünme, üretme ve paylaşmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Sanat Meclisi yukarıdaki anılan koşulları değiştirmek üzere 1. Sanat Sempozyumu sonrasında yaptığı saptamalar doğrultusunda hareket edecektir. Yani sempozyumdan öğrendiklerimizle çok daha güçlü diyoruz ki; Bütün Sanatçılar, Birleşin!
* “Grup Yorum çıkmayacak! Başka kim çıkarsa çıksın!”
AKP faşizmi DİSK önünde, 160 gündür direnen Oya Baydak ile dayanışma için yapılan Kültür Sanat Günleri programına saldırdı. Polis şefinin “Grup Yorum Çıkmayacak! Başka Kim Çıkarsa Çıksın!” tehditleri, asıl hedefin Grup Yorum’un olduğunu gösteriyordu. Grup Yorum sahneye çıkar çıkmaz 100’ü aşkın polis, doğrudan sahneye saldırdı. Saldırı sonucunda 3 Grup Yorum elamanı ve 2 DİH’li işçi gözaltına alındı.
* TAYAD’lı Aileler: “Adalet” konulu, ulusal karikatür yarışmasına çağırıyoruz!
* Halk Meclisleri: Hasan Feritlerin mücadelesi geleceğimizdir!
21 Aralık’ta Hasan Ferit Gedik’in katillerinin yargılandığı mahkeme var…
Halk Meclisleri günlerdir kapı kapı halkımızı ziyaret ederek Hasan Ferit Gedik’e adalet için mahkemeye halkımızın katılımını sağlamaya çalışıyor. Bugün Hasan Ferit için ADALET istemek MAHKEMEYE BİR KİŞİ DAHA GÖTÜRMEKTİR! Halkımız! Biliyoruz ki, bu faşist düzenin mahkemelerinde ADALET YOKTUR!
Ancak adalet yok diye susup oturmayacağız. Katillerin yakalarına yapışıp adaleti kendi ellerimizle sağlayacağız. Faşizmin mahkemelerinin katillerini korumalarına rağmen biz sahip çıktığımızda katillerin kolay kolay aklanamayacağı da bir gerçektir… Biz sahiplenmemizle katilleri mahkum edelim… Katiller halkın adaleti ile hak ettiği cezayı bulacaktır.
Halkın Adaletinin sağlanması için mahkemeye bir kişi daha fazladan götürelim.
* Halk Meclisinin çalışmalarını yaygınlaştırarak, meclisi güçlendireceğiz!
* Ne DİH’i, ne de Grup Yorum’un türkülerini saldırarak bitiremezsiniz!
Yüzü kar maskeli kim olduğu bilinmeyen ve kendini Şişli Emniyet Müdürü olarak tanıtan kontrgerilla tipli bir kişi AKP’nin katil polisini temsil ediyordu. Ve DİH temsilcisi ile görüşmek istediğini iletti, yapılan görüşme sırasında, hemen gecenin bitirilmesini, üstlerinden sürekli baskı geldiğini söyledi. Grup Yorum sahne almadan programı bitirmeyeceğini söyleyen DİH’lilere “Kesinlikle Grup Yorum falan çıkmayacak!” diyerek türkülerden korkusunu gösterdi.
* Cumhurbaşkanı hangi ahlaktan bahsediyor?
Ne demişti Tayyip Erdoğan; “DAEŞ petrolünü Türkiye’nin sattığına yönelik iftirayı kimsenin atmaya hakkı yoktur. Türkiye bir terör örgütünden petrol alacak kadar ahlaki seviyeden yoksun değildir.”
Sadece IŞİD’den petrol alacak kadar değil, bu petrolü kendi adınıza kendi şirketiniz aracılığıyla pazarlayacak kadar ahlaki seviyeden yoksunsunuz! Suçunuz sadece katil bir çeteyle ticaret yapmakla da bitmiyor. Pis çıkarlarınız için bu çeteleri kurdurup, besleme suçunu da işlediniz. Onlar kadar katliamcı ve halk düşmanısınız, insanlık düşmanısınız!
Yalancı, iki yüzlü düzenbazsınız! Ve er ya da geç yenilmeye, tarihin çöplüğüne gönderilmeye mahkumsunuz!
* Kürdistan’da Tek Yol Devrim: İşbirlikçi Barzani Kürt halkının sorunlarını çözemez!
Kürt milliyetçileri, işbirlikçilerden ve hainlerden uzlaşma süreci için yardım dilenmekten vazgeçip, Kürt halkını katleden oligarşiyle, aralarında geçen uzlaşmaları sorgulasalar daha iyi ederler. Bu sorgulama Kürt halkının savaşının yeniden örgütlenip yükseltilmesine hizmet etmelidir.
Bu sorgulama emperyalizme ve işbirlikçisi Türkiye oligarşisi ve Barzanilere karşı savaşmaya hizmet etmelidir.
Ancak bu temelde geliştirilen bir sorgulama, Kürt halkının kurtuluşuna ve mücadelesine hizmet eder.
* Savaş ve Biz: Savaş moralle yürür!
Moral savaşçının gücünü belirler. Biz halk savaşının kurtuluş savaşçıları olarak halklara umut dağıtmaya; düşmanın korkusunu büyütmeye devam edelim…
Tarihimiz boyunca burjuvazi karşısında moral üstünlüğünü hiç yitirmedik. Halklarımızın özlemlerine sürekli cevap olduk. Düşmandan hep bir adım önde olduk. Cepheli koşullar ne olursa olsun moral üstünlüğünü taşıyandır. Cepheliye yakışan budur.
SAVAŞ MORALLE YÜRÜR, EĞİTİMLE SAVAŞTA USTALAŞILIR. BUNU UNUTMAYACAĞIZ!
* Halkın Adaleti: 23 Aralık’ta Ankara’ya yürüyoruz!
İşte yeni bir mevzi. Berkin için, Hasan Ferit için, Günay Özarslan için, Dilek Doğan için… Polisin katlettiği tüm insanlarımız için, faşizmin aldığı tüm canlarımız için adalet istemek için 23 Aralık’ta Ankara’ya yürüyoruz. Adalet özlemiyle yanıp tutuşan, adalete açlığını gidermek isteyen herkesi 23 Aralık’taki Ankara yürüyüşümüze bekliyoruz.
Adaleti onlar vermeyecek, biz alacağız!
* Cephe Milisleri: Devrimcilere kurşun sıkmanın bedeli vardır!
Önceki açıklamamızda BİZİM YOLDAŞLIĞIMIZI GÖRECEKSİNİZ demiştik. Bizim düzenimizde kimse birbirini satmaz, kimse kimseyi sırtından vurmaz…
BİZ YOLDAŞLARIMIZ İÇİN ÖLÜR VE ÖLDÜRÜRÜZ.
Devrimcilere kurşun sıkmanın elbette bir bedeli vardır. Ergün Gün’ü herkesçe bilinen bu suçları nedeniyle cezalandırdık.
YAŞASIN HALKIN ADALETİ!
* Dilek’in hesabı mahşere kalmayacak!
Ben Dilek Doğan,
Sizin kardeşiniz, arkadaşınız, komşunuzum. Sizden biriyim. Dostunuzum. Siz gibi yaşamımı sürdürme kavgasının içindeydim. 25 yaşında genç bir insan olarak çalışıp didinerek ekmeğimi kazanmaya, geleceğimi kurmaya çalışırdım. Tıpkı sizin kardeşleriniz, arkadaşlarınız, komşularınız gibi…
Ama olmadı. AKP’nin katil polisleri izin vermedi. Emeğimizle geçinmemize, gelecek hayalleri kurmamıza izin vermedi. Bir sabah evimizi bastılar. Hakları yoktu. Karşı çıktım. “Böyle giremezsiniz evimize” dedim, “kirli ayakkabılarınızla giremezsiniz” dedim; beni vurdular. Beni öldürdüler. Hayallerimi, geleceğimi söndürdüler.
* Hayatın Öğrettikleri: İki göz konduda savaş yemini
* Avrupa’da Yürüyüş: Evin Timtik açlık grevinin 60. gününde!
EVİN TİMTİK İLE İLETİŞİM:
(00 43) 681 106 362 51
E-mail : evin.asylstreik@gmail.com
Facebook: Evin Timtik
Online imza için kısa link: http://chn.ge/1Lwp3ll
Viyana Pasaport Bölge Müdürlüğü
Tel: (0043) 1 42792 96-7300
İçişleri Bakanlığı-Fax: (0043) 1 531 26-3177 / – 108613
Yabancılar ve İltica Federal Ofisi-Fax: (0043) 1531 26-5219
* Avrupa’daki Biz: Kolektif yaşayacağız, öğreneceğiz, öğreteceğiz!
Kış kampımız yaklaşıyor. Avrupa’da yaşayan Türkiyeli gençler olarak hep birlikte aynı sofrada yemek yiyeceğiz, sabahları birlikte sporumuzu yapacağız, birlikte eğleneceğiz, halaylar çekip türküler söyleyeceğiz.
Birlikte yaşayacağız, paylaşacağız, öğreneceğiz, öğreteceğiz.
* Yitirdiklerimiz…
“İnsanın örgütlü olması inanç, bilinç fedakârlık gerektirir. İçten bir bağlılık gerektirir. İnsan kendini böyle görürse aşamayacağı zorluk yoktur. Ben ülkemizin nasıl satıldığını, halkımızın nasıl yoksullaştırıldığını gördüm. Ben bunu gördümse, artık set olmasını da bileceğim. Doruklarda tutuşuyorsa bu isyan ateşi ve insanlar namlunun ucunda yaşamı gülümseyerek karşılıyorsa, halaylar çekiyorlarsa… ben de zılgıtlarla düşmana inat yerimi almalıyım. Düşmana inat türkülerimizi söylemeliyim. Korkusuzca yürümeliyim melunların üzerine…”
Rıza Poyraz
* Duvarları çarpınca görenler, tecriti yaşayınca keşfedenler kervanına Can Dündar da Katıldı!
Devrimci tutsaklar ve TAYAD 7 sene direndi ölüm orucunda. 122 tabut taşıdık, omuzlarımız nasır tuttu. Neredeydiniz?
İlle tutuklanmanız mı gerekiyordu!..
Bugün o hiç farkına varmadan kullandığınız çamaşır suyunu, tükenmez kalemi, su kaynatıcısını, çatalı vb… alabilmenin mücadelesini verdi, aylarca Özgür Tutsaklar. Bu nedenle; gardiyanların saldırısına uğradılar, görüş, iletişim cezaları aldılar.
Aylarca ailelerini, arkadaşlarını göremediler, kendilerine gelen mektupları alamadılar, telefon edemediler.
Şimdi o hücrelerde çatalla yemek yiyebiliyorsanız, bir bardak sıcak çay içebiliyorsanız, tükenmez kalemle mektup yazabiliyorsanız Özgür Tutsakların sayesindedir. Yatın kalkın onlara dua edin yine!..
* Öğretmenimiz:
Arkadaşlarımızı Yapamadıklarıyla Değil, Yapabildikleriyle Değerlendireceğiz. Örgütlülüklerimizi Büyütmenin Yolu Budur.